O yıllarda
Eğret'e gelen Macurlardan biri de Gümülcineli Ahmet idi... Babası vefat etmiş, annesi sağ görünüyor, ama
Eğret’e yalnız geldi. Babası Abdi vefat etmiş; amma Rumeli'de vefat etti, amma
burada, orası meçhul... Annesi Selime Hanım hakkında da bilgi yok… Başka
kardeşleri var mıydı, varsa ne oldu, onları da bilemiyoruz; tek bilinen Eğret'e
geldiği... Gümülcine’de 1885 Yılında
doğan Abdi oğlu Ahmet, Eğret Kütüğüne ‘Gümülcine Muhaciri Ahmet’ olarak
kaydedilmiş…
Sonradan
öğrendiğimiz hikayesine göre Gümülcineli Ahmet, Kırcaali’de Selime Hanım ile
evlenmiş. Hüseyin kızı Selime Hanım, 1892 Karcali doğumludur. Bu evliliğin
Balkan Savaşlarından çok önce gerçekleştiğini düşünebiliriz. Zannedersem
çocukları yok, o karışıklıkta nasıl olduysa ayrı düşmüşler, karısı orada
kalırken Ahmet Anadolu’ya kapağı atmış. Eğret’e geldiğinde yalnızdı, ama hep
öyle kalacak değil. Himmetoğlu Halil’in kızı Aliye ile evleniyor. Aliye Hanım
da anası itibariyle Danalara bağlanır, yani bir bakıma Danagızı diye lakaplanan
Hatice Hanımın kızıdır…
Macurun,
Balkanlarda kalan karısı Selime Hanıma dönecek olursak… Kocasının gidişinden
sonra Selime Hanım yine Kırcali’de başka bir bey ile evlenmiş, Mustafa adını
verdikleri bir oğulları da olmuş. Kocası vefat etmiş; ama göç yolunda mı öldü,
yoksa Kırcali’de mi yahut Anadolu’da mı öldüğünü bilemiyoruz. Sonunda araya
taraya eski kocasını Eğret’te buluyor.
Lakapları 'Adalılar' imiş...
Neden böyle dendiği hiç bilinemeyecek; ama bu lakapta asıl memleketleriyle
ilgili bir ipucu bulunabilir... Gümülcine Macuru Ahmet’in iki eşi, onlardan
olan çocukları ve bir üvey oğlunun hikayesi, Adalıların hikayesidir.
Macur Ahmet
Eğret'e Himmetoğlu/Tekirgızıların Halil kızı Aliye ile
evlenerek tutunuyor. Aliye Hanımın erkek kardeşi yok, bir küçük kız kardeşi var
Şerife; o da Tekelioğlu Nuri eşi olacağından Gümilcineli Macur
Ahmet ile Tekeli Nuri bacanak oluyorlar... İlk zamanlarda Aliye Hanımın çocuğu
olmadığı anlaşılıyor, olduysa da erken ölmüş. Zaten 1925 doğumlu ilk çocuk
kaydı Seyid Ahmet var ki, iki yaşındayken vefat ediyor.
1931’de
Vefat ettiği kaydedilen Macur Ahmet’in hayatta kalan oğlu Abdi, bundan önceki
bir tarihte doğmuş olmalıdır. Babasının adını verdiği bu oğlu, ileride
Eğretlilerce ‘Şekerim Abdi’ diye
lakaplanacaktır. Sonradan İzmir’e yerleşti, Hayriye Hanım ile evlendi. Çocukları
olmadı, Ali adında bir çocuğu evlat edindiler… Şekerimabdi hakkında bilebildiklerimiz bu kadar.
Şekerimin Annesi Aliye Hanım 1943 yılı başlarında
vefat etmiş. Bacıdede onun vefatını ‘Kelhasanların Aliye Nine’ diye kaydetmiş.
Tekirgızıların Kelhasan (Gambırömerin babası)na istinaden bu tanımlama yapılmış
olmalıdır. Soyadı uygulaması sırasında kocası Macur Ahmet hayatta olmadığı için
Aliye Hanım kendi babası ve amcaları Tekirgızıların soyadı olan Haykır’ı almış
olması da normal kabul edilebilir. Gümilcineli Macur Ahmet sağ olsaydı acaba
hangi soyismini alırdı?..
Hikayeyi tamamlamak için tekrar geriye
dönmeliyiz. Kırcali’deki eski eşi Selime Hanım Eğret’e gelmişti. Macur Ahmet
onu da tekrar nikahına aldı. 1921 Yılında bir oğulları oldu, adını Behçet koydular.
Daha önce duymadıkları bu isme ağızları alışık olmayan Eğretliler onu hep
Beyhat/Beykat diye çağıracaklardır. Belki ana babası da benzer şekilde telaffuz
ediyorlardı, orasını bilemiyoruz; ancak oğlanın resmi kayıtlardaki adı Behçet…
Beykat
on yaşındayken babası vefat etti. Eğret’te anasıyla kalakaldılar. Soyadı
uygulamasında kardeşi Abdi ile birlikte Haykır soyismiyle kaydettirdiler.
Beykat’ın evlenip evlenmediğine dair bir bilgi bulamadım. Bacıdede 1960 yılında
vefat ettiğini yazmış, annesi Selime Hanım ise iki yıl sonra, 1962’de vefat
ediyor…
Şimdi
tekrar geriye dönüş… Hatırlanacağı üzere Selime Hanımın yanında Mustafa adında
bir oğlu tay gelmişti. Eski kocasının Eğret’e geldiği dönemde Kırcali’de başka
birine varmış, Mustafa o vakit dünyaya gelmişti. Bu vaziyette tekrar eski
kocasının nikahına girdikten sonra Beykat doğdu, on yıl sonra 1931’de Macur
Ahmet vefat etti. Üçüncü kez dul kalan Selime Hanım 1934’teki soyadı
uygulamasında küçük oğlu Beykat’ı, Abdi Abisi gibi Haykır soyismiyle
kaydettirirken yanında tay gelen Mustafa’yı kendisiyle ayırıp Adalı olarak
kaydettiririyor. Şu durumda Adalı soyismini Selime Hanım seçtiğine göre bu
doğrudan onunla ilgili bir durumdur. Dolayısıyla, Adalılar hikayesinin
merkezine de Selime Hanım ve oğlu Mustafa’yı oturtmak gerekir.
Kiminle
olduğunu bilemiyoruz, Selime Hanım oğlunu Eğret’te evermiş. Onların da 1943
yılında bir oğulları olduğunda Behçet adını koyuyorlar. Bu ismin Selime Hanımda
bir hatırası olmalıdır; zira bir oğluna ve bir torununa ısrarla aynı ad
verilmesi dikkat çekici. Tabi yine millet ona da Beykat diyor… Üç yıl sonra bir
de kızları olduğunda ona da Kerime adını veriyorlar. Beykat 1955 yılında mezun olmuş; ama Kerime
ilkokulu bitirmeden İzmir’e taşınıyorlar… 1956 Yılına ait Eğret Köyü bütçe
cetvellerinde Mustafa Adalı sağ görünüyor ve adına salma salınmış. Demek ki
İzmir göçü bu tarihten sonraya rastlıyor... Mustafa Adalı’nın annesi Selime
Hanım 1962’de vefat ettikten sonra galiba nüfus kütüğünü de Anıtkaya’dan
aldırıyorlar, çünkü bundan sonrasına dair bilgi kaydı yok.
Mustafa
Adalı ve her kim ise eşinin ne zaman öldükleri bilinmiyor. Yalnız Beykat Adalı
Anıtkaya ile bağını kesmemiş. Gerçi İzmir’den Almanya’ya gitmiş, ama izne
geldiği zamanlarda Anıtkaya'ya uğrarmış, hayırsever biri olduğunu söylüyorlar.
Mesela ihtiyaç hasıl olduğu bir vakitte Gocacami’nin ses sistemini her şeyiyle
yenilemiş; sonra Tekirgızıların İsmail Haykır’ın düğününe öncülük etmiş. Beykat
(Behçet) Adalı hakkında bilgilerimiz bu kadar, Kerime hakkında ise bu kadarını
da bilemiyoruz.
Bilenler,
Adalıların evinin Gobakların Apak (Mevlüt Kopan) evi civarında olduğunu
söylüyor. Yalnız kastedilenler, yukarıda anlattıklarımızın hangisi; 1960’ta
vefat eden Beykat Haykır mı, Şekerim Abdi Haykır mı, yahut Macur Ahmet’in üvey
oğlu Mustafa çocuğu olan Beykat Adalı mı?..