İhtimal de olsa Abisinin adını vermekle ne kadar isabet ettikleri sonradan anlaşıldı. Mustafa da ilim ve maneviyatta derinleşti ve sonradan hem Hacı hem de Hafız oldu. Bu iki ünvanı birleştirip ona lakap yaptılar, Mustafa bundan sonra Hacı Hafız diye anıldı...
Kardeşi Kirpitçi İbrahim ile doğum tarihleri aynı. Acaba ikiz miydiler? Bazı davalar Muhtarlık odası olarak Abdurrahmanoğlu Hasan'ın odasında görülürken iki kardeş İbrahim ve Mustafa şahit olarak kaydedilmişler. Bu konuda bir şey duymadım, ama ikiz olmaları çok muhtemel...
Mustafa, Omarcıkların Ali kızı Emine ile evlendi. Emine Hanım Gıralinin halasıdır. Bununla beraber Emine Hanımın anası Şemsi iken Gıralinin ninesi Selimler/Keçiler kızı Ümmühan'dır. Bu ayrıntı o kadar da önemli değil, sonuçta Gırali Emine Hanımın babasının adını taşıyor...
Emine Hanımın iki kız kardeşi daha vardı; Havva ve Selvere... Bu yüzden Apdıramanların Mustafa'nın bacanaklarını da anmalıyız. Havva önce halaoğlusu Mollaosmana vardı, dolayısıyla ilk bacanağı Mollaosmandır. Geçinemeyip ayrılınca Melez Arif Seçen'in eşi oldu; ikinci bacanağı da Melezdir... Küçük baldızı Selvere ise İdirizlerin Delimehmete varmıştı. Gerçi kısa süre sonra vefat etti; ama Delimehmet, Mustafa'nın üçüncü bacanağı oldu...
Bir kız üç oğlan çocukları oldu. İsimleri Şemsi, Yusuf, Ali ve Hasan'dır... Kızlarına Emine'nin annesi Şemsi'nin adını koydular. 1909'da doğan Şemsi'yi önce Kırtişoğlu Apil'e verdiler. Gıbış Mehmet Özen ve Sakallı Mehmet Aydın eşi Havva, Şemsi'nin çocuklarıdır. 1920'li yıllarda Kırtişle ayrıldılar, son yıllarında Köse Ali Osman Varlı ile evlendi ve 1977 yılında o kapıda vefat etti...
Büyük oğlu Yusuf, 1911'de doğmuştu... 1929 Yılında, daha 18 yaşındayken vefat etti. İsminin gerekçesine dair bir şey öğrenemedim...
Yeni Ali
Ali'nin doğumu Cihan Harbinin en çetin dönemine rastlar. Babalar, emmiler, dayılar, abiler alay alay cepheye koştu. Bu harbe asker vermeyen aile yoktur; çoğundan dört beş asker birden çıktı... Ve derler ki, Cihan Harbinde şehit vermeyen aile de bulunmaz... 1918 Mütarekesinden sonra geri dönüşler başlayınca acı bilanço ortaya çıktı. Geri dönebilenler pek nadirdi. Bununla beraber geridekiler, gelecek ümidiyle yıllarca yollarını gözlemeye devam ettiler... Yolu gözlenenlerden biri de Apdıramanların Hasan'ın oğlu, yani Hacı Hafızın kardeşi Ali idi... En sonunda Arapların Gavas İbrahim, Ali'nin şehit olduğuna şahitlik edince beklemekten vazgeçtiler. İşte o vakit dört beş yıl önce Omarcıkların dedesi niyetiyle konulan Ali ismi yeni bir değer kazandı. Bundan sonra bu küçük çocuğa Şehit Ali emmisinin hatırası niyetiyle 'Yeni Ali' dediler...
Yeniali büyüyünce evlendirildi; ama onun ilk evliliği de yine içinde kat kat dram barındırır... O yıllarda babası Hacıhafız vefat etmiş; ama annesi Emine Hanım hayattaydı, bu evlilik de onun arzusu istikametinde gelişti...
Mollaosmanın Emine Hanımın halaoğlusu olduğu hatırlanacaktır. Mollaosmanın on yaş küçük kardeşi İbrahim'i pek bilen yoktur. Hacımahmutların Hafız, Manda, Ayımevlüt ve Garaçaylının ablaları Zeliha ile evliydi. Tuzla'da asker iken vefat ettiğinde geride bir oğlanla bir kız evladını yetim bırakmıştı. Bu yetimlerle dul eşi Zeliha Hanımı, İbrahim'in küçük kardeşi Ahmet (Deliahmet)e nikahladılar. Bu arada şehidin oğlu vefat etti. Kızı Refiye ile Zeliha Hanım orada huzur bulamadı. İşte burada Emine Hanım devreye girerek Zeliha ile kızını oğlu Yenialiye aldı. Elbette aralarında yirmi yıllık yaş farkı bulunan bu çiftin evliliği göstermelik olacaktı. Nitekim Zeliha Hanım orada huzur içinde vefat etti...
İkinci ve gerçek evliliğinde yine Emine Hanım etkisi görülür. Yeniali, Mollaosmanın kızı Ratibe'yi aldı. Böylece Hafız Mehmet Öztürk, Davılcıarifin Süleyman Azbay, Hassönlerin Hüseyin Koç ve Gocayetim Mevlüt Azbay ile bacanak oldular...
Ratibe Hanım ile Yenialinin ikisi oğlan dördü kız, altı çocukları oldu. İsimleri; Nadide, Sunay, Ayşe, Zeliha, Halil İbrahim ve Mustafa... Bunca çocuktan sonra Yeniali 1994'te, eşi Ratibe Hanım ise 1996 yılında vefat ettiler...
Çocuklarının durumuna bakacak olursak... Kızları Nadide'yi Tekelilerin Mahmut Taşkın'a; Sunay'ı Hafızın Hayrettin Öztürk'e; Ayşe'yi Tökürdeklerin Mürsel As'a; ve küçük kızı Zeliha'yı da Bilallerin Topal Salim Kaynar'a verdi... Hayrettin ile Sunay teyze çocukları...
Büyük oğlu Halil İbrahim, Hatiplerden Şükrü Dayısının kızı Meziyet ile evlendi. Yine Hatiplerin Salimhoca ve Körmehmet ile bacanak oldular... İki kız bir oğlan, üç çocukları oldu; isimleri Ratibe, Ali ve Rasime'dir... Erken dönemde Anıtkaya'dan ayrılınca kızlar da ister istemez Anıtkaya dışından beylere vardılar. Ali de yine Anıtkaya dışından Gülseren Hanımla evlendi; Alper ve Zeynep adlarında bir kızıyla bir oğlu var... Halil İbrahim, halen ailesiyle Afyon'da yaşıyor...
Yeniali, babasının adını verdiği küçük oğlu Mustafa'yı da Tatıresilin Mahmut kızı Şükran ile evlendirdi. Böylece Mustafa, Böbülerin Hasan Hüseyin Kabadayı ve Garakazımın Ramazan Sımsıkı ile bacanak oldu... Üç oğluyla bir kızları oldu; isimleri Ahmet, Ali, Şükrü ve Ratibe'dir... Mustafa da ailesiyle erken dönemde Anıtkaya'dan ayrıldı, dolayısıyla çocukların eşleri Anıtkaya dışındandı... Tek kızları Ratibe, Murat Bey ile evlidir... Ahmet, Zehra Hanımla evli, Nilay ve Koray adlarında iki çocuğu var; Ali, Pınar Hanımla evli, üç çocuğunun isimleri İkra, Halil İbrahim ve Mustafa... Küçük oğlu Şükrü ise Özlem Hanımla evli, bir kızıyla bir oğlu var... Mustafa Kirkit, halen çocukları ve torunlarıyla Kütahya'da yaşıyor...
Kel Hasan
Sağırların Körmustafa kızı Fadime ile evlendi. Güçmensüleyman, Yozgun, Gözelali ve Şimbilemin ile bacanak oldular...
Bu evlilikte çok çocuk var... Önce bir oğlan doğuyor, dedesinin adı Mustafa ismini koyuyorlar; ama çocuk ölüyor. Mustafa'dan sonra tam yedi çocuk daha isim konulamadan doğup ölüyorlar... Sonra sırasıyla Sultan, Yusuf ve Muzaffer doğuyor... Hayatta kalan bu üç kardeşten sonra Selvere doğuyor. Selvere, Kelhasanın Delimehmete varıp genç yaşta ölen teyzesinin adıdır ve Omarcıklarla bağlantılı her ailede bu isme mutlaka yer verilir. Malesef Selvere de 4-5 yaşındayken vefat ediyor...
Neticede toplam 12 çocukları oldu, ama bunların sadece üçü hayatta kaldı... Sultan, Yusuf ve Muzaffer... Yusuf, Kelhasanın genç yaşta ölen abisinin adı olduğunu hatırlayalım... Üç çocuğun incelemesine geçmeden önce belirtelim; Kelhasan 1988 yılında, eşi Fadime Hanım ise 2012 yılında vefat ettiler...
Kızı Sultan'ı Göçmen Süleyman oğlu Ali'ye verdi. Büyük oğlu Yusuf'u da aynı Göçmensüleyman kızı Hafize ile evlendirdi. Göçmensüleyman ile zaten bacanak oluyorlardı, yani teyze çocuklarının evliliğine şahit oluyoruz. Fakat akrabalıkların pekiştirilmesi bununla sınırlı değil... Yusuf'un çocuklarla da devam edecek...
Şunu da belirtelim ki Sağırlarda çok görülen Hafize isminin kaynağı da yine Omarcıklardır. Altındiş/Arap/Güdüğizzetin kardeşi Hafize Hanım önce Aşşağılıların Ali'ye varmış, ondan Göçmensüleyman olmuştu. Kocası harpte kalınca, Sağırların Körmustafanın ikinci hanımı oldu. Bu yüzden hem Göçmensüleyman tarafında hem de Körmustafa tarafında her ailede bir Hafize mutlaka bulunur...
Yusuf ile Hafize Hanımın Mustafa, Selver, Fadime ve Süleyman adlarında iki kızıyla iki oğlu oldu. Kadere bak ki Selver yine küçükken vefat etti...
Yusuf'un büyük oğlu Mustafa, Şimbilin yani Kelhasanın bacanağının kızı Hafize ile evlendi. Yusuf ve Tuğba adında bir kızıyla bir oğlu var ve İzmir'de yerleşikler...
Küçük oğlu Süleyman ise, yine Göçmensüleyman tarafıyla bir değişik usulü evlilik yaptı, şöyle ki: Fadime ablası Göçmensüleymanın Sami oğlu Süleyman'a varmıştı. Süleyman da Sami kızı Zeliha'yı aldı. Onun da iki çocuğu var ve İzmir'de oturuyorlar...
Kelhasanın küçük oğlu Muzaffer de Gobakların Motur Halil kızı Hamide ile evlendi. Böylece Çulluların Selim Haykır ile bacanak oldular. Muzafferin çocuklarının durumu abisininkiler gibi girift değil..
Dilek ve Hasan adlarında bir kızıyla bir oğlu oldu. Dilek, Çavdarlılı Abdullah ile evlendi; iki kızıyla bir oğlu var, İzmir'de oturuyorlar...
Hasan ise iki evlilik yaptı. Önce İzmirli İffet Hanımla evlendi, ondan Deniz adında bir kızı oldu; ayrıldılar. İkinci olarak Kalecikli Ayşe ile evlendi; Ayşe hanımdan da Hamide ve Zeynep adında iki kızı var... İzmir'de oturuyorlar...
Hem Yusuf hem de Muzaffer erken dönemde İzmir'e yerleştiler, halen çocukları gibi orada oturuyorlar...