21 Eylül 2021

Dambeş Sıvama

    Evlerin toprak damına biz dambeş diyoruz. Herhalde "dam başı" sözünün Eğret'te kalıplaşmış halidir. Kiremit çanaklar köyde kullanılmadığı zamanlarda, dambeş iki kırım çatı biçiminde bile yapılsa yine dambeşti. İşte bu devirde kış girmeden önce her yıl dambeş yalıtımının yapılması gerekirdi. Karda yağmurda, olan suyun başına akmasını kimse istemez. 

    Yalıtım dediğimiz şey de çoraklamaktır. Çorak ise köye yakın iki yerden temin edilir. Köprülü toprakları içinde çamır hamamı vardı, o civarda çoraklıktan getirirlermiş eskiden. Ben o devri hatırlamıyorum. Daha fazla çorağın bulunduğu ve yolu nispeten daha düzgün olan Hamambazırı'ndan çok çorak getirdik. Son dönem çoraklar hep oradandı. Gazlıgöl yakınında, demiryolu civarındaydı; ama çevre köylere de bağlı olabilir. Sadece bizim köy değil, bütün etraf köyler çorağını buradan götürüyor olmalıydı. Her yer delik deşikti. Çoraklık kalıntıları otellerin arasında hala görülebiliyor.

    Aslında çorak getirmek, dambeş yalıtımından daha meşakkatli bir şeydir. Evvela kendi öküz arabanla getireceksen bir kaç sefer yapman gerekir, çorak yeterli olmaz. Tek seferde halledeyim diyorsan bir motur ayarlaman gerekir, birilerine minnet edeceksin. Çoraklık ayrı bir derttir, kaliteli çorak damarı arayacaksın, çiğilli damar işe yaramaz, her şeyi berbat eder. Damarı bulunca üst, kabuk kısmını sıyırıp atacaksın. Bir yandan kazmayla kazılıp diğer yandan kürekle arabaya atılacak. Bir kişiyle olacak iş değil. Bazen çoraktan hak iddia eden çevre köy bekçileriyle hartos-martos olursun filan.

    Çorak yüklendikten sonra yola çıkılabilir; ama önce yanında getirdiğin kaplara kokarsu doldurman gerekir. Çorağa gittiğini görenler güğüm veya bardak vererek sipariş etmişlerdir çünkü. Bu su maden suyunun işlenmemiş ham halidir. Kükürt miktarından dolayı çok kötü koktuğu için bu ad verilmiştir. Yeri gelmişken söyleyeyim, hem Köprülü hem de Gazlıgöl  sıcak su bölgesi olduğuna göre, çorak oluşmasında bu sıcak suyun etkisi bulunabilir.

    Öküz arabasındaysan uzun bir yolculuk seni bekliyor demektir. Köy yoluna düşene kadar sabredersin, ondan sonra öküzler kendi yolunu bulur, sen uyumana bakarsın. Moturla getiriyorsan daha erken varırsın köye. Kaç defa traktörle çorağa gittiğimizi hatırlamıyorum; ama iki kere teker patladığını unutmam. Yük çok ağır, çoraklıkta atarken ayarı kaçırırsan -ki ayar hep kaçar- buna lastik mi dayanır.

    Çorak köye girince işin yarısı bitmiş demektir.

    Eskiden dambeşi sıvama adeti yokmuş. Çorağı güzelce saçar, sonra yurgularlarmış. Yurgu, saçılan çoraktaki topeçleri ezer, sıkıştırır ve dambeşin düz bir zemin kazanmasını sağlarmış. "Mış" diyorum, çünkü ben bunların hiç birini görmedim. Bizim çocukluğumuz sıvama zamanlarındaydı. Ama o yıllarda bile hemen her dambeşin bir köşesinde yurgu taşı vardı. Eski yuvarlandığı günleri özlüyormuş gibi melul mahzun oturur dururdu. Loğ taşı da diyorlardı, birdenbire onlar da kayboldu.

    Acelen varsa çorak geldikten sonra hemen çamır garmeye başlayabilirsin. Evlerin susuz zamanlarında, arabaya konulmuş fıçılarla su getirilip hazır edilirdi. Daha sonraki zamanlarda hortum uzatıp bu işi hallettik. Önce büyük bir çorak havuzu hazırlarsın. Havuz suyla dolarken, çevresini oluşturan çorak hendeği üzerine bol bol saman sepilersin. Havuz dışında küreğin götüyle azar azar çorağı havuza itelersin. Bütün çevreyi birkaç tur dönünce çorak hendeği incelmiştir. Havuz her an bir yerinden patlayabilir. Bu sırada su akışını durdursan iyi olur. Çorağın en ince yerinden havuzu bozar, kuru çorakları hızlı hızlı içeriyi dolduran su-çamur karışımına atarsın. Bir de bakmışsın, çorak bitmiş; havuz, kendi kenarlarını yutmuş. İşte o an, çamur karma işinin de bittiği andır.  Yine kürek ardıyla çamur yığını üzerinde belli noktalara çukurlar açar, oraları suyla doldurup çamuru eşimeye bırakırsın. 

    Çamurun bekleyerek kıvam kazanmasına bizde böyle derler. Ekşiyen çamur melem gibi olunca hem sıvaması kolay olur hem de sıvada arıza oluşmaz. Vakit varsa bir iki gün ekşime yeterlidir. Aslında ne kadar çok beklerse o kadar iyidir; ama işte vakit darlığı, kış geliyor. 20 yıl kadar önce Han restore edilirken çorak kullanmışlardı da, kardıkları çamuru bir aydan fazla ekşitmişlerdi.

    Sıvamaya başlamadan önce dambeş temizliğinin yapılması gerekir. Ot temizliğinden bahsediyorum. Bizim dambeşlerde iki tür ot her bahar yeşerir çiçek açar. Bunlar akbaşçiçeği ile fendirfestir. Yeşilse de kuruysa da onları köklerinden kazıyıp atmazsan sıvada kusur oluşur, dambeşin delinmesine yol açar.

    İş artık sıvamada. Bu iş için de adam lazım. Öncelikle çamuru yerden arabaya, oradan da dambeşe atacaksın. Kürekle tabi. Oradaki çamuru da bekletmemeli, kürekle veya kovayla dambeşin en uzağından başlayarak öbek öbek yayarsın. Bu arada sıvacı da elinde malayla senin attıklarını yayarak sıvar. Bak, üç kişi saydım. Sayı ikiye inerse bir kişi hem yerde hem de dambeşte bulunmalı veya dambeşteki kişi iki işi birden yapmalıdır. O zaman da iş üremez. Saydıklarımın içinde en zor işi çamur atanda. Büyük güç istiyor. Ayrıca ekşimiş çamuru sürekli alışdırmak gerekiyor. Sonraki zorluk, dambeşteki çamur taşıyanda. Yerden atılan çamurun birikmemesi gerekiyor, dağıtımın dengeli yapılması gerekiyor ve sıvacıya su yetiştirmek zorundasın. Sıvacı çok su harcar, hem kuru zemini ıslatır, hem de çamurun üzerinde sepileyerek sıvayı yalabıdır. İşi en kolay görünen sıvacıdır aslında. Çamur taşıma zorunluluğu yok. Çömeldiği yerde elindeki malayla çamurları düzeltiyor. Buna da bilek gücü lazım. Bildiğimiz malalarla sıvamayı oldum olası sevmedim. İnce bileklerimle bastırmak çok zor geliyordu. Üstten gurplu el yapımı mala çok hoşuma giderdi, bastırdı mı çamur yayılıverir. 

    Sıvacının dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Öncelikle dambeş ucu olduğu için saçakları özenle sıvamak gerekir. Rüzgar ve yağış tahribatına en çok maruz kalan yerler burasıdır. Ayrıyeten sıvanın da uç noktaları olduğu için çumur kalınlığı bir şekilde buralarda sıfırlanmalıdır. Tamir edilecek oluklar varsa, yerini sıvamadan önce tamir edilmeli, oluklara akıntı sağlanacak şekilde eğim verilmelidir. Siçan delikleri, öncesinde dolgu malzemesiyle doldurulmalı, sıva esnasında malaya takılan çiğiller mutlaka ayıtlanmalıdır. Bütün bunlar işi kolay olan sıvacının görevleri.

    Dambeş sıvamanın belirli bir zamanı yok aslında. Genelde harman öncesi ve sonrasında yapılır. Haziran sonuna doğru kırkikindilerden sonra vakit bulabilirsen sıvarsın. İş takviminde görüyoruz, o vakitlerde buna pek zaman ayrılamıyor. En iyisi harman kalktıktan sonra, kadınların kış hazırlıklarını yaparkenki dönemdir.

    Kendiliğinden yıkılıp ören olan, evi yenilemek maksadıyla yıkılan dambeşler gördüm. Yarım metreden fazla toprak-çorak vardı. Her yıl bir santim sıvasan, 50 yılda yarım metre eder. Bazı dambeşlerin Yonan gelmeden önce yapıldığını düşünürsek... Teker patlatan ağırlığında bir yükü her sene dambeşe atıyorsun. Döşmeler değil ama; özler iyi dayanmış bu yüke.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder