27 Haziran 2024

Önce Ye, Sonra Geviş Getir

     
    Atın ağzındaki demir parçadır ve direk olarak dizginlere bağlıdır. Koşmak için sabırsızlanan atlar bu demir çubuğu çiğnerler. İşte atın gemini gevmesi budur. Deyim olarak sabırsızlanmak ya da bir işi yapmak için beklemek anlamlarında kullanılıyor. Üzerinde duracağımız kelime “gevmek” fiilidir.

     Eski bir sözlükte ne yazıyorsa olduğu gibi buraya alıyorum:

     Gevmek: Veya givmek. 1- Diş etleriyle veya çürük dişle eze eze koparmak. (Dişsiz koca karı bir parça et almış geviyordu.) 2- Dişle ısırıp koparmaya çabalamak. (At gemini geviyor.) 3- Koyun ve sığır gibi hayvanat, evvelce yediğini kolaylıkla lokma lokma ağzına getirip tekrar çiğnemek, geviş getirmek. (Koyun, inek geviyor.)

     Hayvanlarla ilgili yukarıda söylenen anlamların dışında duyduğum başka bir anlam ya da kullanış daha vardı. Yularla bağlanan bir hayvan koparmak için yularını ısırmaya başlıyor yahut yenmeyecek bir ağaç dalını, kabuğunu ısırmaya başlıyor. İşte bunun için de “geviyor” denir. Anıtkaya'da yaşlıların sert yiyecekleri yemeye çalışması anlamında bu kelimenin çok yaygın kullanıldığı malumdur.

    Bıçak, tırpan, makas gibi kesici aletler körelme veya teknik sebeplerle malzemeyi bir türlü kesmiyor, eğip büküyorsa buna da gevmek denir. Mesela makas kumaşı hart hart kesmiyor, arada büküyorsa bu tatsız duruma da gevmek denir. Yahut tırpan körelmiş; gayraklanması, çekiçlenmesi gerekiyor. Buna rağmen kaba kuvvetle işe devam ediliyorsa o biçme mutlaka  kusurludur. İşte bunlar hep gevme oluyor...

     Gevmek fiili ile doğrudan bağlantılı olduğunu düşündüğüm bir sürü fiile rastladım Divan-ı Lügat-it Türk’te. Tamamı da hemen hemen aynı, en azından yakın anlamlara sahipler. İşte onlardan birkaçı:
Kewelmek: Gevşemek, zayıflamak.
Kewmek: Gevelemek, gevmek, gevşetmek.
Kewşemek: Geviş getirmek, gevşemek.
Kewşengen: Çok geviş getiren.
Kewşeşmek: Birbirini görerek karşılıklı geviş getirmek.
Kewşetmek: Gevşetmek, yumuşatmak, geviş getirtmek.
Kewtürmek: Gevşetmek.

DLT’teki bu tarama sonucunda gevşemek fiilinin gevmek ile çok yakın bir akrabalık bağına sahip olduğu kanaati bende oluştu. Derken Tarama Sözlüğünde, gevşemek fiilinin bazı devirlerde geviş getirmek anlamında kullanıldığı bilgisiyle karşılaşınca bu kanaatim pekişti. Geviş getirmek ile gevmek arasındaki yakınlığa ayrıyeten girmeye bile gerek görmüyorum. Ahardan veya yerden ağzına bir parça yiyecek alma imkanı olmayan, saatlerce yatan/oturan öküzler sürekli bir şeyler çiğnerler. Bilmeyene garip gelen bu durumun, öküzün midesindeki yiyeceği tekrardan ağzına alıp çiğnemesi olduğunu ben de sonradan öğrendim. İşte size geviş getirme, kısaca gevmek… 

Kalabalık sofralarda yiyecek kapmak için acele etmek gerekir, yoksa aç kalınacaktır çünkü. Böyle durumlarda “Önce ye, sonra geviş getirirsin” diye espri yapardı büyüklerimiz. 

Kıraç alanlarda, bozkırda yetişen odunsu dikenli bir ot vardır. Çok sert köklere sahip olduğu için özellikle yem sıkıntısı yaşandığı yıllarda, kış aylarında kökleri ezilerek hayvana yem olarak verilir. Geven denilen bu otun adı Şemsettin Sami’ye göre “koğgan” kelimesine dayanıyor. Geven’in diğer adları da “koğan dikeni”, “koğan”, “koğalak”. Bu otu hayvan geviyor, bunu unutmamak lazım. Acaba gevdiği için “geven” denmiş olamaz mı?

Bu bilgilerden sonra sadece temas edeceğim birkaç kelime daha var. Bunlardan birisi “kavlemek”. Çuvaşçada kullanılan bu fiilimiz de gevelemek, geviş getirmek, ihtiyarların zorla çiğnemesi anlamlarını karşılıyor.

Gevşek ile gevmek arasındaki yakınlığı söylemiştik. Peki “geveze” kelimesinin konumuzla ilgisi? Çünkü bu kelimenin karşısında sözlükte şu açıklamalar var: “Ağzı gevşek, çok ve münasebetli münasebetsiz söyleyen, sır saklamaz, boş boğaz.” Daha fazla yoruma gerek yok.

Düşündüğünü rahatça söyleyemeyen, dilinin ucuna kadar gelen ifadeleri telaffuz edemeyen, utanan, sıkılan kimselere de “lafı ağzında geveleme” denir. Niye?

Kıskanmak, çekememek anlamında Anıtkaya ağzında çok yaygın kullanılan 'garın geymek' deyimi de konuyla ilgili olabilir. Bilindiği gibi burada işkembeye 'garın' denir. Hayvanın diğer kısımlarına göre çok sert yapıdaki garın, yenirken zorlanır. Bu yüzden onu lokma lokma yemek mümkün olmaz; ancak gevilebilir. Hazımsızlık durumunu da içine katarak, birini kıskanmayı garın gevmeye benzetmişler. Zamanla kelimedeki ses değişikliğiyle 'garın geyme'ye dönüşmüş.

 Gemini gevmekten geviş getirmeye, gevelemekten garın geymeye birçok deyimin gevmekle alakalı olduğu görülüyor.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder