Eski bir sözlükte ne yazıyorsa olduğu gibi buraya alıyorum:
Hayvanlarla ilgili yukarıda söylenen anlamların dışında duyduğum başka bir anlam ya da kullanış daha vardı. Yularla bağlanan bir hayvan koparmak için yularını ısırmaya başlıyor yahut yenmeyecek bir ağaç dalını, kabuğunu ısırmaya başlıyor. İşte bunun için de “geviyor” denir. Anıtkaya'da yaşlıların sert yiyecekleri yemeye çalışması anlamında bu kelimenin çok yaygın kullanıldığı malumdur.
Bıçak, tırpan, makas gibi kesici aletler körelme veya teknik sebeplerle malzemeyi bir türlü kesmiyor, eğip büküyorsa buna da gevmek denir. Mesela makas kumaşı hart hart kesmiyor, arada büküyorsa bu tatsız duruma da gevmek denir. Yahut tırpan körelmiş; gayraklanması, çekiçlenmesi gerekiyor. Buna rağmen kaba kuvvetle işe devam ediliyorsa o biçme mutlaka kusurludur. İşte bunlar hep gevme oluyor...
Kalabalık sofralarda yiyecek kapmak için acele etmek gerekir, yoksa aç kalınacaktır çünkü. Böyle durumlarda “Önce ye, sonra geviş getirirsin” diye espri yapardı büyüklerimiz.
Kıraç alanlarda, bozkırda yetişen odunsu dikenli bir ot vardır. Çok sert köklere sahip olduğu için özellikle yem sıkıntısı yaşandığı yıllarda, kış aylarında kökleri ezilerek hayvana yem olarak verilir. Geven denilen bu otun adı Şemsettin Sami’ye göre “koğgan” kelimesine dayanıyor. Geven’in diğer adları da “koğan dikeni”, “koğan”, “koğalak”. Bu otu hayvan geviyor, bunu unutmamak lazım. Acaba gevdiği için “geven” denmiş olamaz mı?
Bu bilgilerden sonra sadece temas edeceğim birkaç kelime daha var. Bunlardan birisi “kavlemek”. Çuvaşçada kullanılan bu fiilimiz de gevelemek, geviş getirmek, ihtiyarların zorla çiğnemesi anlamlarını karşılıyor.
Gevşek ile gevmek arasındaki yakınlığı söylemiştik. Peki “geveze” kelimesinin konumuzla ilgisi? Çünkü bu kelimenin karşısında sözlükte şu açıklamalar var: “Ağzı gevşek, çok ve münasebetli münasebetsiz söyleyen, sır saklamaz, boş boğaz.” Daha fazla yoruma gerek yok.
Düşündüğünü rahatça söyleyemeyen, dilinin ucuna kadar gelen ifadeleri telaffuz edemeyen, utanan, sıkılan kimselere de “lafı ağzında geveleme” denir. Niye?
Kıskanmak, çekememek anlamında Anıtkaya ağzında çok yaygın kullanılan 'garın geymek' deyimi de konuyla ilgili olabilir. Bilindiği gibi burada işkembeye 'garın' denir. Hayvanın diğer kısımlarına göre çok sert yapıdaki garın, yenirken zorlanır. Bu yüzden onu lokma lokma yemek mümkün olmaz; ancak gevilebilir. Hazımsızlık durumunu da içine katarak, birini kıskanmayı garın gevmeye benzetmişler. Zamanla kelimedeki ses değişikliğiyle 'garın geyme'ye dönüşmüş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder