Oğlanevinde bu seferki telaşın sebebi çeñiz gaynısı hazırlığı... Gelinin çeyizinin getirilip kendisinden önce evinin yerleştirilmesi, hazırlanması gerekir. Çeyizin taşınması çok eskiden kağnı vasıtasıyla yapılırmış. Bu yüzden çeyiz kağnısı anlamında bu isim verilmiş. Devran değişip kağnılar kullanımdan düştükten sonra daha büyük öküz arabasıyla yapmışlar. En sonunda traktör yaygınlaşınca onun römorkuna yüklemeye başlamışlar; lakin bütün bu süreçte neyle taşınırsa taşınsın buna çeñizgaynısı demeyi bırakmamışlar. Hala öyle bilinir, öyle söylenir...
Kağnı zamanlarında çeyiz küçük bir kağnıya bile sığarmış. Bir kazan, bir tencere, bir haba, bir heybe, bir döşşek, bir yorgan, bir yastık... Ben bu dönemi bilmiyorum, öküz arabasının çeñizgaynısı olarak kullanıldığı belki de en son örneği gördüm. Beygirlinin Çeyrekömerin düğünüydü galiba, öküzlerin boynuzuna portakal takılmıştı. Belki de o portakalların hatırına unutmamışım... Sonrası malum, çeñizgaynıları hep moturarabası (traktör römorku) idi...
Hadi gidip çeyizi getirelim... Bu kadar basit değil, onun da yolu yordamı var. Her şeyde olduğu gibi, kalıplaşıp adet haline gelmiş bir sürü merasime tabi...
Çeñizgaynısı oğlanevinden çalgıyla yola çıkar. Güveyiyle sağdıcı berbere bırakıp gelmişlerdi ya, onlar traşını olurken bu işi de aradan çıkarmak çalgı için iyi bir fırsattır. Oğlanevinden birkaç genç kız ve oğlan çocuklarıyla motuarabasına kurulurlar. Amma güveyinin dayısı veya eniştesi de kafilede bulunmalıdır; çünkü oradaki ağa temsilen kendisi olacaktır. Ağalık kolay yapılamadığına göre biraz sonra olacaklara katlanacak... Çeñizgaynısı kızevine doğru aheste ilerlerken bunlar davuluyla düdüğüyle coşkulu bir şeyler çalarlar. Bu boş gidişin önemi yoktur, çalgı ve coşkudan maksat geldiklerini haber vermek... Asıl iş kızevinde çeyiz yüklendikten sonra...
Çeñizgaynısı bırakıldıktan sonra çalgılar dönüp berberde bekleyenleri alıp oğlanevine götürecek. Onları bıraktıktan sonra da tekrar gızevine gelip bu sefer dolu çeñizgaynısına eşlik etmelidir...
Çeyiz ve diğer eşyalar yüklendikten sonra çeñizgaynısının oradan ayrılması kolay olmaz. Dedik ya her şey adetleşmiş, attığın adımda karşına bir şey çıkar... Kızevinden birilerine istediği bahşişi vermezsen kağnıyı biraz zor götürürsün. 1960'ların başında Macuralinin damarına basmışlar;
-'Kendine güvenen gelsiñ, öküzünü tarlasını satmadan çeñizgaynısını götürebileceği görmüyon!' diye meydan okumuş. Çeyizi götürmeye gelen kişiye kızmış da olabilir... Körhocanın düğüncüleri arasından kimse ortaya çıkmaya cesaret edememiş. Susuzlu Abdullah Ağa hariç... Körhoca o yıllarda Susuz'un hocası olduğundan oradan da düğüncüleri var... Abdullah Ağa varmış Macuralinin karşısına, ne verdiyse ve ne dediyse, Macurali 'Sen değil de başkası olsa tarla sattırmadan çeñizgaynısını goyvemicedim' deyip bırakmış... Bu olayı bazıları, çivi çiviyi söker; macur inadını bir başka macur kırdı, diye yorumluyor...
1970'li yıllara gelindiğinde yine çeñizgaynısı önüne durulup bir şeyler isteniyordu; ancak bunlar öyle ciddi şeyler değil, düğünü güzelleştirecek, ama dayıyı da zorlamayacak miktarlardı. Hem isteyen gelinin babası değil, yakınlarından biri olurdu. Hatta dışarıdan, ilgisiz birileri de isteyenler arasında olabilir. Mesela arabanın tekerini sökerler, alacağını almadan vermezler. Üç tekerli arabayı götürebilirsen götür. Bazen de kağnıya ket vurmaktan başka, dayılığını yapmayanı ayrıca cezalandırırlarmış. Patırın Hasan'ın düğününde Hakkıların Hakkı'yı gölete basmışlar mesela...
Tabi çeñizgaynısı getirme hep olaylı bitecek değil. İstekler ileri sürülüp mesele kolaylıkla çözülenler çoğunlukta... Gasaphüseyinin düğününde çeñizgaynısı başındaki dayı, Esenin Hasan imiş. Bir kaç genç (birilerinin de fişteklemesiyle) arabanın önüne geçmiş, '10 Kilo sucuk isteriz!' diye tutturmuşlar. Dayının eniştesi olan Tellilelerin Halil (o vakitler durumu iyiymiş), 'Tamam, işte dükkan, ne isterseniz alın.' deyince bırakmışlar...
Bütün engeller aşılıp çeñizgaynısı dönüş yoluna düşünce yine davullar gelmiş olur ve çalmaya başlarlardı. Araba dolu olduğu için artık çeñizgaynısının ardından yürüyerek çalarlar. Traktör sürücüsü yolunu uzatır. Çeyiz ve gelinin diğer ev eşyalarını daha fazla kişinin görmesi istenir...
Burada zikredilmesi gereken bir husus da aynadır. Daha önce oğlanevi tarafından alınan ağaç çerçeveli bir ayna, çeñizgaynısına dahildir. Onu güveyinin yengelerinden biri kucağında tutmalıdır. Çeyizlerle tıka basa dolu moturarabasında insan olarak sadece yenge bulunur ve görevi eve varana kadar aynayı düzgün biçimde tutmaktır. Tam olarak anlamını ve nasıl yerleştiğini bilemediğim bu adetin, ne zaman kaldırıldığını da bilemiyorum...
Oğlanevine gelen çeñizgaynısı alayını, sabırsızlıkla bekleyenler karşılar. Çeyizi gelinevine yerleştirme görevini almış bu sabırsızlar, bir an önce vazifelerini tamamlayıp düğüne katılma derdindedirler. O hay huyla çeñizgaynısı boşaltılırken çalgıcıları başka bir görev beklemektedir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder