1840'ta dört kardeşin en küçüğü olarak doğdu. 1-2 aylıkken annesi öldü, öksüz kaldı. Çevresindeki herkes ona anne olmaya çalıştı; ama biyolojik ve psikolojik gerçekler bunu mümkün kılmıyordu. Emzirecek bir süt anne de bulunamadı.
Böbü aşağı, Böbü yukarı... Çocuğun adı Böbü kalacaktı. Eğret'te bebek manasına "böbü" deniliyordu; ama Ahmet'in adının "Böbü" kalmasında, yeterli beslenememekten kaynaklı zayıflığın da etkisi vardı. Hiçbir şey anne sütünün yerini tutmuyordu, sevgi ve şafkat bile.
Bir gün birisi nasıl olduysa Böbü'yü keçinin memesine yapıştırıverdi. Herhalde ağlıyordu, hazırda süt yoktu, susturmak için öyle yapmıştı. Anlık yapılan bu hareket hem çocuğun hem de keçinin çok hoşuna gitmişti. Böbü cogur cogur emiyor, keçi de başını çevirmiş onu izliyordu. İkisi de memnun görünüyordu.
Sonraki günlerde ve aylarda bu olay her gün tekrar etti, hem de günde iki kere, sabah ve akşam... Keçi sabah kapının önünde melemeye başladığında Böbü'nün beslenme saati demekti. Dediklerine göre, keçi bu işe o kadar alışmış ki, akşam kırdan dönerken Hendekarası'na geldiğinde melemeye başlar, ta eve varana kadar hiç susmazmış. Ne zaman eve geldi Böbü'yü emzirdi, o vakit sakinleşirmiş. Oğlak büyütür gibi büyütmüş öksüz Böbü'yü...
Adı Böbü'ye de çıksa, hep böbü kalacak değil ya. Ahmet de büyüdü, evlendi, çoluk çocuğa karıştı. Kızları oğulları oldu, onlardan torunlarını gördü. Artık "Böbü Dede" idi, öyle diyorlardı. Bu bir ünvan değildi, yaşlanmıştı. Kabir kapısı görünüyordu.
Hicaza azmetti, hacı kafilesine katıldı. Aylar sürecek bu yolculuk o günün şartlarında çok daha meşakkatliydi. İhtiyar Böbü Dede'nin yorgun bedeni "Eğret'e dönüş gücüm yok" dercesine Hicaz'da kaldı. Oraya defnettiler. Kafiledeki arkadaşları, ondan yadigar hurma sepetiyle Ebizemzem ıbrığını oğullarına teslim ettiler. Duyduğuma göre bu sepet ve ıbrık 1970'lere kadar muhafaza edilmiş.
Beride, küçük oğlu Arif ondan birkaç yıl sonra hacca gitti. Kendisiyle birlikte çocuklarına "Hacarifler" dendi. Büyük oğlu Hasan Hüseyin'in iki oğlu 1. Dünya savaşında şehit düştü. Bir kızını verdiği damadı ve çocukları "Böbüler" diye anıldı.
Bilenler bilir; Hacarifler ile Böbüler'in evi bitişiktir. Böbü Dede'nin evi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder