-I-
ıbrık/ırbık: ibrik
ıcicik: azıcık
ıhmak:
dizlerinin üzerine çökmek
ıkılamak:
Yorgunluktan, hastalıktan ya da sıkıntıdan sık sık nefes almak, inlemek.
ıkmak: kıçüstü
oturmak
ıldız: yıldız
ılgı: Kışın
arazide başının çaresine baksın diye bırakılan koşum hayvanı, at. Yılkı
ılgın: Yazın
güneşin yansımasıyla yerde oluşan titrek parıltı, serap.
ılımak: Korku
veya heyecandan ürpermek.
ılıtmak: Sıcak
veya soğuk şeyi ılıştırmak.
ıntırka: hile,
düzen, entrika, düzmece
ıpırât: çok
rahat
Irabbım: Yakınma ve imdat sözü (Rabbim)
ıraf: raf
ırafan:
1.binicisini hiç yormayan at yürüyüşü, rahvan; 2.bu biçimde yürüyebilen at
ırak: uzak
ırakı: rakı
ırakıcı:
Alkolik, çok içki içen.
ıramas: Harmanda
dövülecek ya da sürülecek sap yığını.
ırametlik: rahmetli (Ölü anılırken)
ırât: rahat,
keyif, konfor
ırât döşşeğinde ölmek: Evinde, sıkıntısız,
eceliyle ölmek.
ırât etmek: Dinlenmek,
sıkıntısız durumda olmak, ferahlamak.
ırâtı beyde yok: Çok rahat
ırâtına bakmek: İşini bitirip keyif
yapmak.
ırâtını bozmek: Tedirgin etmek,
keyfini kaçırmak.
Irâtibe: Ratibe
Iraybe: Rabia
Irayke: Raika
Irayme: Rahime
Iraz: Kısaltılmış Raziye
ırazı gelmek: Uygun bulmak, kabul
etmek.
Irazıye: Razıye
Iraziyeniñ Guyu: Bir
kuyu ve mevki adı. (Raziye)
ırbık:
Kullanışlı bir kulpu, kapağı, suyu dökmek için ince uzun ümzüğü bulunan,
taharetlenmek ve abdest almak için kullanılan su kabı. İbrik.
ırfıdan: az
pişmiş yumurta, rafadan
ırgadı: Ağaçtan oyulmuş su kabı.
ırık: her
türlü oyunda şans, uğur, talih
ırık gelmek: şansı açılmak
ırıkı gaçmak: şansı, uğuru
kaybolmak, morali bozulmak
ırışat: çirkin,
suratsız
ırlamak: 1.bir
nesneyi (özellikle salıncaktaki çocuğu) sallamak, 2.Meyveleri dökülmesi için
ağacı sallamak, silkmek.
ırlangeç: salıncak
ırlanmak: Kendi
ağırlığı veya rüzgarın etkisiyle sağa sola sallanmak.
ırmak: Orak
biçerken tırpanı sallayışta enlemesine alınan mesafeleri birbirinden ayıran
hayali çizgi.
Irmızan:
1.Ramazan, 2.Oruç tutma zamanı, Ramazan ayı.
ırzıgırık:
ahlaksız, tıynetsiz, kadınları rahatsız edebilen erkek
ısbınak: ıspanak
ıscak/ıccak: sıcak
ıscak geçmek: Başına güneş
çarpmak.
ıscak gızmak: Öğle sıcağı
bastırmak.
ıscaklâ: Sıcak
günler, yaz mevsimi (sıcaklar)
ıscecik: tam
kıvamında, olması gerektiği derecede sıcaklık, sıcacık
ısmariş: Ismarlanan
şeyler, sipariş.
Ismeyil: İsmail
ıssırmak: ısırmak
ıssırgan: ısırgan
otu
ışık: kandil,
lamba gibi aydınlatma araçları
ışılak: parlak
ışılamak:
parlamak
ışıldak:
taşınabilir, şarjlı lamba
ışılık: 1.ışık,
2.mum, kandil, lamba gibi ışık kaynağı; 3. Elektrik
ızgın:
tanelerinden bezir yağı çıkarılan yüksekçe bir ot.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder