Sap çekme dönemi orakların ardından başlayan bir süreçtir. Ova köylerinden 15 gün kadar sonra arpalar erer, kelleler boyunlarını büktüğünde biçilme vakti gelmiş olur. Biçmeydi, deste-dırmıktı derken oraklar da biter. Yalnız henüz buğdaylar ermemiş olabilir, onların biçimine kadar arpaları halletmek gerekir. Duruma göre, eğer buğdaylar da olgunlaştıysa beklemeden hemen onların biçimine geçilebilir. O zaman sap çakme ile oraklar birlikte yürütülecek demektir. Harman sezonu böylece açılır. Harmanyerleri şenlenir.
Sapların başladığının en açık göstergesi arabalardaki değişikliktir. Hacim olarak geniş bir yük olduğundan sap taşımak için arabanın yan ve taban tahtaları kaldırılarak yeni bir aparat eklenir. Delece denilen bu aletle daha fazla sap çekebilmek için arabanın tabanına geniş ve hafif bir zemin oluşturulmuş olur. Ağaçtan yapılmış bir fileyi andırır, kenarları sağlamdır, ortalara daha hafif dallar çakılır. Arka tekerleri korumak için hafif yay biçiminde eğri dallar kullanılır. Ortaya da boydan boya sırf rahat oturabilmek için tahta uzatılır. Delece vurulduktan sonra tekerler ve makas yağlanır, araba sap çekmeye hazırdır. Delecenin önünün iki yanına tokalı urganlar uygun dürülerek bağlanır, ve yeteri kadar annat dişleri yere bakacak şekilde deleceye takılır. Bunlar sap arabasının olmazsa olmaz aksesuarıdır.
Tarla paklama sırasında desteler ne kadar düzgün yapılmışsa sap yükleyicisinin işi o kadar kolaylaşır. Annatı desteye saplayıp yükünü alır ve omuzuna koyar. Arabaya kadar öylece yürür. Bu esnada annattaki saplar düşüp dağılmamalıdır, aksi halde her şey berbat olur çünkü o sapı tekrar toplamak artık neredeyse imkansızdır. Daha deste yaparken sap kelleleri destenin sol yanında olmalı ki alırken de yükleyici annatın soluna alabilmeli ve arabaya koyarken de bu taraf içeriye gelebilsin. Kelle kısmı daha ağır olduğu için sap o tarafa ağgın olur, eğer bu şekilde yüklenmezse o arabadaki saplar harmana varmadan kayıp düşer.
Arabayı doğru yüklemek yükleyici kadar çinneyiciye de bağlıdır. Yükleyici tarafından getirilen sapları deleceye usulüne uygun yerleştirmek için bir kişi arabaya çıkar. Bu genelde bir kadın veya bu işte usta bir ihtiyardır. Elinde bir dirgenle aşağıdan annatla uzatılan sapı karşılar düzgün bir şekilde yerine oturmasını sağlar. Evet her gelen annatın nereye konacağına çinneyici karar verir. Çünkü nerede sap eksikse en iyi o görmektedir. Doleşimi de o takip eder. Doleşim (dolaşım) arabaya yüklenen bir sıra sap miktarıdır. Annatlarla arabanın dört yanı dolaşılıp yüklendiği için bu ad verilir. Doleşime konulan ilk annat sapa gafa(kafa) denir. Arabanın sol önüne veya sağ arkasına konulur. Sonrakiler sırayla bir öncekinin sağına konulup ona yaslanır. Sona gelindiğinde önce kafaya bir annat konulup kalmışsa araya yarım veya bir annat sap konulur. Sonra arabanın önü ve arkasındaki açıklık yeteri kadar sapla doldurulur, bunlara gapak (kapak) denir. En sonunda ortadaki kuş yuvası gibi kalan boşluk da yeteri kadar sapla doldurulup iyice çinnenir. Sap kelleleri hep içeriye gelir, annatla konulan saplar hep birbirinin üstüne biner, kelepçe gibi birbirini tutar. En son ortaya atılıp iyice çiğnenen saplar tamamını sıkıştırarak tutar. Böylece bir doleşim tamamlanmış olur. Bu şekilde sapın durumuna göre 4 veya 5 doleşim sap yüklenebilir. Duruma göre takviye olarak son doleşimin üstüne bir kaç annat daha yüklenebilir. Bunlar yalnız kafalara eklendiği için bu duruma "gafaya goma" denir. Ortalama bir doleşim yaklaşık 20 annattan oluşur. Bütün bunlara tabi çinneyici belirler.
İnsan yaptığı işin görünmesini ister. Marifet iltifata tabidir derler ya, o hesap. İyi yüklenilmiş bir sap arabasında pay sahibi olan yükleyici ve çinneyici arabanın sağlamlığını istediği kadar düzgün ve güzel görülmesini ister. Çinneyici onun nasıl görüldüğünden habersiz, aşağıdaki yükleyicilere bunu sorduğunda "gaşşık gibi" cevabını alınca sevinir. Neden öyle denildiğini bilmiyorum; dengeli, düzgün ve güzel görünen sap arabalarını böyle nitelerlerdi. Şimdi düşünüyorum da biçim olarak aşık kemiğine benzediğinden "aşşık gibi" diye diye zamanla değişmiş bir benzetme gibi geliyor.
Yükleme işi bittikten sonra urgan çekme faslı başlar. Delecenin önünden arkaya doğru tekerlerin dengine gelecek şekilde çekilen urgan, eğer araba doğru yüklendiyse sapların tam ortasından, kelle içeride sap dışarıda kalacak şekilde sıkıştırır. Sıkışmanın tam sağlanması için çinneyici urganın iki yanına özellikle kafaların olduğu yerde basar veya dirgenle vurarak yeteri kadar sıkılaşmasını sağlar. Urganın ortasındaki toka kullanılarak sıkılık biraz daha arttırılır. Urgan çeken ipin ucunu beline dolayarak sıkıştırma işine nihayet vererek bağlar. Diğer yanın urganı da aynı şekilde çekilince bu iş de bitmiştir. Lakin urgan çekerken de denge gözetilmeli, iki urgan da aynı derecede sıkıştırılmalıdır. Aksi halde arabanın dengesi bozulur.
Urganla yeteri kadar sıkıştırılıp sağlamlaştırılan araba artık yola çıkmaya hazırdır. Lakin yine de düşmeye meyyal saplar varsa buradayken düşsün, yolda düşüp de kaybolmasın diye araba dırmılanır. Bu gocadırmıkla rabayı tarama gibi bir şeydir. Böylece birkaç annat daha sap ortaya çıkmış olur. Eğer tarladan götürülen son araba değilse bu, bir sonraki sefer için bir kenara çekilir bu döküntü saplar. Bir daha bu tarlaya gelinmeyecekse, yani son sefer ise arabanın üzerine atılır veya "kurdun kuşun hakkı" denilerek orada bırakılır.
Son seferde bir şey daha yapılır yola çıkmadan: Helalleşme. Hasat bitmiştir, o yıl için bir daha o tarlaya gelmeyeceklerdir. Bir süre görüşemeyeceği dostuyla vedalaşır gibi bir merasim yaşanır. Bunu genelde tarlanın sahibi yapar. Hatırladığım kadarıyla şuna benzer şeyler söylenir tarlaya: "Hadi tarla, hakkını helal et, benden yana helal olsun. Allah taşına toprağına, gurduna guşuna bin bereket versin. Goyup giden nurda yatsın..."
Yüklenen spın son durağı harmanyeri olacaktır; lakin oraya ulaşana kadar epey bir yol almak gerekebilir. Taşlı ve sert yolardan geçerken sırsılan arabanın yükü oturuşur, yerleşir. Yükleme sırasında yapılan bir hata ise böyle bir yolda pahalıya patlar. Doleşimlerden biri kayabilir, bunun önüne geçmek için sakat duran doleşim altına annat saplanır. Veya yol indirli bindirliyse araba devrilebilir, bunu önlemek de sakat yollardan geçerken dikkatli olmak ve gerekirse deleceye destek olmaktır. Her şeye rağmen sap çekme zamanında yol kenarlarında kaydırılmış sap yığınlarına ve devrilmiş arabalara rastlamak nadirattan değildir. Gaşşık gibi yüklenen arabaların başına bir şey gelmez.
Harmana ulaşan sap arabasını boşatmak kolaydır artık. En son yüklenen annattan başlanarak yere atılacaktır. Tabi önce urganlar çözülmeli. Delecenin iki yanına yıkılan sap yığınları ıraması oluşturur. Arabanın ön ve arkasına sap yıkmamaya özen gösterilir. Kazara düşen olursa iş bitiminde ıramasa çekilir. Harmanyeri sıkıntı olduğu zamanlarda sapı rastgele yıkmamak önemliydi, bunun için mutlaka ıramas yapılırdı. Çocuk gözünde bazen dağ gibi görünürdü bu ıramaslar. Delecede kalan tek tük saplar elle temizlenir, ortadaki sap ve dene gübürü ise bir tutam sapla süpürülür böylece araba tekrar gitmek için hazır hale gelirdi. Sabah ve akşamın serin zamanlarında sap çekmek tercih edilirdi. Hatta ayın aydınlığında gece bile sapa giden olurdu. İşler sıkışıksa gün boyu sap çekilebilir tabi. Böylece günde 7-8 sefer yapılabilir; amma mesela Ağıllanaltından getiriyorsan ancak bir sefer yapabilirsin.
Traktörler yaygınlaşınca onun römorkuna delece vuruldu. Kocaman delecelerdi. Sonra ona de gerek kalmadı, römorkun kapakları açıldı, delece vazifesi gördü. Sap yüklenmeden önce altına halat yerleştirip sapı o halatla motur gücüyle indirdiler. Böylece ıramas devri bitmiş oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder