Bir eski zaman oyunu da mannedir. Araç gereç istemez, her yerde bulunabilecek taşlarla oynanır. Bir de top lazım tabi. Biz ettop denilen içi dolu, nispeten ağır lastik toplarla oynardık. Avuç içine sığacak büyüklükte olduğundan rahat atış yapılırdı. Daha sonra büyük; ama içi hava dolu olduğundan hafif naylon toplarla da oynadık. Önceki nesiller için bu toplar da lüks olduğundan onlar topu kendileri imal ederlermiş. İnsan saçı veya hayvan kıllarını yakarak yuvarlar, bir topak haline getirip oynarlarmış. Veya çapıtları birbiri üzerine dolayıp bağlarlar ve kendi toplarını üretirlermiş. Bu yüzden tüm eski zaman oyunlarında olduğu gibi manne de ekstra oyuncak istemeyen bir oyun.
Çeşitli büyüklükte 8-10 tane taş lazım. (Tam olarak taş sayısını hatırlayamadım.) Kayrak gibi yassı; fakat çok da ağır olmayanlardan. Ayrıyeten çok düzgün de olmasınlar, mümkünse azıcık lingirdekleri tercih edilmeli. Bu tarife kiremit kırıkları uyabilir. Oyun kurallarını söyleyince bu taşların biçiminin önemi daha iyi anlaşılacak.
Karşılıklı iki takımla oynanıyor. Yere bir daire çizilir. Dairenin içine elimizdeki taşlar üstüste dizilecek. En büyük ve en ağır olanı altta olmak üzere, sırayla bir kule gibi dizilmelidir; ancak taşlar arasında hiyerarşi gözetilmez, istediğin sırayla dizebilirsin. 8-10 adım ileriye de düzgün bir atış çizgisi çizilir. Buradan kule gibi dizili taşlara topla atış yapılacak. Atış yapan takımın ilk amacı taş dizisini yıkmaktır. Diğer takım bu arada kulenin yanında bekler. Başlangıçta atış yapacak takım tabi ki sayışmaca ile belirlenir.
Atış çizgisinin ardındaki takım oyuncuları sırayla atışlarını yaparlar. Her oyuncunun bir atış hakkı vardır. Bütün takımın atışları sonucunda, en alttaki ana taşın üstündeki taşların tamamı yıkılamazsa atış hakkı diğer takıma geçer. Taşlar yıkılırsa bu elin ikinci etabı başlar. Şimdi artık nihai amaç, yıkılan taşları tekrar üstüste dizmektir. Fakat bu o kadar kolay olmayabilir. Bir defa rakip takımın amacı da buna engel olmaktır. Bunun için elindeki silahla (top) taş dizmeyi hedefleyen oyuncuları vurmak ister. Vurulan oyuncu oyundışı sayılır ve taş dizme hakkını kaybeder. Bir oyuncu vurulsa bile takım arkadaşlarına vakit kazandırabilir. Üzerine atılan topu tutmak ister, tutabilirse hem oyunda kalır hem de daha uzağa atma hakkı vardır, rakip takım o topu getirene kadar kendileri taş dizimini bitirebilir. Yok topu tutamamış olsa dahi arkadaşları bu arada birkaç kat taş çıkmış olur.
Bu arada topla oyuncu vurmaya çalışan takım, topu dikkatli kullanmalıdır. Topu taşıyamaz, ancak havadan paslaşarak rakibe yaklaştırabilir, en uygun pozisyonda bulunan da rakip oyuncuyu vurmak ister. Çok şiddetli bir atış yaparsa, vuramadığında top uzaklaşacağından karşı takım taş dizimini tamamlayabilir. Yavaş atarsa da karşı oyuncu tutabilir, bunun için topu verimli kullanmalıdırlar.
Beri yanda taş dizecek oyuncular hem soğukkanlı olmalı hem de hızlı hareket etmelidir. Yavaş hareket vurulmaya sebeptir, hızlı hareket edersen taşları dengeli koyamadığın için tekrar yıkılır. Bir oyunda defalarca taş dizmek zorunda kalabilirsin. Bütün takım arkadaşların vurulup oyundışı kalsa, sen tek başına bile taş dizimini bitirebilirsin. Bunu başarırsan o eli kazanıp takım olarak bir sayı almış olursunuz. Eğer taş dizimini tamamlayamadan oyuncuların tamamı vurulursa, sayı karşı takımındır. Atış hakkı sayıyı kazanan takımda olmak üzere oyuna devam edilir. Kaçta biteceği önceden belirlendiğine göre, o rakama ulaşan takım galip gelir.
Oyun içinde takımlar birbirlerine üstünlük sağlamak için çeşitli taktikler geliştirebilir. Mesela, en iyi taş dizici olarak belirlediği bir oyuncuya siper olarak onun rahatça dizmesini sağlayabilirler. Muhafaza altına aldıkları bu arkadaşlarına top isabeti imkanı vermezler, "vurulursak biz vurulalım" diye düşünürler. Lakin rakip takım da buna bir karşı taktik geliştirebilir; Onların yanına dikecekleri bir oyuncularına pas atarak, koruma çemberindeki taş diziciyi üstteki boşluktan vurabilir. Her ne olursa olsun, dikkat, el çabukluğu, soğukkanlılık, beceri önemlidir bu oyunda.
Atmak, tutmak, koşmak, çıkmak, vurmak, yıkmak, yapmak... Anlaşılacağı üzere bu kadar aksiyon için geniş alanlar lazım. Dar ve kapalı yerlerde böyle oyunlar oynansa da zevk vermez. Geçerliliğini yitirmesinin bir sebebi de bu olmalı.
Taşları önceden devirip sonrasında tekrar dizerek kuleyi tamamlayan kişi "manne!" diye bağırır. Bu, bitirdiğinin işaretidir. Ne anlama geldiği meçhul olan bu söz, bir dönem Anıtkaya'da oynadığımız oyunun da adı olarak kalmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder