23 Kasım 2023

Şavalgadir


    1883'te ölen Demirdellenoğlu Mehmet'in küçük oğlu İbrahim'e geldik. İbrahim de abisi Yusuf gibi bir Atike Hanım ile evli. Hatiboğlu/Gobak Hasan kızı Atike Hanım ile yaptığı bu evlilik sonucu Demirdelen İbrahim, Eminlerin Mehmet Emin ve Hacımahmutların Telli Halil ile bacanak oldu... 

    İbrahim-Atike evliliğinden bir kız bir oğlan, iki çocukları oldu. Büyüğü 1881 doğumlu Şerife, Hacımahmutlardan Mehmet oğlu Mahmut'a verildi. Buraya dikkat, Şerife ile Mahmut yine hala-dayı çocukları. Bu sefer anlatımı şöyle kolaylaştıralım: Demirdelen İbrahim'in kızı Şerife ileride; Ayı Mevlüt, Hafız Mehmet, Manda Ahmet ve Garaçaylı Kazım'ın anası olacaktır... 

    Şerife'nin küçüğü Yahya... 1884'te doğdu. 'Sarısatı' diye lakaplanan Satı Hanım ile evlendi. Satı Hanım, babası Eyüp vasıtasıyla Afyon'a dayanır. Daha doğrusu, dedesi Karamehmetoğlu İbiş, Afyon'dan Eğret'e gelip yerleşmiş. Onun oğlu Eyüp'ün de iki kızı olmuş; birisi Çatalların Molla Mehmet'e varan Kezban'dır ki İbiş Tür'ün anasıdır, ikincisi de Sarı Satı oluyor... Yani bu evlilikle Demirdelen Yahya; İbişlerin atası Molla Mehmet ile bacanak oldular... 

    Sarısatı ile Yahya'nın dört kızları oldu; Ümmühan, Hatice, Hacer ve Sare...  Yirminci yüzyıl başlarında doğan iki kızdan sonra, 1910'da Hacer doğmuştu... Cihan Harbi bittikten sonra da Sare doğdu. Bu sıralarda Garmenlerin Ali kızı Şerife ile bir evlilik daha yaptı. Bu arada Satı Hanım da hayattaydı, yani Şerife ikinci hanımı oluyordu... Bu evlilikte dördüncü çocuğunun da kız olmasının payı olabilir...

    İkinci eşi Şerife Hanım, aslında Hacapdıramanların Ali Osman eşiydi. Kocası harpten dönemeyince çocuksuz olarak dul kalmıştı. Yahya ile evlendiğinde vaziyet böyle... Tabi bu evlilikle Yahya'nın yeni bacanakları da oldu; Arapların İsmail, Apdıramanların Ali ve Körüslerin Ali... Lakin üçü de harpte kalmıştı...

    Neticede Şerife Hanımdan da biri erkek üç çocuğu oldu. Bunların isimleri; Kadir, Hanife ve Atike'dir... 

    Bundan sonra Şerife Hanım1938 yılında vefat etti. Genç yaşta öldüğü söylenebilir, zira daha kırkına gelmemişti... 1956 Yılına geldiğimizde ise Demirdelenoğlu Yahya vefat etti. İlk eşi Sarısatı, hepsinden sonraya kaldı; 1961 yılında öldü... Onlardan geriye kalan yedi çocuğun macerası...

    İlk eşi Sarı Satı'dan olan kızı Ümmühan'ı Garametlerin İbrahim'e verdi. Sarışükrünün abisi olan İbrahim, 1927'de  öldükten sonra Şaşdımhalile varan Ümmühan; Hüseyin, Mevlüt ve Ziyaddin Şen'in analarıdır... Ümmühan'ın küçüğü Hatice'nin akıbeti hakkında malumat yok, gelin olmadan ölmüş olabilir... Hacer, Hacılardan Çapıtçı Hafız eşi oldu; Şerafettin Azbay'ın anasıdır... En küçükleri Sare, Hacımahmutlardan  Ayımevlüt Öztürk eşi oldu...

    Garmenlerin kızı Şerife Hanımdan çocuklarına gelince; Hanife, Tingildeklerden Osman Kasal eşi; ve küçük kızı Atike de Gödecinmısdık oğlu Ahmet Seviş eşi oldular. (Bu arada Sare ile Mevlüt'ün hala dayı çocuğu; Atike ile kaynanası Nazik Seviş'in teyze çocuğu olduklarını belirtmek lazım. Ayrıca Hanife Hanım da ninesi (anneannesi)nin adını almış.)
    

    Şaval Kadir
    Yahya'nın tek oğlu ise Kadir... Baştan sona gördük, Demirdelenlerde bu isim ilk. 'Kadir' muayyen bir zamanda doğanlara verilen bir isim olarak biliniyor. Ramazan Ayının Kadir gecesine isabet eden doğumlarda Kadir veya Kadriye ismi tercih ediliyor. Anlaşılan o ki Demirdelen Yahya, oğluna bu ismi vermeyi kafasına koymuş. Ramazanda beklerken, çocuk birkaç günlük gecikmeyle Şevvalde doğmuş. Öyle olunca çocuğa 'Şaval Kadiri' demişler, bu yakıştırma çocuğa lakap olarak yapışıp kalmış. Sonra ismini de söylemeyip yalnız 'Şaval' denildiğinde O anlaşılırdı...

    Şaval Kadir'in doğum tarihi 1931. Hatırlanacağı üzere annesi Şerife Hanım 1938'de ölmüştü. Demek ki o zaman Şavalın aklı eriyormuş... Onun için 'Yahya'nın tek oğlu' dedik, ama 1934'te Şerife Hanım bir oğlan daha doğurmuş. Osman adını verdikleri bu çocuk bir yaşındayken vefat ediyor. Annelerinin ölümü bu olaydan üç yıl sonraya rastlar...

    Annesi öldükten sonra, evin hanımı Sarısatı bunlara bakmış. Çok muhterem bir kadın olarak anlatılan Satı Hanım, kendi oğlu gibi özen gösterirmiş Şavala... Evlenene kadar giyim kuşam, düzen tertip yönüyle emsallerinden ayrılırmış. Tam analık yapmış yani...

    Bayramgazili Nazik Hanım ile evlendi. Nazik Hanım'ın önceki nesillerde Bayramgazi'ye gelin giden Demirdelenlerin torunu olduğu söyleniyor. 

    Dört çocukları oldu: Yahya, Azime, Süleyman ve Dursun... Tek kızları Azime, Hacımahmutlardan Garaçaylı Kazım oğlu Mahmut (Öztürk) eşi oldu. Yahya dedesi ile Mahmut'un Şerife ninesinin kardeş olduğu unutulmamalı. Azime Hanım 2021'de vefat etti...

    Şavalın büyük oğlu Yahya, 1949 yılında doğdu. Annesi Nazik Hanım'ın köyü Bayramgazi'den Münevvere ile evlendi. Halil İbrahim, Gülseren, Sultan ve Nazik adlarında bir oğluyla üç kızı dünyaya geldi. Büyük kızı Gülseren İnaz'a gelin gitti.... Ortanca Sultan ise Gazilerin Hidayet'in Hasan Yıldız eşi idi. Onun vefatından sonra Afyonlu bir beyle evlendi. Küçük kızı Nazik ise Kelapdıllanın Ahmet oğlu Abdullah Sancak eşidir, Kütahya'da oturuyorlar... Oğlu H.İbrahim Kantinlerin Ahmet kızı Serpil'i aldı. Hacellerin Ahmet'in Mustafa Dadak ve Turabilerin Salih'in Hüseyin Külte ile bacanak oldular... Burada belirtilmesi gereken husus, Serpil ile H.İbrahim arasındaki akrabalık bağıdır... Serpil'in anası, Şavalın büyük ablası Hacer'in torunudur. Onların da Yasemin, Münevvere ve Yahya adlarında üç çocuğu var. Yasemin Denizli'de evlendi. Halil İbrahim'in oğlu, üçüncü kuşak Demirdelen Yahya oluyor... 

    Ortanca Süleyman, Hacımahmutlardan Manda Ahmet oğlu, (Berberlerin Emin Öztürk) kızı Ümmühan ile evlendi. Mandanın anası Amcalardan olduğunu hatırlayalım. Ayrıca Berberlerin Emin'in anası tarafından gidersek; Eğret'e ilk gelen Berber Ali Usta Amcaların kızı Neslihan ile evlenmişti... Davılcı lakabı takılan Süleyman ile Ümmühan'ın üç oğulları var; Ali, Gökhan ve Kadir... Ali, Sıçanalinin kızı Fadime ile; Gökhan, Gecegondunun Mehmet kızı Vahide ile evlendiler. Şaval dedesinin adını alan en küçükleri Kadir ise Salarlı Nimet ile evlendi...

    Dursun da Çolağömerlerin Cingenömer kızı Neriman'ı aldı; Şimbilin Yusuf ile bacanak oldular... Yücel ve Burcu olmak üzere bir kızıyla bir oğlu var. Yücel Afyonlu Kübra ile evlendi...

    Şavalgadir 2007 yılında öldü. Karısı Nazik Hanımın eli kırık çıkık işlerinde pek mahirdi. İncitmeden, acıtmadan; çocuksa ağlatmadan gerekeni yapardı. Son zamanlarında o işlere pek bakmadı. Kocasından sonra çok beklemedi, 2013 yılında O da vefat etti...




22 Kasım 2023

Amcalar


    Demirdelenoğlu Mehmet büyük oğluna Yusuf adını verdi. Hatırlanacağı üzere babasının adıdır... Yusuf, Berberoğlu Ömer kızı Atike ile evlendi. Atike Hanım Takgasların Murat'ın kardeşidir. Ablaları Abide de Alemdaroğlu Halil eşiydi. O da Garadelinin anası; Urganlı eşi Zehra ve Osmanköylü Garahmet eşi Abide'nin nineleridir... Dolayısıyla Demirdelen Yusuf ile Alemdaroğlu Halil bacanak oldular...

    Eşi Atike Hanım1854 doğumlu olduğuna göre Yusuf da ona yakın yaşlarda olmalı. Yalnız 1883'te babasının ölümünden kısa bir süre sonra Yusuf da vefat etti. Geride Ayşe, Süleyman ve Mehmet adında iki oğlan bir kız kalmıştı. Bir de Atike Hanımın karnında doğmamış çocuk...  

    1877'de doğan Ayşe, Muslulardan Emirdağlı İbrahim eşidir. Ana karnındaki çocuk hakkında bir kayda rastlanamadı. 1879 yılında doğan Mehmet'in evlilik kaydı yok. Onun Çanakkale muharebelerinde şehit olduğu tahmin ediliyor. Çünkü köyü belirlenemeyen Afyonlu şehitler listesinde '1878 Doğumlu Yusuf oğlu Mehmet, 3. Kolordu, 7. Fırka, 20. Alay, 7. Tabur, 9. Bölük Piyade Eri iken; Damakçılık Bayırında, 27 Mayıs 1915 günü şehit oldu.' ibaresi görülüyor...

    Süleyman'la devam edeceğiz. Yusuf-Atike çiftinin en büyük çocuğu olan Süleyman 1870'te doğdu. Çatalların Hüseyin kızı Şerife ile evlendi. Şerife Hanım, Potuk Mevlüt Gülen'in halasıdır...  

    Beş çocukları oldu; Satı, Mustafa, Yusuf, Azime ve Mehmet... 1892 Doğumlu Satı, Omarcıklardan Mehmet ile evlendi; Şoför Halibram (Halil İbrahim Sağlam)ın anası olacaktır. Küçük kızı Azime, 1908 yılında doğdu ve Musluların Ali (Gavurali) ile evlendi. (Ali ile Azime, hala dayı çocuklarıdır.) 1904'te doğan Mustafa hakkında malumat yok... Cihan Harbine yakın ölmüş olmalıdır...  Beş çocuğun ana babaları Şerife Hanım ve Demirdelen Süleyman da 1930 öncesi vefat ettiler... Geride kalan iki oğlunu görelim...


    Godal Yusuf
    1905 Yılında doğduğu kaydedilen Yusuf, dedesinin adını almış. Sonraları ona 'Godal' demeye başladılar. Afyon mahreçli Delinorilerden Fadime ile evlendi. Böylece Tingildeklerin İncemehmet ve Hacıariflerin Kelahmet ile bacanak oldular. Ayrıca Fadime Hanım Gulaksız Mehmet Argunşah'ın da kardeşidir... 

    Godalın oğlu yok, dört kızı var. 1925 Yılında doğan ilk kızına anası Şerife'nin adını vermişler; ama yaşını doldurmadan çocukcağız ölmüş... Ninesinin adını verdiği Atike de 1937'de doğmuştu; O da gelin olmadan, 1954 yılında ölüyor... Hayatta kalan iki kızından biri Dudu, Delibıdık (İbrahim Soylu); diğeri Şerife ise Yörükmevlüdü (Mevlüt Demir) eşi oldular... 

    Godalyusufun eşi Fadime Hanım 1967 yılında vefat etti. Godal ise on yıl kadar sonra, 1976'da öldü...


    Kel Mehmet
    Süleyman'ın küçük oğlu Mehmet'e sonradan sonraya 'Kel Mehmet' dediler. 1916 Yılında doğdu... Olcaklı Ahmet kızı Hakime ile evlendi. Hakime Hanım Olcaklı Musahocanın ablasıdır. Dönelerin Hasan ve Cücelerin Aziz ile bacanak oldular... 

    Biri kız dört çocukları oldu; Şerife, Süleyman, Mustafa ve Ahmet... Mustafa, belki de hiç görmediği abisinin; Süleyman, babasının; Ahmet, kayınpederinin; Şerife de anasının adıdır... Tek kızı Şerife Hassönlerin Hüseyin oğlu İbrahim Koç ile evlendi...

    Büyük oğlu Süleyman'ı Tingildeklerin Osman kızı Lütfiye ile evlendirdi. Lütfiye de el değil, emmioğlusu Yahya'nın torunudur. Lütfiye Hanım 2023 yılında vefat etti...

    Ortanca oğlu Mustafa, Dönelerden Hasan kızı Ayşe ile evlendi. Ayşe ile Mustafa da teyze çocuğu oluyorlar... 

    Kelmehmetin küçük oğlu  Ahmet ise Anıtkaya dışından Kezban ile evlendi... Bu üç oğlu ve çocuklarının tamamı Afyon'da oturuyorlar..

    Eşi Hakime Hanım erken denilebilecek bir vakitte, 1961'de vefat etti. Kelmehmet kırk yıldan fazla dul yaşadı, 2003 yılında vefat ettiğinde 87 yaşındaydı...

    Demirdelen Yusuf torunlarına Amcalar deniliyordu. Godalyusuf ile Kelmehmet Amcalardan oluyorlar. Şimdi onların çocuklarından Anıtkaya'da oturan ÖZDEMİR soyadlı  fert bulunmuyor...



21 Kasım 2023

Kör Ahmet


    Aslında Kör Ahmet, dedesi ve babasından dolayı Danalar sülalesi içinde değerlendirilmeliydi. Gerek Danalarla Gademler arasında baştan beri kurulan sağlam irtibat, gerek ninesinin Gademlerden olması, dedesinin babasının ve annesinin erken vefatı dolayısıyla hep Gademler tarafından kendisine sahip çıkılması, en nihayetinde Gademlerin soyadını alması, onu ve çocuklarını burada ele almamızı gerektirdi.
    
    Kör Ahmet'e varmak için öncesini biraz açıklamak gerekecek. 
    Gademlerde ilk Gademali diyebileceğimiz Ali'nin ilk eşi Havva'dan bir kızı vardı. 1845 Doğumlu Ümmü/Ümmühan, Danaoğlu Mehmet'e vardı. İki oğlu doğduktan sonra kocası vefat etti. Ümmühan Hanım bundan sonra Berberoğlu Mehmet Ali'ye vardı. Orada Osmanköylünün Süleyman, Urganlı ve Tekenin ninesi olacaktır...

    Biz dönelim Danaların Mehmet'ten olan çocuklarına... Küçük oğlu Mustafa, Şerife Hanımla evlendi; ama akıbeti meçhul... Büyük oğlu İbrahim ise Danaların Hasan kızı Neslihan ile evlendi. 1898'de Emine, 1908'de Ahmet doğdular... Sonra bu çocukların hem anası hem babası vefat ettiler... Nineleri Ümmü/Ümmühan Berberoğlu/Küpelilere gitmişti, onun yanına sığındılar; lakin bir müddet sonra Nineleri de vefat edecek... Yalnız ninelerinin orada da İbrahim adında bir oğlu var, o sırada Gödeşlerin Emeti ile evli. İki yetim nüfusa onların çocuğuymuş gibi kaydedildiler. Baba adında isabet vardı, ama analarının adı Neslihan yerine Emeti yazılmış oldu... Ninelerinin vefatından sonra bütünüyle ortada kalacak değillerdi, Gademlerin eve geri döndüler. Anaları ayrı olmak üzere, ninelerinin Fatma ve Güllü adında iki kardeşi daha olduğu hatırlanacaktır. Fatma Hanım Emiralilerin Halil'e vararak Faddik Nine olmuştu, Güllü Hanım ise evlenmemişti. İşte iki öksüz ve yetimin yeni sahipleri bu büyük teyzeleri Güllü Hanımdır... 

    Emine biraz diklenince hemen başını bağladılar; kiminle? Ele verecek değiller, aileden birine, Sarımehmet Dayının Banguş Osman'a verdiler... Ahmet'e büyüyünce Kör Ahmet denilecek; ama Danaların Körahmet değil de Gademlerin Körahmet... 

    1908 Yılında doğan Gademlerin Kör AhmetManavların Körlan kızı İsmihan ile evlendi. Kendisinden sonra evlenecek Körüslerin Garaömer, Macurali ve Yılıkların Tenikecihüseyin ile bacanak oldular... 

    Biri kız dört çocuğu oldu; İbrahim, Kezban, Zeynel ve Musa... Onlarınki de sıkıntılı bir hayattı, sığır bızağı güttükleri oldu. Hamam yaktılar; bir ekmek ücretle hamama müşteri alıyorlardı. O kadar ekmeği kendileri bitiremediğinden bir süre mallara saman yerine ekmek yedirdikleri de anlatılır. Bir yanda yokluk, diğer yanda hayvanı bile ekmekle besleme... Kurtuluşu İzmir'e göçmekte bulan ailelerden biridir... Bundan sonraki hayatları İzmir'e dayalıdır. Nitekim Körahmet 1983'te, İsmihan Hanım ise 1991'de İzmir'de vefat ettiler...

    Çocuklarına bakacak olursak, Kör Ahmet'in tek kızı 1939 doğumlu Kezban'ı Eselerin  Hüseyin Eminç'e verdiler. 

    Büyük oğlu İbrahim, Bilallerin Ercep kızı Emine ile evlendi. Dördü kız altı çocukları oldu. Büyük kızı Neslihan Danalardan Mehmet Duran eşidir. Danalarla akrabalığı yeniden vurgulamaya gerek yok... Diğer kızlar Meryem, Güllü ve İsmihan Anıtkaya dışından beylerle evlendiler... Büyük oğlu Hüseyin, askerliğini yaptıktan sonra 1985'te henüz evlenmeden bir kazada vefat etti. İbrahim'in küçük oğlu, dedesinin adını taşıyan Ahmet'tir. İzmir'de evlendi, halen annesi ve çocuklarıyla orada yaşıyor. Zira Körahmetin büyük oğlu İbrahim, 2012 yılında Anıtkaya'da vefat etti...

    Kör Ahmet'in ortanca oğlu Zeynel 1948'de doğdu. Omarcıklardan Berberüseyin kızı Şerife ile evlendi. Kelibanın Misgin (Abdullah Dalgıç), Çatalların Göcen (Ahmet Gülen) ve Canavarcının Aziz Sargın ile bacanak oldular... Çocukları Emine ve Adem'dir... Emine Anıtkaya dışından bir beyle evlendi. Adem ise Gazilerin Necati kızı Sebile ile evlendi; İzmir'de yerleşikler. Babası Zeynel Çotak 2022 yılında vefat etti... 

    En küçük oğul Musa 1952 doğumlu... İzmir'de oralı Ümmü Hanımla evlendi. Bir kızı Tırakanın Adem Zenger eşidir... Ümmü Hanım 2010'da, Körahmetin Musa ise 2014 yılında vefat ettiler...

    Görüldüğü gibi Gademlerin erkek dallarının tamamı Anıtkaya dışına çıkmış. Gademellerin Kazım, Banguş Osmanın çocukları... Bunlara Kör Ahmet ve çocuklarını da dahil edebiliriz. Sadece Guycular istsna edilebilir, çünkü onlar çoğunluk olarak Anıtkaya'dalar... 

    Gademlerin diğer kolları gibi 'ÇATAK'ı almak isterken, herhalde ufak bir yanlışlıkla Körahmetin soyadı 'ÇOTAK' olmuş... 

    Ve... Gademler ve Gademellerin tamamı, uzun boyları ile dikkat çeker. Tıpkı iki asır önceki Musaoğlu Osman gibi...

    Gademler sülalesini bitirirken artık Gademlerin yurdunun sınırlarını da çizebiliriz. Güçcük Halil İleri'nin evi köşede... Oradan güneye Dolağın eve kadar ve doğuya Corukların Köribanın eve kadar birer hat çizin. Bunların karşılarını tamamlayarak oluşturacağınız dikdörtgen ada Gademlerin yurdudur. Bakın şimdi bu koca yurdun içinde kimlerin evi var: Köribanın, Körahmetlerin, Urganlının İbanın, Gadıngızların, Güçcük Ahmetin, Güçcük Halilin, Naymelerin, Dolağın.... Bunların tamamı Gademlerle bir şekilde bağlantılıdır...



Angare


    Türkler tarafından bir taarruz bekliyorlardı; ama bunun yerini ve zamanını kestiremiyorlardı. Her yerde, bir gün olacağı muhakkak taarruz için önlemler aldılar. İki, bazen üç kademeli direnek mevzileri hazırladılar. Bu mevziler geride İlbulak Dağlarına kadar uzanıyordu.

    Çalışmayı sevmeyen Yunanlar bu hazırlık safhasında bütün işi angarya yoluyla Türk köylülerine yaptırıyorlardı. Ağaç kesilecek, angarya; yol yapılacak, angarya; taş çıkarılacak angarya; tel çekilecek, angarya; hendek kazılacak, angarya... Her işlerinde halkı öne sürdüler...

    Türk tarafında da hazırlıklar vardı, lakin onlar her şeyi kendileri yapıyordu. Bunun dışında, köylünün ekim dikim, harman derman işlerinde de yardımcı oluyorlardı. Bütün bunlar Türk askerini idmanlı, dinç tutarken Yunanlar uyuştukça uyuştu... Neticede bu durum bizimkiler için avantaja dönüştü...

    Angâre hikayelerini büyüklerinden dinlemeyen yoktur. Böyle böyle kazdırılan mevzilerin kalıntıları Resulbaba'dan Gedik'e kadar hala görülebildiği söyleniyor...

    Fotoğraf Kaynak ERT Arşivi





Banguş Osman


    1863'te doğdu. 'Gademlerin Sarımemet' diyorlardı. 1904 Kayıtları tutulurken Gademlerin en yetkin kişisiydi, bu yüzden aile reisi olarak yazıldı. Önceden ölen abisinin oğlu Gademaliyi büyüten de kendisidir... Yalnız kütüğe Sarımehmet değil Çolakoğlu olarak yazıldı. Yaşlılığındaki lakabı ise 'Sarıdede' idi; ama en çok da 'Kedimemet' olarak bilindi. Bütün bu lakapları üzerinde toplamak da bazı meziyetleri gerektirir herhalde... 

    İsmihan Hanım ile evlendi. Son zamanlarında İsmihan Hanıma kısaca 'İsmi Nine' derlerdi. Aslen Afyonlu olduğu için 'Şeherli Nine' dedikleri de olurdu. Kıyafeti sebebiyle dikkat çekerdi; zira şalvardan başka birşey giymeyen Eğret kadınları arasında eteğiyle kendini gösterirdi...

    Gademlerin Sarımehmet 1926 yılında vefat etti. Eşi, Şeherli İsmi Nine ise 1949'da ölmüş... Son zamanlarında tek gözlü evinde uzun süre yalnız yaşamış... Şimdi çocuklarına bakabiliriz...

    Mehmet ile İsmihan'ın Beş çocuğu var. Osman, Hatice, Mustafa, Zehra ve Ali... 1901 ve 1908 Yıllarında doğan Mustafa ve Ali'nin erken vefatı üzerine iki kız bir oğlan kalmış oluyor...


    Burada söylediğimiz doğum tarihlerinin ne kadar güvenilmez olduğunu da gösteren bir olay anlatılır bu üç çocuk hakkında. 
O dönemde  çocukların nüfus kaydı, birkaç yılda bir köye gelen görevliler tarafından topluca yapılıyordu. 
Şimdi Kuran Kursunun bulunduğu yer Hacıların Oda idi ve Görevliler o yıl bu odada yazıyorlardı. Hacı Murat'ın muhtar olduğu dönem olmalı... 
Gademlerin Mehmet'i çağırıp kaydedilecek kaç çocuğu olduğunu ve isimlerini sordular.
"Osman'la Hatca var, bir de 'Gadıngız' diyorlar ya, dur bi adını sorup gelen..." dediğinde gülüştüler.

    1894 Doğumlu büyük kızı Hatice, Galgancılardan Seydahmet'e vardı; ileride Tırıl Hasanın anası olacak... 'Gadıngız' denilen Zehra ise 1905 yılında doğdu. Şeherlioğlu Ahmetçavuşa vardı, o da Sağır Muzafferin anası olacak...


     BANGUŞ OSMAN

    Oğulları Osman... 'Banguş Osman'... 1891'de doğdu.. Danaların İbrahim kızı Emine ile evlendi. Körahmetin kardeşi olan Emine Hanımın Ümmühan/Ümmü Ninesi de Osman'ın büyük halası olduğu hatırlanmalıdır... 

    Cihan Harbinde Yemen ağırlıklı bir kaç cephede çarpışmış. Çok yokluk, yoksulluk çekmiş Osman. Ona özel bir durum değildi tabii ki yokluk, o dönemin genel bir sıkıntısı... 

    Bir kaç yıl Amcalara bekar durdu... Fakirlik, savaşta yaşanan sıkıntıların sonrasına yansımasını aksettirmesi açısından ilginç sayılabilecek bir olay anlatılır... Dağda öküz güderken Amcaların Kelmehmet gelip demiş ki 'Öküzleri köye götürüp nallattıracakmışsın, öyle dediler.'  O vakitler Kelmehmet daha çocuk, kel filan değil yani. Ama ne de olsa Ağanın çocuğu... Banguş sürüp getiriyor köye öküzleri. Ağa, böyle zamansız gelme sebebini sorunca söylüyor... 'Len Osman, dün nallatmadık mı bu öküzleri!' deyince aklı başına geliyor. Bir gün önce yapılan işi bile unutacak kadar zihin dağınıklığı var...

    Banguşun biri kız üç çocuğu oluyor. 1919 Yılında doğan kızı Refiye, Hacıların Kelahmetlerden Ömer'in ilk eşidir. 1941'de doğum sonrası lohusa iken vefat etti. Tanıyan yakınlarının rivayetine göre güzelliğiyle dikkat çeken bir kadındı...

    Büyük oğlu Mevlüt 1924 yılında doğdu. 'Gademlerin Mevlüt' diye bilindi. Sıntırların Gavcar İbrahim kızı Havva Dudu ile evlendi. Aslında Havva Dudu Çorcalıların Piremez Abdullah kızıdır. Abdullah'ın hanımı Veyislerin Halime, yabana giden kocasından ümidi kesince kızını da alıp Gavcar İbrahim ile evlenmiş. O evde büyüdüğü üçün Gavcarın kızı sanılır... Havva Dudu ile evlenince Gademlerin Mevlüt, Ağamehmet ile bacanak oldular... 

    İlk oğulları Ahmet, küçükken yangında vefat etti. Bir kızları olunca, lohusayaken vefat eden kardeşi Refiye'nin adını koydu. Birbuçuk yaşına gelince bu kızları da vefat etti. Bir oğulları daha olunca yine Ahmet adını verdiler. Kütahya'ya yerleştiler. Oğulları Ahmet, Hacıariflerden Arif kızı Fatma ile evlendi ve üç oğullarına Abdullah, Osman, Mevlüt isimlerini verdiler... 

    Gademlerin Mevlüt 1989 yılında öldü. Eşi Havva Dudu Hanım ise oğlu ve torunlarıyla yirmi yıl daha beraber oldu ve 2009 yılında O da vefat etti... Oğlu Ahmet, üç oğlu ve torunlarıyla halen Kütahya'da oturuyor...

    Banguşun küçük oğlu İbrahim 1929 yılında doğdu. Görme bozukluğu sebebiyle 'Gademlerin Köriban' diyorlardı. Çatalların Kırtümmet (Mehmet Soylu) kızı Atike ile evlendi. Afyon'a yerleşti ve tek kızı Emine'yi orada evlendirdi. Eşi Atike Hanım 1965 yılında vefat ettikten sonra Anıtkaya dışından bir hanımla tekrar evlendi. 2012'de ölene kadar bu hanımıyla Afyon'da birlikte yaşadılar...

    Çocukları Anıtkaya'dan ayrıldı, eşi Emine Hanım 1961'de vefat etti; Banguş Osman yalnız kaldı. Gözleri zaten zayıftı, yaşlılığında hiç görmez oldu. O mahallenin erkekleri, sırf yalnız bırakmamak için Ramazan ayında iftarları onun evde yaparlardı. Ölümünden sonrası için evini oda olarak vakfetti. Macur Alinin Oda olarak bilinen yer, 1972'de vefat eden Banguş Osman'ın evidir. Şimdilerde Urganlıların Yılmaz Öncül satın alıp yerine ev yaptı...




20 Kasım 2023

Gademaliler

     
    İlk Gademalinin büyük oğlu Osman hakkında bilgilerimiz de sınırlı. Hatice Hanım ile evlenip bir çocukları oluyor. Bu çocuğun 1885'te doğduğundan yola çıkarak Osman'ın, dört oğlan kardeşin en büyüğü olduğunu tahmin edebiliyoruz. Yoksa, kendisi ve eşi erken vefat ettikleri için haklarında kesin bilgi edinmek çok zor... 

    Geride kalan tek çocuklarına amcası bakacaktır. Adı Ali olan bu oğlan da Hacımahmutların İbrahim kızı Fatma ile evlendi. Fatma Hanım, Gambırarif ile Dilsizin  kardeşidir. Ayrıca bir diğer kardeşleri Asiye eşi olan Şeherlioğlu Hüseyin ile de bacanaktır Ali... Lafı uzatmayalım, son dönemde 'Gademali' deyince akla gelen işte bu Ali oluyor... 

    Gademelinin dördü kız, altı çocuğu oldu: Osman, Emine, Hatice, Zeliha, Rahime ve Kazım... Kızların büyüğü Emine, Çolağüseyinin ilk eşi, Kedivelinin anasıdır; ikincisi Zeliha, Şeherlioğlu Mehmet'in ilk eşi; üçüncüsü Hatice Kelhasan eşi; küçük kızı Rahime ise Corukların Köriban eşidir. Kızların evliliğinde dikkat çekici hususlar var; Şeherlioğlu ile eşi teyze çocuklarıdır. Çolağüseyinin ilk eşi ile ikinci eşi de hala dayı çocukları olur... 

    İki oğlunun büyüğüne babasının ismi olan Osman adını verdi. Hatırlanacağı üzere bu isim Gademlerde Musaoğlu Osman'a kadar gidiyordu, daha da öncesini bilmiyoruz... 1913 yılında doğan Gademalinin Osman, 1937'de ölmüş. O sırada henüz evlenmediğini söylüyorlar. Ne maksatla denildiği ve hangi anlama geldiği hala meçhul 'Gatgala' lakabı takılmış... Kahvelerin önünde, şimdi Kuran Kursu bahçesinin köşesinde kalan kuyuya düşüp ölmüş. Günahı boynuna, kendi gayretiyle kuyudan çıkmaya çalışırken, bileziğine kadar geldiği halde birileri ellerine vurarak buna engel olduğu söyleniyor... 

    Gatgalanın ölümünden dokuz yıl sonra, 1946'da annesi Fatma Hanım da vefat etti. Ondan iki yıl sonra, 1948'de ise Gademali (Ali Çatak) öldü...

    Gademali, 1934'te doğan küçük oğluna Kazım adını verdi. Gatgala Abisi öldüğünde üç yaşındaymış... Musluların Çürük Yusuf kızı Tevfike ile evlendi Kazım. Böylece ilginç bir durum da oluştu; yeğeni Kelhasanın Ali İnanır ile bacanak oldular... 

    Erken dönemde İzmir'e göçtü. 1960 Yılında doğan tek oğullarına Gademalinin adı olan Ali ismini verdiler. Ona Gademali değil, annesine izafeten 'Tefitenin Ali' derlerdi... Tefitenin Ali Uşaklı Hanım ile evlendi, üç kızı oldu... 1998 Yılında İzmir'de vefat etti... Ne derlerse desinler, O aslında son Gademali idi...

    Son Gademalinin babası Kazım Çatak da 2012 yılında İzmir'de vefat etti...



    

19 Kasım 2023

Sağıroğlu Ramazan


    Hacı Hasan'ın küçük oğlu Ramazan 1888 yılında doğdu.  Körselimler/Gavasların Ahmet kızı Ayşe ile evlendi. Bu Ayşe Hanım; Gocagulizin has, Bakkalseydinin bababir kardeşidir... Bununla beraber Ramazan ile Ayşe Hanımın arasında derin bir akrabalığı da hatırlatmalıyız. Ramazan'ın anası Ayşe Hanım ile, Ayşe'nin anası Hanife Hanım kardeşler... Yani bunlar teyze çocuğu oluyorlar... Bir teyzeleri de Çorbecilerin Hacıalinin ikinci eşi Fatma Hanım olduğu da hatırda tutulsun...

    Bir oğlu bir kızları oldu, adlarını Hamza ve Şerife koydular. Şerife 1915 veya sonrasında doğduğu tahmin ediliyor. Karacahmet'e gelin gitmiş ve doksanların başında vefat etmiş. İnceleme Hamza abisi ile devam edecek...


     Çunku
     Hamza 1912 yılında doğdu. Urganlının abisi Güçcükmehmet kızı Ümmühan ile evlendi. Ümmühan Hanım, ninesi (anneannesi) Göden Nine itibariyle yine Sağırlara bağlanır... Ayrıca bu evlilik vasıtasıyla Hamza ile Patlakların Çete bacanak oldular.

    Ümmühan Hanım ile Hamza'nın bir kızları Saide ve oğulları Ramazan doğduktan sonra 1950'de Ümmühan hanım vefat etti. Hamza, bir kaç hanımla daha evlendi. En son Musluların Gavurali kızı Ayşe'yi aldı. Ayşe Hanımdan da 1967 yılında Ahmet adını verdiği oğlu dünyaya geldi.

    1942 Doğumlu kızı Saide, küçük yaşta vefat etti...

    Büyük oğlu Ramazan, Alçakların Hacıemin kızı Fadime ile evlendi. Erken dönemde İzmir'e taşındı. İsimleri Ümmühan, Saide, Aysun, Aylin ve Tamer olmak üzere dört kız ve bir oğlu oldu. Kızları Anıtkaya dışına gelin oldular; Tamer, Kayserili bir hanımla evlendi... Eşi Fadime Hanım 2016'da rahmetli olan Ramazan, kah Anıtkaya'da kah İzmir'de yaşıyor...

    Hamza'nın küçük oğlu Ahmet, 1967 yılında doğdu. Bekçialinin kızı Meryem ile evlendi. Ayşe, Aygün ve Samet adlarında üç çocuğu var. Ayşe, Gazilere; Aygün ise Çolaklara gelin gitti. Samet Afyonlu bir hanımla evlendi. Köyünden hiç ayrılmayan Hamza'nın Ahmet, halen Anıtkaya'da yaşıyor. 

    Hamza'nın Ahmet'e 'Çunku' deniliyor; ama bu lakap ondan önce babasına takılmıştı. Son zamanlarında biraz da kulakları ağır işittiği için olsa gerek, bağıra bağıra konuşan Sağırların Hamza, söz arasında izahat yapacağı vakit bu kelimeyi çok kullanırdı. Çok kullanmasa bile kendine has bir telaffuzla 'çunki/çunkü' demesi dikkat çekerdi. Böylece adı 'Çunku'ya çıktı. Kendisi 2003'te vefat ettikten sonra da otomatikman Ahmet'e miras kalmış oldu... Kendisinden bir yıl sonra da eşi Ayşe hanım vefat etti...

    ***

    Sağırlar sülalesi doğal olarak çocuklarına isim verirken analarının, atalarının isimlerini yaşatmaya özen gösterdiler. Yalnız burada dikkat çekici bir hususu belirtmeden geçmek olmaz. Mustafa, Hasan, Ahmet, Mehmet, Süleyman... tamam. Fakat burada da unutulan bir isim var: Salih... Hacı Hasan'ın babası Salih.. Oğlu da Salih; ama orada kesiliyor, arkası gelmemiş. İkinci Salih'in doğumundan bu yana tam 150 yıl geçmiş... Daldalların Delişükrünün Salih adında bir oğlu var, ninesi Sağırlardan... Hepsi bu...

     Soyadı kanunu çıkmasından sonra istisnasız tamamı SANCAK soyadını seçmişler. Ayrıca Göçmen Süleyman, babası tarafının soyadı olan 'Öncül'ü değil; eşi tarafının yani Sağırlarınkini tercih etmiş.



Sağıroğlu Kör Mustafa


    Hacı Hasan'ın ikinci oğlu... 1885'te doğdu. Kendisinden bir yaş küçük, Arapların Hüseyin kızı Fatma ile evlendi. Fatma Hanım; Gambırhüseyin, Çolağınömer ve Gözelalinin halaları olur... 

    İlk çocukları Ali 1904'te doğdu. İlim yolunu tercih etti. Sarık sarıp "molla" ünvanını kazandı. 1906'da doğan ikinci oğulları Osman hakkında tek bildiğimiz genç yaşta öldüğü. 

    Diğer oğlu Abdullah 1909 doğumlu. Yedi sekiz yaşlarındayken birden ortadan kayboldu. Dağa konan Yörüklerce kaçırıldığından şüphelenildi... 1912'de Emine doğdu. Sonra 1914 gibi Hatice adında bir kızları daha oldu. Vücudunu saran çamgozası çıbanlarının vaktinde tedavi edilmemesi yüzünden azdığı, ölümünün de bu sebepten olduğunu söylüyorlar. (Kayıtlarda bu kızın 1919'da doğup 1937'de öldüğü yazılmışsa da bir yanlışlık olduğu açıktır.) Bir kaç yıllık süreçte, Hasan oğlu Mustafa'nın başına gelen  tam bir felaketler zinciri... Ama ona geçmeden evvel, şu kayıp çocuğu bulmak lazım...

    Mustafa, kırklı yaşlarda ihtiyarlık alametleri başlamış. Yedi sekiz yıl önce kaybolan Abdullah'tan hala haber yok. Başına neler geldiğini, nereye gittiğini tahmin ediyor; ama o kadar işte... Galgancıların Ömer (Kölgeci) o tarafta askerlik yapıyor, üstelik jandarma ve izne gelmiş. 'Dolaştığın yerlerde Abdullah'ın izini sür diye' tembihlemiş... Bir süre sonra Kölgeciden haber gelmiş. Abdullah'ı bulmuş, Ödemiş'teymiş... Sağırların Mustafa'nın içi içine sığmıyor; ama nasıl gitsin, sağlığı kötü, gözleri zayıf... Sakaların Abdurrahman da o sıra çocukluktan delikanlılığa geçiyor... Onu ikna ediyor ve beraber düşüyorlar yola. İstikamet Ödemiş de... Yol, iz bildikleri yok. Minare gördükleri yere sapıp mola veriyorlar, yolu soruyorlar. Böyle böyle tam dokuz günde Ödemiş'e varıyorlar. Ayaklarında çarık, üstlerinde urba kalmıyor, lime lime doğranıyor her şey... Sıkmaları göynekleri yağır oluyor... Abdullah o sırada sığır gütmeye gitmiş. Gün inerken sığırı getiriyor ki bir de ne görsün; evin önünde bekleyen ağanın yanındaki adam babası... Mustafa, oğluna kavuşunca sarılıp öpüp koklamıyor, adeta yalıyor Onu... Köyüne götürmek için geldiklerini söylüyor, Ağa olgunlukla karşılıyor; bunlara yeni urbalar giydiriyor, biletlerini alıp trene bindirip uğurluyor... Abdullah Eğret'te çok kalmıyor. Babasının gönlünü hoş edecek kadar durduktan sonra Ödemiş'e geri dönüyor; çünkü orada sevdiği bir kız var...

     Abdullah Ödemiş'e geri gittikten sonra felaketler üst üste gelmeye başlıyor. Sırayla molla oğlu Ali, onun küçüğü Osman, kızı Hatice ve eşi Fatma vefat ediyorlar. Zaten az gören gözleri ağlamaktan hepten kapanıyor Mustafa'nın, "Kör Mustafa" diyorlar. Dediklerine göre, bu bir yılı sürekli kabirde geçirmiş. 

    Ölenle ölünmez tabi, hayat devam ediyor. Mustafa, Omarcıklardan Hafize ile tekrar evleniyor. Hafize Hanım; Altındiş, Arap ve Güdğizzetin kardeşleri oluyor. Önceden Aşşağılıların Ali eşiydi, kocası Cihan Harbinden dönemeyince dul kalmıştı. Mustafa'ya geldiğinde tek oğlu Süleyman yaşını başını almıştı... 

    Hafize hanımdan da bir oğlu ve dört kızı oldu; Ali Osman, Fadime, Samiye, Binnaz ve Ayşe... Geçen yılların ardından tamamen kapanan gözlerini (galiba katarakt) açtırmak için Kütahya'ya gidiyorlar. Ameliyat başarılı geçiyor; ama o günün şartlarında dönüş meşakkatli oluyor. Öküz arabasında rüzgar, talaz, toz derken; enfeksiyonla görme yetisini tekrar kaybediyor... En nihayetinde Körmustafa 1942 yılında vefat etti. Tam bir yıl sonra, 1943 sonunda da ikinci eşi Hafize Hanım öldü... Oğlu Abdullah hala Ödemiş'te...

    Bu arada Salih Abisinin oğlu Hasan, geride üç çocuğuyla bir dul bırakarak 1943'te vefat edince, Ödemiş'teki Abdullah'ı çağırıyorlar. Abdullah oradaki çoluk çocuğunu ve düzenini bırakıp Eğret'e dönmek istemese de bir şekilde ikna ediyorlar. Emmioğlusunun eşi Hacer ile evlenen Abdullah, sonraları "Kelapdılla" diye anılacaktır. Ona tekrar döneceğiz, önce kız kardeşlerine bakalım...

    Hafize ile yeni bir evlilik yapınca Mustafa'nın dört kızı daha olmuştu. Onları toparlayacak olursak; Büyük kızı Emine, Göçmensüleyman eşi oldu. Göçmensüleymanın Hafize Hanımın oğlu olduğunu unutmayalım. Yani Emine, analığının oğluna varmış oldu... Onun küçüğü Hatice çamgozasından vefat etti. İkinci hanımından kızları ilki Fadime, Kel Hasan (Kirkit) ile evlendi. Samiye, Yozgun (Halil Azbay) eşidir. Üçüncüsü Binnaz'ı Araplardan Gözelali (Ali Tok)a verdiler. Ve en küçükleri Ayşe de Salih Abisinin torunu, İbram Hocanın oğlu Ahmet'e vardı.

    Kaldığımız yerden, Sağırların Körmustafanın iki oğlundan devam edelim...

    Kel Apdılla
    Körmustafanın oğlu Abdullah'a zamanla 'Kel' lakabı takıldı ve hep o şekilde anıldı. Amcaoğlusu Hasan'dan dul kalan Hacer Hanımla evlendi. Zaten o maksatla Eğret'e getirilmişti.

    Hacer Hanımın yanında üç de yeğeni tay gelmişti; İbrahim, Raike ve Muhsine. (Hacer Hanım ile Körhasanın 1938'de doğup iki yaşındayken ölen Şerife adında bir kızları daha vardı, ana hikayeye bir etkisi olmasa bile Onu da burada zikretmek lazım...) Raike, Çilmamutun Hasan (Omak) eşi; Muhsine de Dedelerin Çapar (Mehmet Dadak) eşi oldular. 

    Sağırların İbrahim 1940 yılında doğdu, Hakkıların Kadir kızı Mükerreme ile evlendi. Erken dönemde Kütahya'ya yerleşti. Çocukları olmadı, bacanağı Çullularınmısdık kızı Havva'yı evlat edindi. Havva da Kütahya/Altıntaşlı bir beyle evlendi. 2017 Yılında İbrahim vefat etti, geride kalan ailesi halen Kütahya'da yerleşik...

    Diğer yandan Kel Abdullah ile Hacer'in, 1947'de Hasan ve  1955'te Ahmet adında iki çocukları daha oldu. Onlar da erken dönemde Kütahya'ya yerleştiler. Hasan, Altındişin Hasan kızı Esma ile evlendi. İki oğlu ve iki kızı oldu. Büyük kızı Muhsine, Tekenin Hasan eşidir. Hacer ise Anıtkaya dışına gelin oldu. Büyük oğlu Tamer bir trafik kazasında vefat etti... Kelapdıllanın Hasan da 2018'de vefat etti, ailesi Kütahya'da...

    Ahmet, Mardaklardan Şerife ile evlendi. Melek ve Abdullah adlarında iki çocukları oldu. Melek, Kütahyalı bir bey ile; Abdullah, Şavalın Yahya kızı Nazik ile evlendi. Kelapdıllanın Ahmet 2020'de öldü, çocukları Kütahya'da yaşıyor...

    Sağırların Körmısdıfanın Kelapdılla 1988 yılında öldü. Eşi Kelahmetlerin Hacer Hanım ise daha önceden, 1977'de ölmüştü...

    Pehlivan Ali Osman
    1932 doğumlu Ali Osman, Kör Mustafa'nın Hafize Hanımdan olan tek oğludur. Erken vefat eden iki abisinin isimleri birleştirilip Ona ad olmuş... Güçlü kuvvetli yapısıyla  'Pehivan' diye lakaplanmıştı. Hacariflerin Ahmet kızı Şerife ile evlendi. Bilallerin Demircimısdık ve Göçmensüleymanın Sami ile bacanak oldular. 

    Göçmensüleyman ile aralarındaki ilginç akrabalık bağını izah etmek lazım. Evvele bunlar ikisi de Hafize Hanımın çocukları olarak karınkardeştirler. Sonra Göçmensüleyman bunun bababir kardeş ablasını alarak eniştesi olmuş. Şu durumda Körmustafa kızı Emine, hem ablası hem de yengesidir. Her iki halde de Sami, Pehlivanın yeğenidir. Sonuç olarak yeğeniyle de bacanak olmuş...

    Erken dönemde Afyon'a yerleşti. Bir kızı ile bir oğluna ana babasının adları olan Hafize ve Mustafa adlarını verdi. Hafize Afyonlu bir beyle evlendi. Onun da iki kızı var; isimleri Şerife ve Firdevs... Şerife Afyonlu bir beyle evli, Firdevs ise Tingildeklerin Şaban'ın oğlu Ahmet'e vardı...

    Mustafa ise Akbaşların Mehmet Hoca kızı Azime ile evlendi. Yağcımahmutun Mehmet ile bacanaklardır... Şerife, Şeyma ve Beyza adlarında üç kızı var. Afyon'da yaşıyorlar...

    Sağırların Ali Osman da abisi Kelapdılla gibi çok kalın gözlük takardı. Lakin onunki ırsî değil, sonradan ortaya çıkan bir durummuş. Katarakt ameliyatından sonra onları takmak mecburiyetinde kalmış. Buna rağmen hayatının sonuna kadar pehlivan lakabına yaraşır fiziki görünümünden bir şey kaybetmedi... Eşi Şerife Hanım 1983'te ölmüştü; Pehlivan, Ondan sonra uzun yıllar daha yaşadı ve 2016 yılında vefat etti...



18 Kasım 2023

Sağıroğlu Salih


    Hacı Hasan'ın büyük oğlu Salih 1870 yılında doğdu. Hacımahmutlardan Mustafa kızı Şerife ile evlendi. Şerife Hanımın erkek kardeşlerini söylersek kimliği daha iyi anlaşılır. Büyüğü Hacı Yusuf, Ethem ve Şimbilin dedesi; ortanca Ahmet, Manavların dedesi; en küçükleri Halil de meşhur Tellihalildir... 

    Kesin tarihi bilinmemekle birlikte Sağıroğlu Salih'in Cihan Harbi sonrasında vefat ettiği sanılıyor. Eşi Şerife Hanım ise torunlarının evliliğini görmüş ve 1935 yılında vefat etmiş...

    Yedi çocukları oldu. Bunların ikisi kız; 1900 doğumlu büyüğü Fadik, Delimamın Ali; küçüğü, 1911 doğumlu Havva da Yörüklerin Hüseyin eşi oldular...

    Büyükten küçüğe yaş sırasına göre beş oğlanın sıralanışı şöyle: Ahmet, 1889; Ali Osman, 1891; Süleyman, 1895; Hasan, 1904 ve Mehmet, 1909 yılında doğmuşlar. Sağırların Salih'in bu beş oğlunu inceleyelim...

    1. Ahmet
    Büyük oğlu Ahmet 1889'da doğdu. Daldalların Hüseyin kızı Ayşe ile evlendi. Ayşe Hanım da Bacıseydi ile Burukhüseyinin halaları olur... 1912 Yılında adını İbrahim koyacakları bir oğulları oldu. Çocuk iki yaşına yeni girmişken seferberlik ilan edildi, Ahmet harbe katıldı.

    Ahmet, Cihan Harbinde hangi cephede çarpıştı bilinmiyor; ama torunlarının anlatışına göre, kardeşi Süleyman'la aynı birliktelermiş. Harbin kızıştığı günlerden birinde kardeşine demiş ki, 'Bizim oğlan, hayır olsun inşallah, rüyamda bir çok kafanın kopup havada uçtuğunu gördüm...' Daha Süleyman, ağasına hayır dileğiyle mukabele fırsatı bulamadan, kulakları sağır eden bir patlamayla Ahmet'in boynu kopup fırlamış öteye... Bu korkunç olay sonucu Süleyman harp bitene kadar kendine gelememiş... Eğret'e döndüğünde bu haliyle görenler, aklını oynattığına yormuşlar. Zaten fazla dayanamamış, bir müddet sonra silah arkadaşı abisinin yanına göçmüş...

    Ahmet'in eşi Ayşe Hanım da bu hengamede Hakkın rahmetine kavuşmuş. Babasını zaten hiç hatırlamayan İbrahim, bir de öksüz kimsesiz kalmış. Emmileri (özellikle Ali Osman Hoca) ve Şerife Ninesi onun kimsesi olup, büyütmüşler... Zamanla kendisine "İbram Hoca" denilen İbrahim, Daldalların Molla Mehmet kızı Gülsüm ile evlendi. Gülsüm Hanım ile hala dayı çocuğu oluyorlar, dayısı Molla Mehmet de Cihan harbi şehitlerinden... Sırasıyla Ahmet, Şerife, Mehmet Emin, Emin ve Süleyman adında çocukları oldu. Onlara geçmeden önce evliliğini anlatalım...

    Torunlarından dinlediğime göre İbram Hocanın evliliğinde ilginçlikler var. Evvela şunu belirtelim ki erken yaşta babasını ve annesini kaybetmiş bir yetimdir İbrahim. Fakir ve yetim bir delikanlı olarak, köyün zenginlerinden Molla Osman kızı Ratibe'ye aşık olur. Bu durumundan dolayı onu alamayacağının da farkında tabii... Gülsüm'e gelelim... Daldalların Molla Mehmet Çanakkale'de şehit olduğunda kızı Gülsüm taze bebek... Çok geçmeden bu bahtsız yavrunun annesi Emine de vefat ediyor. Gülsüm o sırada emzikli... Hatta anası teneşirde yıkanırken onun emmeye çalıştığını söylüyorlar, öyle hazin bir durum... Kimsesiz kalan Gülsüm'ü teyzeleri alıp götürüyor Dandır'a... Annesi merhum Emine Dandırlıymış meğer... Gülsüm Yukarı Dandır'da büyüyor. Lakin, baba memleketi Eğret'e nişanlanıyor. Kime? Bacı Dede olarak bildiğimiz yine Daldallardan Seydi Değer'e... Yani emmisi oğluna... Seydi de şehit çocuğu... 

    Muslulara geliyorlar bir gün Dandır'dan, Gülsüm'ün bir rahatsızlığını tutturmak için. Demek o sırada Muslular bir hastalığı tutuyorlar. Musluların (Gaziler) Hasan'ın eşi Şerife de Daldallardan ya... Bak şimdi; Gülsüm, Seydi, Gaziler Hasan eşi Şerife ve Sağırların İbrahim... Hepsi bir ucundan Daldallara bulaşıyor. Bu basit bir bulaşma da değil... İbrahim'in anası da Daldallar kızıydı ya...  Onun anasıyla Gülsüm'ün babası kardeş... Hala-dayı çocukları oluyorlar kısacası.... Ev sahibi Şerife diyor ki 'Ay Gülsümüm pek de güzelsin, nişanlın kimle olsa evlenir, seni İbrahim'e alalım'... Gülsüm direniyor; ama bu iş İbrahim'in de aklına yatıyor... Aklına yatsa da kız nişanlım deyip başka bir şey demiyor.

Bu arada Şerif Ninenin yaptığına da bak sen! Akrabalık bakımından birbirine eşit mesafedeki iki delikanlıdan İbrahim'i tercih ediyor. Oysa Seydi ile İbrahim de hala dayı çocuğu... Neyse İbrahim'e dönelim...

    İbrahim'in en yakın arkadaşı başka bir İbrahim; Patlak İbram... Diyor ki arkadaşına 'Kaçıralım olum, kızı!'... Tamam diyor, İbrahim de... Musluların avludan kaçıracaklar... Yalnız Gülsüm'ün hala gönlü yok... Patlak İbram veriyor gazı... O gazla tutup götürürlerken bile Gülsüm, 'Kaçırsanız bile ben yine de nişanlıma varırım' diye söylenince Patlak da 'Biz kaçıralım da sen ne edersen et!' diye İbrahim'i gazlamaya devam ediyormuş... Arkadaşından aldığı cesaretle Gülsüm'ü kaçırıp evlenmiş İbram Hoca...

    Gülsüm Nine, yıllar sonra oğlu Ahmet'ten ilk kız torununa annesi Emine'nin adını koyuyor. Oğlu Süleyman'dan bir erkek torununa da babası Molla Mehmet'in adını koydurdu. Kendisi öldükten sonra doğan bir torununa onun adı Gülsüm'ü verdiler. Gülsüm, Paşaların Ömer oğlu Hüseyin Yaman eşidir...

    

    İbramhocanın tek kızı Şerife, 1938 yılında doğdu. Daldalların Delişükrünün Hasan eşidir. Hasan'ın Hafize ninesiyle, Şerife'nin Salih dedesi kardeş olduklarını unutmayalım... Şerife'nin küçüğü, 1940 doğumlu Mehmet Emin de okul çağına gelmeden vefat etti... Şimdi İbramhocanın geriye kalan üç oğlunu görelim...

    En büyüğü 1935 yılında doğmuştu, ona simasını hatırlamadığı babasının adı olan Ahmet ismini verdi. Sağırların Körmustafanın küçük kızı Ayşe ile evlendi; Göçmensüleyman, Apdıramanların Kelhasan, Yozgun ve Gözelali ile bacanak oldular... Sağırların Ahmet'in Emine adını verdiği bir kızı oldu. Bu ismin verilmesinde Gülsüm Hanımın parmağı seziliyor, zira anasının adı... Bundan kısa bir süre sonra Ahmet 1960'ta vefat etti. Eşi Ayşe, Şimbil Emin'e vardı. Şimbilin Yusuf dedesiyle Şerife ninenin kardeş olduğunu hatırlatalım... Yetim kalan Emine'yi, dedesi İbramhoca büyütüp gelin etti. Kime, Hacariflerin Ramazan'a...

    İbramhoca, 1942 yılında doğan ortanca oğluna yine Emin adını koydu. Bu 'Emin' ısrarı, akla Gülsüm Hanımın ana adı Emine'den başka bir şey getirmiyor. Bununla beraber resmiyetteki adı yine Mehmet Emin'dir. Burada Gülsüm Hanımın baba adı da devreye giriyor... Emin, Gasapların İbram kızı Ayşe ile evlendi ve böylece Naymelerin Çakır, Bidakgenin Ömer, Çerçilerin Hilmi ve Kınikazım oğlu Mustafa ile bacanak oldular... Yedi tane çocukları oldu; ama bunların hepsi yaşamadı. Hayatta kalan sadece İbrahim ve Elveda oldu... Elveda, Olcaklı Musahoca oğlu Ahmet eşidir... İbrahim ise Paşaların Gırgır kızı ile evlendi. Emin adında bir oğulları oldu ve O da Anıtkaya dışından evlendi. Halen Anıtkaya'ya yerleşikler... Sağırların Emin 2019 yılında vefat etti...

    Babasının hem kardeşi hem de silah arkadaşı olan, şehadetine şahitlik eden amcasını unutmamış İbramhoca... 1944'te doğan küçük oğluna da Onun adı olan Süleyman ismini koymuş... Sağırların Süleyman, Körhocanın kızı Nazmiye ile evlendi; böylece Hacımahmutlardan Deliali ile bacanak oldular... Dört kızı ve bir oğlu oldu. Kızlarından Nuriye, Hadımoğlulardan Adem; Gülsüm, Paşaların Hüseyin eşidirler. Ömrüye ile Kerime Anıtkaya dışına gelin oldular... Tek oğlu Ahmet, Kelhasanınali kızı Aysun ile evlendi; Şerife, Süleyman, Furkan adlarında üç çocuğu oldu. Şerife Anıtkaya dışına gelin oldu, Furkan genç yaşta vefat etti. Süleyman ise Kirpitçilerin Sabri kızı Gaye ile evlendi, Eskişehir'de yerleşik. Babası Sağırların Ahmet, halen Anıtkaya'da yaşıyor... 2021 Yılında vefat eden Sağırların Süleyman'ın Mehmet adını verdiği bir oğlu da küçük yaştayken vefat etmişti...

    Sağırların Ahmet oğlu İbramhocanın hem dayısının kızı hem de eşi olan Gülsüm Hanım 1977 yılında vefat etti. Ardından da kendisi 1979'da öldü...

    2. Ali Osman Hoca
    Salih'in ikinci oğlu Ali Osman 1891'de doğdu. İlim tahsil etti, "Ali Osman Hoca" diye bilindi. Döğerli Mücellit Hoca'nın Cuma Camisinde vazife yaptığı yıllarda, onunla birlikte 'Sağırların Oda'yı ilim yuvasına döndürdüler. Goca Caminin yapılışına tanık oldular. Cihan Harbine katılıp katılmadığı hakkında bir malumatımız yok; ancak İstiklal Harbine katıldığı, Büyük Taarruzda meşhur Eğret Baskını sırasında, Eğret civarındaki çarpışmalarda bulunduğu, kendisinden duyanlardan nakledildi...

    Ali Osman Hoca Hacızekeriyanın halası Hatice Hanım ile evlendi. Esma, Kezban, Huriye ve Hilmi adlarını verdiği dört çocuğu doğduktan sonra hanımı 1933'te vefat etti. İkinci olarak Bükürlerin Mustafa'dan dul kalan, Şaşdımların kızı İsmihan Hanım ile evlendi. Ondan da Rahime, Maksude, Muharrem ve Şerife adlarında üç kızı ve bir oğlu daha oldu.... 

    İsmihan Hanım 1958 yılında vefat ettikten kısa bir süre sonra, Ali Osman Hoca da 1960 başlarında rahmetli oldu...

    Kızlarının durumu şöyledir: Esma, Karacaahmetli Kör Murat eşi; Kezban, Hüseyin (Ayas) Hoca eşi; Huriye, Uykucu Ömer (Şen) eşi;  Rahime, Takgasların Cılımısdık (Mustafa Öncül) eşi; Maksude, Habeş Ahmet (Demir) eşi; Şerife ise Bezekinin Ali (Tok) eşi oldular... Ayrıca İsmihan Hanımın yanında tay gelen Feride, Bekiralilerin Buydeycigadir eşi oldu...

    İsmihan Hanımdan olan tek oğlu Muharrem 1942 yılında doğdu. Herhalde Muharrem ayında doğmuştur... Bu oğlan, ana babasının vefatından sonra, delikanlılık çağındayken 1961'de vefat etti...

    Hatice Hanımdan tek erkek evladı 1925 yılında doğdu. Çanakkale şehidi olan abisinin yadigarı olarak adını Ahmet Hilmi koydu. İleride "Hilmi Hoca" olarak bilinecektir. Sağırların bu koluna 'Hocalar' denilmesine başlıca sebep, bu hocalık zinciri olsa gerek. Zira Hilmi Hoca'ya babasından tevarüs eden imamlık, oğullarında da görülecektir... 

    Neyse, Hilmi Hoca'dan devam edelim... Hacızekeriyenin, yani dayısının kızı Emine ile evlendi. İbrahim, Ali Osman, Hatice ve Zekeriya olmak üzere dört çocukları oldu. Zekeriya küçük yaşta vefat etti... 

    İbrahim, hoca olarak atanmasından itibaren Afyon'a yerleşti. Gulizosman kızı Aynur ile evlendi. Hilmi adını verdiği oğlu, Olcaklı Musahocanın kızından torunu Fadime ile evlendi. İbrahim Hoca, emeklilik sonrası oğlu ve üç torunuyla Afyon'da yaşıyorlar...

    Ali Osman Hoca ise Anıtkaya Cuma Camisine tayin edilmesi sebebiyle köyüne yerleşti. Gocakazım kızı Sevim ile evlendi. Hilmi, Emine ve Cemile adlarında üç çocuğu oldu. Emine, Doğvellere; Cemile ise Afyon'a gelin oldu... Hilmi, Güdüğametin Emin kızı Muradiye ile evlendi, üç çocuğu var. 'Bakkal Hilmi' olarak bilinir ve Anıtkaya'da yerleşiktir...

    Emine Hanım 1985 yılında vefat ettikten sonra Hilmi Hoca, kızıyla yalnız yaşadı ve yirmi yıl sonra, 2005 yılında kendisi de vefat etti...

     3. Kör Hasan
    Sağırların Salih'in 1904'te doğan oğlunun adı ise Hasan. "Kör Hasan" diyorlardı. Rivayete göre çocukken oyun esnasında gözü çıkmış. Tam da kapının ardında bulunduğu bir vakit, birisi ansızın kapıyı açıyor. Eski tip kapı zembillerinde bulunan sivri düzenek gözüne isabet ediyor; körlüğünün sebebi bu... 

    Hacıların Kelahmetlerden Hacer ile evlendi; İbrahim, Raike ve Muhsine olmak üzere üç çocukları oldu ve Kör Hasan da genç denecek yaşta, 1943'te vefat etti. Geride bıraktıklarına tekrar döneceğiz; çünkü Kader; Körhasan, Körmustafa ve Kelapdıllanın hikayelerini birbirine karıştıracak...

    4. Sağıroğlu Mehmet
    Salih'in en küçük oğlu Mehmet 1909'da doğdu. Gağşakların Gocagulak kızı Fadik ile evlendi ve böylece Omarcıkların Sağırmahmut ile bacanak oldular... Bir oğlu ve dört kızı oldu Mehmet'in... Kendisi 1968 yılında vefat etti. Eşi Fadik Hanım ise yaklaşık yirmi yıl sonra 1987'de öldü...

    Kızları Saide, Noritokaların Abdullah eşi; Fadime, Sağrmahmutun Halil, yani teyzeoğlusu eşi; Muhsine, Tekelilerin Bekçirofi eşi ve küçük kızı Şerife de Kekliklerin Piriteşgiya Hüseyin eşi oldular...

    1934 Yılında doğan tek oğluna, kendi abisinin adını koydu: Süleyman... Hatırlanacağı üzere Çanakkale'de Ahmet Abisinin şehadetine tanıklık etmiş, köyüne döndükten sonra da bu korkunç tanıklığın etkisinden kendini kurtaramayarak vefat etmişti Süleyman. İşte onun yadigarı olarak adını verdiği tek oğlu 'Sağıroğlunun Süleyman' diye bilindi; çünkü babası da Sağırlar sülalesinde 'Sağıroğlu' diye anılan tek kişidir, denilebilir. 

    Sağıroğlunun Süleyman, Delimamın Ali kızı Emine ile evlendi. Emine Hanım, halasının kızıdır... Aynı zamanda bu evlilik yoluyla; Gobakların Gocayusuf, Dedelerin Çapar, Bakkalsarı, Terlemezin Nazmi Hoca ve Garaguzuların Gavurarif ile bacanak oldular...

    Sağıroğlunun Süleyman'ın üç oğlu oldu. Üçü de dede ve babaları gibi Sağıroğlu diye anılıyorlar... Büyüğü Salim, 1959 yılında doğdu. Tatıresilin Mustafa kızı Muzaffere ile evlendi. Çakalların Halil, İdirizlerin SarımehmetMısdanın Adem, Sağıroğlunun Salim'in bacanaklarıdır... İki oğlu oldu, emeklilik sonrası İzmir'e yerleşti. Muzaffere Hanımın 2008 sonundaki vefatından sonra tekrar evlendi; İzmir'de yaşıyorken 2023'te vefat etti...

    Ortanca oğlu Adem 1961'de doğdu. Gocayusufun kızı (teyzesi kızı) Şerife ile evlendi. Teyzeoğlusu Celal Akyol ile aynı zamanda bacanaktır... Mecnun ve Süleyman adlarında iki oğlu oldu. Afyon'da yaşıyorken emekli olması üzerine Anıtkaya'ya yerleşti. Sağıroğlunun Adem, halen Anıtkaya'da baba ocağını tüttürüyor...

    Sağıroğlunun küçük oğlu 1969 yılında doğdu. Ona dedesinin ismi olan Mehmet adını koydular. Gobakların Garibanın kızı Vecihe ile evlendi. Emekli olmadan önce yerleştiği İzmir'de yaşıyor...

    Sağıroğlunun Süleyman, bir dönem yurtdışında çalışmış; aklı, ufku ve gönlü açık hoşsohbet bir adamdı. Ne söyleyecekse söyler, lakin kalp kırmamaya dikkat ederdi. Yeni evinin önüne kurulan Cumartesi pazarında dolaşır durur, her pazarcıdan bir parça zerzevat alarak bütün esnafı gönüllemeye çalışırdı. Sair günlerde küçük dükkanının önüne açtığı pazarcı şemsiyesinin altında, gelen geçene kahve ikram ederdi... 2004 Yılında vefat etti...



16 Kasım 2023

Küfür Tek Millet, İhanet de Öyle

 

    Otorite boşluğunun yaşandığı karışık dönemde, daha işgalden önce çeteler Eğret'i de boş bırakmıyorlarmış. Gelir, zorbalıkla milletin elinde ne var ne yok alıp giderlermiş. Seydi Çavuş hikayesini anlatırken bu hususun ayrıntısına girmiştik.

    Düzenli ordu kurulduktan sonra rahat hareket edemiyorlar; ama bütün bütün eşkıyalığı bırakmış değiller. Türk ordusuna katılanları ve katılmayıp ona yardım edenleri bir kenara bırakacak olursak, geride kalan çeteler Yunan ile işbirliği içinde bulunmuşlar. İşgal sırasında da köye rahatça girip çıkarlar, hatta işgalcilere yardım ederlermiş...

    Boduoğlunun babası Mehmet Cemal, Gocagulak Halil ve yeğeni Hasan, Omarcıkların Ahmetçavuş hep çeteler tarafından şehit edilenlerden...

    Çetelerin belli bir milliyeti yok. Türk de var, Çerkez de... Rum da var, Ermeni de... Küfür tek millet olduğu gibi, ihanet de öyledir...

    28 Ağustos 1922 saat 17.30 itibariyle Olucak haricinde bölgede Yunan kalmamış. Yalnız Batak'ta niteliği belirsiz bir birlik var... O durumdayken, yani bu civar tamamen Yunan'dan temizlenmişken, Cumalı'dan Olucak'a doğru 300 kadar Rum-Ermeni karma çetesi yola çıkıyor... Tabi bizim süvariler anında püskürtüyorlar onları... Asıl gavur kaçtığı halde, arkada kalan yerli gavurlar gavurluk peşinde... İşbirlikçi çetelerin ne menem şeyler olduğu anlaşılsın diye bu örneği verdim...

    Şimdi şu fotoğrafta, Yunan askerleri arasında sere serpe oturmuş üç çeteciyi bu gözle düşünün...

    Fotoğraf, Kaynak ERT Arşivi


13 Kasım 2023

Kıniler

 

    Hüseyin ile Ayşe'nin; Kediveli'nin küçüğü olan diğer oğlu 1885 yılında doğdu. Mustafa adını verdikleri bu oğullarına zamanla 'Kontiş' lakabı takıldı. En sonunda 'Kıni'ye çevrilen bu yakıştırmayla 'Kınimısdık' genel lakabı olmuştu. Yakınlarından duyduğum bu açıklama beni tatmin etmedi, iki kelime arasında bağ kuramadım. Ayrıca başka yerlerde de rastlanan 'Kıni' lakabının anlamı da bilinmiyor. Belki yansıma sözcüktür...

    Kınimısdık, Telli Halil kızı Ümmühan Hanım ile evlendi. Tellinin Hacımahmutlardan olduğu malum... Satı adını verdiği bir kızı doğduktan sonra askere çağrıldı; çünkü Cihan Harbi patlamıştı... Belki zaten askerdeydi de o sırada bitmeyen harpler sebebiyle terhis edilmedi... Sonuçta 1. Dünya Savaşında cephedeydi, lakin hangi cephede çarpıştığı bilinmiyor.... 

    Seneler geçti, 1930 yılında bir de oğlu dünyaya geldi. Kazım adını verdiği oğlu henüz 1,5 yaşındayken bir gün Dağa gitti. Gelirken odun sarılı arabadan düşüp vefat ettiğinde, 1931 yılının sonuna gelinmişti...

    İki evladıyla dul kalan Ümmühan Hanım, Bilallerin Mehmet'e vardı. Doğrusu şu; Bilallerin Mehmet, Ümmühan'a içgüveyisi oldu...

    Kınimısdığın kızı Satı büyümüştü. Onu yine Bilallerin Ömer'e verdiler... 

    Kınimısdığın oğlu Kazım ise , 'Kınilerin Kazım' diye bilindi. Büyüyünce Hacellerin Şebekahmet kızı Hafize ile evlendi. Böylece Gulizosman, İbişlerin Yusuf, Gasapların İbram ve Bidakge ile bacanak oldular...

    Kınilerin Kazım'ın iki oğlu ve üç kızı oldu: Mustafa, Mahmut, Fatma, Hanife ve Ümmühan... Mustafa ile Ümmühan, ana-babasının isimleri; Hanife ise Hafize Hanımın anası adı...

    En büyükleri Fatma, Bilallerin Ömer'in Yakup ile evlendi; hala-dayı çocuğu oluyorlar. Hanife Anıtkaya dışına, Erenler'e gelin oldu...

    Dedesi Kınimısdığın adını alan Mustafa, Gasapların İbrahim kızı Fadime ile evlendi; teyze çocuğu oluyorlar... Fadime Hanım ile evlenerek beş bacanağın en küçüğü oldu. Büyük bacanakları; Sağırların Emin, Naymelerin ÇakırBidakgenin Ömer ve Çerçilerin Hilmi'dir... Mustafa'nın Ahmet ve Kazım adında iki oğlu oldu. İzmir'de oturuyorlar...

    Kıninin Kazım'ın diğer oğlu Mahmut, İdirizlerin Sarı Ömer kızı ile evlendi. Onun bacanakları da kalabalık: Curak, Eşenin Ömer, Gambırarifin İzzet, Terlemezlerin Abdullah, Keçimehmetin İbrahim ve Curağın Abdurrahman...

    Kıninin Kazım Anıtkaya'nın meşhur definecilerinden biri olarak biliniyor. Bu ilginç tutkuya ne zaman ve nasıl kapıldığı hususunda bilgim yok; ancak defineciliği nasıl bıraktığını, yoldaşlarından biri olan Bilallerin Osman'dan nakille öğrendim. Nereden ellerine geçtiyse bunlar bir harita buluyorlar. Bu sırrı sağda solda açık edince birilerinin kulağına gitmiş. Anıtkaya'ya gelip bu iki kafadarı bulmuşlar. Ortaklık yahut daha cazip teklifle kandırmışlar; hep beraber haritanın gösterdiği Sarıcaova köyüne varmışlar. Ormanda bir yer... Kazıp gömüyü çıkarmışlar. Yalnız bizimkiler daha sevinmeye fırsat bulamadan bu ikisini çam ağaçlarına bağlayıp bir güzel dövmüşler. Sonra da öylece bırakıp çekip gitmişler. Osman Ağa 'Dayakla kurtulduğumuza şükrettik' derdi... Sabah oralı bir ihtiyar görüp çözmüş bunları... Bir daha da bu işlere bulaşmaya tövbe etmişler...

    Kıninin Kazım'ın eşi Hafize Hanım 2015 sonunda vefat etti. Aralarında bir yıl yok, Kazım da 2015 içinde öldü...

    Diğer yandan, Bilallerin Mehmet'in oğlu Mustafa (Demircimısdık) da Kazım'ın karınkardeşi oluyordu. Bu yüzden veya adını Kınimısdıktan aldığı düşünülerek ona da 'Kınimısdık' lakabı takıldı. Oysa onun gerçek Kıni ile kan bağı yoktur...

    Kınimısdığın oğlu Kazım, ARIK soyadını aldı; oğulları ve torunları bu soyismini kullanıyorlar...



12 Kasım 2023

Kel Yahya


    Molla Mehmet, küçük oğlunun kulağına babasının adı Yahya'yı okumuştu. 1910'da doğdu Yahya. Tokatlı Veli Hoca kızı Nazmiye Hanımla evlendi. Adı daha önce de geçen Veli Hoca'dan biraz bahsetmek lazım...

    Molla Mehmet ile Molla Veli medreseden arkadaş idiler. Köyüne dönen Molla Mehmet'in aksine Tokatlı Veli, akademik hayatına devam etti.  Mollalık döneminden sonra eğitimci olarak medresede kaldı. 1914'e kadar İmâdiye/Tuzcu Hacı Mustafa Ağa Medresesinde iken; 1914'ten sonra yeni kurulan İrfaniye Medresesinin müderrisi olduğu vakfiyeye kaydedilmiş. 1922 yılındaki kurtuluştan, medreselerin kapatıldığı 1924 yılına kadarki iki yıllık dönemde Eğretli Hafız Mehmet ve Terlemez Ali Osman'ın Tokatlı Veli Hocanın önceki medresesi olan İmadiye tedrisinden geçtiği de kayıtlar arasında.

    Veli Hoca'nın etki alanı medrese çevresiyle sınırlı değildi. Mektep dışındaki sosyal yapı üzerinde de nüfuza sahipti. Halk, fikir ve tavsiyelerine değer verirdi. Müderrisliğinin yanında tasavvufi yanının bulunduğu, Nakşibendi Şeyhinin oğlu olması hasebiyle bu çevreye de hitap ettiği anlaşılıyor. 

    İşte bu pozisyondaki Tokatlı Veli Hoca, kadim dostu Molla Mehmet ile dünür oluyor. Zamanında arkadaşının Eğret'e dönmesindeki etkisi ne ise, damadı Yahya'nın Afyon'a gelmesindeki etkisi daha fazladır... 

    Molla Mehmet oğlu Yahya ile Tokatlı Veli Efendi kızı Nazmiye Hanım evlendi... Çocuklarına geçmeden önce, bu olayın bugüne yansımasındaki bir duruma işaret etmezsek olmaz. Veli Efendi'nin bir oğlunun adı da Hulusi'dir. Hulusi'nin kızı da Sare... O Sare Hanım, bir dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun eşidir... Ayrıca hem Hulusi'de hem de Nazmiye'de Sare'nin bulunması, akla hemen Tokatlı Veli Hoca eşinin Sare Hanım olduğu düşüncesini getiriyor.

    Yahya-Nazmiye evliliğinden beş çocukları oldu: Mesut, İzzet, Mehmet, Sare ve Hatice... Mehmet, Yabuzlardan bir hanım ile evlendi. Sare'nin İbiş amcasının oğlu Şükrü ile evlendiğini belirtmiştik. Diğer üç kardeşin evliliğinde yine Tokatlı Veli Hoca etkisi görülüyor. Şöyle ki...

    Bir dönemin Afyon Belediyesi Zabıta Müdürü Emin Akyol'un babası da Veli Hoca'nın etki alanındaki kişilerdendi. Yahya oğlu Mesut ve İzzet kardeşler işte o Emin Akyol'un kızlarıyla evlenip bacanak oldular. Bitmedi, kızkardeşleri Hatice de Emin'in oğlu Seyhan Akyol ile evlendi. Molla Mehmet oğlu Yahya ile Zabıta Müdürü Emin, karşılıklı dünür oldular. 

    Avukat Seyhan Akyol ile evlenen Hatice'yi tanıyanlar, onun akrabalık bağlarına çok değer verdiğini, memleketi Anıtkaya'yı çok sevdiğini, hatta görüşebilmek için Afyon pazarında Eğretli aradığını söylüyorlar...

    Yahya'ya geri dönelim... 1953 Yılında vefat etmiş, bunu Bacıdede (Seydi Değer)in tuttuğu ölüm defterinden öğreniyoruz. Oradaki not tam olarak 'Çatalların Kelyahyanın ölümü, 23 Mayıs 1953 Cumartesi' şeklinde... Ölümüyle birlikte lakabını da oradan öğrendik...

    ***

    Eğretli Güçükismaillerin Yahya'nın, küçük oğlu Molla Mehmet soyundan gelenler TÜR soyisminde karar kılmışlar. Bugün İbişlerin ve Kelyahya çocuklarının tamamının soyadı TÜR...



Molla Mehmet

  

    Güçükismaillerin Yahya, Şerife Hanım ile evliydi. İbrahim ve Mehmet adında iki oğulları vardı. Yirminci yüzyıla yaklaşırken karı koca sessizce bu dünyadan göçtüler. Büyük oğulları İbrahim Çatalların konusu... Burada Yahya-Şerife'nin küçük oğlu Mehmet'e bakacağız...

    1879 Yılında doğdu. Afyon'daki medreselerden birinde tahsil gördüğü için hep 'Molla Mehmet' diye bilindi. Dedesi İbrahim Efendi, aslen Afyonlu ve Eğret eski İmamı olduğundan tahsile yöneldiği tahmin ediliyor. Tahsilini tamamladıktan sonra Eğret'e dönmek isteyince, medreseden arkadaşı Tokatlı Molla Veli hem bu fikrini destekledi hem de buna teşvik etti. Tahsili gereği Eğret'te çalışmalar yapıp yapmadığını bilmiyoruz.

    Eyüp kızı Kezban Hanım ile evlendi. Kezban Hanımın kökü de Afyon'a dayanır. 19. Yüzyıl başlarında Afyon'dan Eğret'e gelen Karamehmetoğlu kardeşlerden İbiş'in torunudur... Bu evlilikle Molla Mehmet; Amcaların Yahya (Şavalgadirin babası) ile bacanak oldular... Kezban Hanım 1960 yılında vefat etti...

    Kezban Hanım ile Molla Mehmet'in1900-1910 arasında dört çocukları dünyaya geldi. Cihan Harbinde Yemen cephesinde bulundu, gazi olarak Eğret'e döndü. Molla Mehmet, dopdolu manevi hayatını göstermek istemeyen bir mübarek olarak anlatılıyor. İstiklal Harbi yıllarında, hasta yatağındayken 'Vay kefere! Falancayı da vurdu; Vay kefere! Filancayı da şehit etti' diye sanki cephedeki olayları görür gibi naklettiği söyleniyor. Rivayet o ki, falanca filanca diye bahsettiklerinden hiç biri Eğret'e dönememiş...

    Molla Mehmet'in tek kızı Emine 1903'te doğdu. Yörüklerin Ali ile evlendi... Habeş Ahmet Demir, Çolakessan (İhsan Demir) ve Zıhıye Osman Demir'in annesidir. 

    Ortanca oğulları Yusuf, erken dönemde, çocuk denecek yaşta vefat etti. Hayatta kalan iki oğlu İbiş ve Yahya'yı inceleyeceğiz...



11 Kasım 2023

Ayıgarı Çocukları


        Ayıgarı Gürcü Ayşe Hanım Çocukları

    1917 Yılına geri dönüyoruz... Küçükismailoğlu İbrahim vefatı üzerine miras paylaşımı devlet tarafından yapıldı. Hafize Hanımın çocukları reşit oldukları halde, üçü askerde; Ayşe Hanımın çocukları ise küçüktü ve ayrıca Ayşe Hanım Hamile idi. Bu duruma göre mal varlığı belirlenip hisseler paylaştırıldı... 

    Çataloğlu İbrahim'in terekesine bakılırsa gayet de varlıklı biri olduğu anlaşılıyor. Sadece bıraktığı hayvanlar şöyle: 2 Çift öküz, 2 çift kele, 1 çift doru at, 1 doru yanı taylı kısrak, biri erkek 2 tay, 1 kancık sıpa, 1 sürü koyun, 12 dombey, 1 tosun, 1 buzağılı inek... Netice olarak erkeklere 16133 kuruş, kızlara da 8033 kuruş değerinde miras düşüyor. Askerdekilerin ve küçüklerin hisseleri Eytam Sandığınca emanete alındı...

    Küçük oğulları İbrahim ve Mehmet ile dul kalan Hacıbeylili Ayşe Hanım, 1917 yılı sonunda karnındaki çocuğunu doğurdu. Mevlüt adını koyduğu bu çocukla üç yetim bir başına kaldı. Çocuklarının hisseleri emanette bulunduğu için geçim sıkıntısı başgösterdi. Mahkemeye başvurarak durumunu anlattı ve çocuklarının parasından nafaka bağlanmasını talep etti. Durumunu incelemek üzere 16 Mayıs 1919'da köye bir heyet geldi. Ancak bir yıl sonra, 5 Mayıs 1920'de talebine olumlu karşılık verildi ve çocukların her biri için aylık 100 kuruş nafaka bağlandı. Eytam Sandığının çalışma sistemine göre, emanete alınan para devletçe işletiliyor ve elde edilen kâr, kişinin hesabına kaydediliyordu. Yani bağlanan nafakalar, çocukların miras hissesinin karlarıydı. Kısaca kendi paralarını alıyorlardı.

    1921 Yılında Eğret işgal edilince, kurulu bütün düzenler alt üst oldu. Ne maaş kaldı, ne hayvanlar, ne başka bir şey... Bu dönemde ne kadar sıkıntı varsa herkes payına düşeni çekti. Küçük çocuk Mevlüt de, Yunanlardan korkusundan ölerek payına düşeni canıyla ödedi...

    Yunan gittikten sonra Ayşe Hanım, herkes gibi sıkıntılarıyla baş başa kaldı. Müteveffa eşinin öteki hanımından çocukları olan Şerife (Mencik Nine) ve Mustafa (Delibidık babası) ile birlikte mahkemeye müracat ettiler. Kardeşleri Ömer'in Çanakkale'de şehiden vefat ettiği için, emanetteki hissesinin kendilerine ödenmesini istediler. Duruşmaya katılmadıkları için bundan bir sonuç alınamadı.

    Sıkıntılarla cebelleşe cebelleşe Ayıgarı Ayşe Hanım oğullarını büyüttü. 1947 Yılında vefat ettiğinde ikisi de ev dam sahibiydi... İki oğlunu ayrıntılı olarak inceleyeceğiz...

    Kırtümmet

    Çataloğlu İbrahim'in Ayıgarı Gürcü Ayşe Hanımdan olma büyük oğludur. 1913 Yılında doğup Mehmet adını verdikleri bu çocuk Yarımağanın abisi oluyor. Yeğeni, Buruşak Mehmetin oğlu Hüseyin'e dedikleri gibi Çataloğlu Mehmet'e de Kırtümmet dediler. Yeğeni ile aynı lakap takılmasının bir sebebi olmalı; ama ben bulamadım...

    Kırtümmet, Güdükmehmet kızı Hayriye ile evlendi. Babasına izafeten ona da 'Güdük Hayriye' diyorlardı... Mehmet ile Hayriye'nin dört kız, iki oğlan olmak üzere altı çocukları oldu. 

    Kızlardan Atike, Gademlerin Banguş Osman oğlu Köriban eşi;         Rabia, Çolağömerler Selim Hoca eşi; Hafize, yine Çolağömerler Cingenömer eşi; Müzeyyen de Tekelilerin Halil eşi oldu... 

    Kırtümmet büyük oğluna Yaşar adını koydu. Büyük ihtimal, ondan önce doğan bir kaç erkek çocuğu yaşamadı. Dua niyetine bu ismi verdiler. Osmanköylü bir Hanım ile evlenen Yaşar'ın Metin, Havva ve Sunay adlarında üç çocuğu oldu. 1978 Yılında erken dönemde eşi vefat edince üç çocuğuyla dul kaldı. Kardeşlerinin sahip çıktığı çocuklarından Metin İzmir'de yaşıyor. Olucaklı biriyle evlenen Havva da İzmir'de... Küçük kızı Sunay Kütahya'ya gelin oldu... Yaşar, ölene kadar Anıtkaya'dan ayrılmadı. Yalnız ve garip yaşadı. Dönem dönem koyun çobanlığı yaptı. Yalnızlar için kolay ve güzel diye nitelenebilecek bir sonla, 2014 yılında kahvede otururken vefat etti...

    Küçük oğlu Hidayet erken dönemde İzmir'de iş tutup, oraya yerleşti. Arabecilerin Hasan kızı Selma ile orada evlendi. Babasının adı Mehmet ismini koyduğu bir oğlu ile iki de kızı var...

    Çatalların Kırtümmet 1979 yılında, eşi Güdükhayriye ise 1992'de vefat ettiler... 

    Yarımağa

    İbrahim, 1915 yılında doğdu. İbrahim oğlu İbrahim olması, Ayşe Hanımın baba adı da İbrahim olması sebebiyledir. Manavların Gızmehmet kızı Satı ile evlendi. Satı Hanımın babası Hacımahmutlara, anası Garmenlere dayanır. Çatalın yedi kızından biri  Hacımahmutlara gittiği düşünülürse; İbrahim ile Satı'nın evliliğinde de ciddi bir akrabalık olduğu anlaşılabilir...

    Hatırlanacağı üzere, Çatal kızı Şerife Nine ile evlenen Yahya Dede, dıkma olarak girdiği evde öldüğünde Yahya Ağa diye anılıyordu. O Yahya Ağa'nın torunu İbrahim, dedesi gibi tam ağa olamasa da 'Yarım Ağa' diye lakaplandı. 

    Yarımağa ile Satı'nın ikisi kız beş çocukları oldu. Büyük kızlarına Kezban adını vermelerine sebep Satı'nın anası adıdır. Hep gülümseyen bir simaya sahip olduğu için 'Sırıdak Kezban' derlermiş... Kezban, Hassönlerin Buruşak Mehmet oğlu Kırtümmet (Hüseyin Omak) eşidir. Bu arada Kırtümmet ile Kezban'ın hala-dayı çocuğu olduğunu hatırlayalım... Küçük kızı Hatice ise Bacıların Aziz Değer eşidir...

    Pilot:
    Ortanca oğlu 1951 doğumlu Selahattin, 23 yaşında bekar iken vefat etti. Çalışmak için gittiği İzmir'de inşaattan düşerek ölmüş... Büyük oğlunun adı Mevlüt... Bu isim diğer Mevlüt'ler gibi Mevlid Kandilinde doğduğu için değil; bebek iken vefat eden amcası Mevlüt'ün hatırasına konuldu. Daldalların Gocayörük kızı Melehat ile evlendi. Üç kız, üç oğlan olmak üzere altı çocukları oldu.

    Traktör almaya gücü yetmeyenler için üretilen taktak/patpatlar bir dönem çok yaygındı. Su motorundan üretilen bu garip vasıtalar çok gürültülü çalıştıkları için böyle adlandırıldılar. Yarımağanın Mevlüt'ün taktak, diğerlerine nazaran daha büyük ve daha güçlü idi. Doğal olarak daha gürültülü çalışırdı. Köyde kırk tane taktak varsa, sesinden Mevlüt'ün taktak geldiğini bilirdin. Helikopter gibi ses çıkardığına göre, onu süren de ancak pilot olabilirdi. Mevlüt'ün lakabı 'Pilot' kaldı...

    Pilotun kızlarından Melehat, Afyon'a gelin gitti. Fadime, Hacılardan Kelarzıman torunu Remzi Azbay eşi; Semra da Tingildeklerden Sarı Halit torunu Tahir Akyol eşidir.

    Pilotun büyük oğlu Mehmet, Ömer Emmisinin kızı Sultan ile; ortanca oğlu Selahattin, Güdüğizzetin Emin oğlu İzzet kızı ile; küçük oğlu İbrahim de Kırtümmetin kızı (halasının torunu) Hatice ile evlendi. Mevlüt-Melek ve İnci-İpek isimlerinde iki çift ikizleri var. 

    Pilot ile ilgili burada belirtilmesi zorunlu olan bir başka husus, sülaleler ile ilgili bilgisidir. İlk bakışta karmaşık ve güvenilmez gibi gelen bilgileri, Pilottan işittiğim gibi not ettim. Sonra bunları tasnif ettim, birleştirdim, sıraladım, yeniden düzenledim. Ortaya eksiksiz bir resim çıktı. Üstelik başka sülaleler ile ilgili bazı boşlukları da yine ondan aldığım bilgilerle doldurdum. Kanaatime göre Pilot, Anıtkaya'daki önemli sözlü kültür taşıyıcılarından biridir.

    Yeri gelmişken Çatallardaki İbrahim ismi üzerinde durulmalı... İçgüveyisi Yahya Dedenin baba adı İbrahim, aynı zamanda Çatallardaki ilk İbrahim kabul edilmelidir. İkinci İbrahim'e, onun hatırasına baba Yahya tarafından konuluyor. Ama onun ölümünden sonra dal çatallanıyor ve üçüncü İbrahim iki uçta ayrı ayrı beliriyor; bir uçta Delibıdık, diğerinde Yarımağa... Dördüncü nesil İbrahim'ler de Delibıdık torununun oğlu ve Yarımağa torunu olarak karşımızda... 

    Yarımağa küçük oğluna, Çanakkale şehidi amcasının adı olan Ömer ismini koymuş. Gocayörük kızı Ayşe ile evlendi; böylece abisi Pilot Mevlüt ile bacanak oldu. Üç kız, bir oğlu var.

    Kızları Sultan, Pilotun oğlu Mehmet Soylu eşi; Selime, Gıvığın Ömer oğlu Şükrü Aydın eşi; Fatma da Tingildeklerden Sarı Halit torunu Erdal Akyol eşidir. Ortanca kızı Selime, eşi Şükrü ile teyze çocuklarıdır...

    Yarımağanın Ömer'in tek oğlu Fatih, Samancıların İdiriz kızı Kezban ile evlendi. Ömer, Ali ve Özgür adında üç oğlu var... 

    Kocası Yarımağanın 1968 yılında ölümünden sonra, Satı Hanım otuz yılı aşkın süre oğullarının yanında dul yaşadı ve 2000 yılında vefat etti...

    ***

    1934 Soyadı Kanunundan sonra, burada incelediğimiz Küçükismailoğlu/Çataloğlu İbrahim'in iki hanımından çocukları SOYLU soyismini aldı. Adı geçen kişileri daha iyi anlayabilmek için bu soyadıyla birlikte düşünmek gerekir.