25 Haziran 2024

Bereñarı

 
Añ özelde tarla sınırı demek ama orijinalinde genel olarak uç ve sınır anlamları var. Añyeri, Añyol ve Añıdini özel adlarındaki bu kelimenin orijinal anlamıyla da bir ilgisi olduğu düşünülebilir. Açıklayamıyoruz ama añız kelimesinin de bir şekilde bu kökten geldiği düşünülebilir.

Añrı kelimesi Azeri ağzında “öte” manasına geliyor ve bugün hala kullanılmakta. Türkçedeki añaru edatıyla aynı kökten geldiğine şüphe yok.

Bugün Türkiye Türkçesinde kullanılmasa da añaru edatının “öte, ileriye doğru, öbür taraf, karşı taraf” gibi anlamları var. Orta Anadolu ağızlarında sık rastlanan “ârı” edatının –dan öte, -dan sonra anlamına geldiğini biliyoruz. Şimdi kullanımdan düşen añaru edatının da bir zamanlar aynı anlamı taşıdığını biliyoruz. “Ârı” edatının “añaru”dan geldiği konusunda gerek Necmettin Hacıeminoğlu ve Radloff gerekse diğer bilim adamları söz etmiyorlar ama bizim bilimsel kayıtların dışında bulunmamız böyle bir iddiayı kolaylaştırıyor.

Konuyu dağıtmayıp esas meseleye dönecek olursak; “añaru” edatı “añaru berü” şeklinde birleşik kullanımıyla bu sefer zarf göreviyle karşımıza çıkıyor. Anlamında bir belirsizlik, ortalama ifadesi olarak “şöyle böyle, ileri geri, öte beri” gibi bir şeyler var. Elbette bu birleşik kullanım da şu anda yok. Biz bunları eski eserlerden veya Tarama Sözlüğünden bulduk.

“Añaru berü” birleşik kelimesinin “Berü añaru” şeklinde söylenilebileceğini düşünemez miyiz? Bu çeşit ikilemelerde bugün bile kelimelerin yerini değiştirmiyor muyuz? “Büyük-küçük” de deriz, “küçük-büyük” de. Sadece ikilemelerde değil başka bazı birleşik kelimelerde de bu böyledir. Misal, elalem o koca makineye biçerdöver derken, bizimkiler baştan beri 'döyerbiçer' bilirler, hala da öyle derler.

Tıpkı yukarıdaki örnekler gibi bugün Eğretliler “añarı beri” yerine “beri añarı” diyorlar. Elbette Türkçe kurallara göre böyle iki kelimenin birleşmesinde hece düşmesi kaçınılmazdır. Kelimenin varacağı yer: “Bereñarı”…

Üstünkörü, özensiz, dikkatsiz yapılan işlerde olumsuz anlamıyla işin eksikliğini vurgulayan bereñarı, başka bir kullanımda da karşımıza çıkıyor. 
     - 'Şindi çamırı bereñarı çarp, geri gelince essahtan sıvarız.' diyen birisi, geçici bir işlemden söz ediyor demektir. Bereñarı kelimesi burada kalıcı olmayan anlamında kullanılmış...

Yukarıdaki anlamları kadar yaygın bir kullanış değil, ama yine de Anıtkaya ağzında bir yeri daha var kelimenin. Bir kişi, nesne veya durumu eleştirerek hakkında fikrinizi beyan ediyorsunuz. Mesela; 
     - 'Cumartesi günü burası çok kalaba oluyor' dediğinizde, aynı dertten muzdarip olup da sizin fikrinizi onaylama anlamında karşınızdaki kişi;
     - 'Bereñarı mı!' diyor. Aslında söylediği bir soru sözü değil, sizin fikrinize katıldığını belirten bir ifade... 

Bizim bu bereñarı açıklamamız derinleştirilirse, kim bilir kelimenin farklı kullanımlarına ait daha neler çıkacak...


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder