18 Eylül 2021

Añıdini

    Okumayı sökmeye başladığım günlerdeydik. Aralık ayı gibi olmalı zira yerler karlıydı. Bir gün teneffüste, elimde bir kazık bahçede oynarken karlar üstüne adımı yazdım. Fişlerden filan ezberlemiş olmalıydım. Arkadaşımın adını da yazdım, olabilir dedik. Sonra başkalarının adı filan derken, şaka maka yazabildiğimi farkettim. Şunu da yaz, bunu da yaz derken, söylenen her şeyi yazıyordum. Herkes aklına gelen en zor ve uzun kelimeyi söylüyor, ben kar üstüne yazıyordum. 

    Üst sınıflardan büyük bir çocuk geldi, uzaktan bizi izliyormuş meğer; "Hadi Añıdini yaz da görem!" dedi. Tekraren ama bu sefer heceleyerek "A-ñı-di-ni" diye tutturdu. "ñı" yı özellikle vurguluyordu. Tutuldum kaldım. Değişik bir harf olan "ñ"yi tanımama daha 10 yıldan fazla vardı. Sonraları Añıdini de yazdım, Buñar da... 

    Lakin o karlı kış gününde bir türlü yazamadığım Añıdini kafamı hep kurcaladı. Añıdini ne demekti? Olsa olsa "" veya "gırañ" kelimesiyle alakalı bir yakıştırmadır, diyerek konuyu kapatmıştım.

    Şimdilerde Eğret ile ilgili Şeriyye Sicillerine bakıyorum, mahkeme kayıtları yani. 120 yıl kadar önceki bir tereke davasında dikkatimi çekti. 

    Olayın özeti şu: İki kardeşten küçük olanı Kütahya'ya yerleşiyor. Babası öldükten bir süre sonra abisi vefat ediyor. Bu da bir vakit sonra Afyon'a giderek avukat tutup dava açıyor. Babasından kalan tarla ve evlerin listesini yaparak bunların yarısının kendi hissesi olduğunu belirtip mal paylaşımının yapılmasını istiyor. Tarlaların listesi:

            Mevkii                    Dönüm

            Yayla Yolu                   6 
            Seki Altı                      4
            Tekke Toprağı             4
            Ulu Yol                        2
            İn Üstü                        3
            Yataklar                       3
            Çadır Ayak                10
            Fasıl Hüyük               30
            Angıt İni                     30
            Köprü Başı                  9
            Bük                              2

    120 yıl önce Eğret'teki mevki isimlerinin hemen hemen aynı olduğunu gösteriyor bu liste. "Köprü Başı" dışında bana yabancı gelen bir yer yok. Seki Altı, Sekiyurt; Tekke Toprağı, Tekkeyeri; İn Üstü, İnneñüsdü; Angıt İniAñıdini olmuş. Değişiklik bu kadar işte...

    Benim bir türlü anlam veremediğim Añıdini'nin ise "añ" ile "gırañ" ile hiç alakası yokmuş. Öğrenmenin yaşı yok.

    ...

    Yaşı da yok, sınırı da... Türkmenistanlı akademisyen, şimdilerde ise İran Türkmen Sahra'da yaşayan Oğulmaya SemizadeAñıdini'nin bu macerasını duyunca meseleyi kökten çözücü açıklamayı yapmış: "Bizde tarla sınırına 'añ' derler; añı görünür hale getirmek için oluşturulan tümsekler de 'diñ'dir. Genel olarak bunun adı 'añ diñi' oluyor."

    Şu durumda tekrar başa döndük; 'angıt ini' teorisini okuma yanlışı olarak kabul etmeliyiz. Mevkinin orijinal adı 'Añ diñi'dır; çok az bir değişiklikle bugün de öyle söyleniyor. Araya bin yıldan fazla bir süre ve binlerce kilometre girmesine rağmen bu kadar değişiklik normaldir...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder