Eskilerin telaffuzunda Ömer, 'Omar'a dönüşürdü. Garip bir şekilde Gecek'in ötesindeki hamama 'Omar Hamamı' derlerdi mesela. Meşhur çeşmenin adı da 'Omarcık' idi. Gelgelelim kişi adı olarak bu kalın söyleyişin geçerliliği yoktur. Aramızdaki Ömer'lere hiç bir zaman 'Omar' demezlerdi.
Omarcıklar Sülalesinin adı da bu türden bir söyleyiş özelliği gösterdiği anlaşılıyor. Dipteki bir Ömer'den dolayı Ömercik demişler, sonra telaffuz kalınlaşarak yerleşmiş. Bunu doğrularcasına eski kütükte aile mensupları 'Ömercikoğlu' diye lakaplanmışlar. Yalnız bu teoriyi çökertecek bir sıkıntı var; gidebildiğimiz kadar dipte böyle bir Ömer yok. Sülalenin ilk Ömer'i 19. yüzyıl ortalarında doğmuş ve onun büyükleri de 'Ömercikoğlu' diye adlandırılıyor.
İlk Ömer'in babası 'Umurcaoğlu Mehmet bin Abdullah' biçiminde künyelenmiş. Buradaki lakap 'Ömercik' tezini çürütüyor gibi. 'Umurca'nın 'Omarcık'a dönüşmüş olması daha mantıklı görünüyor. Çünkü Eğret ağzında kişi adı olarak 'Ömer'in kalın telaffuzu bulunmuyor.
Belgesi yok; ama Omarcıkların Kütahya Tepeköy'den geldiklerine dair yaygın bir kanaat var. Tepeköy, Döğer ve Körs'ün daha kuzeyinde kalan bir yerleşim yeri. Eğret'e buradan gelenin kimliği, geliş tarihi, sebebi ve diğer ayrıntılar da tabii ki meçhul. O günden bugüne anlatılagelen hikayeye göre; bir vukuattan dolayı köyden sürülüyorlar. Her biri bir dala dağılan kardeşlerden birinin yolu da Eğret'e düşüyor ve burada kalakalıyor. Bu kardeşin Umurcaoğlu Abdullah olduğu tahmin ediliyor.
Başka bir rivayete göre Omracıkların geldiği yer Girey Ovasıdır. Aslanapa (Gireği) merkezli bu idari bölge, geniş bir alanı içine alıyor; ama Tepeköy'e kadar uzanır mı bilmem... Girey kaynaklı başka sülalelere gelin verilmiş olması da bu söylentiye dayanak kabul edilebilir.
Yine söylenti olarak bugüne ulaşan bir başka anlatıda Omarcıkların kökeni Orta Asya'ya götürülüyor. Meşhur büyük göç başlamadan önce ataları Türkistan'da yaşarlarmış. Bir süre Moğolistan taraflarında eğlendikten sonra Anadolu'ya yönelmişler ve Eskişehir civarına yerleşmişler. Köyde dombey vuruştururken bir çocuğun ölümüne sebep olduklarından sürgün cezası yemişler. Böylece her biri bir dala dağılmış. Bu dağılımda kardeşlerin biri de Eğret'e düşmüş. Bir kaç cümlede anlattığım bu rivayet, kronolojik olarak bin yıllık bir süreyi içine alır; dolayısıyla bu kadar basit bir süreç değildir...
Rivayetleri sıraladıktan sonra belgelere geçelim. 1831 Tarihli Eğret vergi mükelleflerini gösteren kayıt, Omarcıklarla karşılaştığımız ilk yazılı belgedir.... Seksen hanelik Eğret'te 77. sırayı işgal eden hane 'Ömercik oğlu Mehmet' adına kaydedilmiş. Ondan sonra Körselimoğlu, Hancı ve Sığırcı var... Bu sıralamadan anlamamız gereken, Omarcıkların tam da o yıllarda Eğret'e gelip listenin sonlarına eklendikleridir... Bu husus, yukarıda sülaleyle ilgili anlatılanlarla kolayca bağdaştırılabilir...
Bu belgede Ömercikoğlu Mehmet 'orta boylu, kara sakallı, kırk yaşında' biri diye tarif edilmiş. Buna göre doğum tarihini 1790 diye düşünebiliriz. Vergi mükellefleri kaydı olduğu için belgede eşi ve kız çocuklarının bilgisi bulunmuyor; ancak yedi yaşında Hüseyin ve üç yaşında Ali adında iki oğlu var. En eski belgeden alabildiğimiz bu kadar...
Sonraki belge 1867 tarihli tereke kaydıdır. Umurcaoğlu Mehmet vefat ediyor, vereseden biri askerde olduğu için bu kayıt tutulmuş, yoksa hepsi de yetişkin...
Belgelendirilemeyen bir bilgi olarak kaydedelim; Omarcıkoğlu Mehmet'in 1854 yılında doğan kızı Ayşe, Ayanoğlu Halil'in eşi olacaktır. Ayanoğlu Halil, Garametlerin atası oluyor.
Terekede görünmeyen bir kızı daha var, adı Emine... İlk eşi Havva Hanımdan 1840 yılında doğan Emine de Berberoğlu Halil eşidir ve ileride Aşşağılıların Efe Mehmetin ninesi olacaktır. Şimdi bir varsayım; Aşşağılılar da köken olarak Kütahya'nın Girey Ovasından geldiler; babası daha önce Tepeköy'den gelip Eğretli olan Omarcıkoğlu Mehmet, kızını Aşağı Köylü Halil'e verirken bu hemşeriliği de gözetmiş olabilir...
Omarcıkoğlu Mehmet'in 1867 tarihli terekesine yansımayan bir oğlu daha vardı. Hüseyin ile Emine arasında, tahminen 1837 doğumlu bu oğlunun adı Ali idi. (İlk belgeyi hatırlayalım, 3 yaşındaki Ali)....Terekede ve bundan sonraki kayıtlarda görünmemesinin sebebi erken yaşta ölmüş olmasıdır. Evlenip çoluk çocuğu olsaydı, en azından onlar terekeye kaydedilirdi. Omarcıklarda daha sonra görünür olacak 'Ali' isminin kaynağı böylece anlaşılıyor.
Umurcaoğlu Mehmet'in doğum tarihini takriben 1790 diye belirlemiştik. Omarcıkların Eğret geçmişi hesaplanmak istenirse, günümüzden o tarafa doğru iki asırdan fazla bir mesafe çıkar. Uzun bir süre... Mehmet Eğret'te mi doğdu, onu da bilmiyoruz; belki çocukken geldi, büyük ihtimal Tepeköy yahut her nereyse oradan gelen, babası Abdullah idi... Hepsi belkiler üzerine kurulu malesef...
Dört oğlandan bugünkü Omarcıklara geleceğiz. Altındiş, Arap, Güdükizzet, Sağırmahmut, Şoförhalibram, Gırali, Dikhasan, Bödü, Gocahüseyin, Feyzullah... Soyadı SAĞLAM olanların cümlesi ve diğerleri, Omarcıkoğlu Mehmet'in, ikinci belgedeki dört oğlu üzerinden incelenecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder