06 Ocak 2024

Örenler

    
    Geniş Eğret arazisi 19. yüzyıl sonlarında küçülmeye başladı. 1885 Yılında Kafkas kökenli olup Suriye’de yapamayan  bir grup Çerkes, kuzeydoğuda Süleymanboğazı mevkiinin ağzına yerleştirildi.  Woçapşiye/Yenice Köyü böyle kuruldu.

    Ardından 1887 yılında, Bulgaristan’ın  Eskicuma kazasından gelen bir grup muhacir  de Yenice’ye yakın bir yerde iskan edildi. Bu köyün adı da Cumalı olarak belirlendi.

    Beş yıl sonra 1892’de yine Bulgaristan’ın Osmanpazarı/Tırnova kazalarından gelen 166 kişilik bir grup da Eğret Susuz’u diye bilinen kuzeydoğudaki bölgeye yerleştirildiler. Bu yeni köyün adı da Susuzosmaniye oldu…

    Yedi yıl içinde köyün kuzey hattının tamamen kapandığını görünce Eğretliler paniklediler. Devletin muhacir iskan politikasına karşı yapacak bir şey yoktu, ama bir yandan da koca koca tarlaları bir anda ellerinden uçup gitmişti.

    Diğer yandan Balkanlardaki bozgun ve bunun sonucu tersine göç bitecek gibi değildi. Türkler akın akın Anadolu’ya gelmeye devam ediyordu. Eğret kuzeyinin tamamı iskan edilmişti, aynı durum güneyde de yaşanma ihtimali vardı; paniğin sebebi bu…

    “Eğer biz kendimiz güneyde bir yere küçük köy kondurursak, arazi incelemesine gelen memurlar o civarda macur iskanına uygun yer bulunmadığına karar verirler, böylece arazinin geri kalanını kurtarmış oluruz”  diye düşündüler.

    Birkaç hanenin taşınması fikri bu düşünceyle oluştu. Taşınanlar arasında Omarcıkoğlu Mehmet ‘i yani; Altındiş, Arap ve Güdük İzzet’in babasını biliyoruz. Bir de Kürt Osman (lakabı buydu, Türkmendir)…  Kürt Osman da Demirci Salih Yakışır ile Kel Yusuf Yakışır’ın dedesi oluyor… Belki daha başkaları da varmıştır, bunlar bir güzel yerleşiyorlar o bölgeye. Ev, dam, samanlık şu bu… her şey yapıyorlar… Hatta Kürt Osman’ın elinden geldiği için bir demirci dükkanı bile varmış orada…

    Bu arada Devlet yeni muhacir/macur köyleri oluşturmaya devam ediyor. Arazi incelemesinde yakınlarında yerleşim olduğu için o bölgeye yeni iskan izni vermiyorlar. Eğretlilerin taktiği işe yarıyor ve yeni macur köyü Kurtluoğlan Kapısı denilen bölgeye kaydırılıyor. Saadet Köyü bu şekilde doğal yollardan daha güneye itilmiş oluyor.

    Araya Cihan Harbi giriyor; aileler, köyler hatta koca devlet darmaduman oluyor. Oğullarının üçü şehit olan Kürt Osman galiba Eğret’e geri dönüyor. Omarcıkoğlu Mehmet’in küçük oğulları da olduğu için yahut başka sebeplerle bu yeni ve geçici köyünde yaşamaya devam ediyor. Bu arada Yunan işgali yaşanıyor. Ağırlık merkezi Eğret olmak üzere Yunan Yedinci Tümeni bazen Yenice, Cumalı ve Susuzosmaniye köylerine bazı küçük birliklerini gönderiyor.

    Birbuçuk yıl böyle geçiyor… 1922 Yılı baharında Yunanlar, kaçınılmaz Türk Taarruzu için önlemleri alıyorlar. Yeni savunma hatları oluşturuyorlar. Bu hatlardan biri de tam olarak Eğretlilerin geçici oluşturduğu köycükten geçip İlbulak tepelerine uzanıyor. Hasılı 28 Ağustos 1922 günü o civarda da çok büyük çarpışmalar yaşanıyor.

    Yunan gittikten sonra da Omarcıkoğlu Mehmet bu yeni Eğret’te yaşamaya devam etmiş. Büyük oğlanları bilmiyoruz, ama ikizler Şükrü ile İzzet de yanlarında… Otuz kırk tane dombey varmış. Bir gün onları güderken, erkeklenmiş ilibada köklerini yolup yığmışlar.  Dombey güderken oynayıp eğlenirlermiş böyle… Yığdıklarını ateşlemişler, bu arada olan olmuş… Birkaç yıl önceki savaşlardan kalan patlamamış bir bomba gümlemiş…

    Gürültüyü duyan ana babaları koşmaya başlamış, ama çok uzaktalar...  Feryat figan gelirlerken çocukları boyluboyunca yere kapaklanmış görüp iyice korkmuşlar. O sırada birisi sersemleyerek doğrulmaktaymış, elinden de adeta kan fışkırıyor…

    ‘Şükrü kalkmıyor ana’  demiş İzzet… Şükrü bir daha hiç kalkmamış, orada vefat etmiş. İzzet’in elinden kan fışkırmasına sebep ise uçları kopan iki parmağıymış. Bilenler, Güdüğizzetin iki parmağında taşıdığı o patlamanın izini gördüklerini söylüyor…

    Patlama tahminen 1926/27’de oluyor.  O sırada ikizler ondört onbeş yaşındalar… Arap Halil İbrahim emmisi 1941’de doğan oğluna Şükrü adını verirken mutlaka onbeş yıl önce ölen yeğenini düşünmüştür. Berber Şükrü’nün isim hikayesi budur…

    Bu olaydan sonra Omarcıkoğlu Mehmet tamamen Eğret’e taşınıyor. Zamanla geçici Eğret’teki evler, damlar, ağıllar yıkılıp harabeye dönüyor; ören oluyor…  O mevkinin adı Örenler kalıyor…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder