Rivayetlere göre Türk kavimlerinde yağmur, kar yağdırma gücüne sahip bir taş vardı, bunu özellikle savaşlarda kullanarak düşman ordusuna karşı üstünlük sağlıyorlardı Yada taşı adını verdikleri bu taşı sivil hayatta da kullanıyorlardı. Bu hususla ilk defa yıllar önce Osman Turan'ın Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi adlı eserinde karşılaşmıştım. Ondan daha geniş ve ayrıntılı bilgiyi Belleten'de buldum. Ayrıntılı bilgi için Ahmet Öğreten'in ilgili makalesine havalesiniz, Yada Taşının kaynağı hakkında ben size bir özet geçeyim.
İkinci Adem (as) kabul edilen Nuh Peygamber, gemi Cudi'ye oturup tufandan kurtulduktan sonra oğullarını cihanın dört bir yanına gönderiyor. Oğlu Yafes'i Asya steplerine yönlendirince, o kurak iklimde yaşama zorluğundan bahisle babasından bir yardım bekliyor. Bu mevzuda Nuh (as) Allah'a yakarıyor, bu yakarış sonunda Cebrail (as) elinde bir taşla beliriyor. Bu taşla dua edildiğinde yağmur yağacağı, sonra istendiğinde dineceği müjdeleniyor. Yafes taşı kolye gibi boynuna takıyor. İşaret edilen bölgeye yerleşip yağış ve kuraklık sorunundan uzak yaşıyorlar. Yafes'in ölümünden sonra bu taş oğlu Türk'e, sonra ondan ona derken en son Osmanlılarda 15. yüzyılda görülüyor. Taşın özelliği, yazılı tarafını yukarı çevirip dua edildiğinde yağış oluyor, ters çevrildiğinde ise duruyor. O kadar ayrıntılı yağış duasına cevap veriliyor ki, yağışın cinsi, süresi, şiddeti bile ayarlanabiliyor. Bu taş ile fırtına bile çıkarılabildiği söyleniyor. Zamanla bu taş olmadan da dua edilerek aynı sonucu alabildiklerini keşfediyorlar. Başka taşlara okuyup onları suya bırakınca da yağmur yağıyor. İşin taşta değil, o taşta yazılı duada olduğu anlaşılıyor. Allah'ın insanlara bildirmediği sayısız İsmi var, işte Cebrail'in getirdiği Yada Taşında o İsimlerden birisi yazılıydı. Bir başka rivayete göre de o taşta İsm-i Azam duası vardı. Türkler, başka kavimlerin bilmediği böyle bir hazineye sahiptiler.
Sonuçta bütün bu anlattıklarım menkıbeye dayanıyor. Menkıbede gerçeklik, mantıksallık aranmaz. Menkıbenin aslına değil faslına bakılır. Mevzunun sonunu bekleyelim.
Çocukluğumda Buñar'daki bir yağmur duasına katılmıştım. Başka zaman büyükler böyle toplantılarda çocuklara höt zöt ederlerdi, bu sefer dua merasimi boyunca hiç ses etmediler. Buñar havuzunun dengindeki alanda oturulup, kalkılıp bir şeyler okundu, eller kaldırılıp avuçlar yukarıda, aşağıda dualar edildi. Biz yine güldük, oynadık, ağladık (evet, ağlamamızı istemişlerdi) ama; hiç azar işitmedik. Bir koyun-kuzu sürüsü de yanımızdaydı, tuhaf şekilde onlar da meleyip duruyordu. Sonra bir şey oldu, bizden biraz daha büyük birkaç çocuğu Buñar'a attılar, gülerek çırpınıyor, eğleniyorlardı. Birisine ise avuç avuç çakıl taşı verdiler ve su bülken yerlere bırakmasını söylediler. Çoğuna anlam veremediğim hareketlerden sonra yağmur duası bitmişti. Köye dönerken herkesin gözü yukarıda, ansızın belirecek bir parça bulut görme derdindeydi.
Çocukluğumun bu unutulmaz olayından yıllar sonra öğrendim ki o yağmur duasının öncesi varmış. Bir gün evvelinden Akbaşların Mehmet (Karakaya) Hoca, köyü merkeze alan geniş bir daire çizerek arazi sınırlarını okuya okuya dolaşır köyü adeta manevi bir çembere alırmış. (Burada sınır çizme olayından bahsediliyor olabilir.) Bu esnada her bölgeden bir çakıl taşı alır torbaya koyarmış. Hocanın okuyarak topladığı bu taşlar köyde belirli kimselere dağıtılarak onların da dualar okuması istenirmiş. Ertesi gün toplanan bu taşlara toplu dua esnasında son bir okuma daha yapılır ve sonunda Buñar'ın gözelerine atılırmış. Çocuk aklıyla anlam veremediğim taşların sırrını, geçtiğimiz Kurban Bayramı arefesinde Buñar'ın yanından geçerken tesadüfen öğrendiğim bu hikayeyle çözdüm. Taşlar her anlamda yerine oturmuştu.
Cebrail (as) getirdiği Yada Taşında hangi dua yazılıydı bilmiyoruz. Eski Türkler yağmur yağdırma amaçlı suya attıkları taşlara hangi duayı okuyorlardı onu da bilmiyoruz. Belki de Mehmet Hoca rahmetlinin ve Anıtkayalıların Buñar'a attıkları taşlara okuduklarıyla Yada taşındaki aynı dua idi. Kim bilir.
Dünyada anlamsız bir şey yok; anlamını bilemediğimiz var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder