İslamiyet öncesi Türklerde bir ölünün ardından yapılan törenlerde onun iyilikleri şiir şeklinde hatırlatılırdı. Hele de ölen bir kahraman ise onu medhetmek için insanlar yarışırdı. Bu tip şiirlere sagu, şiiri söyleyen ozanlara da saguçı denirdi. Bu kelimelerin sağmak ve sağılmak fiillerinden geldiği iddia ediliyor. Buna göre sagucu ölünün güzelliklerini dizi dizi sıralıyor yani bu güzellikler sağılmış oluyor.
Anıtkaya’da (Eğret) uzun kış gecelerinde köy odalarında bir araya gelen insanlar, artık evlere gitme vaktinin geldiğini sağıl dağıl olmak sözüyle ifade ediyorlar. “Hadi sağıl dağıl olalım” demek herkes evine gitsin demektir. Bu sözden sonra insanlar odadan çıkar ve her biri bir yana yönelir evinin yolunu tutar. Bize de 21. yüzyılda “sağıl dağıl” olanlarla binlerce yıl önceki sagucular arasında bağlantı kurmak düşer.
Sözün hayvan sağımı ile ilgili bir yönü olması da kuvvetli ihtimallerdendir. Özellikle koyun sağımından önce hayvanların toplu olarak bir yerde tutulması zorunludur. Ancak sağım işlemi bittikten sonra koyun, kuzusunun yanına bırakılır ki kuzu da kendine düşen sütü emebilsin. Sağımdan önce topluca tutulan hayvanlar böylece sağım sonrası serbest bırakılırlar. Önce sağılıp sonra dağıtıldıkları için sağıl dağıl oluyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder