Onun adını ilk duyduğumda 2000 yılındaydık. Eğret'in meşhur ürünlerinden biri olduğunu, eskiden hemen her evde bu kilimden dokunduğunu, kızlar çeyizlerine mutlaka bir parmaklı kilim koyduğunu, literatüre "Eğret Parmaklı Kilimi" diye geçtiğini duyduğumda hayli şaşırmıştım. Çakırlar'ın Ayşe (Erdem) Nine dokuyucuların son temsilcisiydi. Bu konuda birilerine mülakat da vermişti. Sonra O da göçtü gitti.
Afyon kilimleri ile ilgili yapılan çalışmalarda Parmaklı kilimin kaynağı olarak Eğret ve ona yakın köyler gösteriliyor. Anladığım kadarıyla kilimin kenarındaki kısa şerit motiflere benzerliğinden dolayı parmak adı veriliyor, bu motif en çok da Eğret'te sevilip dokunduğu için Eğret Parmaklı Kilimi diye anılıyor. Bir yerde deniyor ki: "Eğret'te büyük bölümü parmak desenlerinden oluşan parmaklı kilimler dokunmaktadır."
Alttaki resim-yazı Suzan Bayraktaroğlu'nun "Afyon Yöresi Yörük Kilimleri" çalışmasından. Parmaklı kilimler için bir bölüm ayırmış. Kaynak olarak A.Topbaş'ın III. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumundaki bildirisini göstermiş. Henüz ulaşamadığım bu makale "Afyonkarahisar Anıtkaya (Eğret) Yöresi Parmaklı Kilimleri" adını taşıyor.
Parmaklı kilimlerle ilgili tarihi ve kaynağı meçhul bir metin buldum. Yukarıdaki sempozyumda verilen tebliğin sunuşu gibi duruyor. İçerdiği bilgiler önemli olduğu için onu da yan tarafa ekledim.
Bütün bunlardan sonra hatırladım, rahmetli ninemin kıyamadığı bir kilim vardı. Namazlağıdan biraz daha halliceydi. Yaz kış guzine ile belki ninemle aynı yaştaki sandık arasında yayılı dururdu. Evin ortasına yayılan kilimler kaç kere değiştiyse de ona hiç bir zaman kıyıp da bir kenara atmamıştı. Bazı yerlerindeki adı her ne ise asıl iplikler kalmış diğer dokuma ipleri dağılmış, kilim fileye dönmüşse de öylece hep yerinde serili kalmıştı. Bazı yerleri pırasa kökü gibi pülçüklenmişti, rengi de biraz solmuş neredeyse çula dönmüştü. Yine de kıymetten düşmedi. Ağırlıklı olarak kızıl kiremit rengi ve açık saman rengi hakimdi diye hatırlıyorum. Belki renkler canlılığını yitirdiğinden bana öyle görünüyordu, belki de baştan beri o renkteydiler. Gavur küfüründe soğan kabuğuyla boyadığımız yumurtanın rengi gibiydi... Sonra ne olduğunu bilmediğim o kilim meğer parmaklı kilimlerden birisiymiş. Belki ninem kendi elceğiziyle dokuduğu için ondan hiç vazgeçmediydi.
Keşke bir resmini çekeydim müzeye koymaya...
Bir başka araştırmada ise resmi görülen halı şöyle tanıtılmış: "Kilimin iç dolgusunda kırmızı zemin üstünde yanyana ikişer adet olmak üzere dört sıra, kenarları parmak şeklinde uzantılı madalyonlar vardır. Parmak şeklindeki uzantılar Afyon-Eğret yöresinde
dokunan kilimlerin tipik özelliğidir. Bunların içine de dört köşesinde birer koç boynuzu olan baklava motifleri yerleştirilmiştir."
Vakıflar Dergisi'nin Aralık 2014'teki 42. sayısında yayınlanan araştırma, Serpil Özçelik'e ait. Görseli verilen halı ise Afyonkarahisar Ulu Cami kaynaklı ve 18. yüzyılda dokunmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder