Şimdi Misginin evin bulunduğu yerde eski hamam varmış. Elde bir fotoğraf olmadığından eski binanın konumunu, yönünü, biçimini bilemiyoruz. Tam olarak zamanı anlaşılamasa da, orası 1954-55 gibi yıkılmış.
O günün şartlarında Eğret halkının olduğu kadar çevre köyleri için de özellikle düğünlerde büyük ihtiyaç duyulan hamam inşaatına hemen başlamak istemişler. Elde bulunan defter bölümünde buna dair alınan kararlar görünmüyor, önceki Muhtar döneminde yahut Tırakanın ilk günlerinde bu karar alınmış olabilir. Belki de alınan karar deftere kaydedilmedi; iş bitimine yakın bir zamanda akılları başlarına geldi, 1956 sonunda şöyle bir karar yazmışlar: "Köyümüzde hamam bulunmadığından yeni bir hamam yapılmasına ve bu hamam için lazım gelen malzeme ustalık ve sair bütün masrafların sarfı için senet karşılığı olarak Muhtarın yeteri kadar sarf etmesi hususunda kendisine yetki verildiğine söz birliği ile karar verildi. 17.11.956" Bu kararın en az bir yıl önce alınıp inşaata başlandığı kesindir...
Eksiltme usulüyle yapılan ihaleyi 'Paşaköylü Müteahhit İbrahim Yanar' yükleniyor ve 1750 lira depozito/teminat yatırarak işe başlıyor. Nisan - Ekim 1956 aralığında bir çok kere istihkakından ödeme yapılıyor. Belki ödemeler daha önceden başladı, orasını bilemeyiz...
Bu durumdayken köylünün angaryaya koşulmuş olması gibi tuhaf bir durum karar tutanaklarına yansımış. Özellikle taş, kum gibi malzemelerin temini konusunda uygulanan bu angarya (tutanakta imece denilmiş, ama onda gönüllülük esastır) yetmiş yıl sonra bile Eğretlinin hafızasından silinmemiş. Çünkü katılmayanlara ceza kesilmiş, ikinci ve üçüncü tekerrüründe katlanan cezaların en nihayetinde 'haczen' tahsiline karar verilmiş.
Kendisine ceza kesilen hane reislerinin bazıları; Aliefe, Halilefe, Hafız, Mollaosman, Urganlı, Coruk, Tatıresil, Cavanınibram, Müdüroğlu, Tellilerin Gocahasan, Hassönlerin Gocaömer, Hacellerin Mısdık, Çatalların Kırtümmet, Hacızekeriya, Hacıların Kelidiriz, Sıntırların Kelhasan, Sıntırırmızan, Yarımçakmak...
Yörük Kerim Demir İhtiyar Heyeti, yani Tırakanın azalarından biri olduğu halde onun hakkında da tutanak tutulmuş. Ceza vermemişler, ama bir daha vazifesine gitmezse azalıktan azledileceğiyle tehdit etmişler. Meğer İhtiyar Kurulu aralarında işbölümü yapmışlar, nöbetleşe angarecilerin başında bulunma konusunda anlaşmışlar. Bu, nöbetine gitmeyince olan olmuş...
Angare işinden başka ücret karşılığında çalıştırılan köylüler de var. Sonradan okul bahçesine doğru düşen taraf Bilallerin Apil'e kazdırılıyor; yine ona ocaktan taş çıkarma işi veriliyor. Turabilerin Salih ve Ahmet Külte, Teke Hüseyin Öncül, Takgasların Mahmut Öncül, Garahmet Özdemir (Halis'in babası), Cıldır Abdurrahman Keleş, Halil Keleş, Dönelerin Hasan Çalışır, Delibayram Ali Aydın, Potuk Mevlüt Gülen, Gıllıoğlu Kazım Yavuz, Galgancıların Osman Aytar, Terlemezlerin Memiş Ahmet Terlemez, Irafanın Hasan Dalgalı gibi isimler de çeşitli zamanlarda inşaatta çalıştırılıp kendilerine ödeme yapılmış.
Bundan başka Yeniceli duvarcı ustası ve biri Karacahmetli diğeri Ürgüplü iki sıvacı ustasına uzun süren işler verilip ciddi ödemeler yapılıyor. Daha başka boya badana, yalıtım gibi bir sürü Müteahhidin yüklendiği işleri, birilerine vererek hep İhtiyar Heyeti yaptırıyor...
Müteahhidin işini köylüye yaptırma gibi bu tuhaf durumun sebebi 1956 Kasım ayında anlaşılıyor. O karar şu: "Köyümüze yeni yapılan hamamın eksiltmesinde Müteahhitliği üstünde kalıp kati teminat olarak 1750 lira yatıran İbrahim Yanar’ın şimdi hamam bitmiş olduğundan ve zaten bütçesi zayıf olup da hamam inşasını yarıda bıraktığından sonra Köyümüz emaneten Nafia Müdürünün nezareti altında yaptırdığından hamamın yanışından sonra yani bugün bu teminatın Müteahhide ödenmesine oy birliğiyle karar verildi. 17.11.1956"
İbrahim Yanar işi yarım bırakınca Tıraka ne yapsın, Valilik ve Bayındırlık'a gidip akıl danışıyor, onlar da köyün imkanlarıyla yapmalarını söylüyor. Bütün o huzursuzluk sebebi angare ve cezaların kaynağı bu...
Karardan anlaşıldığına göre Köyümüz namına yapılan yeni hamamın test ateşlemesi 17 Kasım'da yapılmış. Halkın hizmetine açılması o kadar kolay olmayacak. Yenisi dursun, eskisine bakalım...
Eski hamam tarihi filan, ama orası da büsbütün köhne değildi. Yıkıntısından çıkan malzemeler büyük ölçüde sağlam olup tekrar kullanılabilecek durumdaydılar.
Beylik söğütleri ve kavakların yanında eski hamamdan çıkan kiriş, döşme, direk, tahta, kapı, pencere, çerçeve ne varsa satışa çıkarıldı. 26 Adet çam döşme Ömer Tüblek, bir çerçeve Sıhhıye Memuru Fevzi Kesecik, bir kapı Halil Keleş, bir sövesiz kapı Ahmet Asan, bir kapı Mustafa Şen, dört kapak tahtası Kadir Taşkın, üç kiriş ve altı öz döşme Kazım Kaçmaz, iki kanatlı bir dış kapı Arif Varlı, 16 hamlama direk Mehmet Kök, 54 çam döşme Hamdi Honça, 30 çam döşme Ali Çalışır'a Eylül ayı içinde satıldılar. Bu malzemelerin çoğu belki de yeniden kullanıldıkları yerde hala yaşıyorlardır...
Yalnız kullanıma yaramayan ancak yakacak olarak değerlendirilebilecek parçalara ilgi olmayınca şu karar yazılıyor: "Köyümüz şahsına ait Eski Hamamdan çıkan tahta ve ağaçlar 956 Yılı Köyümüz namına yapılan yeni hamama sarf edilip de kesinti ve kırıntı tahta ve ağaç parçaları ihale gününde sahip çıkan bulunmadığından Afyon Nafia Müdürüne yakmak için kilosu dört kuruşa verilmesine karar verildi. 21.9.956"
Yeni hamama dönelim... İnşaat bitti, tesisat düzenek tamamlandı, 4 ton çam odunu ve 12 ton kömür alındı, test kızdırması yakıldı... Bundan sonrası kararda şöyle ifade edilmiş: "Köyümüze yeni yaptırmış olduğumuz hamama bir çok zamanlar Köyümüz Muhtarı Abdurrahman Zenger tarafından Cuma günleri köylünün en toplu bulunduğu Cuma namazında köylüye duyurulmuş ve tellal ile de mahalle aralarında etraflıca izah edildiği halde talip çıkmadığı, iki ay kadar bir müddet Afyon’da hamam hususlarından anlar kimselerle temas edildi ise de Köy hamamı olduğundan zarar çekerizcesine cesaret edip de talip çıkmadığı, emanet gelmek isteyenler Köyde şüphe hasıl edeceği nazara alınarak..."
İhtiyar Heyetinin ızdırabını anladınız mı? Âlâyıvâlâ ile yapılan hamamı işletecek kimse bulamıyorlar... Yukarıdaki ifadeler 1 Ocak 1957 tarihli karardan... Yalnız durum o kadar da kötü değil; aynı karardan anlaşıldığına göre mesele hallolmuş... Olay şöyle gelişmiş; Tıraka Eyüpçetine demiş ki;
- 'Yav sen bunca yıllık esnafsın, işletmeden anlarsın, ne diye fellik fellik adam arıyoruz ki!' Eyüpçetin kabul etmiş bu teklifi... Yalnız Müteahhit kaçalıdan beri Vali ve Bayındırlık Müdürü ile istişare halindeler ya, onlar;
- 'Olmaz o iş' demişler, 'İhtiyar Kurulu üyesine iş verilmesine kanun engeldir!' Ama oğlu İbrahim'in hamamı yakmasına yasal engel yok diye de bir yol göstermişler. Bunun üzerine 'Köyümüz namına yapılan yeni hamamın' ilk işletmecisi olarak malum kararla İbrahim Çetin ile bir sözleşme imzalanmış oluyor.
1. Sene mukabili ikidir 1.1.1957 – 1.1.1959 arasına kadar yakma tarzı
2. Hamamın sıva ve boyası senede bir defa olarak Nafia Müdürünün kontrolü altında olmak üzere alan adama aittir,
3. Yüz liraya kadar olan ufak tefek tamiratlar kırık ve çatlakları yine alan adama aittir.
4. Hamamda iki lüküs bulunacak birisi içeride birisi (dış kapı önünde) bulunması şart,
5. Beş yüz lira para ve tarla ipotek yapılacak,
6. Hamamın çalışma tarzı kış ve yaz fasılasız sönmemek üzere çalıştırılması
7. Yıykanma tarzı 3 yaşından 10 yaşına kadar olanlardan 25 kuruş, 10 yaşından yukarı olanlardan 40 kuruş yıykanma ücreti alınması muhtemeldir,
8. Yalnız hamam takımı takunya bulunması,
9. Hamamcı tarafından hamam takımı verilecek olursa 60 kuruş ücret alınması,
10. Hamamın senelik ücreti 365 lira olup her ay başında 50 lira Köy Sandığına irat etmesi Köyümüz halkına Eyüp oğlu İbrahim Çetin bu şartları kabul ederek Köyümüz İhtiyar Kurulu da muvafık görerek İbrahim Çetin’e verilmesine oy birliği ile karar verildi. 1.1.957"
Şimdi biz eski hamam hakkında bir şey bilmiyoruz. Yıkılırken çocuk olanlar şimdi ihtiyarlık dönemindeler. 1956 Yılında 'Köyümüz namına yaptırılan yeni hamam' yıkılalı da bir kaç sene oldu. İlerideki kuşaklar ondan ve bizden nasıl bahsedecek acaba?