10 Mayıs 2024

Orak Makinesi

 
    Kurtuluştan 15 yıl sonra 1937'de Cumhuriyet gazetesinde üç gün süren araştırma inceleme yazıları yayınlandı. Eğret Nahiyesinin coğrafi, iktisadi, zirai ve sosyal yapısını inceleyen bu yazı dizisi, gazetenin o dönemdeki pozisyonundan dolayı hükümete sunulmuş bir rapor niteliğindeydi. Bu yüzden yazıda belirtilen hususlar bir süre sonra devlet politikası olarak karşımıza çıktı.

    Yazıya göre Eğret'te toplam 1.320 çiftçi aile;  111.000 dekar ekilebilen, 79.200 dekar nadas arazi ile alakadardır, aile başına düşen ekilebilen arazi 85 dekardır. Bu kadar araziyi aileler hayvanlarla ancak işleyebildiğinden traktör buralar için gereksizdir. Nadasa bırakılan araziler her yıl devreye girmiş olsa bile at devreye sokulur, traktöre yine ihtiyaç olmaz. Buralarda orak makinesi de ekonomik değildir. Onu çekecek iki çift hayvan ve istihdam edilecek kişilerin maliyeti de düşünülürse tırpanla biçmek daha karlıdır.

    Eğretliler de öyle yapmış, tırpanla biçmenin daha karlı olduğunu düşünmüşler. Fakat bu yazıdan bir kaç yıl sonra, büyük köylere bazı teknik aletler tedarik edilmesine karar verilmiş. Bu aletlerden biri ve en önemlisi de orak makinesidir. 1940'lı yılların başında Eğret köyüne dört tane tırmıklı orak makinesi temin edilmiş. Tam da Eğret nahiye merkezinin İhsaniye'ye taşındığı dönem...

    Arada Delimamın Ali Soydan ve Aliefe Ali Tüplek'in muhtarlıkları var, bu dönemdeki makinelerin işleyişiyle ilgili bilgimiz bulunmuyor. 1955 Yılında Tıraka Abdurrahman Zenger muhtar olduktan sonra tutulan İhtiyar Heyeti karar defterinden makinelerin macerasını takip edebiliyoruz.

    1955 Yılı orak mevsiminde makineler günlük olarak köylüye kiraya veriliyor. Yevmiyesi 10 lira, 1 lira da yağ ücreti (herhalde gres yağı) olmak üzere toplam 11 liradan... Aslında bu ayrıntılar karar defterine işlenecek kadar önemli şeyler değil, fakat sıradışı bir olay yaşanınca bunları da kayda geçirmişler. Karar şöyle: 

    "955 Yılı Köyümüz şahsiyetine ait alınan orak makinelerini Köyümüz mahsül biçim orak zamanında yevmiye hesabıyle günlük ücreti (10) lira (1) lira da yağ parası olmak üzere Köy halkımıza verilmekte iken bir tanesini Köyümüz halkından Hüseyin Sağlam götürerek akşam üzeri makineyi Muhtarlığımıza kırık olarak teslim ettiğinden yevmiye gün (10) lira gelir getiren orak makinesi (15) gün işten kalarak (165) lira Köy Sandığı zarar çıktığından bu 165 lira zararı Hüseyin Sağlam’ın tazmin etmesi için Köy İhtiyar Kurulumuzca oy birliği ile karar verildi. 1.2.956"

    Kararda ismi geçen Hüseyin Sağlam, Omarcıkların Kilci Gocahüseyin'dir. Yalnız harman zamanında yaşanan olayın tazmin kararının altı ay sonra alınması biraz tuhaf. Makineyi kimin kırdığının tespiti uzun sürmüş olabilir, ceza tayininde anlaşmazlık yaşanmış olabilir, yahut karar kaydının bu kadar gecikmesinin başka sebepleri olabilir. Bundan 3,5 ay sonra kaydedilen bir başka kararda sözü edilen de aynı makine olmalıdır;

    "Köyümüz şahs-ı maneviyesine ait orak makinesini  Afyon’a götürüp getirmesi için Köyümüz halkından otobüs sahibi Şerafettin Azbay’a on lira verilmesine oy birliği ile karar verildi. 14.5.956"

    Gocahüseyin'den alınan 165 liranın 10 lirası, nakliye ücreti olarak Şerafettin Azbay'a ödenmiş. Tamiri için kaç lira harcandığını bilemiyoruz. Bundan şu anlaşılıyor ki o sırada Eğret'teki demircilerin tamir edemeyeceği bir arıza var. Belki dişli filan kırıldı. Şerafettin Azbay'a ait otobüs konusu da ilginçtir, acaba kamyon mu demek istediler? Öyle ya, otobüsle koca makine nasıl nakledilsin...

    Aradan bir yıl geçiyor. Harmanlardan önce, 1957'nin yaz başında sadece arızalı olandan değil hiç bir makineden randıman alınamadığını farketmişler ve hepsini de elden çıkarmak istemişler;

    "Köyümüz manevi şahsiyetine ait tırmıklı orak makinaları Köyümüze gelir temin etmeyip Köylüler tarafından kırılıp perişan olduklarından bu durum Heyetimizce düşünüldü ve bütün Köyümüz ve diğer Köylere ilan vasıtasıyle duyuruldu üç tanesi pazarlık suretiyle ikisi 1200’er liraya bir tanesi 1150 liraya kırık olduğu için satıldı Kalan bu bir tane makinanın da Köyümüzden almak isteyene (1200) liraya verilmesine karar verildi. 6.5.957"

    Hıdrellez günü alınan bu karara göre üç tanesi hemen satılmış. Yalnız karar metnine köylülerden şikayet ifadeleri gizli bir şekilde yerleştirilmiş olması dikkat çekicidir. Üç makinenin kime satıldığı ve daha başka ayrıntılar bir sonraki kararda belirtilmiş.

    "Köyümüz İdare Heyeti Muhtar Abdurrahman Zenger Başkanlığında toplanıp Köyümüz manevi şahsiyetine ait tırmıklı orak makineleri Köyümüze iki senedir hiçbir gelir temin etmek değil getirdiği masrafına kafi gelmediğinden kullanmasını bilmeyen Köylü kırıp kırıp getirdiğinden bu makineler yakın zamanda tamamen perişan olacağından satılıp Köyün derdi olan yerlere verilmesi daha münasip olacağından tellal vasitasıyle Köyümüzün pazarı olan Cumartesi günü etraf Köylerden de pazara geleceklerinden onlara da duyurup Köyün belki daha fazla fayda temin etmesi muhtemel olacağından tellal ile bugünlerde ilan edilmesine oy birliğiyle karar verildi. 4.6.957"

    Öyle anlaşılıyor ki önceki üç pazarlık bozulmuş. Ya da burada özellikle belirtilen tırmıklı makineler öncekilerden farklı. Acaba dört dolaplı, dört tırmıklı makine mi vardı? Neyse, burada Tıraka'nın köylüye kızgınlığı tavan yapmış; bunu karar metninin satır aralarında hissetmemek mümkün değil... Üç hafta sonra ilk satış yapılmış;

    "Köyümüzün manevi şahsiyetine ait tırmıklı orak makinelerinin birini Çakırsazı Köyünden Hüseyin oğlu 926 doğumlu Ali Seyhan’a pazarlık suretiyle paranın tamamını yani 1200 liraya verilmesine bu paranın yekününü yani hiç peşin vermeden 957 senesi 12. Ayı pancar parasında alınmasına oy birliği ile karar verildi. 25.6.957"

    Sonra Temmuz'da, tam da harman zamanı iki makine bu kez Eğretlilere satılmış. Biri Hacalinin Şebek (Hacı Ahmet Dadak)'a, diğeri ise Hacı Emrullah Onay'a... İkisi de aynı fiyata harmanveresiye;

    "KARAR NO: (18.7.957) Köyümüz manevi şahsiyetine ait tırmıklı orak makinesinin bir adedini Köyümüzden Hacı Ahmet Dadak’a kararımız gereğince 1200 liraya satılmasına parasını da vakti hasılatta alınmasına karar verildi."

    "KARAR NO: (20.7.957) Köyümüz manevi şahsiyetine ait tırmıklı orak makinesinin bir adedini kararımız gereğince Köyümüz halkından Emrullah Onay’a 1200 liraya satılmasına paranın vakti hasılatta alınmasına karar verildi."

    Elde kaldı bir makine... Meğer o da arızalı olduğu için satılamamış. Biraz indirim yaparak onu da, önceden sağlam makinelerin birini alan Şebek'in oğlu Mustafa Dadak'a satıyorlar;

    "Köyümüz şahsiyetine ait Ziraat’tan alınan orak makinalarından bir tanesini Köyümüzden Hüseyin Sağlam’a orak zamanında günlük ücret ile verilen makine ve aynı günde Hüseyin Sağlam tarafından muhtelif yerlerinden kırık olarak getirilen makinayı aynı Köyde Ahmet oğlu Mustafa Dadak’a tamir masrafını kendisi vermek üzere (1150) liraya bin yüz elli liraya verilmesine Kurulumuzca karar verildi. 11.11.957"

    Böylece, Ziraat vasıtasıyla Eğret tüzel kişiliğine alınan orak makinelerinden 15 yıl sonra, 1957 kış başlangıcında tamamen kurtuluyorlar. Daha sonraki yıllarda köyde traktörler de çoğalmaya başlayacaktı. Ardından Kooperatif aracılığıyla yeni zirai aletler geliyor... Durdukça üç eski makine çaptan düşmüştür..

    Tek tek başlarına neler geldiğini bilemeyeceğim. Yalnız Kelarzımanların Mehmet Ali Azbay ile Şerafettin'in Süleyman Azbay'ın evin arasında Hacemirlahların deposu var. Tam o deponun yerinde 1970'li yıllarda terk edilmiş bir orak makinesi vardı. Hurda yığını olarak oraya çekilmiş bu makine biz çocukların oyun alanına dönmüştü. Biri önde diğeri arkada, çaprazlama iki döküm koltuğuna oturmak çok eğlenceli gelirdi. Galiba tarihi makinelerin birisi budur...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder