08 Haziran 2022

Daldallar

 

    Dadak, Honça ve Değer soyisimlerini kullanan bugünün geniş Daldallar sülalesinin en eski temsilcisi olarak Daldal Hüseyin'e varabiliyoruz. Ondan da öncesine ait tek bilgi, Hüseyin'in baba adının Veyis olduğudur; ancak bu kadar. 

    Babasının adı 'Veyis' olması hemen akla Veyisler sülalesini getiriyor. Onlarda bile bu isim kişilere ad olarak verilmemişken, Hüseyin'in Veyis'in oğlu olması elbette dikkat çekmeli. Belgelerde 'Veyisoğlu Dal Hüseyin' denilmiyor, öyle olsaydı kolaylıkla bu adam Veyislerden derdik. Aksine 'Dal Hüseyin ibni Veyis' ifadesi var ki bu, baba adına işaret ediyor.

    Peki Veyisler sülalesi mensubu olarak düşünmemize engel bir durum var mı? Yok.... Elbette Veyislerden olabilir. Nitekim 1830-1840 arası Eğret erkek nüfusunu gösteren kayıtlarda kendisi tam da bu şekilde 'Veyisoğlu Hüseyin' diye  kaydedilmiş.

    Böbü Dedenin babası Halil ile Dal Hüseyin'in babası Veyis emmi çocuklarıydı, demek için elimizde bir delil yok; ama bunun böyle olabileceğine dair ikna etmeye yeter veriler de var. Misal, 1882'de ölen Daldal Hüseyin'in torunu Molla Mustafa için, 'İbrahim bin Ali'nin amucazadesi Mustafa bin Ali' ifadesi kullanılmış. Yani kısaca 'Delimamın emmioğlusu' diyor... 

    İlk belgelerde Hüseyin'den 'Dal Hüseyin' diye söz ediliyor. Tek hece olarak  'Dal'  lakabının hangi anlamda verildiği bilinmiyor; dal gibi uzun boylu olabilir, dal gibi ince olabilir, kırılgan yapılı olabilir. Çift hece, 'Daldal' kullanımına ilk defa 19. yüzyıl sonlarında rastlanıyor. Ondan önce hep 'Dal Hüseyin' var. Fakat belgelerdeki lakaplara çok da itibar etmemek lazım, asıl olan halkın dilindekidir. Eğretliler 'Daldal' demişse biz de onu esas almalıyız. Bu anlamda düşününce 'daldal'ın manası kahraman, yiğit oluyor.

    Anlaşıldığı kadarıyla Daldal Hüseyin girişimci ve aktif bir kişilikti. Eğret köyünde ekip biçmek ve bir şekilde hayatiyetini sürdürmekle yetinecek biri gibi durmuyordu. Afyon Çavuşbaş Mahallesinden biri 1865'te öldüğünde, terekesinde Eğretli Dal Hüseyin 230 kuruş borçlu olarak görünüyordu. Bu meblağ, neredeyse Eğret ikinci Muhtarının bir yıllık maaşı kadardı. Borçlanmaktan korkmuyormuş...




    Sözü edilen kayıtlarda, dört Veyisoğlu hanesinden en yaşlı ve genişine sahip olarak Veyisoğlu Hüseyin karşımıza çıkıyor. Bu defterdeki son güncellemeleri de dikkate alırsak 1840 yılındaki durum şu:

    Veyisoğlu Hüseyin 46; oğulları Ali 25, Hüseyin 18, Hasan 16, Mehmet 7, Veyis 1 yaşında... Doğduğu yılı buna göre hesap ettiğimizde, Daldal Hüseyin en geç 1795'te doğmuş olmalıdır... Çocukları da bunlarla sınırlı değil; buraya kaydedilmeyen kızlar var, sonradan doğan oğullar var, evlenmeden ölenler var...

    İki evli olduğu anlaşılıyor ki hanımları Rabia ve Zeliha adında... Bu hanımların kimlikleri hususunda da malesef elde bilgi yok. Yirminci yüzyıla ulaşan torunlarının, iki büyük oğlu Ali ve Hüseyin'den olduğu anlaşılıyor. Tespit edilebilen iki Daldal Hüseyin kızının büyüğü Şerife, Tanzimat'tan önce, 1834 yılında doğmuş; Hassönlerin/Gasapların atası Hacı Halil'in eşidir.  Küçük olan Neslihan ise 1859 yılında doğmuş; Apdıramanların Hüseyin'in eşi, Güdükmehmetin anası olacaktır. Bu Neslihan Hanımın, Daldal Hüseyin'in kızı değil, oğlu Hüseyin'den torunu olduğu anlaşılıyor. Ayrıyeten Neslihan'ın kendisinden üç yaş küçük kardeşi Fadime de Gedikoğlu Halil'in büyük oğluna, Gasapların atası olacak Resil'e varmış. Bir başka deyişle halasının oğlu oluyor...

    Kızların abileri Ali ile Hüseyin'in hikayesine paralel olarak Haceller, Aliguru, Hamdi Hoca, Çapar, Gödenler, Buğdeyci Gadir, Sarasan, Deli Şükrü, Gociban, Goca Yörük, Eşenin Ömer, Kipil Mahmut, Köremin, Gıdakömer ve Bacıları incelemiş olacağız. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder