Delinorilerle Hakkıların kardeş çocukları olduğu, aslen Eğretli oldukları halde her ne sebep olduysa Afyon'a göçtükleri anlatılıyor. Yine anlatıldığına göre, bir süre sonra Afyon'daki düzen de bozuluyor ve tekrar Eğret'e dönüyorlar. Bütün bu anlatılanların yazılı bir kaynağı olmadığı için belgelendiremiyoruz. Örneğin daha Afyon'a gitmeden önce bu aile kimdi, kimlerdendi, lakapları neydi... Bütün bu sorular cevapsız... Yine de hikayeye bir yerinden başlamak zorundayız.
DELİNORİLER
Hasan 1870'lerde doğdu. Orada evlendikten sonra işleri bu sefer de Afyon'da bozuluyor. Yahut bilmediğimiz başka sebeplerden ötürü, pılıyı pırtıyı sarıp ata yurdu Eğret'e geri dönüyor. Burada Hasan ile Fatma Hanımın üç oğlu oluyor: Mehmet, Nuri ve Hasan... Büyük ve küçük oğlanlar hakkında yeterli bilgi yok, ortancaya geçelim...
Delinori
Ortanca Nuri, sülalenin bir dalına adını verdi. Asrın başında doğan Nuri'ye neden 'Deli' sıfatı layık görüldü, az çok tahmin edilebilir. Deli dolu, delikanlı, gözükara, çabuk parlayanlara genelde öyle diyorlar. Bu yüzden Eğret'te bu yakıştırmaya çok başvurulmuş...
Delinori önce Garadelilerden Emine adında bir hanımla evlenmiş, çocuk yok. Onun vefatı sonrasında başka bir Emine Hanım ile evleniyor. Bu ikincisi Afyonlu... Çünkü 30-40 yıllık Afyon'a yerleşme süreci, orayla güçlü bir bağ kurma fırsatı vermiş...
İkinci eşi Emine Hanımdan beş çocuğu var, bunların üçü kız: Fadime, Hatice ve Zeliha... Büyük kızına kendi anasının adını vermiş; Fadime, Amcaların Godal (Yusuf Özdemir) eşi oldu. İleride Delibıdık ile Yörükmevlütün kaynanası olacaktır; 1967'de öldü... Ortanca kızının adı Hatice... Yakınları sert ve otoriter oluşundan dolayı ona 'Çete' derlermiş. Tingildeklerin İncemehmet eşi oldu, 2003'te vefat etti... Küçük kız Zeliha'ya gelince... Hacariflerin Kelahmete vardı ve 1993'te vefat etti... İki oğlu ise Mehmet ve Ahmet...
Beş çocuktan sonra Emine Hanım vefat etti. Delinori yine Afyonlu başka bir Emine Hanımla tekrar evlendi... Evlendi, ama bir müddet sonra 1950'de kendisi vefat etti... Son eşi Emine Hanımın son zamanlarında yalnızken ölmekten korktuğu, Paşanın Hüseyin Yaman'ın eşi Ümmühan'a 'Aman Ümmühanım, ne olur sığırı sürdükten sonra beni bir yokla, ölür kalırım...' dediği söyleniyor. Onların sığıreğleğindeki evine her sabah mutlaka uğrar bakarmış Ümmühan Nine... 1961 Yılında yine bir sabah sığırı sürdükten sonra girip bakıyor ki, Emine Nine vefat etmiş...
Gulaksız
Gulaksız, gençliğinde deliliğiyle ünlü olduğu kadar, malvarlığı olarak da variyetli birisiymiş. Belki deliliğinin bir sebebi de bundan kaynaklı şımarıklık olabilir diyorlar. Çok gösterişli atları varmış. Onlarla Afyon'a yolcu taşımacılığı yaparmış; o günün posta minibüsleri gibi düşünülebilir... Bir Gulaksızın atlar bir de Yenimısdığınkiler hep dillerdeymiş...
Gulaksız Mehmet, önce Sıntırların Kelhasanın kardeşi Hatice ile evlendi. Bir çocukları oldu lakin çocuk tazeyken öldü. Tam bu sırada Hatice'nin üstüne İdirizlerden Mustafa kızı Şerife'yi aldı. Bunun üzerine Hatice ile ayrılacaklar ve Hatice Ümmetlerin Bekir ile evlenecek, daha sonra da Garacagarısı diye bilinecektir... İkinci eşi Şerife'den çocuğu olmadan ayrıldılar. Şerife de daha sonra Arzıların Ahmet eşi olacaktır...
Aynı yıllarda bir başka Şerife'nin hikayesi de Afyon'da yaşanıyordu. Aslen şimdiki Beşkardeşlerden olan Bekir, kızı Şerife'yi Şuhut Atlıhisar'a gelin ediyor. Maddi olarak zengin bir aile gelini olmakla her şey yolunda giderken bir de oğlu oluyor, adı Hasan... Lakin kocası üstüne ikinci bir eş alınca, bunu kendine yediremiyor. Hasan'ın elinden tuttuğu gibi doğru Afyon'a, babasının evine varıyor... Şöyle olur, böyle olur dedilerse de kocasına dönmeye ikna edemiyorlar. Demircileriçi'ndeki babasının evinde de iki oğlan iki kız var... Yine de bir kere dönmem dedi ya, artık yolundan dönmeyecek...
Bir tarafıyla Afyonlu olan Gulaksız, istikrarsız aile hayatı bir yana, çalımlı atlarıyla Eğret-Afyon arasında postacılığı düzenli olarak sürdürmekte... O zaman Afyon'un en canlı iş merkezi Demircileriçi... Her gün mutlaka uğruyor buraya... Bir çocuğuyla dul Bekir kızı Şerife'yi orada tanıyıp kendisine talip oluyor. Orada nikah kıyılıyor, arabaya bindirip getiriyor Eğret'e... Yanlarında küçük Hasan da tay..
Hasan, 1934 Soyadı uygulamasında KARAGÖZ soy ismiyle kaydedildi. Dolaklar ile Naymelerin evin arasında açtığı bakkal dükkanını bir süre çalıştırdı... Bu arada Patlakların Sağırömer kızı Mediha ile evlendi ve Şeherlioğlu ile bacanak oldular... 1959 Yılında doğan oğullarına Orhan adını koydular. Orhan Karagöz, Afyon'da ikamet ediyor... İki kızlarından Gülnur, Patlakların Davılcı oğlu Mehmet Patlar eşi; Şerife de yine Patlakların Celep oğlu Yusuf Patlar eşi oldu. Yusuf ile Şerife hala-dayı çocuğudurlar... Hasan Karagöz 2004, eşi Mediha ise 2010 yılında vefat ettiler...
Gulaksız Mehmet ile Şerife Hanımın iki kız, iki de oğlu oldu. Büyük ve küçük çocukları oğlanlar, ortancalar da kızlardır. Önce annesinin adını verdiği bir kızı oldu, bu kızcağız çok yaşamadı. Sonra 1941 yılında bir kızı daha olunca yine Emine adını verdi. Emine, Arapların Ömer eşidir... Nazmiye adını verdiği küçük kızı ise Naymelerin İsmail eşi oldu.
Başka bir şey daha oldu... O filmdeki 'Taka Nuri' karakteri Karadenizli idi ve lakap olarak kullanılan 'taka' sözcüğü de gerçek anlamını ifade ediyordu. Karadeniz'de küçük teknelere taka diyorlar, bu yüzden adama o lakap takılmıştı... Oysa bizim Takanori ile, 'taka' kelimesinin anlamı büsbütün değişti... Takanori, bir küçük otobüsle yolcu taşımacılığına başladı. Günahı boynuna, birilerinin sabotesiyle araç bozuldu ve hurdaya çıktı. Bundan sonra Nuri, hep kırık dökük araçlarla kamyonculuk yaptı. Gücü yettiği için onları alabiliyor, onlar da sık sık arızalanıyordu. Takanori'nin bu kamyonlar sebebiyle, Anıtkaya'da 'taka' kelimesi eski araç manasında kullanılmaya başlandı. Hala da öyledir...
Takanori ile Müzef Hanımın iki oğlu, iki kızı oldu. Büyük oğlu resmiyette Ayhan diye kaydedilmiş olsa da herkesçe adı Bekir olarak bilinirdi. Bu isim Takanın ana-dedesinin adıdır... Bekir, 1976'da delikanlılığa adım attığı çağda kanser illetinden vefat etti... İki kızı, geriye kalan tek oğlu Ahmet'in küçükleridir. Büyük kızı Zehra, anneannesinin adını almış; Arapların Gözelalinin oğlu Şükrü Tok eşi oldu. Küçük kızı Halime ise, yine Araplardan Ömer Dayısının oğlu Mevlüt Tok eşidir...
Tek oğulları Ahmet, ana-dedesi Arapların Ahmet'in adını almış. Bilallerin Mısdığın demirci dükkanında çalıştı. Akgalak Çapar Mehmet'in kızı Vildan ile evlendi. Uzun süre şoförlük yaptı. Takanori kahve açtığında O el işinde şoförlüğe devam ediyordu. Babasına kahve işleri de ağır gelmeye başlayınca şoförlüğü bırakıp işinin başına geçti. Bundan sonra 'Kahveci Ahmet' diye bilinecektir.... Bu yıllarda bir dönem Mahalle Muhtarlığı yaptı. Şimdi kahveciliğin yanında inşaat malzemeleri ticareti de yapıyor.
Kahveci Ahmet'in üç kız bir oğlu oldu. Kızları Betül, Şerife Muzaffere.... Oğluna, genç yaşta ölen abisi Bekir'in adını verdi.
Büyük Kalecikli Elif/Sultan (nüfusta Sultan geçiyor) ile evleniyor. Fikriye ve Fikret adında iki çocukları olmuş. Fikriye Erkmen'e gelin olmuş...
Fikret Mılıklar/Çatkuyulu bir hanımla evlenmiş. Merve, Fahrettin ve Sultan adında üç çocukları var.
Gulaksız oğlu Fahrettin 16 yaşından beri yerleştiği Afyon'da ikamet ediyor. Kulağındaki işitme cihazını işaret ederek 'Gulaksızın oğlu olduğun için mi... Irsi mi yoksa?' diye takıldım... 'Yok' dedi, 'O, motorun gürültüsüne fazla maruz kalmanın hatırası...'
Babası Gulaksız Mehmet, Motorlu taşıtlar çıkınca at arabasıyla taşımacılığı bıraktı. Kendince bakkal dükkanı açtı. Yazları dükkkanını harmanyerlerine taşıyordu. Daha sonra küçük dükkanında ayakkabı tamiriyle iştigal etti. Lastik yemeni ve mes yamarken yine de bisküvi, sorma şeker gibi bazı şeyler de satmaya devam etti. Dükkanında en çok dikkatimi çeken şeyler; sinek ilacı doldurulmuş bir çanakta yüzen sinek cenazeleri, o cenazelerin hayattayken üzerine nokta nokta pisledikleri bisküviler, arada sırada Gulaksızın burnuna çektiği şey (enfiye denilen tütün tozuymuş, sonradan öğrendik) ve durmaksızın kafasını sallamasıydı... Gulaksız 1985 yılında vefat etti...
Kümük
Delinorinin, Gulaksızın küçüğü olan oğlunun adı Ahmet idi. Burnunun basık olmasından dolayı 'Kümük' lakabı takılmıştı. (İki oğlunun da birinin kulak, diğerinin burun ile ilgili lakaplanması ayrıca enteresan...)
Afyonlu bir hanımla evlendiği söyleniyor/biliniyor; ama o hanımın kimliğine dair başka bilgi yok. Adını bile bilmiyoruz... Muzaffere adında bir kızı, Yusuf ve Ahmet adında iki oğlu olduktan sonra Kümük 1949 yılında vefat ediyor. Galiba aynı dönemde eşi de vefat etmiş, çünkü üç çocuğun kimsesiz kaldığını söylüyorlar...
Üç yetimin yakınları, yani Kümüğün kardeşleri; Fadime, Hatice, Zeliha ve Gulaksız ne yapacaklarsa yapacaklar artık... Muzaffere'yi Afyon'a gelin ediyorlar. Yusuf biraz aklı erer olduğundan Hatice Halası yanına alıyor. Ahmet çok küçük olduğu için yetiştirme yurduna veriliyor.
Çete Halasının yanında büyüyen Yusuf'u, onun kızı Kerime ile everiyorlar. Afyon'a yerleşen Kümüğün Yusuf'un 1960 yılında Tayfun, 1964 yılında Zehra ve 1967 yılında Zerrin adını verdiği üç çocuğu oluyor. Kendisini 1981'de ilk defa gördüğümde içimden 'Takanori'ye ne kadar benziyor' diye geçirmiştim. Emmioğlu olduklarını ne bileyim...
Kızları Zehra ve Zerrin'i Afyon'da gelin ettiler. Tayfun, Şuhutlu bir hanımla evlendi. Askeri Fabrikadan emekli oldu ve halen Afyon'a yerleşik.
Yusuf'un küçüğü, Yetiştirme Yurdunda büyüyen Ahmet, Kayseri'den evlendi. Onun da iki kız bir oğlu oldu. Kızları Afyonlu Mermercilerle evli... Kendileri bir oğluyla beraber Antalya'da yaşıyorlar.
Delinori 1934 Soyadı Kanunu çıktıktan sonra BAŞAĞAÇ soyadını almış. Sebebi bilinmiyor, bir süre sonra iki oğlu Gulaksız Mehmet ve Kümük Ahmet'in zoruyla ARGUNŞAH olarak değiştiriyorlar. Şimdi bu ailenin fertlerinin soyadı bu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder