22 Ağustos 2021

Harman Yelinen

 

    Düğenle yeteri kadar sürülüp saplıktan samanlığa terfi eden harman yığınına tınas diyoruz. Uzun bir saman yığını gibi görürsün sen onu. Göründüğü gibi kabaca saman değildir. Harman kelimesindeki bütün anlam ağırlığıyla birlikte, aylarca dökülen alınterinin karşılığı dene yükünü de bağrında saklamaktadır. İçteki bu gizli hazinenin açığa çıkartılması, dene ile samanın birbirinden ayrılması gerekir. Bunun adı savurmadır ve sıra ona gelmiştir.

    Yaz günlerinin bu döneminde, Ağustos ortalarından itibaren gece-gündüz sıcaklık farkı oldukça büyür. Yağmur hariç, havanın her durumunda yapılacak bir iş mutlaka vardır. Çiğ düştüğünde sap çekilir, serinlikte orak biçilir, sıcakta düğen sürülür. Rüzgar çıktığında yapılacak iş ise harman savurmaktır. Yalnız bu rüzgar günün her vaktinde çıkmaz bu dönemde. İkindiden sonra, akşama yakın önce hafiften başlar, günbatımına yakın şiddetlenir. Poyrazdır bu, yolu gözlenendir, beklenendir. Esmeden dene meydana çıkmayan yeldir.

    Poyraz gelmeden yabalar, çıbıklar hazırlanmıştır. 1-1,5 metre boyunda kuru çirpiler ucu sivriltilerek toprağa saplanır ki savurma esnasında saman ile dene arasında bir sınır teşkil etsin. Çıbık dediğimiz bunlar. Yaba ise harman savurma aleti. Sert ağaçtan tek parça olarak yapılmış dört dişli ahşap kürek gibi düşünülebilir. İleşberin en hususi aletlerindendir, kimseye öndüş verilmez zira çabuk kırılır. Teneke ve ince çivilerle yamansa da bir daha eski ayarını sağlayamazsın. 

    Yaba ileşberin bir adam boyu uzamış eli gibidir. İnsan elini nasıl ustalıkla kullanırsa ve bu doğuştan gelen bir kabiliyetse, ileşber de yabayı aynen eli gibi maharetle kullanır. Rüzgarın yönü ve kuvvetine göre yabaya alacağı miktarı ayarlamak, yabanın yükünü fırlatma yüksekliğini belirlemek, hangi yüksekliğe ulaşınca yabaya ne miktar kavis vereceğini düşünmek ve daha başka işlemlerin tamamını aynı anda yabayı kullanarak yapabilmek azbuz iş değildir. 

    Rüzgar çoğunlukla kuzeyden beklendiği için tınas yığılırken doğu-batı ekseninde olmasına dikkat edilir. Öyle olunca savurma işi kolaylaşır. Harmanyerinin fiziki imkanına göre nasıl kolaya gelirse öyle de yığılabilir ama rüzgarın yönü düşünüldüğünde dediğim biçim tercih edilir. Hazır yel çıkmışken bu işi bitirmek için yaba sayısı kadar kişi tınas üstünde savrum yapabilir. Yel şiddetliyse fazla yükseğe savrulmaz, çünkü saman çok uzağa uçar hem de dene samana kaçabilir. Yel hafif ise yükseğe savrulmazsa bu sefer saman ile dene ayrılmaz, savurma işi gerçekleşmemiş olur. Bütün bunlarda dikilen çıbıklar tınası nereye kadar savuracağını belirleyen sınır çizgisi gibidir. 

    Usta bir savurmacının her fırlatışından sonra hemen ayaklarının dibine gökten patır patır dene yağar. Fakat bir tane dene bile kafasına düşmez. Aceminin ise garnına-goynuna her tarafına hem dene hem saman dolar. Gerçi harmanda samandan kaçış yoktur. Derler ki "Hiç yimedim deyen harmanda bi sele saman yir."

    İşin sonuna doğru artık çeç meydana çıkmaya başlar. Savurma işi hemen hemen bitmiştir. Ağırlıkları itibariyle sapın dirsek kısımları, yani buğum noktaları da denenin içinde kalmıştır. Ayrıca küçük taşlar da deneyle karışık bu çecin içindedir. Savurmayla saman uçmuş ama bu ağır atıklar çeçde kalmıştır. Tam temizlik için çalkama yapmak gerekir. Gözerlerle yapılan bu iş sonunda artık tertemiz dene meydana çıkmış olur. Zaten akşam olmuştur. Bir sonraki harman savurma için düzen takan bir kenara bırakılır.

    Gara patoz ile düğen sürme bitmişti, savurmalı patoz ile de harman savurma sona erdi. Başlık anlaşılmadıysa Anıtkaya'da hala kullanılan sözün tamamını yazayım: Harman yelinen, düğün elinen.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder