Olayı Garamusaoğlu Ali hikayesinde anlatmıştık, hatırlayalım: Karamusaoğlu Ali 1847'de vefat etti. Oğlu yoktu; ikisi evli beş kızı vardı. Büyük kızlarının ikincisi Ayşe, Turaçoğlu Mustafa'nın eşiydi ve ondan torunları ileride Tingildekler/Gödeşler olarak bilinecekler. Ali merhumun büyük kızı Havva ise 'Demirci Eyüpoğlu Ahmet bin Ahmet'in eşiydi. Damat Ahmet oğlu Ahmet, sıcağı sıcağına mahkemeye başvurarak, kayınpederi Karamusaoğlu Ali'nin ölmeden sekiz sene evvel evini barkını kendisine sattığını iddia ediyor. Dam, samanlık, ev, avludan oluşan bu yurt öyle bir tarif ediliyor ki, Gocamatların ev işaret edildiğini hemen anlıyorsunuz... İddiasına şahit olarak o günün Muhtarı ile Turabilerin atası Sarı Salih'i gösteriyor. Böylece Demirci Eyüpoğullarından Ahmet oğlu Ahmet, kayınpederinin evine yerleşmiş oluyor.
Demirci Eyüp'ün hikayesi ayrı bir konu, onun torunu Ahmet oğlu Ahmet'le devam edeceğiz. Dedesi Eyüp'ün vefatından sonra, künyesinde 'Demircieyüpoğlu' ibaresine rastlanmıyor. Belgelerde 'Koca Ahmet oğlu Ahmet' diye adı geçiyor.
Kayınpederi Ali'nin evi aldıktan kısa bir süre sonra eşi Havva da vefat ediyor. Terekeden anlaşıldığına göre, Havva Hanımdan Şerife adında bir kızı var. Bir yıl sonra, 1849'da Kocaahmet oğlu Ahmet kendisi de vefat ediyor. İşte onun terekesinden yeni bilgiler öğreniyoruz. Meğer Kocaametin Ahmet, Havva Hanım ile birlikte Şerife adında bir hanımla daha evliymiş. Ondan da İbrahim ve Ali adlarında iki oğlu var. Babaları öldüğünde yaşları küçük olduğu için; bunlara dayıları Kasap Veli vasi tayin ediliyor. Kasap Veli ile kardeşi Şerife Hanım hakkında başka bilgi yok.
Üç kardeşten Şerife ve Ali'nin akıbeti hakkında da malumatımız bulunmuyor. Yalnız İbrahim ile günümüz Gocamatlarına adım adım yaklaşacağız... Burada dikkat çekici husus İbrahim'in Şerife Hanımdan gösterilmesidir. Oysa 1831 kayıtlarında Garamusaoğlu Ali'nin hanesine, onun torunu olarak kaydedilmişti; hatta doğum tarihi de 1829 idi... Bunu belgeler arasındaki karışıklığa yorup, hikayeye devam edelim.
İbrahim, önce Dudu Hanım ile evleniyor; ondan Ahmet adında bir oğlu var. İkinci hanımına geçmeden evvel Dudu Hanım'ı konuşmak gerek. Bilallerin dedesi Mehmet Ali ve Tekeli Nuri Taşkın'ın ninesi Atike ile kardeşler. Kısaca, önce Dudu Sonra da Satı Hanım ile evleniyor ve ondan da Şerife, Ali, Havva ve Hüseyin doğuyor. Baştan beri tekrar edegelen bu isimler kulağa tanıdık gelmelidir. Belki yeni bir isim olarak Hüseyin var, o da ilk eşi Dudu Hanım'ın baba adıdır...
İbrahim oğlu Ahmet
İbrahim'in oğullarına gelince... İlk eşi Dudu Hanımdan olan büyük oğluna babasının adı olan Ahmet ismini koydu. Ahmet kızı Ayşe ile evlendi ve 1884 yılında Ayşe ismini koydukları bir kızları oldu. Bu kız 4-5 yaşlarındayken, askerde olan babası Ahmet'in ölüm haberi geldi. 1889 Yılında Yemen'deki yerli isyanında çok Osmanlı askeri şehit olmuştu. Ahmet de o şehitlerin arasında olabilir...
İbrahim oğlu Hüseyin
İbrahim'in ortanca oğlu Hüseyin 1860 yılında doğdu. Körselimlerden Ali kızı Kezban ile evlendi. Kezban Hanım, Gocaguliz ve Bakkal Seydi'nin halası olup ana tarafından da Veyislere dayanır...
Hüseyin ile Kezban Hanımın; 1891 yılında Ayşe, 1897 yılında Azime ve 1903 yılında Ahmet adını koyacakları üç çocukları oldu...
1911 Yılında mahkemeye başvuran Hüseyin, Dervişoğlu İsa adında birinden davacı oldu; Üyükyolundaki dört dönüm tarlasına müdaheleyle hak iddia ediyordu. Mahkemede tarlanın kendisine ait olduğunu savunan İsa'ya karşı Hüseyin belgeyle geldi. 1865 Tarihli tapu senedini ibraz etti; buna göre tarla, babası İbrahim'den kendisine intikal etmiş, ona da babası Ahmet'ten kalmıştı. Üstelik son 20 yıldır vergisini de ödüyordu. Davayı kazandı. Kararda tarla şöyle tarif ediliyor: "...Hüyük Yolu’nda şarkan Söylemez oğlu Mehmed, garben kepez, şimalen Arap oğlu Hüseyin ve cenûben tarik ile mahdût dört dönüm arazisinde..."
Gocahmetoğlu Hüseyin'in 1920 yılından önce vefat ettiği kaydedilmiş, ama kesin ölüm tarihi net değil. Bununla beraber eşi Kezban Hanım uzun yıllar da yaşamış ve 1947 yılında oğlu Ahmet'in evinde vefat etmiş...
Çocuklarına dönelim... 'Eşe' dedikleri büyük kızı Ayşe, önce Doğvellerin Veli'ye vardı; O Cihan harbinden dönemeyince Hacıların Kel Ali ile evlendi. Veli ile Kelali hala-dayı çocukları oluyor. Eşe'nin bunlarla evlenmesinde şüphesiz Kezban Nine'nin etkisi var; çünkü onun anası Veyislerdendi ve Doğveller de Veyislerin bir kolu...
Küçük kızları Azime'nin evlilik kaydı bulunmuyor. Bu duruma, kız Eğret dışına gelin olduğu durumlarda rastlanıyor. Gocamatların bugünkü torunları; zaman zaman Afyon'dan gelen bazı akrabalarının olduğunu, Kelalilerde ve Gocamatlarda konakladıklarını, 'dayı' ve 'teyze' diye hitaplar edildiğini söylediler. Hatırladıkları o akrabalar, Afyon'a gelin giden Azime halalarının çocukları olabilir. Cumhuriyet dönemine intikal eden kayıtlarda ise Azime Halanın ismi Hatice olarak görülüyor ve ölüm kaydı da düşülmemiş. Bu gibi durumlar Eğret dışına gelin olanlar için çok tanıdık...
Tek oğlu Ahmet'e geldik. Son dönemde Gocamat (Koca Ahmet) olarak bilinen kişidir. Selimlerden Yunus'un kızı Havva ile evlendi. Havva Hanım ile Ahmet hala-dayı çocuklarıdır. Bir kız ve bir oğulları var; Kazım ile Hatice... Onların hikayesine geliyoruz, öncesinde Gocamatınkini kapatalım... Eşi Havva Hanım 1965 yılında vefat etti. Gocamat ise bizim kuşağa kendini hatırlatacak kadar daha yaşadı ve 1979 yılında öldü...
Kızı Hatice Esmenin Osman eşi oldu. Osman'ın anası Esma Selimlerden, babası Ahmet ise Gödeşlerden. Selimlerle akrabalık malum, Gödeşlerle akrabalık içinse başa dönmek yeterli olur...
Gocamatın oğlunun adı Kazım idi, 1930 yılında doğdu... Böbülerin Ömer kızı Emine ile evlendi. Tatıresilin Mahmut Omak ve Sarasanın Ahmet Dadak ile bacanak oldular... Böbüler demek, bir ucundan Veyisler demektir... Bir kız, dört oğulları oldu. Kıza ninesi Kezban'ın adı konuldu. Kezban, Boduoğlunun Ömer eşidir...
Oğullarının isimleri; Ramazan, Hüseyin, Ali ve Ahmet'tir. Ramazan, Anıtkaya dışından evlendi. Kağan ve Gökhan adlarında iki oğlu var, İzmir'de oturuyor... Gocamatların Anıtkaya'da oturan tek ferdi Hüseyin, Gebeceler'den evlendi, tek oğlunun adı Ayhan... Oğlanların üçüncüsü Ali, Danalardan İbrahim (Asker) kızı Sevcan ile evlendi. Emre ve Merve isimlerinde iki çocuğu var ve İzmir'de oturuyor...
Gocamatın Kazım 1994 yılında vefat etti... Eşi Emine Hanım ise 2008 yılında öldü...
İbrahim oğlu Halil (Ali)
Abisi Hüseyin ile aralarında yedi yaş var, 1867'de doğdu. Babaları sağ olmayan kardeşlerin büyüğü genelde aile reisi olarak başa yazılır; fakat burada Koca Ahmet oğlu İbrahim'in çocuklarının aile reisi olarak Halil yazılmış. Şerife Hanım ile evli olan Halil'in hemen hemen Gocamatla aynı yaşta Şerife adında bir de kızı var...
Bu kızı Şerife'nin kısa hayat serencâmesine kısmen vâkıfız. 1902 Yılında doğdu. Alemdaroğlu Abdülkadir'e vardı. Alemdaroğlu Mehmet'in oğlu olan Abdülkadir'i tam olarak tarif etmek gerekirse; Tellal Hüseyin'in yeğenidir... Abdülkadir ile Şerife, aralarında kan bağı olmasa da akrabadırlar. Hatırlanacağı üzere Şerife Hanımın İbrahim Dedesi önce Bilaller/Tekelilerden Dudu Hanımla evlenmişti... Mihrioğluların ninesi Mihri Hanım da oğlunu Tekelilerin kızı Habibe ile evermiş... Yani Gocamatların İbrahim ile Mihrioğluların İbrahim kuşak farkıyla bacanaklar... Alemdaroğlu Abdülkadir'in anası Kezban da işte Mihri Hanımın kızıdır; akrabalık, Tekeliler/Bilaller paydasında...
Şerife Hanım ile Abdülkadir'in 1928 yılında bir oğulları oldu, adını Halil koydular. Bu, Gocamatların Halil'in adıdır... Fakat Halil çok yaşamadı, iki yaşındayken öldü. Ardından babası Abdülkadir de 1931'de vefat etti... Gocamatların Halil kızı Şerife de 1935 yılında vefat edince, bir aile tarih sahnesinden çekildi... Şerife Hanımın ölmeden önce Kızılyel soyadını aldığını belgelerden öğreniyoruz...
Eski kütükte Halil ile ilgili bütün bilgiler bu kadar. Aile reisi olarak görünen Halil'in demek ki daha yetkin bir özelliği var, acaba ne?
İçlerinde Ramazan Tektaş'ın da olduğu kaynaklardan öğrendiğime göre, Gocamatın Miralay rütbesinde subay olan bir amcası vardı. Ali ismindeki bu amca, savaşlarla dolu o yıllarda bazen Eğret'e gelir, bir kaç gün kalıp tekrar birliğinin başına dönerdi. Hatta böyle izin dönemlerinde köyün çocuklarını toplar, meydanda talim yaptırırmış. Tam olarak bunun zamanı konusunda bir fikir vermesi açısından belirtelim; içlerinde Tatıresil ve Çakırmehmetin de bulunduğu bu çocuklar 1908-1909 doğumlular. Gocamat onlara nazaran daha büyük olduğu için talimlere katılmıyor. Demek ki, hazır bir subay da bulmuşken, çocuklar bu durumu oyuna çeviriyorlardı. Neyse...
Cumhuriyet döneminde, Gocamata bir kağıt geliyor, amcası Ali'nin vefat ettiğini ve varis olarak da kendisinin göründüğünü bildiren... Bizimki Ankara'ya varıyor, amcasının evi olduğu söylenen adresi buluyor. Bir kadın açıyor kapıyı ve resmi nikahlı olmasa da merhumun karısı olduğunu söylüyor. Vazife gereği bulunduğu Bursa'da bir çiftliği ve Ankara'daki bu ev var, mal varlığı olarak. Kadın çiftliği, Gocamat da evi alacak şekilde paylaşıyorlar...
Evin bedelini Hükümetten alıp Eğret'e dönüyor. Dönüyor ama; Şemşilerdeki kuzeni Ayşe ile Kelalideki ablası Eşe; 'Biz de emmimizin varisleriyiz' diyerek elindeki kalan parayı alıyorlar. Bir yıl sonra Ankara'ya tekrar gittiğinde evin yıkılıp yerine koca bir banka dikildiğini görmüş Gocamat... Ankara'nın başkent olarak hızla biçimlendiği yıllarmış...
Eski kütükte Koca Ahmetoğlu ailesinin reisi,1867 doğumlu İbrahim oğlu Halil olarak kaydedilen kişinin, Miralay Ali Amca olduğu düşünülüyor. Sülale geçmişinde ve bugününde Halil ismine rastlanmazken, ta Karamusaoğlu Ali'den beri her kuşakta bir Ali'nin varlığı bu düşünceyi destekliyor.
1934 Soyadı Kanununa yetişseydi, Eğret'te kalan abisi Koca Ahmetlerin İbrahim oğlu Hüseyin'in çocukları gibi; Gocamatlar sülalesinin reisi olarak kendisi de TEKTAŞ soyadını alır mıydı ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder