-N-
nacabolsa: Nasıl olsa, en sonunda anlamında zarf.
nacap: Nasıl,
niçin, neden (ne acep)
naha: Şaşma
ve ayıplama ünlemi (Naha ne deyen)
nâırabbım: İlenme sözü, beddua ederken söze böyle başlanır (Naırabbım bildiği gibi yapsın!)
nakis: inatçı,
aksi kimse
nalet:
Geçimsiz, huysuz, nefret edilen kimse (lanet)
nalın: takunya
namazlağı: Üstünde
namaz kılınan yaygı, post gibi şeyler; seccade. (namazlık)
namıs: nâmus
namıssız:
namussuz
nâ ne deyen: Ne desem boş (Naha
ne diyeyim)
nârince:
turuncu, narenciye rengi
nasılleyin: Hiç beklenmeyen güzel bir davranış sergileyene denir, nasıl oldu da... anlamında.
nasiyet: öğüt,
nasihat
nébilem: Nereden
bilelim, haberimiz yok ki (ne bilelim)
nébilén:
Kararsızlık sözü (ne bileyim)
ne dadı va: Sürmekte olan bir
durumdan hoşnutsuzluğu anlatır (Gapat şu irediyoyu, ne dadı va)
nêdén:
“nêdiyoñ “ hal hatır sorusuna verilen cevap, her zamanki gibi (ne edeyim)
ne diye: Niçin, ne amaçla?
nêdiyoñ: Hal hatır sorma
sözü, nasılsın, ne yapıyorsun.
nedöoñ: Ne diyorsun?
neen neen nen: Çocuk uyutulurken
söylenen ninninin ritmi.
ne garın ârısıysa: Adı söylenemeyen,
hatırlanamayan şeyler için söylenir.
négıdâ: ne kadar
néliğinen: Ne sıkıntılarla anlamında zarf (neliklerle)
néliklê: Ne
zahmet, sıkıntı, yokluk. (Bubam bizi neliklênen okutdu)
nemergin: Nemli,
rutubetli.
nemermek: hafif
nemlenmek
-nen: ile
anlamına gelen ek (Kiminen gidiyoñuz?)
nennen: Çocuk
dilinde uyku.
nennen demek: Çocuk dilinde
uyumak.
nên nên nen: Çocuğu uyutma,
ninni söyleme ünlemi.
nenni: ninni
nênoñ: karışma! Sana ne! (Öfkeyle söylenir)
(ne eyliyorsun)
nerde
çalgı orda gaglı:
İşi gücü oyun eğlence olan kimseyi anlatır.
nérden gelmiş: Bir itiraz ve kabul
etmeme ünlemi (Nerden gelmiş de sizin oluyomuş bu tarla!)
néryê:
Hayıflanma ünlemi (Neryê! Daha borcuñ yarısını ödiyemedik.)
netâme: İnsanın
veya atın kafasında burgulaşmış saç bölümü.
nétcén:
istemem, ne yapacağım, işime yaramaz (ne edeceğim)
nétcéñ: ne
yapacaksın (ne edeceksin)
nétcéñiz: ne
yapacaksınız (ne edeceksiniz)
nétcéz: Ne
yapacağız (ne edeceğiz)
ne ütüyoñ: Ne tat
alıyorsun, çıkarın ne, niçin yapıyorsun
né va: değil
mi anlamında onaylatma ünlemi (ne var)
ne yalan söliyen: İşin doğrusunu
söylemek gerekirse.
néyêse: nedense
néynicéñ/nênicéñ: sana
ne, üzerine vazife değil (ne eyleyeceksin)
néyniyén/nênén:
bana ne, beni ilgilendirmez (ne eyleyeceğim)
ne yüzünen: Hiç utanıp
sıkılmadan.
nezelmek:
1.Güçsüzleşmek, zayıflamak; 2. Kumaş incelmek, yıpranmak, eskimek
neziman: Ne zaman
nişancı: Nişan
günü kız tarafına topluca gelen erkek tarafı.
nişan gomek: Bir şeyi daha sonra
tanıyabilme veya ölçme amacıyla işaretlemek.
nobal:
sorumluluk, yük, vebal
nobal atmek: Sorumluluk
yükleyerek zor durumda bırakmak.
nobalı boynuña: Ben karışmam,
sorumluluk sana ait.
nokul: Mayalı
hamurdan yapılan haşhaşlı çörek.
noldum delisi:
Sonradan görme
noldum delisi olmek: Sonradan görüp de
şımarmak.
noot: nohut
noot yolması: Nohut
hasadı.
nöbet:
fırında, çayda, çeşmede, değirmende sıra
nöbet gapmek: Sıra almak, sıraya
girmek.
Nutfi: Lutfi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder