Eğret 1830 kayıtlarının orta sıralarında Çolakosman oğlu İbrahim ve Salih yer alıyor iki hane olarak. Kardeş olsalardı aynı hanede ele alınırlardı, büyük ihtimal emmi çocuklarıdır... Seksen yıl sonraki kayıtlarda bu iki ailenin tam karşılığını yine listenin ortalarında ve yine arka arkaya buluyoruz. Çolakoğlu Mehmet ve Çolakosman oğlu Salih...
İki hane, Gademler ve Dolaksızlarla bir şekilde irtibatlı olduğu net şekilde görülüyor. Bunun böyle olduğunu destekleyen başka bulgular da var. Misal, Dolaksızların ninesi Emiralilerin kardeşi... Onun görümcesi Çolakfatı, Körahmetin halası... Körahmetin kardeşi, Banguşun hanımı... Aliciklerin ninesi, Gademlerin kızı... Dolaksızların kızı, Aliciklerin gelini... Çolakfatının eltisi Faddik Nine de Gademlerden...
1830 Kayıtlarından günümüze Çolakosmanoğlu Salih, yani Dolaksızlar sülalesini ele alacağız...
İlk kayıtlarda Çolakosmanoğlu Salih'in 1783 yılında doğduğu belirtilmiş. Yazıldığı sırada ellisine merdiven dayamış, sarı sakallarına aklar düşmeye başlamış durumda... Üç oğlu var; İsmail 1816, Ali 1823 ve Osman 1826 doğumlular... Kız çocukları kaydedilmediği için varsa da bilinmiyor...
Çolakosmanoğlu Salih'in üç oğlunun büyüğü İsmail, henüz bıyığı yeni terlemişken delikanlılık çağında vefat etmiş. Ortancaları Ali'nin akıbeti hakkında bir kayıt bulunmuyor. En küçükleri Osman'dan konumuzu teşkil eden Dolaksızlara gelinecek...
Baştan belirtelim ki Çolakosmanoğlu lakabının 'Dolaksız'a dönüşümü hususunda bugüne gelen bir anlatı duymadım. Bele yahut baldırlara, bacaklara dolanan giysi parçası anlamıyla dolak kelimesinden türediği kesin gibi... Belki işaret edilen kişi dolaksız olarak görülünce böyle lakaplandı... O kişinin kim olduğu hususunda da netlik yok. Bununla beraber, Yukarıda sözü edilen Çolakosmanoğlu Salih'in en küçük oğlu Osman'a yahut onun da oğlu Salih'e bu yakıştırma yapılmış gibi görünüyor...
Dolaksız Osman, Arife Hanım ile evlenmiş. Eldeki ikinci belge 1904 kayıtları sırasında hayatta olmadığı için Arife Hanımın kimlerden olduğu anlaşılamıyor. Sadece bir oğulları olduğunu bilebiliyoruz, o da 1855 yılında doğmuş. Dedesinin adı olan Salih ismini vermişler, ki aradan geçen seksen yılın sonundaki kayıtlara, dedesi gibi 'Çolakosmanoğlu Salih' diye yazılmış... Büyük ihtimalle halk arasında 'Dolaksızın Salih' deniliyordu...
Dolaksızın Salih de bir başka Arife ile evlenmiş. Yine kayıt esnasında hayatta olmadığı için bu gelin Arife Hanımın kimliğini de bilemiyoruz. 1885 Yılında ikizleri dünyaya geliyor, bunlara Mehmet ve Osman adını veriyorlar... Osman, malum Dolaksız dedenin adı, ihtimal ki Arife Hanımın baba adı da Mehmet'tir... Arada ölenler varsa bilemiyoruz; 1894 yılında Neslihan, 1898'de de Güllü adını verecekleri iki kızları doğduktan sonra Arife Hanım vefat ediyor... Bu arada, kız çocuklarına nadir verilen Güllü ve Neslihan isimlerine komşu ve akraba hane Gademlerde de rastlandığını belirtelim...
Eşi Arife Hanımın ölümünden sonra Salih, Emiralilerden Osman kızı Ayşe ile evlendi. Burada yine akrabalık bağları söz konusu. Çünkü Ayşe Hanımın Halil Abisi de Gademler/Guycular kızı Fatma (Faddik) ile evliydi... Ayrıca Ayşe Hanımın ayrı anadan bir kardeşi de Bekiroğlu Hasan'a vardığı için Salih, onunla bacanak oldu. Bekiroğlu Hasan, Şemşilerin atası olan Şeherlioğlu Ahmet ve Abdullah'ın kardeşidir. Tekrar Afyon'a taşındıkları için Anıtkaya'da nesli kalmamış...
Ayşe Hanımdan da iki oğlu ve bir kızı dünyaya geldi. Büyüğü 1904 yılında doğmuştu, adını İsmail koydu. On yıl sonra 1914'te doğan diğer oğlunun adı da Mehmet'tir. En küçükleri Emine ise 1916 doğumlu... Cihan Harbinden sonra, 1920'li yılların başlarında Dolaksızın Salih'in vefat ettiği sanılıyor. İkinci eşi Ayşe Hanım ise 1931 yılında vefat etti... Şimdi çocukları üzerinden onların hikayesine devam edelim...
İlk hanımından büyük kızı Neslihan 1894 Yılında doğmuştu. Tespit edilebilen üç evliliği var. Önce Kocalioğlu Halil'e varmış. Şekeralilerle bağlantılı olan Halil Çanakkale'de kalınca, kızı Kezban yanında tay olarak Kırhasanoğlu Ahmet (Toman)a ikinci eş olarak vardı... Son olarak Aliciklerin Deliçakır Ahmet'e vardı... Aliciklerin Ahmet, Çakıriban (İbrahim Ata)nın babasıdır. Neslihan Hanım'dan önce Emiralilerin Ali kızı, yani Neslihan Hanımın analığının yeğeni Fatma ile evliydi. Ayrıca Fatma Hanım, Çolakfatının da kızlığı olur... Bu son kocasıyla da geçimsizlik olduğu, 1927 yılında boşanma davası açıldığı mahkeme kayıtlarında görülüyor. Duruşmaya katılmadıkları için davanın akıbeti bilinmiyor; ama Neslihan 1936'da vefat etmiş. Yanında tay gezdirdiği Kezban'a konuşma zorluğu çektiği için 'Bobu Kezban' lakabı takılmış. Galiba biraz topallık da varmış. O halde 1966 yılında vefat ettiği kaydedilmiş...
Küçük kızı, 1898 yılında doğan Güllü'nün evlilik kaydı yok. Sonrasına dair de bugüne ulaşan bilgi bulunmuyor... İkinci Hanımından olan 1916 doğumlu Emine ise gelin olmaya fırsat bulamamış. 1931 Yılında, annesinden yedi sekiz ay sonra vefat etmiş...
Gelelim oğlanlara... İkizler Mehmet ve Osman 1885 yılında doğmuşlardı. Evlendiklerine dair bir kayıt yok. Yalnız Mehmet'in 1915'te Çanakkale Arıburnu Muharebelerinde şehit olduğu listelerden anlaşılıyor. Kardeşi Osman da Cihan Harbinde başka bir cephede şehit olma ihtimali çok yüksek; çünkü geriye hiç bir iz kalmamış...
Dolaksızın İsmail
Ayşe Hanımdan olan büyük oğlu 1904 yılında doğdu. Adını İsmail koymalarının sebebi anlaşılmış olmalıdır; Dolaksız Osman Dedenin delikanlıyken ölen abisinin adı...'Dolaksızın İsmail' diye lakaplanan bu oğlunu Cingenalinin kızı Şefika ile everiyorlar. Şefika Hanım ile evlenince Dolaksızın İsmail, Tekelilerin Halil ile bacanak oldular...
(Dolaksızın İsmail'in ayrıca Sabire adında bir hanımı daha varmış. Ahmet/Ümmü kızı Sabire Hanım, Bakkalseydinin küçüğüdür. Çocuğu olmadı, İsmail'in ölümünden sonra Kemiklerin Abdullah'a vardı ve orada 1951 yılında vefat etti.)
Şefika Hanımdan üç oğlan ve bir kız olmak üzere dört çocukları oldu. Yaşlarının sırasına göre bunların isimleri; Salih, Ahmet, Mevlüt ve Nadire'dir...
Büyük oğlu, adı itibariyle üçüncü kuşak Çolakosmanoğlu Salih kabul edilebilir... En büyüklerinin ne zaman doğduğunu bilmiyoruz; ama Ahmet 1936, Mevlüt 1939, Nadire 1941 doğumlu... Bu hesaba göre Salih, 1930-34 arasında doğmuş olmalıdır...
Dolaksızın İsmail'in teknik ve teknolojiye kafası çok yatkın olduğunu söylüyorlar. O kadar ki, daha elektrik-elektronik nedir, Eğret şartlarında bilinmezken eldeki malzemelerle batarya üretiyormuş mesela. Düşünün artık, kıt imkanlarla nerede kullanılacağı meçhul şeylerle uğraşıyorsun. Böyle hallerde deha ile delilik bir birine karıştırılır. Bu yüzden İsmail'in çevresince hiç anlaşılamadığını tahmin etmek zor değil...
Nadire henüz tazeyken, Dolaksızın İsmail 1942 yılında vefat etti. Şefika Hanım bundan dört beş yıl sonra Çatalların İbiş'e kocaya varınca, üç kardeşin Salih abisi de artık delikanlı olmuştu. Önce kendisi İstanbul'un yolunu tuttu. Orada Şişe Cam fabrikasında çalışmaya başladıktan sonra kardeşlerini de yanına aldı. Ahmet ve Mevlüt de aynı işte çalışıyorlardı. Dört kardeşin hikayesine tek tek eğilecek olursak...
Salih Kırım
Nasıl Dolaksızın İsmail teknik becerisiyle öne çıkan biriyse, oğlu Salih'te de bu özelliğinden izler vardı. Askerliğini telsizci olarak yapmıştı, uzman telsizci olarak orduda kaldı. Bu arada aslen Kırım Tatarlarından olan Nuriye Hanımla tanışıp evlendi. Selahattin, İsmail ve Selma adlarında bir kızıyla iki oğlu oldu.
Tek kızları Selma, henüz nişanlıyken bir trafik kazasında hayatını kaybetti... Selma'nın vefatından sonra peş peşe Nuriye Hanım ile Salih de bu dünyadan göçtüler...
Büyük oğlu Selahattin, Adanalı bir hanımla evlenip oraya yerleşti. Sonra oradan Malatya'ya geçtiler, halen orada yaşıyorlar. Üç çocukları oldu, onlar da yurt dışına yerleştiler.
Küçük oğlu; dedesinin, yani Dolaksızın İsmail'in adını almış. Çorlusporun meşhur kalecisi olduğundan orada yaşıyordu. Futbolu bıraktıktan sonra bankada çalışmaya başladı. Burada Şaduman Hanım ile tanışıp evlendiler. Bir oğulları oldu, adını Egemen koydular... 1953'te doğan İsmail, 2012'de vefat etti; motor sporlarına meraklı oğlu Egemen halen İstanbul'da yaşıyor...
Ahmet Kum
İsmail ortanca oğluna Dolaksız dedesinin adı olan Ahmet ismini vermiş. Abisinin çağrısıyla İstanbul'a giden Ahmet, orada yapamamış olacak ki bir müddet sonra köyüne değil, ama Afyon'a geldi. Afyonlu Ayten Hanımla evlendi. Salih Abisinden farklı olarak soyadını Kum olarak değiştirmiş... İsmail, Halil ve Ayfer adlarında bir kızıyla iki oğlu olmuş... Karı koca iki oğullarına babalarının adını vermişler... 2003 Yılında vefat eden Dolaksızların Ahmet'in üç çocuğu da halen Afyon'da yerleşiklermiş...
Mevlüt Kum
En küçük erkek kardeş Mevlüt, abisinin yerleştirdiği işten ve İstanbul'dan ayrılmamış. Bu anlamda Ahmet Abisini takip etmemiş; fakat aynen onun gibi soyadını Kum olarak değiştirmiş. (Yine de resmi kayıtlarda soyisimleri Kırım olarak işli.)
Mevlüt'ün hanımı hakkında bilgi yok, yalnız bir oğlu olduğu biliniyor. Bu konudaki cahilliğimizin sebebi, O'nun erken vefat etmiş olmasıdır. 1965 Yılının sonunda, fabrikada meydana gelen bir patlamada can vermiş.
Mevlüt'ün adını bilemediğimiz tek oğlu; Nadire Halasının Çatalcalı görümcesiyle evlenmiş. Onun da Göksel adını verdiği tek oğlu, halen İstanbul'da işadamı olduğunu duyduk...
Nadire Yaman
Salih, kız kardeşi Nadire'yi İstanbul'a getirip öylece bırakmamış, abiliğini yapıp gelin etmiş. Mazbut bir insan olarak tanınan Çatalcalı Recai Bey ile evlenmiş Nadire Hanım... Çok yaşamayan bir kaç çocukları olmuş önce... Onlardan sonra gelen ilk oğulları da ölmesin diye, dua niyetine Yaşar adını koymuşlar. Duaları kabul olmuş, sonrakine Serdar, üçüncüye İsmail ve en küçük kıza da Filiz adını vermişler... Gel gör ki, iki numara Serdar, bir trafik kazasında vefat etmiş...
Yaşar ise yaşamaya devam etmiş. Büyüyünce evermişler; kiminle? Cingenalinin Mehmet kızı Aysun ile... Aysun Hanım, Terzi Süleyman Saçan'ın kardeşi oluyor. Yani, döndük dolaştık yine Anıtkaya'ya geldik... Yaşar Yaman, pazarda maydanoz satmakla işe başlıyor. Sonra tezgah açıp pazarcılığa dönüştürüyor. Sonra işleri büyütüp kabzımallığa çeviriyor. Biraz da genişleterek Antalya Halinde şubeler açıyor. Yetmiyor, yurt dışına ihracata yöneliyor... Ne kadar büyürsen büyü, her işi sonu; ne kadar yaşarsan yaşa, hayatın sonu var... Bizim Yaşar da sona dayanıyor... Antalya'da vefat ettiğinde onüç çocuğu ortaya çıktı diyorlar...
Yaşar'ın küçüğü İsmail, çok büyük ihtimalle, Dolaksızın İsmail'in adını taşıyor... Anası Nadire Hanım, Dolaksızın İsmail'in son çocuğu, halen çocuklarıyla Çatalca'da yaşıyor...
Dolak Mehmet Kırım
Dolaksızın Salih'in en küçük oğludur, 1914 yılında doğdu. Ona takılan 'Dolak' lakabı, sülale lakabının kısaltılmış hali olabilir.
Patlaklardan Fadik ile evlendi; Küpelilerin Süleyman (Bekçialinin babası) ve Danaların Hüseyin ile bacanak oldular... Çocukları; Ahmet, Osman, Hazel, Fatma ve Gülşah'tır. Büyük oğlu Ahmet, Paşanın Hüseyin kızı Satı ile evlendi. Diğer çocukları ise Anıtkaya dışından...
Kayınbiraderi Ömer ile koruculuk yaparken 1957 yılında bir olaya karıştı. O yıllarda koruculara beylik tüfek veriliyordu... Gerçi cinayete sebep olan patlamanın onun tüfeğiyle alakası olmadığı söyleniyor... Sonuçta Kürtırzasını öldürmekten yattığı 18 yıl hapisten sonra Anıtkaya'ya döndüğünde ailesi dağılmıştı... 1981 Yılında tek başına vefat etti...
Gösterişli bir atı vardı. Genellikle onunla gezer, Dağ bekçiliği filan yapardı. Düğünlerde eyerleyip süslediği atını alır bazen binip bazen yedeğinde volta atardı. Gelin inmeden önce ve gelin indikten sonra keyfi yerindeyse çocukları yedeğindeki ata bindirir, keyfine keyif katardı. Dolağın atına binmek, biz çocuklar için erişilmesi güç bir şeye uzanmak gibiydi...
Dolağın Büyük oğlu Ahmet'in 2004, küçüğü Osman'ın ise 2009 yılında vefat ettiği biliniyor... Çocukları ve varsa torunlarına dair başka bilgi edinemedim, zira şimdi Anıtkaya'da Kırım soyadını taşıyan kimse bulunmuyor...