Evvela şunu belirtmek lazım ki Eğret'te çok 'Kara Mehmet' var... Eğer adın en çok kullanılan erkek isimlerinden biri olan Mehmet ise ve hafif de kavruk esmer isen, lakabın hazır; 'Garamehmet'i yapıştırıyorlar... 19. Yüzyılda yaşamış sekiz tane Kara Mehmet saydım. Bununla beraber Yahyaların Garamehmet, Selimlerin Garamehmet, Hacımahmutların Garamehmet gibi bir sülalenin içinde ferdi olarak lakaplananlar da bu sayının içindedir...
1904 Kayıtlarında dört hane var ki bunlar ten renginden dolayı 'Garamehmet' denilmiş aileye benzemiyorlar. Burada Garamehmet sözünün sülale adı olduğu çok açık. Sevindirici olan şu ki, 1831 kayıtlarında da Karamehmetoğlu diye belirtilmiş dört kardeş var. Her biri yetmiş yıl sonraki Garamehmet çocuklarıyla eşleştiği o kadar belli ki.. Dört Garamehmet hanesinin ikisi Alicikler (Naymeler ve Kelçakır)dır. Diğeri Garapaçalar, sonuncusu da Haliloğlular... İşte konumuz o dört haneden biri olan Karamehmetoğlu Ahmet, yani Haliloğlulardır...
Bir vukuattan dolayı Afyon'dan ayrılıp Eğret'e gelen dört kardeşten birisi olan Karamehmetoğlu Halil, 1800 doğumluymuş. 'Uzun boylu, kumral sakallı' diye tarif edilmiş, yani esmerlikten dolayı 'kara' lakabı takılmış değil... En büyükleri Ali de öyle, sarı sakallıydı. Sonradan Alicik lakabı verilen büyük abi, Gademlere bekar durmuş, onların kızını almış ve onların yurduna yerleşmiş...
Karamehmetoğlu Halil ise Veyislere bekar durduğu, onların bir kızıyla evlenip Veyislerin yurduna yerleştiği tahmin ediliyor. Tahmin olarak söylemek zorundayız; çünkü Halil hakkında yirminci yüzyıla gelmiş bir bilgi yok. Buna karısının adı da dahil... Yalnız bildiğimiz, 1830 yılında bir oğlu olmuş ve adını Ahmet koymuş. Lakin o çocuk çok küçükken vefat ettiği kaydedilmiş. Sonra bir oğlu daha olduğunda yine Ahmet adını vermiş ve bu Ahmet hayatta kalmış... Bugünün Haliloğlularına bizi getirecek olan bu ikinci Ahmet'tir...
Karamahmetoğlu Ahmet ve eşi Fatma Hanım hakkında adlarından başka bilgimiz yok. 1904 Kayıtları düzenlenirken hayatta değillerdi. Onların varlığını çocukları sayesinde anlıyoruz. Bu çocukların ikisi kız biri oğlan; büyükten küçüğe isimleri Mehmet, Fadime ve Havva...
Büyük kızı 1881 doğumlu Fadime, ilk Coruksüleymanın oğlu İbrahim'e vardı. Namı yirminci yüzyıla yayılan Coruğun anası, Köribanın da ninesi olur... Aslında sadece bu evlilik bile iki sülalenin evleri neden sırt sırta olduğunu açıklamaya yeter; yine de bu konu üzerinde biraz durmak gerekiyor... Fadime'nin kaynanası Ayşe Hanım, Veyisler/Daldalların kızıdır; diğer kardeşleri sebebiyle Coruksüleyman, Hadımoğlu İbrahim ve Çorcalıoğlu Yusuf (Dönelerin atası) bacanak oldular... Fakat Ayşe Hanımın önceki eşinden yanında tay gelen Fadime'yi de Hadımoğlunun kardeşi Şeherlioğlu Ali'ye verdiler... Garamehmetoğlu Ahmet'in büyük kızı Fadime Corukoğlu İbrahim'e varmakla sağlanan bütün bu bağlantılar ileride lazım olacak...
Hacı Garamehmet
Oğlu Mehmet, iki kızın da abileridir; 1871 yılında doğdu. Mutlaka sülaleye adını veren Garamahmet diplerde bir yerde varmıştır. Bununla beraber torun Mehmet'e de 'Garamehmet' diyorlar. Hacca gidip geldikten sonra tam olarak lakabı 'Hacı Garamehmet' oluyor... Köyde Hacı Mehmet de, Garamehmet de çok olunca; ayırdetmek için böyle bir lakaplamaya gidiliyor... Torunları Onu 'Eğret'te Hacca giden ilk kişi' diye tarif ediyor, bunun abartılı bir tanımlama olduğu çok açık. Belki Gamehmetlerin ilk hacısıdır...
Garamehmet, daha hacca gitmeden Hacımahmutlardan Mehmet kızı Hatice ile evlendi. Hatice Hanım Tenikeci ile Takguşun halasıdır... Ayrıca Hatice'nin bir de Zele adında ablası vardı, O da Süleyman Emmisinin oğlu Mehmet ile evlendiği için; Garamehmet, Yılıkların atası Mehmet ile bacanak da oldu... Tamam Hatice'nin babası Hacımahmutlardan, ya anası? Anası Şerife Hanım da Veyislerin Ali kızı olup, Delimamın kardeşidir... Haliloğluları Hacımahmutlarla Veyislere rabteden bu kadın 1944 yılında vefat etti...
Hatice Hanım ile Hacı Garamehmetin üç kızı ve üç oğlu dünyaya geldi. Kızlar büyük, üç oğlan ise küçükleridir. Yaşlarının sırasına onların isimleri; Fatma, Gülsüm, Azime, Halil, Ali Osman ve Şükrü...
Kızlarının büyüğü Fatma 1897 yılında doğdu. Henüz gelin olma fırsatı bulamadan vefat etmiş. O öldüğünde, ortanca oğlan kardeş Ali Osman'ın daha doğmadığı anlaşılıyor... Ortanca kızı, 1899 doğumlu Gülsüm, Takgasların Hasan'a vardı. Berberhüseyin, Abdullah Öncül, Şükrü Öncül, Mehmet Öncül ve Posdeciırmızanının analarıdır; 1935 yılında vefat etti... Küçük kızı Azime ise 1902 yılında doğdu. Kütükte evlilik kaydı bulunmuyor; ama Garamehmetin hayattaki torunları, Sakalara giden bir halalarının olduğunu hayal meyal hatırlıyorlar. Sözünü ettikleri hala, Azime Hanım olabilir; yalnız net olmayan bu bilgiyi teyit edemedim...
Oğlanlar yaş sırasına göre ayrı ayrı incelenecekler; ancak en küçüklerinden başlayalım. 1916 Yılında doğan Şükrü, oniki yaşına geldiğinde 1928'de vefat etmiş...
Hacı Garamehmet Oğlu Halil
Şimdi gelelim Hacı Garamehmetin oğluna... Büyük oğlu Halil, 1904 yılında doğdu. İlk oğluna neden bu ismi verdiğinin cevabı yukarıda. Yüz yıl kadar önce Eğret'e gelen dedesi Garamehmetoğlu Halil'in adıdır...
Cihan Harbi başladığında Halil daha 10 yaşında olduğu için, o dönemin feceatini yaşamadı. Gel gör ki biri bitse biri başlıyor, savaş kervanının sonu gelmiyordu. Delikanlılık çağında Halil'i, Kuvayı Milliyeye katılmış olarak görüyoruz. 1921 Yılında Yunan Eğret'e geldiğinde ise artık düzenli Türk Ordusunun bir neferiydi. Genelkurmay kayıtlarına göre birliği; 11. Fırka, 70. Alay, 2. Tabur, 7. Bölük olarak görünüyor. 25 Temmuz 1921 günü Çalışlar Harbinde şehit olduğu belirtiliyor. Fakat bir başka kayda göre, bu tarihten yaklaşık bir ay sonra, 30 Ağustos 1921 günü Sakarya Muharebesinde Beştepeler Mevkiinde şehit olmuş... (Genelkurmay kayıtlarına göre, Eğretli Mehmet oğlu Halil 1899 doğumlu görünüyor. Kütükteki tarih ne olursa olsun, şehit olduğunda 22 yaşında olması daha mantıklı...)
Bir hususu tekrar vurgulayıp bu sayfayı kapatalım... Halil'in geride bıraktığı bir eş ve çocuğu yoktu, henüz evli değildi çünkü... Yani Garamehmetlere Halil'den dolayı 'Haliloğlular' denilmiş değil. Hatta şimdiki sülale mensupları dahi şehit Halil'den haberdar değiller... Daha önceden halk arasında böyle lakaplandıklarını, dipte bir Garamehmetoğlu Halil dede bulunduğunu söylemiştik...
Haliloğluların Ali Osman
Halil şehit olduğunda çoluğu çocuğu yoktu; ama dokuz on ve beş altı yaşlarında iki kardeşi vardı. Yedi sekiz yıl sonra 1928'de en küçükleri Şükrü de ölünce Ali Osman tek kaldı...
Hayatta kalan tek oğlan çocuğu olan Ali Osman, 1911 yılında doğdu. Tenikecilerin İsmail kızı Kezban ile evlendi. Hatırlanacağı üzere Havva Halası sonradan kayınpederi İsmail'e varmıştı; ama Kezban Hanım, halasının kızı değil merhum Hesna Hanımın kızı, yani Tenikecinin kardeşidir...
Haliloğluların bugüne ulaşmasını sağlayan Ali Osman ve Kezban Hanımın Şükrü, Fatma, Mehmet Ali ve Mevlüt adında bir kızıyla üç oğulları oldu... Uzun yıllar sonra Kezban Hanım 1970'te ve Ali Osman 1980 yılında vefat ettiler...
Tek kızları Fatma 1933 yılında doğmuştu, beş yaşındayken vefat etti... Mehmet Ali de 1940'ta doğdu, lakin O daha az yaşadı ve 1943'te öldü... Hayatta kalan iki oğluna bakalım...
Şükrü ile Zehra Hanımın bir kızı ve iki oğlu oldu; Hatice, Ramazan ve Ali Osman... 1951 Yılında doğan tek kızları Hatice, Poyrazmehmet eşidir...
Büyük oğlu Ramazan, Posdeciırmızan kızı Gülsüm ile evlendi. Burada Ali Osman dede ile Gülsüm Ninenin kardeş olduğunu hatırlayalım... Ayrıca bu evlilikle Ramazan; Tenikecinin torunu İsmail Seçen ve İresilhocanın Mustafa Ayas ile bacanak oldular... Bir oğluyla bir kızları var. Kızı Kezban, Eskişehirli bir beyle evlenmiş ve orada oturuyorlar. Oğlu Şükrü de Anıtkaya dışından Esma ile evlenmiş, iki kızı var... Ramazan halen, kah Antalya'da kah Afyon'da ikamet ediyor...
Küçük oğlu Ali Osman, Değirmenayvalılı Samiye ile evlendi. Erdoğan, Bilal ve Emre adlarında üç oğlu var; üçü de Anıtkaya dışından hanımlarla evliler. Erdoğan'ın bir oğlu bir kızı; Bilal'in bir kızı; Emre'nin bir oğlu var ve Afyon'da oturuyorlar...
Haliloğluların Şükrü Kanat 1993 yılında vefat etti. Eşi Zehra Hanım ise 2006 yılında vefat etti...
Erken dönemde İzmir'e yerleşen Mevlüt'ün Mehmet ve Müşerref adını verdikleri bir oğluyla bir kızı oldu. Kızı Müşerref Anıtkaya dışından bir beyle evlendi.
Tek oğlu Mehmet, ismini aldığı Garamehmetoğlu Hacı Garamehmetin yadigarı gibidir. Zira şu durumda sülaleye Haliloğlular desek, Halil yok; Garamehmetler desek, Mehmet yok... derken buna Mehmet adını vermişler...
Mehmet, Körhocanın Terzimevlüt kızı Ümmühan ile evlendi. Tekrardan Veyislere dönüş... Bu evlilikle Kelahmetlerin Ahmet Azbay, Hassönlerin Mehmet Koç ve Mardakların Halil oğlu Ahmet Saki ile bacanak oldular... Önce Kezban Ninesinin adını verdiği bir kızı olduysa da tazeyken vefat etti. Sonra doğan kızına Tuğba ve oğluna da Mevlütcan adını verdiler. Onlarla birlikte İzmir'de yerleşikler...
Bitirmeden önce Ali Osman Kanat'ın bilinmeyen bir evliliğini de zikretmek lazım... Hatırlanacağı üzere eşi Kezban Hanım 1970'te vefat etmişti... O sırada Ayşe adında bir kadınla kısa süren bir evliliği var. Karacahmetli olan bu kadına 'Uzun Ayşa' derlermiş. Ayvaz/Dellal Ahmet Uysal'ın yakını olduğu söyleniyor, annesi de olabilir... Önce Kirpitçilerin Körhalil eşiymiş, ayrılmışlar... Bu yaşlı hallerinde iki insanın evliliği yalnızlık korkusundan olsa gerektir. Zaten resmiyete de yansımayan bu evlilik, dediğimiz gibi kısa sürmüş; zira Karacahmetli Uzunayşa 1976'da vefat etmiş...
***
Garamehmetlerden Haliloğlulara uzanan bu sülaleyi açıklamaya çalışırken, çok fazla yan yollara girdiğimin farkındayım. Zikrettiğim diğer sülale isimlerinin fazlalığı kafaları karıştırmasın. Baştan itibaren adı geçen Coruklar, Şeherlioğlular, Hadımoğlular, Hacımahmutlar, Veyisler, Delimamlar, Tenikeciler, Gambırarifler, Takgaslar vs... Hepsi aynı aralığın evleri... Evlerin komşu olması zaten akrabalığa işaret eder de... Burada komşular arasında yapılan evliliklerin akrabalıkları pekiştirdiği anlaşılıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder