20 Ocak 2022

Döneler

    
    Yusuf, Çorcalı Osman ile Ayşe'nin çocukları olarak 1842 yılında doğdu. Ana babası şimdiki Sadıkbey köyünden olduğu için 'Çorcalılar' diyorlardı. Sadıkbey'in o günkü adı 'Güççük Çorca' idi. Bazıları da Çorca'nın coğrafi konumu sebebiyle bu aileye 'Ovalılar' lakabını takmıştı. Goca Cami yanındaki 'Ovallar' odasının sırrı bu... 

    Kayıtlar tutulduğu sırada hayatta olmadığı için ana babası hakkında ayrıntılı bilgi yok. Bununla beraber annesi Ayşe Hanımın Çorcalı değil Eğretli olduğu, Mollaganioğlu Halil kızı yahut torunu olduğu söyleniyor...

    Yusuf, Çorcalı Osman'ın büyük oğluydu. Onun küçüğü Ali'nin bir kızı, Araplardan Bezeki Mustafa'nın eşi Emine'dir; Çorcalıoğlu Ali'nin oğlu olmamış.

     Şimdi Yusuf'u ayrıntılı biçimde inceleyeceğiz; zira bizi Dönelere götürecek olan Yusuf'tur...

    DÖNELER

    Yusuf'un da oğlu yok. Şöyle ki... İki hanımı vardı; Osman kızı Emine Hanım'dan Hatice adında bir kızı oldu. Emine Hanım Tingildeklerin büyük dedesi Osman kızıdır. Dolayısıyla kızları Hatice'yi ileride yine Tingildeklerden dayısının oğlu Mehmet'e verecekler. Bu Mehmet, Sevgilidedenin babasıdır; ilk hanımı Dedelerin kızıydı, onun ölümünden sonra Hatice'yi aldı. Fakat kısa süre sonra kendisi de vefat etti. Bundan sonra Çorcalı Yusuf'un kızı Hatice'ye ne olduğunu bilemiyoruz... 

    Çorcalı Yusuf ikinci olarak Veyislerden Döne Hanım ile evlenince Hadımoğlu İbrahim ve Coruk Süleyman'ın dedesiyle bacanak oldu. 1886 Yılında doğan tek kızlarına, annesi Ayşe'nin adını verdiler. Burada asıl önemli husus, ikinci eşi Döne Hanım tesiriyle ailenin bundan sonra 'Döneler' diye anılacak olmasıdır... 

    Kaderin cilvesi, damadının adı da Yusuf idi. Damat Yusuf, Hasan ve Gülsüm çocuğu olarak 1874'te doğdu ve eşi Ayşe'den on yaş büyüktü. Onun kimlerden olduğu hususunda bir şey bulamadım; Eğretli olmayabilir... 

    Damat Yusuf ile Ayşe'nin tam altı çocukları oldu, onları ayrıntılı inceleyeceğiz; ama bu arada, Çorcalı Yusuf ve ilk eşi Emine vefat ettiler. Damat Yusuf'un da Cihan Harbi gazisi olup İstiklal Harbinden dönemeyenler arasında bulunduğu anlaşılıyor... Döne Hanıma gelince... O da 1920 ile 1925 arasında vefat etmiş, kesin tarihi belirlenemedi...

    Dul kalan Ayşe Hanımın yanındaki altı çocuğuna bakalım...

    1903 Yılında doğan ilk çocuklarına, analığı Emine'nin adını vermişler. Bu Emine, Hacımahmutlardan Gocasan (Hasan Öztürk) eşidir ve Garabacak diye bilinir. Bu lakabı evinin de sülale adına dönüşecek olan Emine Hanım 1984'te öldü... 1907 Yılında doğan ikinci kızları Hasibe ise yine Hacımahmutlardan Tenikeci İbrahim Ceylan eşidir. Kör Hasibe diye lakaplanan Hasibe Hanım da 1958 yılında vefat etmiş...

    1. Gani Mehmet
    1908 Yılında doğan büyük oğlu Mehmet, Tekelilerin Hasan kızı Zehra ile evlendi ve böylece Avukathilmi ile bacanak oldular. Ayrıca baldızları karınkardeş olmaları hasebiyle Paşanın Hüseyin Yaman damatları Irafanın Kamil, Müdüroğlunun Çapar ve Dolağın Ahmet ile de bacanaktır... 

    Mehmet'e 'Gani' lakabı takıldı ve bundan sonra onun çocuklarına 'Ganiler' denildi. Bunun sebep, Ayşe Ninesinin Mollaganilerden olması sayılabilir... 

    Biri kız beş çocuğu olan Dönelerin Ganimehmet 1972 yılında vefat etti. Eşi Zehra Hanım kocasının ölümünden sonra kırk yıla yakın oğlunun yanında yaşadı ve 2011 yılında vefat etti...

    Gani çocuklarının büyüğü olan Gülsüm, esasında dedesi Yusuf'un ana adını almıştır. Ona 'Deligüssün' derlerdi, Omarcıklardan Dik Hasan ile evlendi; 1995 yılında vefat etti...

    Gülsüm'den sonra dört oğlu oldu; Yusuf, Selim, Hasan ve Eyüp... Ganinin Hasan, Anıtkaya'da kaldı, Anıtkaya'dan evlendi; Kemiklerin Cafar kızı Fidan'ı aldı...Çocuklarına anasıyla babasının adlarını koydu: Zehra ve Mehmet... Büyük kızının adı ise Fadime idi. Onu yeğeni Dikhasanın Mehmet'e verdi; ancak Fadime 2008 yılında vefat etti... Ganinin Hasan, ailesiyle halen Anıtkaya'da oturuyor...

    Ganinin diğer oğulları İzmir'e göçüp oraya yerleştiler... Büyükleri Yusuf, Arzu Hanım ile evlendi; eşi 2023'te vefat etti... Selim, Güneyköylü Dudu Hanımla evlendi. Bir oğluyla bir kızı oldu. Babasının adını verdiği oğlu Mehmet, yine Çorcalı/Devrimbeşlerden Gıvığın Eyüp kızı Begüm ile evlendi. Kızı Fatma ise Nevşehirli Hikmet ile evlendi. Halen İzmir'de yaşıyorlar... En küçükleri Eyüp de İzmir'de...

    2. Dönelerin Kel Yusuf

    Damat Yusuf'un ikinci oğlu 1913 yılında doğdu. Onun adı da Yusuf'tur; Ayşe Hanım babası Çorcalı Yusuf niyetiyle bu adı koydurmuş olmalı... Yusuf, Tokanori kızı Fadime ile evlendi. Ayanoğlulardan iki Halil; Halilakkaş, Garahmetin Halil ve Daldalların Gıdakömer ile bacanak oldular... 

    Çocukları olmadı; ancak abisinin küçük oğlu Ganinin Hasan ile Sakaların Guzuguzu (İsmail Atay) kızı Elveda'yı evlat edinerek büyütüp everdiler. Hasan'a Kemiklerden Fidan'ı aldılar, Elveda'yı da yine Kemiklerden İsmail (Öter)e verdiler. Değişik etme denilen bir adet gerçekleşti...

    Dönelerin Kelyusuf 1993 yılında seksen yaşında vefat etti. Eşi Fadime Hanım ise beş yıl sonra, 1998'de öldü...

    3. Dönelerin Hasan

    Yusuf'un diğer oğlu Hasan 1917 yılında doğmuş. Bu üçüncü oğluna babasının adını verdiği çok açıktır... Yusuf Olcaklı Ahmet kızı Şerife ile evlendi. Şerife'nin anası da Çorcalılardan olduğunu unutmayalım... Ayrıca bu evlilik yoluyla, Amcaların Kelmehmet ve Cücelerin Aziz ile bacanak oldular...

    Yusuf adını verdiği bir oğlu ve üç kızı oldu. Kızlarından Ayşe Kelmehmetin, yani teyzesinin oğlu Mustafa Özdemir eşi; Nurten, İsmailköylü İsmail eşi; Sultan ise Şeytanahmetlerin Muzaffer eşidir... 

    Hasan'ın eşi Şerife Hanım 1982'de öldü... Kendisi uzun yıllar daha yaşadı ve 2014 yılında, yüzüncü yaşına az kala vefat etti...

    4. Dönelerin Ali
    Çorcalıkızı Ayşe ile kocası Yusuf'un küçük oğulları Ali'ye gelince... 1920 Yılında doğdu... 'Dönelerin Ali' diye bilinirdi. Araplardan Halil kızı Esma ile evlendi. Esma Hanım  Deveci İsmail Sargın ve Gavas İbrahim Sargın'ın kardeşidir. Ayrıca Esma Hanım ile evlenmekle Dönelerin Ali, Çakallarin İbrahim Yet ve Gıdilerin Mustafa Asan ile de bacanak oldular...

     Altı çocuğunun en büyüğü Hacer'in nüfus kayıtlarındaki adı 'Döne'dir. Dönelerin Ali, ilk çocuğuna ninesinin adını koymuştu. Adını aileye veren Döne Nine, cismiyle olmasa da ismiyle hayata dönmüş oldu...

    Hacer, Hacıariflerin Şaban Varlı ile evlendi. Küçük kardeşi Ayşe'yi evladı bildi, yanında büyüttü ve Tınaztepeli Koç ailesine gelin etti. Ayşe'nin çocukları Hasan, Ali ve Yücel Şaban'dır. Dönelerin Ali'nin üçüncü kızı Emine de Gebzeli Bulut ailesinin gelini oldu...

    Üç erkek evladından büyüğü Yusuf, Gebze'de Trabzonlu bir hanımla evlendi. İkisi kız dört çocuğu oldu. Kızları Hatice ve Hülya Anıtkaya dışından beylerle evlendiler. Büyük oğlu Ali'yi Çakalların Ahmet Yet kızı Emine ile evlendirdi. Yusuf ile Ahmet zaten teyze çocuğu oldukları hatırlansın. Küçük oğlu Mehmet ise Giresunlu bir hanımla yuva kurdu...Yusuf halen Gebze'de yerleşik...

    Diğer oğlu Muzaffer, kısaca 'Zafer' olarak bilindi. Akkiprik Hasan Yet kardeşi, yani teyzesinin kızı Kerime ile evlendi. Esma, Esra, İbrahim ve Halil onların çocuklarıdır... En küçük oğul Halil Bolvadin'den evlendi; Şaban, Kadir ve Eda adlarında üç çocuğu var... Eşi Kerime Hanım 2012 yılında vefat etti... Emeklilik sonrası İstanbul'a yerleşen Muzaffer Çalışır; Türkiye'de vidalı vakum pompası imal eden tek şirketin sahibidir. Anıtkaya'yı çok sevdiğini ifade ediyor, bunu ispat edercesine şirketin adını 'Anıtkaya Makine Sanayi' olarak tescilletmiş...  

    Eşi Esma Hanım 1995 yılında vefat etmişti; Dönelerin Ali kendisi de 2008'de öldü... Onların bütün çocukları İstanbul-Gebze civarında yerleşikler. 

    ***

    Maceralarını anlattığımız iki kız dört oğlan altı çocuğunun evlenip yuva kurmasına nezaret eden Çorcalıyusuf kızı ve Yusuf eşi Ayşe Hanım, 1956 yılında yetmiş yaşındayken vefat etti...

    Ayşe  Hanımın şimdiki torunlarına bakacak olursak; Gani çocuklarından Anıtkaya'da kalan yalnız Gülsüm (Kaya) çocukları ve 'Ganinin Hasan' ailesidir. Diğerleri çoğunluk İzmir'de... Ne olursa olsun, Çorcalı Yusuf çocukları, Ganiler-Döneler, büyüklerinin isimlerini yaşatmaya özen gösteriyorlar. 1934 Soyadı Kanunu uygulamasında ÇALIŞIR soyismini aldılar...


13 Ocak 2022

Hacı Apdıramanlar

     
    Emiralanoğlu Abdurrahman'ın dördüncü oğlu Abdülkadir'dir. Eğret'te ta o zamandan bugüne Kadir gecesinde doğanlara  verilen bu ismi kısaltarak Kadir diyorlar. Apdıramanların Kadir 1841 yılında doğduğu tahmin ediliyor. Bu konuda kesin ifade kullanmamamızın sebebi 1831 kayıtları güncellenirken henüz doğmamış olması ve 1904 kayıtları tutulduğu sırada da hayatta olmamasıdır... 

    Böyle düşünmemizi sağlayan bir husus da Kadir'in eşidir. Veyisoğlu Halil kızı Fadime ile evlendi. Fadime Hanım 1840 doğumlu olduğuna göre, kocası da aşağı yukarı emsalıdır... Fadime Hanımın küçük kardeşi Ayşe de Kadir'in küçük kardeşi Hasan'a vardığından iki kardeş aynı zamanda bacanak oldular... İki kız Böbüdedenin ablası olurlar...

    Çocuklarına gelirsek... Beş çocukları var, bunların ikisi kız; yaş sırasına göre isimleri Halil, Mehmet, Ayşe, Gülsüm ve Abdurrahman... 1874 doğumlu Gülsüm, Tekelioğlu Hüseyin (Bilallerin dedesi) eşi; ve  dört yaş büyük ablası Ayşe, Yetimlerin atası Hacı Murat eşidir... Üç oğlan üzerinden Hacapdıramanlara bakalım...

    1. Hacı Halil 

    1866'da doğdu. Öncesinde çocukları olup olmadığını bilmiyoruz; ilk oğulları olduğunnu düşünerek Halil'e bu isim verilmesinde Fadime Hanımın etkisi seziliyor. Zira Veyisoğlu Halil'in ismi bu... 

    Apdıramanların Halil, Hatice Hanım'la evlendi. Hatice Hanım, Böbüdedenin ilk hanımından kızı olduğu düşünülüyor. Yani Halil, dayısının kızıyla evlenmiş oldu; haliyle bu evlilikte de Fadime Hanım etkisinden söz edilebilir. Ayrıca Hatice Hanımın bir kardeşi de Apdıramanların Hasan oğlu Kirpitçi İbrahim'e vardığından onunla da bacanak oldular; Kirpitçi ile aynı zamanda teyzeoğlu oldukları da işin bir başka boyutu...

    Bir belgeden anlaşıldığına göre, elli yaşına geldiğinde kendisinden 'Hacı Abdurrahmanoğlu Hacı Halil bin Hacı Abdülkadir' diye bahsediliyor. Bunca Hacı vurgusu belgelere yansıdığından daha fazla Eğret halkında yer ediyor ve Apdıramanların diğer kollarından ayırmak için Kadir çocuklarına Hacapdıramanlar deniliyor... 

Gocacaminin yapımına 20. yüzyılın başlarında başlanıyor. Köyün yerleşimi yukarı doğru kaydıkça Cuma Camisi dışarıda kalır gibi olmuş. Dolayısıyla daha içeride bir camiye ihtiyaç duyulmuş ve Gocacamiyi yapmaya niyetlenmişler. Cami yaptırma derneği gibi yollar Cumhuriyet döneminde icat ediliyor, öncesinde cemaat elbirliğiyle kendi camisini inşa edecek. Eğretliler de imkanlarını seferber edip kolları sıvıyorlar. Lazım olan ana malzeme taş ve ağaç... O kadar büyük bir bina kavak ve söğüt ağaçlarıyla yapılacak değil tabi... İhsaniye'nin ötesinde, Kütahya taraflarındaki ormanlardan koca koca bütün çam ağaçları bulunuyor. Bunları bulması bir dert ise, Eğret'e getirmesi iki dert. Arabaların teker boyları uzun tomrukları getirecek şekilde ayarlanıyor ve dombeyler koşuluyor arabaya. O zamanlar öküz kadar dombey koşmak çok yaygın. Her evde koşum hayvanı olarak bir kaç çift de dombey bulunduruluyor. Direk olarak mı, yoksa döşme için mi kullanılacaksa bu ağaçlar geliyor köye... Şimdiki Galip Bey Caddesinden yukarı, inşaat alanına çıkarılması gerekiyor. Şimdi bile o cadde ciddi bir rampa, o vakitler sel yolağı gibi yarıklarla dolu... Millet de seyir için doluşmuş etrafa. Herkeste bir merak, o koca ağaçlar nasıl çıkarılacak yukarı... İlk dombey arabası harekete geçiyor... Hacapdıramanların dombeyler acar, iyi çekiyorlar yükü... Onları datdeyen ise Halil... 30-35 yaşlarında o sıralar. Arabanın üstünde mağrur, dombeylerin çekişinden memnun çünkü... Yalnız bayırı yarılamışken, herhalde Bakkalsüleymanın dükkan civarında beklenmedik bir şey yapıyor Halil... Ok üzerinde, bir sirk cambazı gibi yürüyerek boyunduruğa geliyor ve.... Boyunduruk üzerine koyduğu iki eliyle amuda kalkıyor. Eğretelilerin şaşkın bakışları ve çığlıkları arasında Tekkeye kadar bu pozisyonunu bozmuyor... İş bittikten sonra bu hareketinin sebebini soranlara açıklamayı şöyle yapmış: 'Bir noktadan sonra milletin nazarları o kadar rahatsız ediciydi ki, onları üzerime çekmesem mandaları çatlatacaklardı.'

    Anlaşıldığına göre Hacı Halil'in çocuğu yok. Kışlacıklı Şükrü adında bir çocuğu sonradan evlat ediniyor. Tabi Kışlacık Köyünden bu Şükrü nasıl bulundu, evlatlık olayı nasıl gerçekleşti, bunlar bilinmiyor. Sonradan Şükrü'ye ne olduğu da meçhul...

    Hacapdıramanların Hacı Halil, Cihan Harbi sırasında hayattaymış. Kesin olarak ne zaman öldüğü kaydedilmemiş, ama 1918-1925 arasında vefat ettiği sanılıyor. Eşi Hatice Hanım daha yaşamış, son zamanlarında 'Goca Hatca' derlermiş. 1944 Yılında vefat etmiş...

    2. Kör Mehmet Hoca

    Apdıramanların Kadir'in  ikinci oğlu 1868'de doğdu. Veli kızı Havva ile evlendi. Havva Hanım'ın Delimamın kardeşi olduğu düşünülüyor. Dolayısıyla Fadime Hanım ikinci oğlunu da bir başka yeğeniyle evermiş oldu... 

    Tam olarak ne zaman kazandı bu lakabı bilinmez, ama kendisine 'Mehmet Hoca' diyorlar... Aslında O da Hacıdır, ama bu lakapla öne çıkmış. Sonradan gözleri zayıflamış Kör Mehmet Hoca demişler.  Bacıdede 1948 yılında ölüm kaydını 'Hacıabdilin Kör Hacımehmet Dayı' diye düşmüş... Eşi Havva Hanım da 1953'te vefat ediyor...

    Bir oğluyla, altı kızları oldu... Kızlarına bakalım... 1892 Doğumlu Hatice, Yumrukların Musa (Tüblek) eşi idi. Kocası 1920 yılında Zaptiye Kumandanı Ayıcı Arif tarafından Sığıreğleği'ndeki Seydiçavuş olayında öldürülünce dul kaldı. Mecburen anası evine döndü, o vaziyette 1950 yılında vefat etti...

    Zehra 1896'da doğdu, Arzılardan Türkmenoğlu Musa (Tüblek) eşi oldu. 1902'de Doğan Esma, İdirizlerden Sarı Mehmet (İdis)'e vardı. Onun küçüğü Emine, Cavalar Ahmet eşi; en küçükleri Fatma, Arzılardan Türkmenoğlu Mustafa (Tüblek) eşidir. 1907 Doğumlu Şerife'nin evlilik kaydı yok; ancak Arzıların Mustafa (Gurugafa)ya ikinci eş olarak gittiği bilgisi var. İki kardeşin aynı adamla evlenmesinin yanında dikkat çekici olan bir başka husus, Zehra ile Fatma'nın Arzılardan iki kardeşe, Musa ile Mustafa'ya varıp elti olmalarıdır... 

    Tek oğlu Ali Osman'ı Garmenlerden Ali kızı Şerife ile evlendirdi. Körüslüoğlu Ali, Apdıramanların Ali ve Arapların İsmail ile bacanak oldular... Şerife Hanım ile Ali Osman'ın çocukları olmamış; bu arada Cihan harbine katılıyor ve geri dönemiyor. Aslında üç bacanak üç Ali de harpte kaldılar. Körüslerin Ali, Akömer (Ömer Kök)ün babasıdır... Malum, Ali Osman'ın ise çocuğu yoktu... Eşi Şerife Hanım, Demirdelen Yahya'ya varacak ve orada Şavalgadirin anası olacaktır. 1938 Yılında orada öldü... 

   3. Hacı Abdurrahman

    Hacapdıramanların Abdülkadir neslinin merkezinde oğlu Abdurrahman var, desek abartmış olmayız. Bu hem ismen böyle hem de sülaleyi günümüze taşımış olduğu için önemlidir.

    Abdurrahman 1876'da doğdu. Ayanoğlu Halil kızı Dudu ile evlendi. Dudu Hanım Cinibiz Osman, Gabaoğlan ve Garahmetin kardeşi olur. Diğer üç kızkardeşi sebebiyle Abdurrahman'ın bacanakları da var. Bunlar; Galgancıların Vakvak, Devrimbeşlerin Godalömer ve Çatalların Yahya'dır... Yahya Harpte kaldı, Godalömerle bacanaklık ikinci eşi Delibayramın anası sebebiyledir, Vakvak ile bacanaklık ise baki... 

    Üç oğlu, iki kızı oldu. Yaş sırasına göre bunların isimleri; İbrahim, Abdil, Mehmet, Azime ve Fatma'dır... Kızı Azime Çolağömerlerin Osman (Salman) eşidir, 1989'da öldü.. Fatma ise Daldalların Kipilmahmuta vardı. Adını aldığı Fadime ninesinin Veyislerden olduğu düşünülürse, Fatma ile Kipilinki akraba evliliği oluyor. O da 1978 yılında vefat etti...

    Oğlanlara geçmeden evvel hacca gittikten sonra, ismini de kısaltarak Abdurrahman'a Hacı Abdil dendiğini belirtmemiz lazım. Aslında daha babasının isminde söylenmeyen Abdülkadir'in 'Abdül'ü değişerek 'Abdil' olmuş ve neredeyse sülale lakabına dönüşmüştü. Hacapdıramanlar ile Hacıabdiller bir süre atbaşı gidecektir. Hangisi kimin daha kolayına geliyorsa onu söylediler... Hacapdıramanların Hacı Abdil 1941 yılında vefat etti. Karısı Dudu Hanım ise 1956 yılında öldü...

    İbrahim Keleş

    1902'de doğan İbrahim, aslen Afyonlu olan Hamide ile evlendi. Beş çocuklarının en büyüğü Ayşe, Takgaslardan Berber Hüseyin (Öncül) eşidir. Bir diğer kızı Ratibe de Keçilerin Guldurarif oğlu Süleyman'a vardı; ancak Ratibe, çocuğu ve Süleyman 1952 yılında arka arkaya vefat ettiler...

    Büyük oğlu Ahmet 1922 yılında doğdu. İleride Şeytanahmet lakabı takılacaktır... Ahmet, Delibıdık (İbrahim Soylu)nun kardeşi Refiye ile evlendi. Refiye Hanım anası itibariyle Gabaoğlanın torunudur. Aynı Gabaoğlan, Ahmet'in dayısı olduğu düşünülürse, aralarındaki akrabalık daha iyi anlaşılır... Dört oğulları oldu. Süleyman'ı Delibıdık kızı Günay'la everdiler. Bir başka deyişle, Refiye Hanım oğluna, yeğenini aldı. Süleyman 2022'de vefat etti... İkinci oğulları Ömer'e, Ercep (Recep Kaynar) damadı Kel Osman  (Altınbaş)ın kızını aldılar... Mustafa ise yine dayısı Delibıdık kızı Nazik'i alarak abisiyle bacanak oldu... Küçük oğlu Zafer de Cücelerin Osman (Öncül)ün kızıyla evlendi... Şeytanahmet 1995'te, eşi Refiye Hanım ise 2002 yılında vefat ettiler...

    1930 Yılında doğan ortanca oğlu Abdurrahman, dedesinin ve dedelerinin adını taşıyordu. Köylü, adını kısaltıp sevimlileştirerek 'Apban' diyordu. Sonra 'Cıldır Apban' dediler, en sonunda o ismi de kaldırıp yalnızca 'Cıldır' olarak bilinir oldu. Osmanköylü Garahmet  kızı Hanım ile evlenen Cıldırın dört kızı ve iki oğlu oldu; Ratibe, Dudu, Şahin, Muzaffere, İbrahim ve Hüsniye... Ratibe, Gasapların Aziz (Eser) eşi; Dudu, Capbakların Yaşar (Külte) eşi; Muzaffere, Yarımçakmağın Ahmet (Kızılyel) eşi; küçük kızı Hüsniye ise Tekirgızıların  gelinidir. İki oğlundan Şahin Afyon'dan, İbrahim ise Balmahmut'tan evli ve ikisi de Afyon'da oturuyorlar... Cıldırapban 2002 yılında öldü, eşi Hanım ise yirmi yıl sonra, 2022'de vefat etti...

    Abdurrahman oğlu İbrahim'in küçük oğlu Ali 1935 yılında doğdu. Erken dönemde yerleştiği Kütahya'dan evlendi. Mukadder ve Münevvere adını verdikleri kızları da yine orada evlendiler. 2002 Yılında Kütahya'da vefat etti, Ali Keleş hakkında bilinen bunlar...

    Son olarak Süleyman adında bir oğulları daha oldu. 1938 Yılında doğan bu çocuk fazla yaşamadı ve iki yaşındayken öldü... Bu dört çocuğun babası, Hacı Abdil oğlu İbrahim 1961 yılında vefat etti. Eşi Afyonlu Hamide Hanım ise 1977'de öldü...

    Abdil Keleş

     İbrahim ile Abdil'in doğum tarihleri aynı. Eski kayıtlarda sık rastlanan bir durum bu. Eğer doğum tarihleri hatalı kaydedilmediyse ikiz olmalılar. Yalnız böyle olduklarına dair bugüne gelmiş bir bilgi yok. Şimdi Abdil'e gelelim... Halil/Havva kızı Zekiye ile evlendi. Zekiye Hanımın kimlerden olduğunu öğrenemedik, Bu kimlik bilgilerini taşıyan biri o sırada Eğret kayıtlarında bulunmuyor. Hamide Hanımın etkisiyle Afyon'dan alınan bir gelin olmalıdır. Hatta Onun yeğeni olabilir...

    Yedi çocukları oldu, bunların üçü kız; Lütfi, Lütfiye, Hafize, Fatma, Halil, Şükrü ve Yakup... Zekiye Hanım 1962'de ve Abdil Keleş de 1969 yılında vefat etmişler...

    Çocuklarının durumuna gelince... Büyük kızı Lütfiye, Alçakların Mehmet (As) eşi; ortanca kızı Hafize ise Bakkalırmızan (Ramazan Türkmenoğlu) eşi oldular. Küçük kızı Fatma 1940 yılında doğmuştu, altı yaşında öldü...

    Oğullarının büyüğü Lütfi 1932 yılında doğdu. Delikanlılık çağında, 1950 yılında vefat etti... İkinci oğlu Halil, Urganlı kızı Huriye ile evlendi. Çocukları; Aynur, Selma, Mehmet ve Ahmet'tir. Erken dönemde Afyon'a taşınınca çocukları da Afyon'dan evlendiler... Halil Keleş, 1995'te, Huriye Hanım 2021'de vefat ettiler... Oğullarından biri 1999'da İstanbul'da yerleşikti, 17 Ağustos depremine yakalandılar. Hacapdıramanların Halil'in, Öztürk Keleş adlı torunu orada vefat etti...

    Şükrü de Afyon'a yerleşmişti, oradan evlendi; çocukları Mustafa ve Ayşe de öyle... Afyon'da kendisine Şükrü Hoca diyorlarmış, 1983'te vefat etmiş...

    Yakup ise Hacıların Çapıtçı Hafız (Süleyman Azbay) kızı Muzaffere ile evlenip Şaşdımoğlu Mevlüt Şen ile bacanak oldular... Gülseren, Yusuf, Süleyman, Zekiye adını verdikleri çocukları oldu. Onlar da Anıtkaya dışından evliler... Muzaffere Hanım 2001 yılında, Yakup Keleş ise 2018 yılında öldüler...

    Lomcu Mehmet Hoca

    Hacapdıramanların Hacı Abdurrahman'ın küçük oğlu Mehmet 1908 yılında doğdu. İlim tahsil etti, hoca oldu. Her nedense 'Lomcu Hoca' diye lakaplandı. Döneminin meşhur Eğret hocalarındandır...

    Omarcıklardan Ahmetçavuş kızı Zehra ile evleniyor Lomcu ve Tatıresil ile bacanak oluyorlar... Diğer yandan ayrı anadan kız kardeşler vesilesiyle Güdükmehmet (Mehmet Işılak) ve Hacıahmetlerin Ahmet Emre ile de bacanaklardır... 

    Lomcu Hocanın iki oğlu ve üç kızı oldu; Kazım, Ahmet, Selver, Gülsüm ve Refiye... Refiye, Arapselimlerden Mustafa Zenger; Gülsüm, Eyüplerden Veysel Dirlik; Selver, Tatıresilin küçük oğlu Mehmet Omak eşi oldular... Mehmet ile Selver teyze çocuklarıdır...

     Tekelilerin Nuri kızı Hatice ile evlenen Kazım'ın Sunay, Nuray ve Ahmet adında üç çocuğu oldu İzmir'de yaşıyorlar... Küçük oğlu Ahmet'e de 'Ahmet Hoca' derlerdi. Hanife Hanımla evlendi. İki oğlu ve altı kızı olmak üzere sekiz çocukları oldu; Mehmet, Muhammed, Muhterem, Zehra, Nihal, Zuhal, Fatma, Ebru... Hanife Hanım 2022'de öldü. Çocuklarının hepsi İzmir'e yerleşikler...

    Lomcu Hoca 1973 Yılında vefat etti. Eşi Zehra Hanım ise kendisinden yirmi yıl sonra, 1994'te öldü.

     ***

    Hacapdıramanların soyadında parçalanma var; bir kısmı 'KELEŞ', bir kısmı 'SELEK' olmuş...  Aslında farklılık sadece Hacapdıramanın küçük oğlu Lomcu Mehmet Hocada... Sülalenin aksine SELEK'i seçmiş. Bununla beraber tam olarak ayrışma yok gibi; zira iki soyisim birbirinin tersten okunuşunu andırıyor...


 

11 Ocak 2022

Apdıramanların Hasan


    Emiralanoğlu Abdurrahman'ın tespit edilebilen beşinci oğludur. Hasan 1843 yılında doğdu. Çocukluğu, gençliği hakkında bir şey bilmiyoruz. Küçüğü Emrullah ile aynı anadan, Ayşe Hanımdan doğmuşlar. Belki abileri Mehmet, Molla Mustafa ve Abdülkadir ile de anaları aynıdır; lakin bunun belgesi yok... Tabi Ayşe Hanımın kimliği ve kimlerden olduğu hususunda da bilgimiz bulunmuyor...

    Abdurrahmanoğlu Hasan, kardeşler içinde ailesi çocukları en çok pülçüklenendir. Aşağıda göreceğimiz kalabalık çocuklarıyla 20. yüzyıl Apdıramanlarının ana damarını oluşturur. Her biri ayrı bir sülalenin atası olacak bu çocuklara başlamadan önce babaları Hasan'dan bahsedelim biraz daha...

    Rivayetlere göre Abdurrahmanoğlu Hasan da Mustafa abisi gibi 'derin' bir hocaymış. Her ne kadar 'Molla' ünvanıyla anılmasa da kendisi de öyle biriymiş. İlim tahsil etmenin yanında manevi yönden de kavi olduğunu söylüyorlar. O yıllarda köylünün en büyük başbelası çekirge afetidir. Zamanın şartlarına göre onunla mücadele etmenin kolay bir tarafı yoktur. İlaç zaten bulunmaz, hendek kazıp gömmek yahut yakmakla baş edilebilecek gibi değil, çok kalabalık sürüler halinde bu hayvanlar... İş gücü gerektirmeyen, maliyeti de bulunmayan en iyi araç ise sığırcıktır. Köyde sığırcık sürüleri varsa, çekirge barınamıyor orada... Gel gör ki bu mübarek kuşlar da her istediğin zaman bulunmaz... Eğretliler duymuş, Sandıklı tarafında çok sığırcık var, amma onları nasıl getirmek lazım... Apdıramanların Hasan'ı görevlendirip yollamışlar, 'Bu işin üstesinden sen gelirsin' demişler... Nasıl dua etti, ne okuyup üflediyse sığırcıklar başının üstünde uçuşa uçuşa Eğret'e kadar gelmişler. Köyün çekirge problemi o yıl bu çekirgelerle savılmış... Bu olayı Apdıramanların Hasan'daki manevi derinliğe bir örnek olarak anlatıyorlar...

    Gelelim çocuklarına...

    Önce Atike Hanım ile evlenmiş. Kayıt tutulduğu sırada hayatta olmadığı için Atike Hanım hakkında bir şey söyleyemeyeceğiz. Büyük ihtimal Sıntırların atası olan  Mollahmetler sülalesine mensuptu... Ondan, 1866 yılında babası Abdurrahman'ın adını verdiği bir oğlu dünyaya geldi. Bu Abdurrahman, Curak Mehmet Kirkit'in babasıdır.  

    Atike'nin vefatı üzerine, Veyisoğlu Halil kızı Ayşe ile evlendi. Ayşe Hanım Böbüdedenin kardeşidir. Bir kardeşlerini de Abdülkadir abisi aldığı için onunla da bacanak oldular... Bu  hanımından da bir kız beş oğlan, altı çocukları daha oldu. Havva isimli tek kızlarının doğum tarihini bilemiyoruz, duyumlara göre Afyonlu Kasap Mehmet diye birine varmış...

    Büyük oğlu İbrahim, İbili diye bilinirdi; sonradan Kirpitçi lakabıyla anıldı. Kirpitçilerin atasıdır, 1947'de öldü...

    Mustafa da ilim tahsil etti, hacca gitti. Bu yüzden Hacı Hafız diye biliniyordu. Yeniali ile Kelhasanın babasıdır, Cumhuriyetin ilk yıllarında öldüğü tahmin ediliyor... 

    Mehmet'e de Çiloğlan veya Çilefe diyorlardı. Hüseyin ve Resul Ayas Hocaların babasıdır, 1937'de öldü...  

    En küçük oğlu Ali, Cihan Harbinden dönemedi. Babasının adını verdiği tek oğlu Hasan, askerde takılan Esat lakabıyla tanınır. Ayrıca anası Garmenlerden olduğu için Garmenlerin Esat da derlerdi...

    Apdıramanların Hasan, Macur Osman Dandır'da vefat ettikten sonra çocuklarıyla Eğret'e gelen eşi Zeynep Hanımı da nikahı altına aldı. Yunan işgalinden önce, 1920 yılında, yaşı seksene yaklaşmışken Eğret Muhtarı olduğu anlaşılıyor... Yukarıda özet geçilen beş oğlunun macerası ayrıntılı olarak ele alınacak...

  

06 Ocak 2022

Doğveller Köseler

    

     Veyislerin birinci kolunda Veyisoğlu Ahmet, yani Böbü Dede çocuklarını ele aldık. Anaları ayrı olmak üzere Böbü Dede'nin ağabeyi, Veyisoğlu Veli'ye sıra geldi.

    Halil ve Rahime'nin çocuğu olarak 1837'de doğdu. (Bazı kayıtlarda 1827 doğumlu olduğu bilgisi var). Böbü Dede ile analarının farklı olduğu anlaşılıyor....Tanzimat öncesi doğup da belgelendirilebilen nadir kişilerden. Emine Hanım ile evliliğinden iki çocuğu dünyaya geldi. Kızı Neslihan'ı Hacılardan Arzımanoğlu Süleyman'a verdi. İlerde Davılcıarif olarak bilinecek Arzımanoğlu Arif'in anası olacaktır.


    DOĞVELLER

    Veli'nin ikinci çocuğu Mehmet. O da bir başka Neslihan ile, Veyislerin Ramazan kardeşi ile evlendi. Fakat çocukları önceki eşi Emine Hanımdan oldu. Yaş sırasına göre dört oğlunun isimleri Veli, Halil İbrahim, Ahmet Şükrü ve Ali Osman'dır. Bir de karısının adını verdiği 1913 yılında doğan kızı Emine var. Herhalde en küçükleriydi, 1933'te vefat ettiği kaydedilmiş... Veli ile Ahmet Şükrü'den günümüze yadigar bir şey kalmamış. Sadece Veli'nin Gocamat (Koca Ahmet Tektaş) ablası Ayşe ile evlendiği bilgisi var, hepsi bu. İki kardeş büyük ihtimal Birinci Dünya Savaşı şehitlerinden.

    İki numara Halil İbrahim de savaşa katılmış, hatta tam dört yıl Rusların elinde esir kalmış. Demek ki Kafkas Cephesinde bulundu. Bu savaş döneminde çoğu evde yaşanan acılardan biri de burada yaşanıyor; kardeşler şehit... Babaları Veli oğlu Mehmet'in de harbe katıldığına dair söylenti var, ama bunu kesin olarak bilemiyoruz. 1930 Yılında vefat etmiş...

    Sağ kalanlarla devam edecek olursak... Halil İbrahim'e 'Doğu Veli' dediler. Dedesine nispetle takılan bu lakap sonradan o ailenin adı oldu: 'Doğveller'... Lakabın anlamı üzerinde durmak gerekiyor; ama bu konuda söylenecekler tahminden öteye geçmez. Şark manasına gelen Doğu ile alakası yok... Yalnız kulakları geriye doğru yatık koyunlara filan 'doğu' derlermiş eskiden. Acaba bu lakabın takılmasına sebep olan Veyisoğlu (her kim ise) kulak yapısı öyle miydi?...  

    Doğveli Çolağömerler kızı Şerife ile evlendi. Böylece, Patlakların Ayanoğlu Ahmet ve Arapların Gavas ile bacanak oldular... Üç kız, üç oğlan altı çocuğu oldu. Kızları Satı, Faddiklerin Güççük Ali (İleri) eşi; Neslihan, Guyucuların Amethoca (Ahmet Mola) eşi; Fatma ise Apdıramanların Ali Osman (Kirkit) eşi oldu. Bunların dışında 1941 yılında bir kızları daha olmuş, adı İsmihan. Yaşını doldurunca ölmüş bebek...

    Cihan Harbinde İngilizlere esir düşünce meşhur asit banyosu işkencesine maruz kalmış. Bu yüzden Doğveli, gözlerindeki arıza ile birlikte yaşamış ömür boyu. 1964 yılında ölmüş, eşi Şerife Hanım ise yirmi yıl kadar daha yaşamış ve 1983 yılında vefat etmiş...

    Doğveli Halil İbrahim'in oğulları ise Veysel, Mehmet ve Ömer'dir. Veysel, Bayramgazili Rahime ile evlendi; Halil İbrahim ve Fadime adında iki çocuğu oldu. 1997 Yılında vefat etti...

    Mehmet, Davılcıarifin Süleyman kızı Neslihan ile evlendi; Terzitopal ve Berbermehmetin bacanağıdır... Serdar, Sedat, Halil İbrahim ve Semra olmak üzere dört çocuğu var; Sedat Gödeşlerin Mısdık kızı Tuğba ile evli, Sümeyye ve Mehmet adlarında bir oğluyla bir kızı var… Eşi Neslihan Hanım 2015 yılında vefat etti, Doğvellerin Mehmet ve çocukları İzmir'de oturuyorlar...

    Ömer ise Arzılardan Çavuşmehmet kardeşi Satı ile evlendi, iki erkek bir kız çocuğu var... Doğvelinin toplamda sekiz torunu oldu, ikisinin adının 'Halil İbrahim' olduğunu kaydedelim...


    KÖSELER

    Veyisoğlu Velinin torunu, Doğvelinin küçük kardeşi Ali Osman'a 'Köse' diyorlar. Anlamı malum... Onun çocukları da 'Köseler' oluyor. Daldallardan Hüseyin kızı Gülsüm ile evlendi. Gülsüm Hanım Aligurunun kardeşidir.... İki oğulları oldu: Mehmet ve Veli... İki de kızları olmuş, ama bunlar çocukken vefat etmişler. 1925 Yılında doğan Penbe 1931'de vefat etmiş. Kardeşi Emine öldüğünde doğan kızına da onun adını vermiş; ama o da 1939'da altı yaşındayken ölmüş...  

    Oğlanlardan bahsederken de hep 'Kösenin Mehmet' , 'Kösenin Veli' dediler... Bu oğlanlar evlenmeden anaları Gülsüm Hanım 1953 yılında vefat etti...

    Babasının adını verdiği Mehmet 1936'da doğdu. Kur'an öğrenmenin sıkıntılı olduğu dönemlerde Ona hafızlık talim ettirdi. Akbaşların Mehmet Hoca ile birlikte hıfzını tamamlayan iki kişiden biridir... Vakti geldiğinde Naymelerin kızı Zehra ile evlendirdi. Bu evlilikten Hüseyin adını verdikleri bir oğulları oldu. Kösenin Mehmet, ilk oğluna anne-dedesinin adını koymuştu; fakat eşi Zehra Hanım 1964'te vefat etti.

    Mehmethoca, Hacıguycunun kızı Sare ile evlendi. Ondan doğan ilk kızına da merhum eşinin adını koydu: Zehra... Sonraki çocukları Ali Osman, Satı ve İbrahim'dir. Aldığı Kuranı Kerim eğitimiyle ilgili olabilir, Kösenin Mehmet ölünceye kadar cami ve cemaate katılım konusunda aşırı titizliğiyle dikkat çekti. Onun sokaktan geçtiğini gördüğünde ezana birkaç dakika kaldığını anlardın... Kösenin Mehmet 1997'de, eşi Sare Hanım ise 2016 yılında vefat ettiler...

    Mehmethocanın büyük oğlu Hüseyin, Ösüzömerin kızı Hatice ile evlendi. Ösüzömerin anası da Veyislerden olduğu için aralarında akrabalık bulunuyor... Bundan sonra Afyon'a yerleştiler ve halen orada oturuyorlar...

    Ortanca oğlu Ali Osman da babasının izinden yürüdü, İmam Hatip oldu. Onun oğlu Mehmet Fatih ise, Dedesi Kösenin Mehmet'in Hafızlığını da tevarüs etmiş... Hepsi Afyon'da yerleşikler...

    Küçük oğlu İbrahim, anadedesi Hacıgıycunun adını almış. Ailesiyle birlikte Afyon'da yaşıyorlar...

    Köse, 1931'de doğan büyük oğluna dedesinin adını vermişti: Veli... Onu Kelidiriz (İdris Azbay) kızı ile evlendirdi. Şaban, Ramazan ve Gülsüm çocuklarının adıdır. Kösenin Veli, 1985'te eşinin ölümünden sonraki yıllarda tıpkı babasının şeklini almıştı... Uzun süre bu vaziyette yaşadıktan sonra 2014 yılında vefat etti... 

    Köse, eşi Gülsüm Hanımın erken dönemde vefatından sonra, Apdıramanlardan Şemsi ile evlendi. Şemsi Hanım da Kırtişoğlu Apil'den ayrılmıştı, Gıbış (Mehmet Özen)in anası, Sakallı (Mehmet Aydın)ın kaynanasıydı... Bu evlilikten çocukları olmadı, Şemsi Hanım 1977 yılında vefat etti, Köse Ali Osman'ın ölüm tarihi ise 1989... Kösenin adı, oğlu Mehmet'in oğlunda; ilk eşinin eşinin adı ise Veli'nin kızında yaşıyor...

    Doğveli ile Köse kardeşler hakkında ilginç bir hikaye anlatılır... Cihan Harbi badiresini şöyle böyle atlatabilmiş kişiler, hayatlarının sonuna kadar onun izini kafalarından atamamışlar. Bu iki kardeş de çifte gittikleri Kötayolundaki tarlaya vardıklarında fark edebilmişler ancak eksikliği... Önceki günden yarım kalan tarlayı sürecekler ya... Pulluk, saban, boyundurk her neyse; levazımat tarlada duruyor da... Öküzleri köyden getirmeyi unutmuşlar...

    Doğveller ve Köseler, Hacarifler gibi 'Varlı' soyadını aldılar.



03 Ocak 2022

Böbüler

    

    Veyisoğlu Halil, 1800'lü yılların başında doğdu. Büyüdükçe sarı sakalıyla dikkat çekiyordu. Üç oğlu dünyaya geldi; 1826'da Osman, 1828'de Veli ve 1840'ta Ahmet... Veli ile Ahmet arasında kızlar var, yani en küçükleri Ahmet... Büyük oğul Osman vefat ediyor, onun küçüğü Veli ise Doğveller ve Köselerin atası olacak...

    Veyisoğlu Ahmet, Halil ve Havva'nın çocuğu olarak 1840 yılında doğdu. Kız kardeşlerinin ikisi de Apdıramanlardadır. Biri Abdurrahmanoğlu Hasan'ın eşi Ayşe diğeri de Hacapdıramanoğlu Abdülkadir eşi Fatma... Babası Hacı Halil'in ikinci bir hanımı daha vardı Asiye adında. Onun kızı Nazike de doğal olarak Ahmet'in ablası oluyordu. Nazike, Delimamın annesidir.

    Sonradan adı 'Böbü'ye çıkacak olan Veyisoğlu Ahmet Havva Hanım ile evlendi. İki oğulları oldu, Hasan Hüseyin ve Arif. Havva Hanımın vefatından sonra Şeherli Hadım Ali oğlu Mehmet (Hadımoğlu) kızı Ayşe ile tekrar evlendiyse de ondan çocuğu olmadı. 

    Bununla beraber kimlerden olduğu bilinemeyen Güllü Hanımdam Gülsüm ve Hatice adını verdiği iki kızı daha vardı. Apdıramanların Hasan oğlu Kirpitçi İbrahim'e Gülsüm'ü; Hacapdıramanların Kadir oğlu Halil'e de Hatice'yi verdi. Damatlarının ikisi de ablasının oğlu, yani yeğenleridir... Bir görüşe göre bu kızların anası Güllü Hanım Güneyköylü olup orada vefat etmiştir...

    Büyük oğlu Hasan Hüseyin'i Söylemezoğlu Salih kızı Neslihan ile evlendirdi. Küçüğü Arif'i ise Nazik ile. Büyük oğlundan iki erkek üç kız, küçüğünden ise iki erkek bir kız torununu gördü. Hacca gitti ve dönemedi, orada vefat etti.

    Böbüdedenin büyük oğlu Hasan Hüseyin’den devam edip Böbülere çıkacağız…

    Söylemezoğlu Salih kızı Neslihan ile evlenen Hasan Hüseyin, bir süre Eğret Muhtarı olarak görev yaptı. Dünya Savaşında oğulları Veli (1895) ve Salih (1903) Çanakkale'de şehit oldular. İkisi de bekardı... 

    Şehit iki oğlunun dışında dört de kızı vardı. 1892'de doğan büyük kızı Azime'yi Hamzaların Süleyman (Kaya)'ya, 1904 doğumlu üçüncü Güllü'yü Daldalların Sarasan (Hasan Dadak)a verdi. En küçükleri Emine 1914'te doğdu, onu Apdıramanların Körhalile verdiler. Aslında halasının oğlu olan Körhalilin ikinci hanımıdır. İlki, Hacıarif emmisinin kızı Havva idi; onun vefatından sonra evlendi. Ne yazık ki Emine de 1933'te vefat edecektir...

    İki numara Fatma'dan bahsedeceğiz. Yalnız Neslihan Hanımın beyanına göre, bilinen bu altı çocuğundan başka altı tane daha varmış. Demek ki onlar nüfusa kayıt fırsatı olmadan çok küçük vefat ettiler...

    Böbünün Hasan Hüseyin, 1901'de doğan ortanca kızı Fatma'yı, Müezzin olarak görevlendirilmesi için Mücellit Ahmet Hoca'nın ricacı olduğu Çaylıoğlu Hüseyinin oğluna verdi. Bu yüzden Ömer'e 'Müezzinin Ömer' diyorlardı. Hasan Abisi Çanakkale'de kalan Ömer de 1902 doğumluydu...

    Böylelikle Çaylıoğlu Müezzinin Ömer, Böbüdedenin Hasan Hüseyin'e içgüveyisi girmiş oldu... İşte bu tarihten itibaren, Böbüdedenin lakabına da Müezzinin Ömer varis oldu... 

    Babası Çaylıoğlu Müezzin Hüseyin ile birlikte oturuyorlardı. Böbünün Hasan Hüseyin ve eşi Neslihan Hanım da son zamanlarında kızlarının yanındalardı... Emri Hak vaki olup Böbünün Hasan Hüseyin vefat edince, Çaylıoğlunun telaşlandığı söylenir. Dediklerine göre dizine vurup 'Eyvah Ömer, bize buradan gitmek düşer' demiş. Bunu duyan Neslihan Hanım 'Sahibi öldüyse, köpeği de mi öldü! Hiç bir yere gidemezsiniz!' diye güveyisine ve dünürüne sahip çıkmış... Bu yıllarda 'Mâzinin Ömer' ve ailesi Böbü Dede'ye nispetle 'Böbüler' diye çağrılmaya başladı. Çaylıoğlu Müezzin Hüseyin de 1939/1940'ta Böbülerin evde vefat etti...

    Böbülerin Fatma ile Müezzinin Ömer'in evliliğinden altı çocukları oldu; 1923'te Salih, 1930'da Hasan, 1932'de Hatice, 1935'te Emine, 1938'de Azime ve 1939'da Veli dünyaya gelir... Kızları Hatice'yi Tatıresilin Mahmut (Omak)a; Emine'yi Gocamatın Kazım (Tektaş)a; Azime'yi de Sarasanın Ahmet (Dadak)a verdi...

    Salih Kabadayı

    Böbülerin 1923'te doğan ilk çocuğu Sâlek (Salih), aslında Çanakkale şehidi Dayısının adını almış. Tabi O da Söylemezoğlu Salih Dedesinin adını taşıyordu... Omarcıklardan Altındiş Ahmet Çavuş kızı Sabire ile evlendi... 

    Sabire Hanım ile Böbülerin Salih'in yedi çocukları oldu. Bunlardan dördü kız... Oğullarının küçüğü Mehmet, küçük yaşta vefat etti...

    Büyük oğluna ana-dedesi Hasan Hüseyin adını koydu ve onu Tatıresilin Mahmut'un, yani halasının kızı Şerife ile evlendirdi... Ömer, Mehmet ve Sabire adlarında üç çocukları oldu... Erken dönemde İzmir'e yerleşen Hasan Hüseyin, oğullarını orada everdi. Ömer, Mılıklar (Çatkuyu)lu Raziye ile evlendi; Şerife ve Hasan Hüseyin isimlerinde iki çocuğu var... Mehmet'in hanımı ise Mılıklar/İğdeli köyünden... Hasan Hüseyin ve Muhammet Ali adlarında iki oğlu var... Böbülerin Hasan Hüseyin 2007 yılında vefat etti. Şerife Hanım, çocukları ve torunlarıyla İzmir'de yaşıyor...

    İkinci oğlu, 1950'de doğan Ahmet ise hem Böbü Dedenin hem de Altındişin adını miras olarak taşıyordu. Amcası Gocasan (Hasan Kabadayı) kızı Neslihan ile evlendi. Uzun süre berberlik yaptığı için, bu mesleğinden dolayı 'Berber Ahmet' diye bilindi. İzmir'e taşındıktan sonra ve hala böyle anılmaktadır. Adem ve Salih adında iki oğlu var. Adem, Döğerli Şule Hanım ile evlendi; Özlem, Gizem ve İrem adlarında üç kızı var.... Salih ise Gıdakömerin Mehmet İdis kızı Sultan ile evlendi. Ahmet, Neslihan, Mehmet ve Ali Eymen adlarında dört çocuğu var... Adem ve Salih kardeşler Ankara'da oturuyorlar, köyüne ev yapan Salih, sık sık Anıtkaya'ya gelir... Berberahmetin eşi Neslihan Hanım 2020 yılında İzmir'de vefat etti... Gayet donanımlı ve geçmişine bağlı biri olan Berberahmet, İzmir'de yaşamasına rağmen sık sık Anıtkaya'da görülebilir... 

    Böbülerin Salih, büyük kızı Havva'yı, Böbü Dede torunlarından Hacariflerin Bekçi Fahrettin (Varlı)ya; diğer kızı Ayşe'yi Beygirlilerin Demirci Ömer (Tüblek)e; Fatma'yı Dıkmanın Şef (Mehmet Özen)e ve Hatice'yi Mıliklar (Çatkuyu) köyünden Yörük Yaşar'a gelin etti. 

    Eşi Sabire Hanım1963'te vefat ettikten sonra, Böbülerin Salih tam 47 yıl dul kaldı. 2010 yılında İzmir'de öldü...

    Gocahasan

    Salih'in küçüğü 1930'da doğan Hasan'a da Çanakkale'de şehit olan emmisinin adını vermişler... 'Gocasan' (Koca Hasan) derlerdi. Gadıngızların Ahmet Çavuş (Şık) kızı Ümmahan ile evlendi. Kızı Neslihan ve oğulları Hüseyin haricinde diğer çocukları yaşamadı. 

    Bu arada Ümmahan Hanım 1968'de vefat etti. Sonrasında Küçükhöyüklü Hanife Hanım ile evlendi. Bu evlilikten de Habib adında bir oğlu dünyaya geldi. 

    Gocasan da abisi Salih'ten daha evvel, 1999 yılında İzmir'de vefat etti. Hanife Hanım oğlu ve torunlarıyla İzmir'de yaşıyor...

    Veli Kabadayı

    Böbülerin Veli'ye gelince... Kimin ismini aldığı malum; Böbünün Hasan Hüseyin'in şehit oğlunun... Canali kızı Fadime ile evlenerek Gıdileriniban (İbrahim Asan) ve Hamzaların Ademhoca (Adem Kaya) ile bacanak oldular... 

    Abdullah, Mehmet, Cengiz ve Gülay adında çocukları oldu.... Tek kızı Gülay, Gedizli Ahmet ile evlendi; onun tek kızı Nilay ise Kulalı bir beye vardı, Ela ve Ayla adında iki kızı var... 

    Büyük oğlu Abdullah, aslen Muhacir/Göçmen kızı olan Şengül Hanım ile evlendi. Fatma ve Funda adlarında iki kızları dünyaya geldi. Fatma'nın adı, Böbü Dedenin torunu Fatma Nineyi işaret eder. Küçüğü Funda Antalya'ya gelin gitti. Abdullah halen ailesiyle İzmir'de oturuyor...

    Veli ile Fadime Hanımın ortanca oğulları Mehmet, Sandıklılı Gülay Hanımla evlendi. Zeynep adını verdiği bir kızı var ve İzmir'e yerleşikler...

    Küçük oğulları Cengiz, Anıtkayalı bir hanımla evlendi; Terlemezlerin Güçcüğün Vedat kızı Emine'yi aldı. Ömer ve Büşra adlarında bir kızıyla bir oğlu olduktan sonra Emine Hanımla ayrıldılar. Ömer ve Büşra annesiyle Afyon'da, Cengiz ise İzmir'de yaşıyor...

    ***

    Böbüdedenin gelini, Söylemezoğlu Salih kızı Neslihan Hanım, Müezzinin Ömer'in kaynanasıydı; 1950 yılında Böbülerin evde, kızının yanında vefat etti... Kızı Fatma Hanım ise 1962 yılında öldü. Fatma Hanımın kocası Müezzinin Ömer'in ölüm tarihi de 1970...

    Mazinin Ömer ailesi, Soyadı kanunu ile 'Kabadayı' soyismini alırlar. Bu kelime Eğret'te iri yapılı, güçlü kuvvetli anlamına gelmektedir. Torunları ve torunlarının çocukları bugün bile iri fiziki yapısı ile belirgindirler...



29 Aralık 2021

Keklikler


    Keklikler' diyorlarmış. Bazen başına bir sıfat ekleyerek 'Delikeklikler' diye de bahsediyorlar. Unutulmaya yüz tutmuş bir lakap. Tabi aile mensupları hem Anıtkaya'dan hem bu dünyadan göçüp gittikçe bu durum kaçınılmaz oluyor. Fakat asıl lakapları Alemdaroğludur... Hatırlanacağı üzere Bayramoğlu Sipahi Ali'nin 1820 doğumlu bir kardeşi vardı. Hüseyin adındaki bu kardeş işte Kekliklerin Hüseyin'dir; asıl lakabı Alemdaroğlu Hüseyin olduğu hatırda tutulsun...

    Kekliklerin Hüseyin'in Hatice Hanımla evliliğinden ilk çocukları dünyaya geldiğinde 19. yüzyılın ortasıydı. Adını Mehmet koydular. Sonra kızları Fatma doğdu. Küçük oğullarına babasının adı Hüseyin dediler...

    ALEMDAROĞLU MEHMET

    Mehmet'i Kezban ile evlendirdiler. 'Mihrioğlu' İbrahim'in ablası olan Kezban'a aynı mantıkla 'Mihrikızı' denilebilir... Ana babası öldükten sonra Mehmet Keklikler ailesinin reisiydi. 1889 ve 1891 yıllarında iki kızları, Satı ve Emine doğdu. 1906'da Satı, Aşağı Dandır'a gelin giderken dayısı Mihrioğlu İbrahim de buna şahitlik ediyordu. Emine İse Yumrukların Halil İbrahim ile evlendi; ancak Cumhuriyetten sonra eşi Eğret'i terk ettiğinde O köyde kaldı... İki oğlu Ahmet ve Abdülkadir kızların küçüğü. Onlar 1894 ve 1902 yıllarında dünyaya geldiler...

    Ahmet hakkında bilgimiz yok, Abdülkadir'in hayat macerasını biraz olsun biliyoruz. Gocamatların Halil kızı Şerife ile evlendi. Tam olarak bir tarif gerekirse; Şerife Hanım Gocamat (Ahmet Tektaş)ın emmisi kızıdır... Şerife Hanımın dedesi Koca Ahmet oğlu İbrahim, önce Tekeliler/Bilallerin kızı Dudu ile evlenmişti. Mihrioğluların İbrahim de Tekelilerin Habibe ile evlendi, yani iki İbrahim kuşak farkıyla da olsa bacanaktır... Hatırlanacağı üzere Abdülkadir'in anası Kezban da Mihri Hanımın kızıydı... Yani Abdülkadir ile Şerife Hanımın kan bağı değilse de bir akrabalığı söz konusu...

    Mehmet ile Halil adını verdikleri iki oğulları olduğunu biliyoruz. Yani karı koca iki oğullarına babalarının adını vermişler. Küçük oğlan Halil'den başlayalım, 1928 yılında doğdu. Fakat Halil çok yaşamadı, iki yaşına geldiğinde vefat etti.  Abisine bakalım...

    Gındi

    Alemdaroğlu Abdülkadir'in 1923'te doğan büyük oğlu Mehmet 8 yaşındayken babasını ve 12 yaşına gelince de annesi Şerife Hanımı kaybetti. Yani bu yaşına geldiğinde artık hem öksüz hem yetimdi...

    O yıllarda yahut büyüdüğünde Gındi lakabı takılacak olan Mehmet, Kalecikli Hacının kızı Mavı (Fadime) ile evlendi; Omarcıkların Delicafer ve Esnanın Veli ile bacanak oldular. Esnanın Veli ile anasının diğer Alemdarlar/Kantinler kolundan olmasından dolayı akraba idiler...

    Gındinin Şerife, Müşerref, Satı, Nazik, Semiha, Seydi Ahmet ve Kadir olmak üzere yedi çocuğu oldu; büyük kızı Şerife küçük yaştayken vefat etti. Onun küçüğünü de resmiyette Şerife olarak kaydettirdiler. Müşef/Şerife Yumrukların Ahmet'e vardı. Satı, annesinin akrabalarından K.Kalecikli bir bey ile evlendi. Nazik, Kekliklerin Haroahmet oğlu Musa Tül eşi; Semiha da Delicaferin, yani teyzesinin oğlu Mahmut Sağlam eşi oldular.

    Büyük oğlu Seydi Ahmet 1960 yılında doğdu. Kütahya’ya yerleşti ve Tavşanlılı Kadriye Hanımla evlendi. Esra ve Kübra adlarında iki kızı var. Esra, Kütahyalı bir beyle evli, Kübra bekar… Seydi Ahmet ve ailesi halen Kütahya’da oturuyorlar.

    Küçük oğlu Kadir, Arapların Koreli kızı Kezban ile evlendi. Mehmet, Merve ve Melike adlarında iki kızıyla bir oğlu oldu. En küçükleri Melike bekar, onun ablası Merve ise Kütahyalı bir beye vardı. Hepsinin büyüğü Mehmet de Kütahyalı bir hanımla evlendi, Kadir Kaan adında bir oğlu var. Kadir de ailesiyle birlikte Kütahya’ya yerleşik.

    Görüleceği üzere Alemdaroğlu Abdülkadir ve oğlu Mehmet’in adları çocukları ve torunlarında yaşatılıyor… Gındi, 1990 yılında 67 yaşında vefat etti... Eşi Mavı Hanım ise 2010'da öldü... Gındi vefatından önce çocuklarına bir sırdan bahsetmiş. Buna göre babası Alemdaroğlu Abdülkadir, askerliği sırasında İzmir taraflarında bir hanımla evlenmiş ve ondan bir oğlu olmuş. Bunu ölmeden önce babasından öğrenen Gındi, kendisi bulamadığı kardeşini çocuklarına bulmaları için vasiyet etmiş. Galiba kızı Nazik Tül Urla’da amcasını bulmuş, ama sıcak bir bağ kurulamamış

    TELLAL DAYI/ALEMDAROĞLU HÜSEYİN

    Kekliklerin Hüseyin'in küçük oğlu Hüseyin, Garadelinin halası İsmihan ile evlendi. Bu, tam bir akraba evliliğiydi.  Çünkü Garadelinin babası ve amcası da Alemdaroğludur

    Köy yerindeki duyurular onun vasıtasıyla yapıldığı için Hüseyin'e 'Dellal' lakabı takılmış. Tellal Hüseyin ile İsmihan'ın 1903'te doğan ilk oğlu İbrahim küçük yaşta öldü. İkincisi Ahmet ise 1910'da dünyaya geldi. Burada dikkat çeken husus, iki çocuğun ikisine de İsmihan'ın kardeşlerinin adının verilmiş olmasıdır. Tabi ki de öyle olacak, zira Hüseyin ile İsmihan dipten emmi çocukları...

    Kadere bak ki ikinci çocukları Ahmet de çok yaşamadı... Tellal, Cumhuriyet'ten sonra Karacahmet'e gittiği bir gün, aslen Hacıbeylili bir şehit çocuğunu üvey baba elinden alıp evlat edindi. Eğret'e evlatlık olarak getirilen bu çocuğun adı Ali idi, ama şehit babasını telmihen de Ayvaz deniliyordu. Tellal ona, ölen oğlunun adıyla  Ahmet diye seslendi. İleride Ayvaz/Tellal Ahmet Uysal olarak bilinecek... Asıl Tellal Hüseyin ise 1944 yılında vefat etti... Onun çoğunlukla 'Tellal Dayı' diye bilinme gerekçesine doğru geliyoruz...

    Alemdaroğlu Hüseyin'in kızı Fatma hatırlanacaktır... Onu önce Türkmenoğlu Ali'ye verdiler. Ali 1888'de şehit olduğunda yeni doğan oğlunu henüz görememişti. Onun yadigarı bu çocuğa babasının adı Ali ismini verdiler... Dul kalan Fatma kucağında Ali'si ile baba evine döndü. Kardeşleri sahiplendi onları. Yeğenleri Ali'yi kendi çocukları gibi büyüttüler. Yalnız Ali'ye 'Türkmenoğlu Ali' değil, 'Alemdaroğlu Ali' denildi. Bu arada annesi Fatma Himmet adlı bir kocaya varmıştı. Ondan da kızı Kezban doğdu. Sonradan 'Ümmetler' denilecek olan bu ailenin oğlu Hasan (Çakal Hasan) ile Kezban baba bir kardeş. Tabi Himmet de ölünce Fatma Hanım yine kardeşlerine döndü. Bu kez yanında kızı vardı... Kekliklerin Mehmet ve Hüseyin, yeğenleri Ali'yi benimsedikleri gibi onun kardeşi Kezban'ı da bağırlarına bastılar. Vakti geldiğinde Eğret dışına gelin ettikleri kaydedilmiş. İki farklı babadan iki çocuğun anası Fatma Hanım 1930 yılında vefat etti...

    Yeğen Ali'den uzaklaşmayalım, Türkmenoğlu Ali'den, ya da Alemdaroğlu Ali'den... Küçük dayısına elalem 'Tellal' derken, Ali 'Tellal Dayı' diyordu. Böylece Alemdaroğlu Hüseyin'in lakabı yeğeninin ağzından bu şekilde kalıplaştı...

    Kekliklerin Ali'yi Bayat'lı Dudu ile everdiler. Dudu Yeşilömerin abisi Ali'nin karısıydı, o ölünce dul kalmıştı. Kekliklerin Alinin, Dudu'dan üç çocuğu oldu: Resul, Fatma ve Ramazan... Bu arada savaşlar döneminin en şiddetli yılları da başlamıştı. Ali cepheden cepheye koştu. On yıldan fazla savaştığı söyleniyor. Çocukları analarının gözetiminde... Anaları 'Anadudu' olarak biliniyor...
    

    KEL ALİ

    Derler ki Eğret'ten Birinci Dünya Savaşına 200'den fazla katılım oldu, Eğret'e geri dönen ise çok az kişiydi. İşte bunlardan biri Ali'dir. Uzun savaş yıllarının en çetinini Çanakkale'de gördü. Şarapnel kaburgasını parçaladı, yüzlerce kez ölümden döndü; ama sağ salim köyüne varabildi. Bir belgede bu durumundan şöyle bahsediliyor: "...Eğret Köyünden Türkmenoğlu Ali bin Ali bin Ali; 6. Fırka, 17. Alay, 1. Tabur, 3. Bölük, 1. Takım, 4. Manga eri iken malulen Çanakkale'den köyüne döndü..." 

    Belgede geçen 'malulen' ifadesini açıklayan olayı Torunundan naklen anlatayım; Sedyeyle sargı yerine getirdiklerinde kolu kopmak üzereymiş. Vücudunun diğer bölgelerindeki yaralar hariç... Tabi cephede anestezi filan hak getire, Ali her şeyi görüyor... Alman hemşire o kolu kesmeleri gerektiğini söylemiş. Buna şiddetle karşı çıkmış; 'Kesme dursun, tek elinen uçkurumu bile bağlayamam' demiş. Böylelikle kurtardığı kolu sebebiyle köyüne dönünce 'Çolak Ali' lakabı kazanacak... Yine torununa göre sırtı kesekli tarla gibiymiş, her tarafı yanmış; bu yüzden 'Yanık Ali' diyenler de var...

    Başka bir duyuma göre Arapların Mehmet (Gambırhüseyinin babası) ile görüştükten bir kaç dakika sonra Mehmet'in bulunduğu yer bombalanmış. Şehadetinden önce Mehmet'i son gören kişi de Kekliklerin Ali olmuş...

    Harpte yaşadığı bütün bu olaylar sebebiyle Onun için 'tam bir gâzi' diyorlar. İlerleyen yıllarda köyde büyük saygı duyuluyor kendisine. O kadar ki 'Kel Ali'nin önünden geçenin dinine zarardır.' diyorlardı. Son zamanlarındaki durumundan dolayı adı 'Kel Ali'ye çıkmıştı.

    Şimdi Anadududan olan üç çocuğuna dönelim. Kızı Fatma'nın akıbeti bilinmiyor... 

    Hacı İresil

    Büyük oğlu Resul, Hacıiresil diye bilinirdi. Ganioğlu Hüseyin kızı Fadime ile evlendi... Hacıresilin Üç kız bir oğlu oldu. Büyük kızı 'Çinigız' Rabia'yı Garmenlerin Ahmet Geçer'e, Fatma'yı Akbaşların Mustafa Karakaya'ya ve küçüğü Sabire'yi de Tingildeklerin Şaban Kasal'a verdi. 

    Oğlu Hüseyin 1934 yılında doğdu. Bu isim verilmesinin sebebi, dedesi Ganioğlu Hüseyin olduğu düşünülüyor...  Pırit Eşgiya diye bilindi. Sağıroğlu Mehmet kızı Şerife ile evlendi ve böylece Noritokaların Abdullah, Sağırmahmutun Halil, Tekelilerin Bekçirofi ile bacanak oldular. Onun da Adem adında bir oğlu ve Yüksel ile Aysel adlarında iki kızı oldu. Yüksel, Kemiklerin Süleyman Öter eşi; Aysel de Noritokaların Sucu Nuri Toka eşidir... Adem, Garaselimin kızı Refiye ile evlendi, 2017'de vefat etti... Piriteşgiya 1986 yılında öldü, eşi Şerife Hanım ise çok yıllar sonra, 2020'de vefat etti... 

    Ganigızı Fadime Hanım 1963 yılında vefat edince, Canalilerin kızı Satı ile ikinci  defa evlendi. Dananın Mehmet'ten 1952'de dul kalan Satı Hanımla çocukları yok, zaten bunun için değil yalnızlıktan kurtulmak için evlenmişlerdi. Hacı İresil bu ikinci evliliğinden sonra bir süre daha yaşadı ve 1985 yılında öldü... Satı Hanım oğullarının yanına dönüp orada 2003 yılında vefat etti...

    Kel Irmızan

    Türkmenoğlu Ali'nin küçük oğlu Ramazan... 'Gazcıgızı' Ayşe ile evlendi. Babası Abdullah çok kaz güttüğü için Gazcı lakabı takılmış; Hacıemirlah Emrullah Onay'ın kardeşidir. Öncesinde Danaların İsmail eşi (Keliban ve Dalmış anneleri) idi... 

    Ramazan-Ayşe evliliğinden üç kızları oldu. Fadime'yi Samancılardan Gamalı Ahmet Saçak'a, Esma'yı Çilmahmut'un İzzet Omak'a ve Muzaffere'yi Patlakların Celep İhsan Patlar'a verdiler. Ramazan, biyolojik olarak babasına çektiğinden 'Kelırmızan' diye bilindi...

    Gazcıgızı Ayşe Hanım 1975 yılında vefat etti. Kelırmızan dul olarak uzun süre daha yaşadı ve 1996'da O da vefat etti... 

    Kelali harpten döndükten sonra Dandırlı bir hanımla da evlenmişti. Ondan da bir kızı vardı, çocuğun adı bilinmiyor. Kadın, Kelalinin ağılda gizlice başka bir kadınla evlendiğini öğrenince kızını bırakıp kocasını terk etti. Bu kızcağızın küçükken vefat ettiği söyleniyor... 

    Haro Ahmet

    Kel Ali son olarak İlyenli (Demirli) Feride ile evlendi. Bu evliliğinden de iki çocukları dünyaya geldi. Seyit Ahmet ve Feride... Feride, Kokulunun hanımıdır, onun çocukları; Aynur, Ahmet, Adem, Satı ve Ali...  

    Bilenler oğluna 'Seydamet' dediler; fakat halk çoğunlukla onu sadece Ahmet olarak çağırdı. 1929 Doğumlu bu oğlunun 'Macurun Ahmet', 'Kel Alinin Ahmet', 'Haro' diye lakapları da oldu. Göde Mehmet Aydın kızı Dudu ile evlendi. Çocukları; Musa, Metin, Ali, Zekiye, Zeynep, Feride'dir. Feride'yi Büzüğalinin Avukat oğlu Halil İbrahim'e verdiler. Musa da yine Kekliklerden büyük dayının oğlu Gındi kızı Nazik ile evlendi. Macurun Ahmet 2007 yılında, eşi Dudu hanım ise 2019'da vefat ettiler...

    (Bir rivayete göre Ahmet ile Feride'nin anaları farklıdır, Kelali İlyenli iki hanımla evlenmiştir. Feride Hanım'dan Feride; Zekiye/Zeynep Hanımdan ise Ahmet doğmuş. Bununla beraber Feride'nin kayıtlarında ana adı Satı yazıyor. Ahmet/Hatice'den 1901 doğumlu Satı Hanım 1978'de vefat etmiş. Bu, Kelalinin son hanımı olmalıdır..)

    Bir başka husus da İlyenli eşi Feride Hanımın anasıyla ilgilidir. Kelalinin son hanımından kaynanası Şerife de kızıyla birlikte Eğret'e gelmişti. Kızı Feride 1933 yılında vefat ettikten dört sene sonra, Şerife Hanım da 1937'de vefat etti...

    Kel Ali'nin ağılda yaptığı üçüncü evlilikten bir kızı daha var: Kezban... Bigalı Sabri Kocausta'nın eşi olan bu kızı Bigalılar başlığı altında ayrıca ele alınacak... 

    Kelalinin bunca maceralı dünya yolculuğu 1957 yılında son durağa ulaştı...

    Biliyorum, isimlere boğduk ama; eskiler bu isimlerle yaşatılıyor, tarih geleceğe ancak bu şekilde aktarılıyor. Bu kadar isim arasında sürekli tekrar edenlerin dikkatle üzerinde durulması gerekiyor.

    ***

    Alemdaroğlu Mehmet'in torunu Gındi lakaplı Mehmet ile Alemdaroğlu Hüseyin yani Tellal Dayı, KIZILYEL soyadını aldılar.

    Halk arasında Keklikler diye bilinen, aslen Türkmenoğlu olan ve ana tarafından Alemdaroğlulara bulaşan Ali ve çocukları, soyadı kanunu ile önce 'Kızılyel' soyismini aldılar. Alemdaroğlu ana kanalının aynısı yani... Sonradan bu 'Tül'e çevrildi. Siz bu isimlerin sonuna 'TÜL' soyadını eklerseniz yazı daha anlamlı olur...



26 Aralık 2021

Küpeliler - Urganlılar

    

    Bilinen en uzak kökende 'Küpeliler' diye bahsedilmişler. Günümüzde bu lakap az çok biliniyor. Resmi belgelerde ise 'Berberoğlu' kaydı var; bu adla kaydedilenler genellikle yakın geçmişte Eğret'e berber olarak gelenler... Çoğunlukla Kütahya tarafından gelmişler; Takgaslar ve Aşşağılılar bunlara en güzel örnek. Emirdağ/Afyon tarafından gelenlere örnek olarak da Afyonlu Ali Usta gösterilebilir. Bunların ortak özelliği ise hepsinin de Öncül soyadını almış olmaları...

    Köy halkı arasında 'Urgancılar' ve 'Urganlılar' tabiri birlikte kullanılıyor. Anıtkaya ağzına daha yatkın olarak 'Urgannılâ' biçimi yaygın. Kendisine bu lakap yakıştırılan kişiden bahsederken de 'Urgannı' diyorlar.


    Küpelilerin hikayesine gelelim... Berberoğlu Mehmet Ali'nin ana baba adı Hüseyin/Hafize olarak kaydedilmiş. Tabi kayıt sırasında ikisi de rahmetli oldukları için haklarında bir şey bilinmiyor. Mehmet Ali'nin doğum tarihi bile 1843 olduğuna göre onların 1904'te ölmüş bulunmaları gayet normal. Zaten yakında Mehmet Ali de ölecek... İsimlerinden yola çıkarak kimlerden olduklarını ararken, Hüseyin/Hafize çocuğu olarak karşımıza Eminlerden başkası çıkmıyor. Buna rağmen Mehmet Ali'nin Eminlerden olduğunu söylemek için elde yeterli veri yok. Hem öyle olsaydı niye 'Berberoğlu' diye kaydedilsin ki? Aslen Osmanköylü olduklarını düşünmek daha mantıklı...

    Mehmet Ali'den devam edeceğiz... Büyük Gadem Ali'nin ilk eşi Havva Hanımdan tek kızı olan Ümmühan ile evlenmiş. Ümmühan/Ümmü Hanım aslında Gademlerin Körahmetin ninesidir. Burayı izah etmek lazım...

    Ümmühan'ı önce Danaoğlu Mehmet'e vermişlerdi. İbrahim adında bir oğlu oldu, kocası vefat edince Berberoğlu Mehmet Ali'ye geldi. İbrahim, Körahmetin babasıdır... 

    Berberoğlu ile Ümmühan Hanımın İbrahim ve Ali adında iki oğulları oluyor. 1881'de İbrahim, 1884'te ise Ali doğmuş. Arada ve öncesinde ölen kalan kardeşleri vardıysa bilinmiyor. Urganlılara İbrahim'den gidilecek...

    1881 Yılında doğan Küpelilerin İbrahim, önce Eyüplerin Derviş Halil kızı Ayşe ile evlendi. Bu evlilik yoluyla; Çorcalıoğlu Mehmet (Sakallının dedesi), Gobakoğlu İbrahim (Çerçimehmetin babası), Söylemezoğlu İbrahim (Dıkmanın dedesi) ve Türkmenoğlu Ahmet (Aliefenin babası) ile bacanak oldular...

    1902 Yılında bir oğlu olduktan hemen sonra Ayşe Hanım vefat etti. Oğlanın adını Mehmet koydular. (Mehmet'in doğum tarihinde bir yanlışlık olduğu kesin. Çünkü 1899 tarihli bir mahkeme kaydında Ayşe Hanımın vefat ettiği belirtilmiş; verese olarak da annesi Satı, eşi İbrahim ve oğlu Mehmet gösterilmişler.)... Berberoğlu İbrahim, bundan sonra veya daha öncesinde Garamusalar/Gödeşlerin Mustafa kızı Ümmü/Emeti ile evlendi. Bu evlilik sayesinde de Bükürlerin Hüseyin ve Ayanoğlu Hüseyin (Kölgecinin babası) ile bacanak oldular...

    Emeti Hanımdan da Hatice, Mustafa ve Hüseyin adlarında dört çocuğu daha oldu. 1903 Yılında doğan Hatice çocuk yaşta vefat etti. Mustafa 1909, Hüseyin ise 1913 yılında dünyaya geldi. 1914'te bir kızı daha olunca tekrar Hatice adını verdi. Bu ikinci Hatice de 1935 yılında bekar olarak vefat edecektir... 

    Bir yandan doğumlar olurken diğer yandan da ölümler durmuyordu. Evin büyükleri Mehmet Ali Dede ile Ümmühan Nine de birbiri ardına göçüp gittiler. Küpelilerin İbrahim Cihan Harbinden dönememiş, hangi cephede şehit olduğu bilinmiyor... Emeti Hanım ise, 1961 yılının Ağustos ayında vefat ettiğinde 75 yaşındaydı... Sağlığında çok 'cassur' bir kadınmış. İleşberlikte kadın işi kabul edilen yolmada literatüre geçecek kadar ustaymış. Çıkım çıkarken 'Guyruk da guyruk, Emetinin yağlı guyruk' diye çalışkanlığını methederlermiş... Şimdi sırasıyla bu evin oğullarına, üç erkek kardeşin macerasına  bakalım...

    KÜÇÜK MEHMET

    Küpelilerin İbrahim'in Ayşe Hanımdan tek oğlu Mehmet 1902 yılında doğdu. Boyundan dolayı ta baştan ona 'Küçük Mehmet' denilmeye başlandı. Daldalların Süleyman'ın kızı Hayriye ile evlendi. Hayriye Hanım, Bakkalsüleymanın Halası olur...  Küçükmehmet Hayriye Hanım ile evlenince; Çatalların Topçu ve  Naymelerin İbrahim ile de bacanak oldu...

    Küçük Mehmet'in oğlu yok; iki kızı oldu. Büyük kızı Ümmühan, Sağırların Hamza'nın ilk eşi oldu; Ramazan Sancak'ın anasıdır, 1950'de vefat etti... Küçük kızı Ayşe ise Patlakların Çete Mehmet Patlar'ın eşi oldu, 2008'de vefat etti... 

    Küçükmehmet 1945'te öldükten sonra Hayriye Hanım yalnız kaldı. Kızları da gelin oldu gittilerdi çünkü. Bu dönemde nasıl olduysa, kardeşi Dayı lakaplı Gödenlerin Mehmet ile araları açılıyor. Biraz da küslüğü uzatmışlar galiba. Yörüğoğluların Aliefe nasihat etmiş buna; 'Bak Hayriye, Dayıynan aranı iyi dut. Valla akraba deye bana filan güvenme, saba başına bişey gelcek olursa sana Dayıdan başka bakan çeken olmaz!'... Ondan sonra kardeşiyle barışan Hayriye Hanım 1970'te vefat etti...

    URGANLI

    İbrahim Emeti Hanımdan 1909'da doğan büyük oğluna Mustafa adını koydu. Vakti gelince onu Alemdaroğlu İbrahim (Garadelinin abisi)nin küçük kızı Zehra ile evlendirdi. (Ablası Abide ile bu iki yetime Küpeliler dendiği ve bu lakabın aslında bu iki kardeşe ait olduğunu söyleyenler de var.)

    Evin büyükleri; nine dede, ana baba ve abi Küçükmehmet ölünce büyük olarak Mustafa kaldı... Üç kız, üç de oğulları oldu; bunların en büyüğü 1937, küçüğü ise 1949 doğumlu olduğunu düşünerek bahsedilen zaman dilimini kıyaslayın... Kızlarından Huriye'yi Hacıapdıramanların Halil (Keleş)'e; Hatice'yi Seydilerin Veysel (Yavuz)a; Halime'yi de Daldalların Gociban (İbrahim Honça)ya verdi...

    Mustafa'nın oğulları ise İbrahim, Mehmet Emin ve Adem'dir. Büyük oğlu İbrahim 1941 yılında doğdu. Uzun yıllar Afyon'da Kahvehanede çalıştığını anlatırdı. O dönemde Afyonlu Emine ile evlendi. İlk oğlu doğduktan sonra Anıtkaya'ya döndü, hayvancılık yapmaya başladı. Büyükbaş hayvan kurbancılığı Onunla başladı denebilir. O yıllarda hiç bir bayram yemeğine yetişemezdi... 

    Üç oğlu ve iki kızı oldu; Mustafa, Yılmaz, Alparslan, Kerime ve Selime... Büyük kızı Kerime, Paşanınömerin Ahmet Yaman eşi; küçük Selime de Kelhasanınalinin Mevlüt oğlu Hasan İnanır eşidir... Büyük oğlu Mustafa 1971 yılında doğdu. Anıtkaya dışından Hediye ile evlendi; İbrahim ve Emine adında bir oğluyla bir kızı oldu. Emine Gecegonduların İbrahim oğlu Beytullah Omak eşidir... Ortanca oğlu Yılmaz ise Afyon'dan teyzesinin torunu Kadriye ile evlendi. Bir oğlu üç kızı oldu. Kızlarının büyüğü Emine, Garagaş Emmisinin küçük oğlu Veysel eşidir... Küçük oğlu Alparslan Urfalı bir hanımla evlendi ve oraya yerleşti...

    Urganlınıniban yahut diğer lakabıyla Evizo 1999 yılında vefat etti... Eşi Emine Hanım ise 2021'de öldü...

    Mehmet Emin Patlaklardan Fadik ile evlendi. Hakkıların Kahvecisüleyman ve Şeherlioğlunun Ahmet ile bacanak oldular. Mustafa, Zehra ve İbrahim adlarında üç çocuğu oldu. Zehra, Şeherlioğluların Mehmet Kırdar'a, yani teyzesioğluna vardı... Mustafa, Dandırlı Gülay ile evlendi. Mehmet Emin ve Fadik adlarında bir kızı ile bir oğlu var... İbrahim, teyzeoğlusu Metin Yırgal kızı Medine ile evlendi. Bahar, Yağmur ve Damla olmak üzere üç kızı var... Mehmet Emin 2012, Melahat Hanım ise 2021 yılında vefat ettiler; çocukları Anıtkaya'da oturuyor...

     ... Ve Urganlının küçük oğlu Adem 1949 yılında doğdu. 'Garagaş' lakabıyla tnınır. Takgasların Mahmut kızı Şerife ile evlendi. Takgasların Resul Öncül, Güdüğizzetineminin Abdullah Sağlam ve Galgancıların Osman Aytar ile bacanak oldular...  Zehra, Mustafa, Harun, Veysel ve Mübeccel isimlerinde iki kızıyla üç oğlu var. Zehra, Arabınmuhittinin Şükrü Zenger eşidir... Mustafa, Dandırlı Fadime ile evlendi. Üç çocuğu var, Afyon'da oturuyor... Ortanca oğlu Harun da Anıtkaya dışından evlendi; iki çocuğu var ve Afyon'da oturuyor... Küçük oğlu Veysel ise, emmioğlusu Yılmaz'ın kızı Emine ile evli; Adem adında bir oğlu var ve Anıtkaya'da oturuyorlar...

    Çocuklarının hikayesini anlattığımız Küpelilerin Berberoğlu Mustafa'nın Urganlıya dönüşme olayı ilginçtir... Herkes gibi ileşberlik ve hayvancılıkla uğraşan Mustafa, beygir koşarken terbiye kayışı bulamadığı için urgan bağladı. Dinlediğime göre, bu vaziyette Onu ilk gören Bükürünali, 'Ne o len Urganlı' diye takılmış; böylece adı 'Urganlı' olarak kalmış... Yokluk, ona yeni bir isim koymuştu. Urganlının ölümü de trajik oldu. 1974'te Damda koç vurması sonucu aldığı darbeden kurtulamadı... Eşi Zehra Hanım çok sonra, 2011'de vefat etti...

    Urganlının üç oğlunun üçü de büyük oğullarına babalarının adını verdi: Mustafa...  Hepsi de 'Urgannının Mısdık' diye biliniyor.

   TEKE

    Berberoğlu İbrahim'in (ikinci hanımından) küçük oğlu 1913 yılında doğdu. Adını Hüseyin koymasının sebebi kendi dedesinin adı olmasıdır... Hüseyin'e kısaca 'Teke' diyorlardı. Bükürlerin kızı Satı (Teyzesinin kızı) ile evlendi, çocuğu olmadı. Sağırisa zaten bacanağı oluyordu. Onun küçük oğlu Hasan'ı evlat edindi. 

    Sağırisanın Hasan, artık bundan sonra hep 'Tekenin Hasan' diye bilinecektir... Sağırların Kelapdıllanın Hasan Sancak kızı Muhsine ile evlendi. İki oğlu var, büyüğünün adı Hüseyin; küçüğünün adı ise Emirhan...

    Satı Hanım 1990 yılında, Tekehüseyin 1991 yılında olmak üzere karı koca arka arkaya vefat ettiler...

    ***

  Berberoğlu Mehmet Ali'nin çocukları, diğer Berberoğlular; Takgaslar, Aşşağılılar, Berber Ali usta gibi Soyadı uygulamasında ÖNCÜL soyismini almışlar...