Otorite boşluğunun yaşandığı karışık dönemde, daha işgalden önce çeteler Eğret'i de boş bırakmıyorlarmış. Gelir, zorbalıkla milletin elinde ne var ne yok alıp giderlermiş. Seydi Çavuş hikayesini anlatırken bu hususun ayrıntısına girmiştik.
Düzenli ordu kurulduktan sonra rahat hareket edemiyorlar; ama bütün bütün eşkıyalığı bırakmış değiller. Türk ordusuna katılanları ve katılmayıp ona yardım edenleri bir kenara bırakacak olursak, geride kalan çeteler Yunan ile işbirliği içinde bulunmuşlar. İşgal sırasında da köye rahatça girip çıkarlar, hatta işgalcilere yardım ederlermiş...
Boduoğlunun babası Mehmet Cemal, Gocagulak Halil ve yeğeni Hasan, Omarcıkların Ahmetçavuş hep çeteler tarafından şehit edilenlerden...
Çetelerin belli bir milliyeti yok. Türk de var, Çerkez de... Rum da var, Ermeni de... Küfür tek millet olduğu gibi, ihanet de öyledir...
28 Ağustos 1922 saat 17.30 itibariyle Olucak haricinde bölgede Yunan kalmamış. Yalnız Batak'ta niteliği belirsiz bir birlik var... O durumdayken, yani bu civar tamamen Yunan'dan temizlenmişken, Cumalı'dan Olucak'a doğru 300 kadar Rum-Ermeni karma çetesi yola çıkıyor... Tabi bizim süvariler anında püskürtüyorlar onları... Asıl gavur kaçtığı halde, arkada kalan yerli gavurlar gavurluk peşinde... İşbirlikçi çetelerin ne menem şeyler olduğu anlaşılsın diye bu örneği verdim...
Şimdi şu fotoğrafta, Yunan askerleri arasında sere serpe oturmuş üç çeteciyi bu gözle düşünün...
Fotoğraf, Kaynak ERT Arşivi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder