22 Haziran 2022

Hacımahmutlar

 

    Yirminci yüzyıl başlarında düzenlenen Eğret nüfus kütüğünde Hacımahmutoğlu Mehmet ailesi ilk sırada yer almış. Yaygın uygulama olarak, o sıradaki Muhtarın başa yazıldığını düşünürsek Hacımahmutoğlu Mehmet'in 1904 yılı Eğret Muhtarı olduğunu söyleyebiliriz. Bu tarihten 30 yıl sonraki Soyadı Kanunu uygulamasında Eğret Muhtarı yine Hacımahmutoğlu Mehmet; 30 yıl önceki Muhtarın torunu... Bu yüzden ÖZTÜRK soyadı Hacımahmutoğullarının oluyor.

    Bu iki Yirminci yüzyıl Muhtarının mensubu olduğu Hacımahmutlar sülalesinin geçmişine baktığımızda, ilk Hacı Mahmut'un 1700'lerin ikinci yarısında doğmuş olabileceğini tahmin ederiz. 

    1. Hacımahmutoğlu Mehmet

    1840'a gidelim... Eğret'te iki hanede Hacımahmutlar var. İlki Hacımahmutoğlu Mehmet...


    Babasının adı, sülaleye adını veren Hacı Mahmut muydu, bilmiyoruz. 1840 Yılını baz aldığımızda Hacımahmutoğlu Mehmet'in 70 yaşında olduğu kaydedilmiş ve 'uzun boylu, ak sakallı' diye tarif edilmiş. Bu tarif insanın aklına ister istemez Hafız Mehmet Öztürk'ü getiriyor... Şu durumda Hacımahmutoğlu Mehmet en geç 1770'te doğmuş oluyor. Üç oğlu var; büyükleri Ali 38 yaşında ve onun da18 yaşında Mehmet adlı bir oğlu var... Ortanca oğlu Mahmut 28 yaşında. Onun da 5 yaşında Mustafa ve 3 yaşında Hüseyin olmak üzere iki oğlu bulunuyor. 1840 yılında evin durumu böyle... Kız çocukları da var, ama kayıtlarda görünmüyor...

    Bundan altı yıl sonrasını gösteren bir tereke var elimizde... Zaten yaşlı olan Hacımahmutların Hacı Mehmet'in terekesi... Terekeye göre üç yıl önce, yani 1843'te vefat etmiş.

    Eldeki belge bir tereke. Yani resmi miras paylaşım belgesi diyebiliriz. Buna göre Hacı Mahmut oğlu Mehmet Ağa'nın iki kız iki oğlan dört evladı var. Tuhaf olan bu dört çocuğunun tamamının yetişkin olmaları. Yaşı küçük veya orada bulunmayan bir verese olmadığına göre neden miras paylaşımı mahkeme kanalıyla yapıldı? Demek ki verese arasında anlaşmazlık çıktı... Daha da önemlisi, altı yıl öncesini gösteren belgelerdeki isimlerle oldukça farklı bir durum var. Misal nüfus kayıtlarında yer verilmeyen kızları görüyoruz burada, bu gayet normal... 

    Miras paylaşımı yapıldıktan sonra, aynı yıl içinde Mehmet Ağanın dul eşi Fatma Hanım kendi payına düşen koyunların bir kısmını iki torununa bağışlıyor. Oğlu Ali'den torunu Mehmet ile Mahmut'tan torunu Mustafa'ya yaptığı bu hibeden de anlaşılıyor ki Mahmut'un küçük oğlu Hüseyin de vefat etmiş, yoksa nineleri kardeşler arasında niye ayrım yapsın ki? (Bu belge düzenlendikten yaklaşık beş yıl sonra, 1851 yılında Mahmut'un Mehmet adını vereceği bir oğlu daha olacak.) Yine şu belgeden anladığımıza göre, Ali'nin Mehmet'ten başka oğlu olmamış...

    Bir başka husus, iki oğul Ali ile Mahmut'un isimlerinin sonuna 'Ağa' ünvanının eklenmiş olmasıdır. Terekede bu varislerden Ali Ağa ve Mahmut Ağa  diye söz ediliyor. Hacımahmutların Ali ve Mahmut, demek ki gayet itibarlı kişilerdi.

    Babaları Mehmet Ağa'dan miras kalan hayvan varlığından bir kesit: 120 baş erkek toklu, 75 baş kancık toklu, 36 baş koyun, 20 baş oğlaklı keçi, 51 baş kısır keçi, 1 çift camız,  3 çift öküz, 12 baş inek, 5 baş eşek, 6 baş sıpa, 1 kısrak...  O günün şartlarına göre ciddi bir miras; belki de Ağa ünvanının sebebi burada gizlidir.

    2. Hacımahmutoğlu Ahmet

    1840 Yılındaki Hacımahmutların ikinci hanesi, Ahmet'inkidir. Hacımahmutoğlu Ahmet hanesini şöyle tablolaştırabiliriz.


    Gayet sade bu tabloya bakalım. Hacımahmutoğlu Ahmet 40 yaşında; orta boylu, kumral sakallı... Veli (12), Mustafa (8) ve İbrahim (5) adında üç oğlu bulunuyor. Tabi kızların kayıtta görünmediğini unutmayalım... Ayrıca listenin sonunda 'Hacı Mehmet oğlu' notu düşülerek eklenen ikinci bir Veli var ki, 18 yaşındadır. Bu son Veli'den anlamamız gereken: Hacımahmutoğlu Ahmet'in Mehmet adında bir abisi vardı. Veli, kayıt esnasında hayatta olmayan Hacı Mehmet'in oğludur.

    Bugün Hafızlar, Manavlar, Telliler, Yılıklar, Etemler, Şimbil, Kediveliler, Kıniler, Disizler, Gambırarifler, Sakızcılar, Tenikeciler, Mandalar, Garaçaylılar, Ayımevlütler olarak genişleyen Hacımahmutlar sülalesinin 1840 yılındaki durumu bu iki tabloda gösterilen iki haneden ibarettir. Büyüyüp nasıl bugünkü halini aldığını inceleyeceğiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder