30 Kasım 2023

Çil Efe; Hüseyin ve İresil Hocalar


    Abdurrahmanoğlu Hasan'ın dördüncü oğlu Mehmet 1883 yılında doğdu. Önceleri 'Çil Oğlan' lakabıyla ünlenmiş, biraz büyüyünce bu 'Çil Efe'ye dönüşmüş. Sonra sonra her ikisini de kullanmışlar... Demek ki yüzünde çil denilen kahverengi benekler vardı...   

    Emirahanoğlu Hasan Hüseyin, yani İşofun ablası Fatma ile evlendi. Fatma'nın küçüğü Halime de Dervişoğlu Yahya ile evlendiği için Çiloğlan, Yahyaların Yahya ile bacanaktır... 

    İki kız, ikisi erkek dört çocukları oldu. 1900 Yılında doğan büyük kızı Azime'yi önce Hassönlerin Mahmut'a verdiler. O vefat edince, yanında oğlu (Guliz Osman) tay olduğu halde   Garapaçaların   Eyüp Çetin'e vardı. İbrahim, Mehmet, Osman Çetin kardeşlerin anasıdır. 1974 Yılında vefat etti... 

    Küçük kızı Emine 1912 yılında doğdu. Aynı sülaleden Gazcıoğlu Emrullah'a verdiler. Tahmini olarak bu evlilik, 1928-29 yıllarında olmalıdır. Emine, henüz çocuğu yok, taze gelin iken vefat etmiş...

    
    Hüseyin Hoca 
    Oğullarının büyüğünün adı Hüseyin'dir, 1914 yılında doğdu. Sağırların Ali Osman Hoca kızı Kezban ile evlendi. Kezban Hanım, Hilmi Hocanın kardeşidir... Ayrıca Uykucuömer, Takgasların Cılımısdık, Yörüklerin Habeşahmet ve Bezekininali ile bacanak oldular... 
     
    Muratlar köyünde ve Eğret'te Cuma Camisinde imamlık yaptığı için 'Hüseyin Hoca'  derlerdi. Hele Cuma Camisiyle ilgili hafızamdaki bütün hatıralara Onun resmi kazınmış. Sürekli olarak elinde tenike ıbrık, kollar paçalar sığalı, Musalla yanında abdest alırken hatırlıyorum. Bir de Postacı Ramazan Öncül zamanında, haftada üç gün Afyon'dan posta torbasını getirip götürmekle görevliydi. Pazartesi, Çarşamba, Cuma günleri mektup getirecek diye yolunu gözlerdik... 

    Kezban Hanım ile Hüseyinhocanın iki kızı oldu. Büyüğü Fadime'yi, Muratlar'da hocalık yaptığı sırada Eşref Hoca'ya verdi. Eşrefhoca, Çaylıoğlunun Karacaahmet'te kalan torunlarındandır. Çaylıoğluların diğer kolu Eğret'e müezzin olarak gelip yerleşmiş ve Böbüler sülalesi olmuştu... Hüseyinhocanın kızı, Eşrefhocanın hanımı Fatma Kurnaz 2023 yılında vefat etti...

    Küçük kızı Emine'yi ise yeğeni, Eyüpçetin oğlu İbrahim'le evlendirdi... Bu iki kızından başka bir oğlundan da söz etmek lazım...

    Oğlu olmayan Hüseyinhoca, Alibeyin/Kantinin Osman'ın oğlu Mehmet Ali'yi evlatlık aldı. Mahmet Ali, Kantininosmanın ilk hanımındandır; ikinci olarak Hüseyinhocanın bacanağı olan Bezekininalinin kardeşini almıştı. Belki de o evlilik sırasında bu evlatlık olayı gerçekleşmiştir... Osmanköylü bir hanımla evlendirilen Mehmet Ali'nin de bir oğlu ve iki kızı oldu. Mehmet Ali, 1992 yılında 45 yaşındayken vefat etti...

    Çilefenin Hüseyinhoca 1984 yılının son günlerinde vefat etti. Bundan sonra Kezban Hanım, Pazaryerindeki evinde tek başına yaşadı ve 2001 yılında O da vefat etti...


    İresil Hoca
    Küçük oğlu Resul Cumhuriyetle yaşıt, 1923'te doğdu. 'İresil Hoca' diyorlardı. Tam 27 yıl imamlık yaptı. Çay Pazarağaç'ta, Kuyucak'ta, Hacıbeyli'de, Bolvadin Kurucova'da, İzmir'de imamdı. Sonra Eğret'te Cuma Camisi ve Yeşil Cami'de iki yıl hocalık yaptı. Tipik köy imamlarının aksine meraklı, genel kültür bakımından donanımlı biriydi. Ondan geriye kalan kitapları karıştırırken 'Mızraklı İlmihal' beklerken 'Tarih-i Cevdet' ile karşılaşınca şaşırmıştım. 28 Ağustos şenliklerinde Eğret halkı adına ilk konuşmaları Resul Hoca yapmış... 

    Çiloğlanın Resul, daha İresilhoca olmadan önce Demirdelenoğlu Mahmut, namıdiğer  Hayta kızı Fatma ile evlendi. Haytanın Halime ninesi, Apdıramanların Mollamustafanın 11 kızından biri olduğunu hatırlatırsak, Resul ile Fatma'nın akrabalığı anlaşılır sanırım...

    Tek kızlarına da Fatma ismini verince ilginç bir durum oluştu; annesinin, eşinin ve kızının ismi 'Fatma' idi. Gerçi bu üçlü hiç bir zaman bir araya gelemedi; zira İresilhocanın annesi 1936'da ölmüştü... Resul Hoca, Takgasların Postacı Ramazan Öncül ile bacanak oldular... 

    Kızlarını Anıtkaya dışından, İzmir'de oturan Tekirdağlı Saim Beye verdiler... Şükrü ve Resul adında iki oğlu var. İresilhocanın kendi adını taşıyan tek torunu olan Resul, Zehra hanımla evlenmiş. Yusuf ve Şevval adında iki çocuğu var; İzmir'de oturuyorlar...

    Büyük oğlu Mehmet'i Tekke Garen (Kayıhan)dan Sevim ile everdiler. Onların da Aysun ve Rabia adlarında iki kızı oldu. Sonra 2014 yılında Mehmet vefat etti... Büyük kızı Aysun, Yurdal ile evli; Berk, Sena ve Sude olmak üzere üç çocukları var... Küçük kızı Rabia da Seyfi Bey ile evli; Yusuf ve Mehmet adlarında iki oğlu var... İresilhocanın Mehmet'in  çocukları ve torunları da İzmir'de yaşıyorlar...

      Mahmut, Çolağömerlerin Selim Hoca kızı Sultan ile evlendi. Aytaç ve Hatice adlarında bir oğluyla bir kızları oldu. Sultan Hanım 2007'de vefat etti... Aytaç, Dicle Hanımla evli; Batuhan, Deniz ve Mahmut Gökhan adlarında üç oğlu var... Mahmut da çocukları ve torunlarıyla halen İzmir'de yerleşik...

    Halil İbrahim ise Nazilli'den Pembe Hanım ile evlendi. Adları Uğur, Onur ve Ayşenur olmak üzere iki oğluyla bir kızları var... Onur, Merve Hanımla evli; Toprak adında bir oğlu var. Ayşenur ise Arif Bey ile evli, Melisa adında bir kızı var, Aydın'da yerleşikler... Halil İbrahim ve ailesi İzmir'de yaşıyorlar... 

    En küçük oğulları Mustafa ise, Takgasların Posteci Irmızan (Ramazan Öncül) kızı Neriman ile, yani teyzesinin kızıyla evlendi. Haliloğluların Ramazan Kanat ve Keçilerinkazımın İsmail Seçen ile bacanak oldular... Sinem adında bir kızları Tokatlı Sefa ile evlendi; Gebze'de oturuyorlar... Mustafa ise eskiden beri yaşamak zorunda olduğu İzmir'den emekli olunca ayrıldı ve Afyon'a yerleşti. Günlerinin çoğunu Anıtkaya'da geçiriyor...

    İresilhoca kendine has bir kişilikti. Sakin ve vakur tavırlarıyla insan ilişkilerinde çok başarılıydı. Karşısındakini, ettiği bir iki laf sonrası hemen sakinleştirir, çaktırmadan terapi ederdi. Konuşmanın tartışmaya dönüştüğünü hissettiğinde; dingin üslubu ve yarı yumuşak yarı gevrek ses tonuyla hemen müdahale edip mevzuyu rayına oturturdu. Karakterinin bir parçası haline gelmiş bu tavır, onun bütün mevcudatla iletişimini de sağlıyordu. Dolayısıyla sadece insanlar değil; hayvanlar, bitkiler hatta zaman zaman eşya ile konuştuğunu zannederdin...

    El becerisi teknik zekasıyla birleşince ortaya ilginç eserler de çıkmıyor değildi. Dambeşe çıkmadan, aşağıdan kumanda ederek, direkteki tv antenini ayarlamak için bir mekanizma geliştirdiğini duymuştum. Elektronik değil mekanikmiş; ama uzaktan kumandalı uydu anteninin atası kabul edilebilir... Ondan geriye kalan alet edevatla şimdi minik bir tenikeci atölyesi kurulabilir...

    Bir dönem bakkal dükkanı çalıştırarak ticaret dünyasına da giren çok yönlü İresilhoca 1998 yılında vefat etti. Eşi Hayta kızı Fatma Hanım ise 2016'da rahmetli oldu...

    Abdıramanların Çiloğlan, ağabeyleri gibi 'Kirkit' soyadını almıştı. Bir zaman sülalede bulaşıcı bir hastalık ortaya çıkınca, kontrol amacıyla Kirkit soyadlı herkesi sık sık şehre çağırıyorlardı. Çok zahmetli ve masraflı bir süreçti. Ayrıyeten sülale geniş olunca resmi işlerde isim-soyisim benzerlikleri karışıklıklara yol açıyordu. Bütün sebepler birleşti, 'tam sırası' denilip AYAZ soyadına geçildi. Nüfus Memurunun işgüzarlığı nedeniyle o soyisim kayıtlara AYAS olarak geçti. Soyadı düzeltme olayı 1937'den önce gerçekleşmiş olmalıdır, çünkü Çilefe Mehmet Ayas o sene vefat etti...



29 Kasım 2023

Hacı Hafız; Yeniali, Kelhasan

 

    Abdurrahmanoğlu Hasan'ın üçüncü oğlu Mustafa... Önce ismine kafa yoralım; Apdıramanların Hasan'ın Molla abisinin adını andırıyor... Hani oğlu olmayıp da 11 kız babası olan Molla Mustafa... Cavaların, Hacemirlahın, Manavların, Haytanın, Çakırların büyük dedesi Molla Mustafa... İhtimaldir ki Hasan, Molla abisinin hatırası olarak adını bu oğluna verdi...

    İhtimal de olsa Abisinin adını vermekle ne kadar isabet ettikleri sonradan anlaşıldı. Mustafa da ilim ve maneviyatta derinleşti ve sonradan hem Hacı hem de Hafız oldu. Bu iki ünvanı birleştirip ona lakap yaptılar, Mustafa bundan sonra Hacı Hafız diye anıldı... 

    Kardeşi Kirpitçi İbrahim ile doğum tarihleri aynı. Acaba ikiz miydiler? Bazı davalar Muhtarlık odası olarak Abdurrahmanoğlu Hasan'ın odasında görülürken iki kardeş İbrahim ve Mustafa şahit olarak kaydedilmişler. Bu konuda bir şey duymadım, ama ikiz olmaları çok muhtemel...

    Mustafa, Omarcıkların Ali kızı Emine ile evlendi. Emine Hanım Gıralinin halasıdır. Bununla beraber Emine Hanımın anası Şemsi iken Gıralinin ninesi Selimler/Keçiler kızı Ümmühan'dır. Bu ayrıntı o kadar da önemli değil, sonuçta Gırali Emine Hanımın babasının adını taşıyor... 

    Emine Hanımın iki kız kardeşi daha vardı; Havva ve Selvere... Bu yüzden Apdıramanların Mustafa'nın bacanaklarını da anmalıyız.  Havva önce halaoğlusu Mollaosmana vardı, dolayısıyla ilk bacanağı Mollaosmandır. Geçinemeyip ayrılınca Melez Arif Seçen'in eşi oldu; ikinci bacanağı da Melezdir... Küçük baldızı Selvere ise İdirizlerin Delimehmete varmıştı. Gerçi kısa süre sonra vefat etti; ama Delimehmet, Mustafa'nın üçüncü bacanağı oldu...

    Bir kız üç oğlan çocukları oldu. İsimleri Şemsi, Yusuf, Ali ve Hasan'dır... Kızlarına Emine'nin annesi Şemsi'nin adını koydular. 1909'da doğan Şemsi'yi önce Kırtişoğlu Apil'e  verdiler.  Gıbış Mehmet Özen ve Sakallı Mehmet Aydın eşi Havva, Şemsi'nin çocuklarıdır. 1920'li yıllarda Kırtişle ayrıldılar, son yıllarında Köse Ali Osman Varlı ile evlendi ve 1977 yılında o kapıda vefat etti... 

    Büyük oğlu Yusuf, 1911'de doğmuştu... 1929 Yılında, daha 18 yaşındayken vefat etti. İsminin gerekçesine dair bir şey öğrenemedim...

    Hacı Hafızın ne zaman öldüğü bilinmiyor. 1920'de Hayatta olduğu ve 1925 sonrası ölse bunun kaydedileceğinden yola çıkarak, 1920-25 arasında vefat ettiğini değerlendirebiliriz... Eşi, Omarcıkların kızı Emine Hanım ise otuz yıl sonra, 1956'da vefat etti..

    Yeni Ali

    Hacı Hafız 1916 yılında doğan ikinci oğluna Ali adını verdi; çünkü bu Emine Hanımın baba adıydı. Gayet normal bir durum. Çocuğun sonradan 'Yeni Ali' diye lakaplanmasının ardında, o yıllarda Eğret'te ve bütün ülkede çok yaşanan dram örneklerinden biri var... 

    Ali'nin doğumu Cihan Harbinin en çetin dönemine rastlar. Babalar, emmiler, dayılar, abiler alay alay cepheye koştu. Bu harbe asker vermeyen aile yoktur; çoğundan dört beş asker birden çıktı... Ve derler ki, Cihan Harbinde şehit vermeyen aile de bulunmaz... 1918 Mütarekesinden sonra geri dönüşler başlayınca acı bilanço ortaya çıktı. Geri dönebilenler pek nadirdi. Bununla beraber geridekiler, gelecek ümidiyle yıllarca yollarını gözlemeye devam ettiler... Yolu gözlenenlerden biri de Apdıramanların Hasan'ın oğlu, yani Hacı Hafızın kardeşi Ali idi... En sonunda Arapların Gavas İbrahim, Ali'nin şehit olduğuna şahitlik edince beklemekten vazgeçtiler. İşte o vakit dört beş yıl önce Omarcıkların dedesi niyetiyle konulan Ali ismi yeni bir değer kazandı. Bundan sonra bu küçük çocuğa Şehit Ali emmisinin hatırası niyetiyle 'Yeni Ali' dediler...

    Yeniali büyüyünce evlendirildi; ama onun ilk evliliği de yine içinde kat kat dram barındırır... O yıllarda babası Hacıhafız vefat etmiş; ama annesi Emine Hanım hayattaydı, bu evlilik de onun arzusu istikametinde gelişti...

    Mollaosmanın Emine Hanımın halaoğlusu olduğu hatırlanacaktır. Mollaosmanın on yaş  küçük kardeşi İbrahim'i pek bilen yoktur. Hacımahmutların Hafız, Manda, Ayımevlüt ve Garaçaylının ablaları Zeliha ile evliydi. Tuzla'da asker iken vefat ettiğinde geride bir oğlanla bir kız evladını yetim bırakmıştı. Bu yetimlerle dul eşi Zeliha Hanımı, İbrahim'in küçük kardeşi Ahmet (Deliahmet)e nikahladılar. Bu arada şehidin oğlu vefat etti. Kızı Refiye ile Zeliha Hanım orada huzur bulamadı. İşte burada Emine Hanım devreye girerek Zeliha ile kızını oğlu Yenialiye aldı. Elbette aralarında yirmi yıllık yaş farkı bulunan bu çiftin evliliği göstermelik olacaktı. Nitekim Zeliha Hanım orada huzur içinde vefat etti...

    İkinci ve gerçek evliliğinde yine Emine Hanım etkisi görülür. Yeniali, Mollaosmanın kızı Ratibe'yi aldı. Böylece Hafız Mehmet Öztürk, Davılcıarifin Süleyman Azbay, Hassönlerin Hüseyin Koç ve Gocayetim Mevlüt Azbay ile bacanak oldular...

    Ratibe Hanım ile Yenialinin ikisi oğlan dördü kız, altı çocukları oldu. İsimleri; Nadide, Sunay, Ayşe, Zeliha, Halil İbrahim ve Mustafa... Bunca çocuktan sonra Yeniali 1994'te, eşi Ratibe Hanım ise 1996 yılında vefat ettiler...

    Çocuklarının durumuna bakacak olursak... Kızları Nadide'yi Tekelilerin Mahmut Taşkın'a; Sunay'ı Hafızın Hayrettin Öztürk'e; Ayşe'yi Tökürdeklerin Mürsel As'a; ve küçük kızı Zeliha'yı da Bilallerin Topal Salim Kaynar'a verdi... Hayrettin ile Sunay teyze çocukları...

    Büyük oğlu Halil İbrahim, Hatiplerden Şükrü Dayısının kızı Meziyet ile evlendi. Yine Hatiplerin Salimhoca ve Körmehmet ile bacanak oldular... İki kız bir oğlan, üç çocukları oldu; isimleri Ratibe, Ali ve Rasime'dir... Erken dönemde Anıtkaya'dan ayrılınca kızlar da ister istemez Anıtkaya dışından beylere vardılar. Ali de yine Anıtkaya dışından Gülseren Hanımla evlendi; Alper ve Zeynep adlarında bir kızıyla bir oğlu var... Halil İbrahim, halen ailesiyle Afyon'da yaşıyor...

    Yeniali, babasının adını verdiği küçük oğlu Mustafa'yı da Tatıresilin Mahmut kızı Şükran ile evlendirdi. Böylece Mustafa, Böbülerin Hasan Hüseyin Kabadayı ve Garakazımın Ramazan Sımsıkı ile bacanak oldu...  Üç oğluyla bir kızları oldu; isimleri Ahmet, Ali, Şükrü ve Ratibe'dir... Mustafa da ailesiyle erken dönemde Anıtkaya'dan ayrıldı, dolayısıyla çocukların eşleri Anıtkaya dışındandı... Tek kızları Ratibe, Murat Bey ile evlidir... Ahmet, Zehra Hanımla evli, Nilay ve Koray adlarında iki çocuğu var; Ali, Pınar Hanımla evli, üç çocuğunun isimleri İkra, Halil İbrahim ve Mustafa... Küçük oğlu Şükrü ise Özlem Hanımla evli, bir kızıyla bir oğlu var... Mustafa Kirkit, halen çocukları ve torunlarıyla Kütahya'da yaşıyor...

    Bu arada anasının yanında tay gelen Refiye'yi unutmayalım. Hatiboğlu İbrahim kızı Refiye, Kirpitçilerin Cemalettin Kirkit eşi oldu; O da ele gitmedi yani...

    Kel Hasan

    Mustafa'nın küçük oğlu Hasan, 1921 yılında doğdu. Adını dipdede Abdurrahmanoğlu Hasan ile ilişkilendirebiliriz; ama 'Kel Hasan' lakabının açıklamaya ihtiyacı yok... 

    Sağırların Körmustafa kızı Fadime ile evlendi. Güçmensüleyman, Yozgun, Gözelali ve Şimbilemin ile bacanak oldular... 

    Bu evlilikte çok çocuk var... Önce bir oğlan doğuyor, dedesinin adı Mustafa ismini koyuyorlar; ama çocuk ölüyor. Mustafa'dan sonra tam yedi çocuk daha isim konulamadan doğup ölüyorlar... Sonra sırasıyla Sultan, Yusuf ve Muzaffer doğuyor... Hayatta kalan bu üç kardeşten sonra Selvere doğuyor. Selvere, Kelhasanın Delimehmete varıp genç yaşta ölen teyzesinin adıdır ve Omarcıklarla bağlantılı her ailede bu isme mutlaka yer verilir. Malesef Selvere de 4-5 yaşındayken vefat ediyor... 

    Neticede toplam 12 çocukları oldu, ama bunların sadece üçü hayatta kaldı... Sultan, Yusuf ve Muzaffer... Yusuf, Kelhasanın genç yaşta ölen abisinin adı olduğunu hatırlayalım... Üç çocuğun incelemesine geçmeden önce belirtelim; Kelhasan 1988 yılında, eşi Fadime Hanım ise 2012 yılında vefat ettiler...

    Kızı Sultan'ı Göçmen Süleyman oğlu Ali'ye verdi. Büyük oğlu Yusuf'u da aynı Göçmensüleyman kızı Hafize ile evlendirdi. Göçmensüleyman ile zaten bacanak oluyorlardı, yani teyze çocuklarının evliliğine şahit oluyoruz. Fakat akrabalıkların pekiştirilmesi bununla sınırlı değil... Yusuf'un çocuklarla da devam edecek...

    Şunu da belirtelim ki Sağırlarda çok görülen Hafize isminin kaynağı da yine Omarcıklardır. Altındiş/Arap/Güdüğizzetin kardeşi Hafize Hanım önce Aşşağılıların Ali'ye varmış, ondan Göçmensüleyman olmuştu. Kocası harpte kalınca, Sağırların Körmustafanın ikinci hanımı oldu. Bu yüzden hem Göçmensüleyman tarafında hem de Körmustafa tarafında her ailede bir Hafize mutlaka bulunur... 

    Yusuf ile Hafize Hanımın Mustafa, Selver, Fadime ve Süleyman adlarında iki kızıyla iki oğlu oldu. Kadere bak ki Selver yine küçükken vefat etti...

    Yusuf'un büyük oğlu Mustafa, Şimbilin yani Kelhasanın bacanağının kızı Hafize ile evlendi. Yusuf ve Tuğba adında bir kızıyla bir oğlu var ve İzmir'de yerleşikler...

    Küçük oğlu Süleyman ise, yine Göçmensüleyman tarafıyla bir değişik usulü evlilik yaptı, şöyle ki: Fadime ablası Göçmensüleymanın Sami oğlu Süleyman'a varmıştı. Süleyman da Sami kızı Zeliha'yı aldı. Onun da iki çocuğu var ve İzmir'de oturuyorlar...

    Kelhasanın küçük oğlu Muzaffer de Gobakların Motur Halil kızı Hamide ile evlendi. Böylece Çulluların Selim Haykır ile bacanak oldular. Muzafferin çocuklarının durumu abisininkiler gibi girift değil..

    Dilek ve Hasan adlarında  bir kızıyla bir oğlu oldu. Dilek, Çavdarlılı Abdullah ile evlendi; iki kızıyla bir oğlu var, İzmir'de oturuyorlar...

    Hasan ise iki evlilik yaptı. Önce İzmirli İffet Hanımla evlendi, ondan Deniz adında bir kızı oldu; ayrıldılar. İkinci olarak Kalecikli Ayşe ile evlendi; Ayşe hanımdan da Hamide ve Zeynep adında iki kızı var... İzmir'de oturuyorlar...

    Hem Yusuf hem de Muzaffer erken dönemde İzmir'e yerleştiler, halen çocukları gibi orada oturuyorlar...



Kirpitçiler

 

    Abdurrahmanoğlu Hasan'ın ikinci Hanımı Ayşe'den olma büyük oğlu İbrahim 1878 yılında doğdu. Veyislerden Gülsüm ile evlendi. Bu Gülsüm Böbü Dedenin kızıdır. Hatırlanacağı üzere İbrahim'in annesi de Veyislerden, üstelik Böbüdedenin ablasıydı. Karışık bir durum yok, olan şu; Ayşe Hanım, oğlu İbrahim'e yeğeni Gülsüm'ü aldı. 

    Bu evlilikle Hacapdıramanların Hacı Halil ile aralarında çok katmanlı bir akrabalık bağı oluştu. Bir defa dipten emmioğluydular, sonra analarının kardeşliğinden teyzeoğlu, en sonunda da bacanak oldular...

    İbrahim'in el becerisi hayli gelişmişti. Ahşap malzemeden düzen takan yapmayı sever, el aletlerini de maharetle kullanırdı. O yıllarda hemen her evde bir dokuma tezgahı bulunur, kendir habaçapıt habageri, heybe, talis gibi şeyleri herkes kendisi dokurdu. Ayrıyeten parmaklı denilen kilim türünün merkezi olarak da Eğret gösteriliyordu. Bu yüzden tezgah kurma, tamir etme, eksik parçalarını tamamlama gibi haller için köyde kendince bir sektör oluşmuştu. Dokuma tezgahının bir parçası olan kirkiti Eğret'te en kolay ve iyi yapan kişi olarak İbrahim öne çıktı. Bu yüzden kendisine 'Kirkitçi' dediler. Sonradan bu yakıştırma sülalenin adı oldu. Halk zamanla söylenişi daha kolay olarak bunu  Kirpitçilere çevirdi. Buna bağlı olarak seçilen 'Kirkit' soyadında kelimenin doğru söylenişi korunuyor.

    Kirpitçi ile Gülsüm Hanımın üç oğulları dünyaya geldi, bunlar yaş sırasına göre Halil, Kadir ve Sabri'dir. Bunları merkeze alarak Kirpitçileri inceleyeceğiz. Son zamanlarında torunları tarafından 'İbili Dede' diye sevilen Kirpitçi, 1947 yılında vefat etti. Eşi Gülsüm Hanım ise 1961'de öldü...

    Oğulları üzerinden Kirpitçiler sülalesi ayrıntısına geçmeden önce  bir hususu daha belirtmek isterim. Resmi kayıtların incelenmesinden anlaşılıyor ki, Kirpitçi İbrahim bilemediğimiz bir tarihte Garmenlerin Azime/Kezban ile evlenmiş ve 1917 yılında Mehmet adını verecekleri bir oğulları olmuş. Sonra ayrıldıkları bu hanım Manavların Gızmehmete varacaktır... Kirpitçinin bu hanımdan olan oğlu ise 1941 yılında bekar olarak vefat etmiş... Ayrıca son dönemlerinde Kirpitçinin Macur Zeynep Nineyi de nikahı altına aldığı biliniyor...

    1. Kör Halil
    Kirpitçi İbrahim 1900 yılında doğan büyük oğluna, anadedesi Halil'in adını verdi, sonradan 'Kör Halil' diye bilinecektir. Kör Halil'in çok evliliği var; tam yedi kez evlenmiş, biz bunların altısını tespit edebildik.

     İlk Hanımı Havva, Veyislerden Böbü Dede torunu, Hacı Arif kızı, Körhocanın ablasıdır. 1931'de Yedinci çocuğunu doğurduktan sonra, lohusa iken vefat etti. Yedi çocuğun altısı ölmüş; beş ve altı numaralar Arif ile Hatice'yi biliyoruz. Arif, 1928'de üç yaşındayken boğazına para kaçması sonucu boğularak ölmüş. Hatice ise anası öldüğünde çok küçükmüş...

    İkinci Hanımı da yine Veyislerden Hacıarif kardeşi Hasan Hüseyin kızı Emine idi... Bu evlilikteki temel etken, öksüz kalan küçük kıza ilgi ve şefkatla bakacak kişinin Emine Hanım olduğunu düşünmeleridir. Tabi daha baştan, bu her iki kayınpederin Körhalilin dayısı olduklarını unutmamak lazım... Lakin Emine Hanım da bir çocuğunu doğururken onunla birlikte vefat etmiş. Yıl 1933...

    Diğer hanımı Kütahyalı, 'Topalgarı' derlermiş, adını bilemiyoruz... Çoluk çocuk yok, Körhalilin çifte gittiği bir gün kaçıp gitmiş anasının evine... Peşinden Körhalil dah etmiş Kütahya'ya, maksadı hanımını geri getirmek... Lakin Topalgarı bir deyişlemeyle gelmeyeceği mesajını vermiş;
    Elimde çorap şişi
    Bakın görün bu işi 
    Baklavayı kesmedi
    Körhalilin yan dişi

     Kütahya'dan eli boş dönen Körhalilin sonraki hanımı Tekirgızıların Delimaver...  Öncesinde küçük kardeşi Kadir'in hanımı olan Delimaverden de çocuğu yok... O şekilde ayrılıyorlar...

    Beşinci Hanımının adı da bilinmiyor. Ayvazın akrabasıymış, galiba Hacıbeyli'den... Çocukları yokken ayrılıyorlar. Bu kadın daha sonra Haliloğluların Ali Osman Kanat eşi oldu ve orada vefat etti... (Bacıdedenin ölüm defterinde 'Karacahmetli Uzun Ayşe Ninenin ölümü, 3 Nisan 1976' notuyla belirttiği kadın olmalıdır.)

    Körhalilin son eşi Gülsüm Hanım, Mollahmetler/Sıntırların Alihoca kızıdır... Bu sebeple Ayvaz (Ahmet Uysal) ile bacanak oldular...  Bu evlilikten de altı çocuğu oldu; Havva, Münevvere, Muharrem, Halil İbrahim, Emine ve Mehmet... Kızlara, önceki hanımlarının adını verdiği çok açık... 

    Resmiyette tam adı Halil Kamil olarak kaydedilen Körhalil, 1981 yılında vefat etti. Yedinci hanımı Gülsüm ise ondan sonra bir müddet daha yaşadı ve 2000 yılında vefat etti...

    Annesi erken öldüğü için ilk çocuğunun adı 'Ösüz Hatice' olarak kalmıştı. Onu dayısı Kör Hoca'nın oğlu Çolak Arif  Varlı'ya verdiler. Diğer kızları Havva'yı Gavasın Topal İbrahim Sargın'a, Münevvere'yi Kötü Hüseyin İnanır'a, Emine'yi de Dellalın İsmail'e gelin ettiler. Bu arada Dellal Ahmet dediğimiz kişinin Kör Halil'in bacanağı Ayvaz olduğunu belirtmek lazım.

    Kör Halil'in Gülsüm Hanımdan doğan altı çocuğundan üçü erkekti. Büyük oğlu Muharrem'i Hatiplerin Deli Ahmet kızı Hanife ile evlendirdi. Böylece Hacıların Şerafettin Azbay, Çetenin Mehmet Patlar ve Dayıların Adem Yola ile bacanak oldular. Erken dönemde İzmir'e yerleşen Muharrem'in Kadir ve Abdullah adını verdikleri iki çocukları oldu. Muharrem 2014 yılında vefat etti, çocukları İzmir'de yaşıyorlar...

    Ortanca oğlu Halil İbrahim 'Haliban Hoca' diye bilindi. Boduoğlu kızı Halime ile evlendi ve Delibanın Hasan Dadak, Köreminin Ahmet Kopan ve Mardakların Halil Saki ile bacanak oldular. Üç oğulları oldu: Halil, Ali Osman ve Mesut... Muharrem Abisinden sonra kendisi de İzmir'e göçen Halibanhoca, 2023 yılında vefat etti. Çocukları İzmir'de yerleşikler...

    Kör Halil'in küçük oğlu Mehmet Daldalların Kör Emin kızı Kerime ile evlendi. Kerime Hanımın anasıyla emmi çocuğu oluyorlar. Ayrıca Mehmet'in bacanaklar; Çulluların Muhittin Azbay, Hamdihocanın Ahmet Dadak, Buydeycigadirin Selahattin Dadak ve Yumrukların Ali Tüplek... Biri kız, dört çocukları var; Ömrüye, Halil, Hasan ve Hüseyin...  Çocuklarıyla birlikte Anıtkaya'dan ayrılmayan Mehmet Kirkit, Körhalilin ocağını tüttürüyor...

    2. Kadir
    Ortanca oğlu 1903 yılında doğdu, Kirpitçi ona  Kadir ismini verdiğine göre Kadir gecesinde doğmuş olmalıdır... 

    Kadir, Tekirgızıların Himmetoğlu Osman kızı Maver ile evlendi. Delimaver diye bilinen bu hanım, Davılcı Hasan Haykır ve Mevlüt Haykır'ın ablalarıdır. Büyük kardeşleri Gülsüm de Billalerin Apil'e vardığı için Kadir onunla bacanaktır... 

    Kadir ile Maver’in 1927 yılında bir oğulları doğdu, adını Ali Osman koydular… Ali Osman küçükken babası 1931 yılında vefat etti. Bundan sonra Delimaver, merhum kocasının abisi Körhalile varacak, geçinemeyip ayrılacaklar. Bir kaç evlilikten sonra Karacahmet'e kocaya varacaktır... 

    Ali Osman'ın dedesinden geldiği anlaşılan müthiş bir zenaatı var; ağaç işlerindeki harika sanatını, Seydinin dükkana yaptığı bir büfeyle göstermiş. Üstüne bir kuş kondurduğu bu eserine görenler, onun canlı olduğu zannına kapılırlarmış... 

    Ali Osman ilk evliliğini Veyislerden Doğveli Halil İbrahim kızı Fadime ile yaptı. Böylece Faddiklerin Güçcükhalil ve Guycuların Ahmethoca ile bacanak oldular... 1950 Yılında Ramazan adını verdikleri bir oğulları oldu. Sonra Fadime Hanım 1953'te vefat etti... 

    Eşi Fadime’nin vefatından sonra bir kez daha evlendi, bu kez Karacahmetli Fatma’yı aldı. Ondan da beş kızı oldu; Fadime, Suzan, Huriye, Berrin ve Şükran. Bu haldeyken Ali Osman Kirkit, 1972 yılında öldü... Beş kızının tamamı Kütahya’ya gelin oldu. Küçükleri Şükran Kötü Hüseyin gelinidir...

    İlk hanımından tek çocuğu olan Ramazan İzmir'e yerleşti, Anıtkaya dışından evlendi. İki kızı da yine Anıtkaya dışından beylerle evlendiler. Ramazan Kirkit şimdi yazlarını Anıtkaya'da geçiriyor...

    
    3Sabri
    Asıl ismi Mehmet Sabri'dir. 1907 Doğumlu Kirpitçinin bu en küçük oğlu, yalnız Sabri adıyla bilinir... Veyislerin Ahmet kızı Fadime ile evlendi. Fadime Hanımı tam olarak tanımlayabilmek için meşhur Aliye Nineye başvuracağız: Aliyeninguyu ve Aliyelerinoda sözlerinde adı geçen Aliye Nine, Fadime Hanımın halası olur... 

    Fadime hanım dört kız kardeşten biri olduğu için, Sabri'nin üç de bacanağı var. Bunların ilki Arapların Patırmahmut Tok, ikincisi Emiralilerden Garmenlerin Esat lakaplı Hasan Geçer ve üçüncüsü de Danaların Hüseyin Duran'dır...

    Sabri ile Fadime hanımın beş çocukları oldu. İsimleri Ayşe, Cemalettin, Hasan, Kadir ve Saviye'dir... Büyük kızı Ayşe Daldalların Köremin Honça eşi; küçük Seviye ise Davılcıarif  torunu Mustafa Azbay eşidir...

    Sabri’nin büyük oğlu Cemal, 1931 yılında doğdu. Kendisi küçükken ölen Hatiboğlu İbrahim’in tek çocuğu Refiye ile evlendi. Apdıramanların Yenialinin evinde büyüdüğü için Refiye hanım Onun kızı sanılır; ama gerçek dediğimiz gibi... 
    İkisi erkek, ikisi kız dört çocukları oldu. Kızlarından Vildan’ı Delibanların Hüseyin Dadak’a, Nuray’ı ise Gavasın Topal oğlu Halil İbrahim Sargın’a verdi... 
    Büyük oğlu Mehmet, Çerçilerin Şükrü kızı Azime ile evlendi; İbrahim ve Zeliha adını verdikleri çocukları oldu. Refiye Hanımın anne ve baba adları Zeliha-İbrahim idi. Ayrıca Kirpitçi Dede de İbrahim… Zeliha, Berbermehmetin oğlu Hüseyin Külte eşidir... Mehmet Kirkit yakınlarda 2023 yılında vefat etti...  
    Mehmet’in küçüğü Sabri… Dedesinin adı… Dandırlı Satı Hanımla evlendi, Cemal ve Gaye adında iki çocukları oldu. Gaye, Sağırların Ahmet oğlu Süleyman Sancak eşidir... Sabri Kirkit, 2022 yılı başında geçirdiği bir kaza ile hayatını kaybetti. Aradan iki yıl bile geçmeden 2023 sonlarında eşi Satı Hanım da benzer bir kazada vefat etti...
    Kirpitçilerin Cemal'ın eşi Refiye Hanım 2004 yılında ölmüştü. Kendisi de 2010'da vefat etti...
    
    Sabri’nin ortanca oğlu Hasan’a ‘Gedik Hasan’ diyorlar, 1937'de doğdu. Seydilerin Kazım kızı Akile ile evlendi; Gadıngızların Muzaffer Şık ve Gödeşlerin Mehmet Seviş ile bacanak oldular...
    Akile hanım ile Gedikhasanın iki erkek, iki kız dört çocukları oldu. İsimleri Ahmet, Gülsüm, Sabri ve Hülya... Kızı Gülsüm’ü kardeşi Kadir oğlu İbrahim Kirkit’e, Hülya’yı ise Piremehmet oğlu Erdal Tüblek’e  verdi... 
    Uzun boyundan olsa gerek büyük oğlu Ahmet’e ‘Sivri’ lakabı takıldı. Ahmet’in adı ise, Fadime ninesinin babasından yadigardır. Sivri Ahmet, Olcaklı Ismeyil (İsmail Soylu) kızı Esma ile evlendi. İki oğulları oldu, Afyon'a yerleştiler. Esma Hanım 2021 yılında vefat etti. Sivri ve çocukları halen Afyon'da yerleşikler... 
    Gedik Hasan’ın küçük oğlu Sabri, dedesinin adını taşımaktadır. Anıtkaya dışından evlendi, ama Anıtkaya'dan ayrılmadı. Halen ana babası ve ailesiyle köyde yaşıyor.
    
    Mehmet Sabri’nin 1939'da doğan küçük oğlu Kadir’e ‘İnce Kadir’ dediler. Garmenlerin Esat kızı Abide ile evlendi. Abide Hanımla hem büyük dedeler kardeş hem de analar kardeştir; yani teyze çocuğu oluyorlar. Bunun yanında Turabilerin Hüseyin ile de bacanak oldular... 
    Erken dönemde İzmir'e yerleştiler. İbrahim ve Selma adında iki çocukları oldu. İbrahim, Gedik emmisinin kızı Gülsüm ile evlendi; 2023'te vefat etti... Annesi Abide Hanım da 2022'de vefat etmişti... İncegadir ve torunları İzmir'de yaşıyorlar...

    Kirpitçinin küçük oğlu Mehmet Sabri 1974 yılında vefat etti. Eşi Fadime Hanım oğlu Hasan'ın yanında bir müddet daha yaşadı ve 1990 yılında öldü...

    ***

    Kirpitçilerin bu lakabı almasına sebep olarak İbrahim’in ağaçtan alet edevat yapma konusundaki ustalığı olduğunu belirtmiştik. Aynı özelliğin torunlarından Cemal ve Hasan’da da görüldüğünü söylemezsek olmaz. Kirpitçilerin Cemal’ın gocagapının altında minik bir tezgahı vardı. Annat, tırmık, tırpan sapı gibi yapımı maharet isteyen şeylerde ustaydı. Hasan’ın ise bir lakabı ‘Hızarcı Hasan’dır. Hem kereste hem de ince ağaç işçiliğinde onun da becerisi belirgindir. ‘Kirkitçi’ dedelerinden geçmiş olmalı…

    Dipte Hasan Dedenin hanımı Veyislerdendi, Apdıramanların bu kolunun evliliklerde Veyislere yönelmesi normal karşılanır. Ancak Kirpitçilerde bu yakınlaşmanın doruğa çıktığı bariz olarak görülebilir. Bunda ninenin dışında annenin de Veyislerden  olmasının payı büyüktür...


28 Kasım 2023

Curak

 

    Apdıramanların Hasan'ın büyük oğlu Abdurrahman 1866 yılında doğdu. Annesi Atike Hanım, babasının ilk eşidir; başka çocuğu olmadığı, Abdurrahman'ın doğumundan kısa süre sonra vefat ettiği için kimlerden olduğu bilinmiyor. Bununla beraber Mollahmetlerin kızı olduğu yönünde bir görüş var...

    Abdurrahman, Türkmen Abdullah kızı Ayşe ile evlendi. Türkmen Abdullah ailesi, kayıtlar tutulduğu sırada karı koca hayatta olmadıkları ve nesillerini taşıyacak oğulları da olmadığı için 1904 kayıtlarına yazılmamışlar. Bu yüzden Eğret'in kayıp ailelerinden biridir. Onların varlığından ancak üç kızı sayesinde haberdar olabiliyoruz. Üç kardeşten biri Ayşe Hanımdır. Diğer ikisi Mollahmetler/Müdüroğluların Ahmet ve Gobakoğlu Hüseyin'e vardığı için Abdurrahman onlarla bacanaktır...  

    1894-1903 Arasındaki on yılda dört kızları oldu. İsimleri; Emine, Atike, Şerife ve Ümmühan'dır... Atike ve Ümmühan, karı koca ikisinin ölen annelerinin adıdır... 

    Dört kızın evlilik durumuna bakacak olursak; En büyükleri Emine, Omarcıkların Altındişin ikinci eşidir. Çocuğu yok, 1958 yılında kocasının ölümünden bir hafta sonra vefat etti... İkinci kızı Atike, Mollahmetlerin Sıntırhüseyine vardı; Sıntırın Ramazan Sımsıkı'nın anasıdır. 1920'de Oğlunu doğurduktan bir süre sonra vefat etti. Sıntırhüseyin ondan sonra Yılıkların Fadime ile evlenecek ve ondan Garakazım doğacaktır...  Üçüncü kızı Şerife Tekelilerin Mustafa'ya gelin gitti, Danagafanın anasıdır... En küçükleri Ümmühan da Gavalcıların  Bokuşak Ahmet'e vardı, bir oğluna babasının adını verdi (Abdurrahman Aracı)... Şerife ve Ümmühan kardeşler, 1930'ların başında vefat ettiler...

    Dört kızın anası Türkmen kızı Ayşe Hanım vefat etti. Bu olayın Cumhuriyetin ilk yıllarına rastladığı tahmin ediliyor, çünkü bu konuda kayıt yok...

    Sonra Ümmü Hanım ile evlendi. Hasan/Havva kızı Ümmü Hanımın kimliği hakkında bilgi bulunmuyor, zira o tarihte bu tanımlamaya uyan biri Eğret kütüğünde yok... Ümmü Hanım da Eğret dışından olmalıdır...

    Ümmü Hanım ile Abdurrahman'ın, ileride kendisine Curak denilecek bir erkek evlatları oldu. Mehmet adı verilen bu çocuğa neden bu lakap takıldığı bilinmiyor... Başka çocukları olmadan Apdıramanların Abdurrahman, 1949'da vefat etti... Ümmü Hanım ise ondan bir kaç yıl sonra vefat edecektir... Bu konu üzerinde biraz durmak lazım...

    Ümmü Hanımdan yalnızca Curak Mehmet Kirkit'in nüfus kaydındaki annesi bilgilerinden haberdar oluyoruz. Başka herhangi bir kaynakta onunla ilgili bir şey yok. Dört kız kardeşinin kayıtları 1904 kütüğünde tutulduğundan onlar yakından takip edilebiliyor; ancak 1920 doğumlu Mehmet'in kayıtları başka bir kütükte bulunuyor. Yeni kütük düzenlemesi 1904 kayıtlarının aktarılması biçiminde olmuş. Bu esnada satır kaydırma, okuma ve yazım hataları gibi bazı yanlışlıklar yaşanması normal kabul edilmelidir... Curak Mehmet'in annesi Ümmü Hanım 1953 yılında vefat ettiği kütüğe işlenmiş. Bu yıllarda Bacıdede ölüm defterini tutmaktaydı, Rabia Hanımın ölüm kaydı onun defterinde de olması lazım; ama yok... Yalnız günü gününe şu ifade var: 'Curağın Aişe Ninenin ölümü'... Genellikle isimlere yer verilmeyen bu defterde özellikle Ayşe isminin vurgulanması da ilginçtir... Bacıdede cenaze namazını kıldıktan sonra gelip defterine vefat bilgilerini yazıyordu. Yukarıda söylediğimiz resmi belge yanlışlıklarını onda görmek mümkün değildir; bu yüzden onun defteri daha güvenilirdir... Buradan anlayacağımız şudur; Curak, dört kız kardeşiyle aynı zamanda karınkardeş olup beşi de Türkmen kızı Ayşe Hanımın çocuklarıdır. Yeni kütük oluşturulurken Curak Mehmet'in ana adı Ümmü olarak yazılmıştır. Yalnız kağıt üzerinde var olan Ümmü Hanım, Türkmen Kızı Ayşe Hanımın vefatıyla tamamen ortadan kalkmıştır...  

    Curak Mehmet 1920 yılında doğdu. Önce Yahyalardan Ayşe Hanım ile evlendi. Ayşe Hanım, Garamehmet ve Gocahmetin kardeşidir. Babaları Dervişoğlu Yahya ile Curağın Çilefe Mehmet emmisi bacanaktı, belki oradan bir bağlantı kurulmuştur. Ayrıca bu evlilikle Curak, Mardakların Hüseyin ve Tingildeklerin Hacıapdılla ile bacanak oldular... 

    Bu ilk evliliğinden Curağın iki oğlan iki kız çocuğu olduktan sonra 1967 yılında Ayşe Hanım vefat etti. Çocuklarının isimleri Satı, Abdurrahman, Şükran ve Mehmet'tir...

    Ondan doğan büyük kızı Satı, Yumrukların Apil eşi; küçük kızı Şükran da Tingildeklerin Sarı oğlu Osman Akyol eşi oldu. Aslında Şükran'ı, çocuğu olmayan bacanağı Hacıapdıllaya evlatlık vermişti. Yörüktahir yoluyla Hacıapdıllanın akrabası olan Osman Akyol'a, o kapıdan gelin oldu...

    Oğullarının birine Abdurrahman adını koydu. Apdıramanlar sülalesinde son dönemde bu ismi alacak yegane kişi bu Curağın Abdurrahman'dır... Dağda taktak devrilmesi sonucu 2015'te vefat etti. Küçük oğlu Mehmet de 1973'te bir trafik kazasında vefat etmişti...

    Curağın ikinci evliliği Sultan Hanım ile oldu. Sultan Hanım İdirizlerin Sarıömer kızıdır, ana tarafından da Emiraliler/Yeşilömerlere dayanır. Ayrıca Sultan Hanım, Sıntırhüseyinin oğlu Garakazımdan dul kalmıştı. Hatırlanacağı üzere Sıntırhüseyin Curağın Atike ablasını almıştı. Yalnız Garakazım, ablasından değil Sıntırın ikinci eşindendir... 

    Sultan Hanımla evlenmekle Curağın bacanak yelpazesi genişledi: Daldalların Eşeninömer, Gambırarifin İzzet, Terlemezin Abdullah, Keçimehmetin İbrahim, Curağın Abdurrahman, Kınikazımın Mahmut ve Guzuguzunun Aziz... Son bacanaklarıyla bacanak olduğunu görememiştir; ama bacanakları içinde kendi oğlunun bulunması da ilginç...

    Sultan Hanımdan da iki oğlu dünyaya geldi. Büyüğü Sami, Deligızlardan Meral ile evlendi; İzmir'de oturuyor... Küçük oğluna, daha önceden kaybettiği oğlu Mehmet'in adını koydu. Mehmet de Beygirlinin Adem kızı Zehra ile evlendi, İhsaniye'de yerleşik...

    Curak, 1981 yılında vefat etti. Sultan Hanım, eşinden sonra kırk yıl daha yaşadı ve 2021 yılında vefat etti...


 

26 Kasım 2023

Apdıramanlar

    
    Bugün Apdıramanlar olarak bildiğimiz geniş sülalenin izlerini 1831 kayıtlarında 'Emiralanoğlu Abdurrahman' hanesinde buluyoruz. Kayıt tutulduğu sırada 40 yaşında olduğuna göre, 1790 doğumludur. Fiziki özellikleri 'uzun boylu, köse sakallı' diye belirtilmiş.

     839 Yılına kadar Abdurrahman'ın iki oğlu var, 1823 doğumlu Mehmet ve 1828 doğumlu Abdullah... Kayıtların güncellenmeye devam edildiği 8-9 yıllık süreçte başka oğlu olmamış. Kadınların kaydı tutulmadığı için varsa kız çocuklarını bilemiyoruz...

    Bundan sonrasının tespiti için başvuru kaynağımız 1904 kayıtlarıdır. Tabi orada kendilerinden artık Abdurrahmanoğlu diye bahsedilecek... Bu belgelerden ayrıca Emiralanoğlu Abdurrahman'ın karısının adını da öğreniyoruz; Ayşe... Tabi önceki çocuklarının anası farklı olabilir; fakat 1840 sonrası doğacak oğullarının anası Ayşe Hanımdır...

    1839 Yılında doğan üçüncü oğluna Mustafa adını veriyor, daha sonra 1841'de doğana ise Kadir/Abdülkadir... 1843'te Hasan doğuyor ve en sonunda 1846'da Emrullah... Tekrar belirtmekte fayda var; Abdurrahman'ın bu arada kız çocukları olduysa bilemiyoruz. Kayıtlarda görünmüyor; kızları olduysa ve büyüyüp gelin oldularsa bile kayıt esnasında hayatta değillerdi. Bu yüzden onlar yoluyla kurulabilecek akrabalık bağları da bilinemiyor...

    Apdıramanlar incelemesi, Emiralanoğlu Abdurrahman'ın tespit edilebilen altı oğlu üzerinden yürüyecek...

    Buna göre büyük oğlu Mehmet, Kezban adında bir hanımla evlendi. 1853 Yılında Hüseyin adını verdikleri bir oğulları olduktan sonra Mehmet vefat etti. Küçük Hüseyin'den Güdükler dediğimiz sülaleye varılacak...

    İki numara Abdullah'tan haber yok... Evlendi mi, çocukları oldu mu, olduysa erkek, kız? Onunla ilgili soruların cevabı yok... Belki de sessiz sedasız öldü gitti...

    Sonraki oğlu Mustafa ilim tahsil etti, bu yüzden 'Molla Mustafa' diye bilinirdi. Mehmet Abisinin dul eşi Kezban Hanımla evlendi, yeğeni Hüseyin'i büyüten de kendisidir. Mollanın oğlu olmadı; ama tam 11 kızı olduğu söyleniyor. Bu kızlarla geniş bir akrabalık ağı oluşturuldu...

    Dördüncü oğlu Kadir, Veyislerden Fatma Hanımla evlendi. Bilinen iki kız ve üç oğlu var: Halil, Mehmet, Ayşe, Gülsüm ve Abdurrahman... Ayşe, Hacıların Hacımurat eşi; Gülsüm ise Tekeliler/Bilallerin Hüseyin eşidir.  Halil'in çocuğu yok. Mehmet çocukları Selek, Abdurrahman çocukları Keleş soyadını aldı ve ikisine birden Hacapdıramanlar denildi...

    Sonraki oğlu Hasan da Veyislerin kızı Ayşe ile evlendi ve Abdülkadir abisiyle bacanak oldular... Yalnız Ayşe hanımdan önce Atike adında bir hanımı vardı, büyük oğlu Abdurrahman ondandır. Abdurrahman'dan başka dört oğlu daha oldu; İbrahim, Mustafa, Mehmet ve Ali... Abdurrahman, Curak Mehmet Kirkit'in babasıdır... İbrahim'e Kirpitçi diyorlardı, Körhalil, Kadir ve Sabri Kirkit'in babalarıdır... Mustafa'ya da Hacı Hafız diyorlardı, Yeniali ile Kelhasan Kirkit'in babalarıdır... Mehmet'in lakabı Çilefe/Çiloğlan idi; Hüseyinhoca ve İresilhocanın babalarıdır... En küçük oğlu Ali Cihan Harbinde şehit oldu...

    En küçük oğlu Emrullah, iki hanımla evlendiyse de çocuğu olmadı. Mollamustafa Abisinin onbir kızından biri Eğret dışına gitmişti. Onun Abdullah adındaki oğlunu evlatlık aldı. Gazcı lakabı takılan Abdullah, Emrullah Onay'ın babasıdır...

    Emiralanoğlu Abdurrahman'dan günümüze salkım saçak olan çocukları, bugünün geniş Apdıramanlar sülalesini oluşturur. Her birinin ayrıntısına inilecek...



25 Kasım 2023

Emiralanlar

 

    Eldeki en eski Eğret nüfus kütüğü diyebileceğimiz 1830 tarihli belgedeki bazı lakapları anlamlandırmak çok güç. Çünkü karşılaştırma yapabileceğiniz ona en yakın kütük 1904 yılında düzenlenmiş. Lakabın karşılığını onda bulamadığınızda işler iyice çetrefilleşiyor. Oysa biliyorsunuz ki aradan geçen 60-70 yılda koca sülale buharlaşmadı, yine Eğret'te duruyor; fakat lakap değişti...

    Benzer bir problem, Emiralanlar sülalesinde var... İlk kayıtta Emiralanoğlu diye kaydedilen üç hane var... O günün şartlarında üç hane çok kalabalık bir sülale anlamına gelir... O kadar geniş bir sülale ki bakın kimlere karşılık geliyor: Apdıramanlar, Hacapdıramanlar, Hacemirlahlar, Güdükler, Aliyeler, Garmenler...

    Sülalenin geniş olması dert değil... Problem adlandırmada başlıyor... O vakitler Emiralanlar deniliyordu demek ki... Askerde Emir Eri gibi bir görevi sebebiyle birine bu lakap takılmış, zamanla sülalenin adına dönüşmüş olabilir; anlamı üzerinde çok durmayalım... İlk belgedeki bu isimlendirme, 70 yıl sonraki kütükte yok artık... Düşünün o kadar geniş, bilmem kaç haneye ulaşmış sülalenin adı değişiveriyor... Bunların bir kısmını Emirhanoğlu, diğer bir kısmını Emiralioğlu, kalanını da Abdurrahmanoğlu diye yazmışlar. Hadi Abdurrahmanoğlu olarak kaydedilenleri anladık diyelim. Ya Emirhan ve Emirali olarak yazılanları nasıl ayıklayacağız; çünkü bağımsız olarak zaten böyle iki sülale eski kayıtta da vardı. 

    1831'de Emirhanoğulları yok; Emiralanlar ve Emiraliler var. 1904'te ise Emiralanlar yok; Emiraliler ve Emirhanlar var...

    Temelde Emiraliler, Emirhanlar ve Emiralanlar tek ana kökten geliyor olabilirler, ki bu çok kuvvetli bir ihtimal gibi duruyor. Öyle bile olsa bugün, ayrı üç büyük sülale olarak incelenmelidirler. İşte bu yüzden Emiralanlara ayrı bir başlık açıldı...

    Bu geniş sülalenin ismi ile ilgili doğrudan ulaşabileceğimiz bilgi bulunmuyor. Ancak çıkarımlarla fikir yürütülebilir. Onlardan birisi: Osmanlı bürokrasisinde yeri olan Mîr-i Alem kavramı... Savaş ve barış zamanlarında farklı görevi olan Mir-i alemlerin ünvanı, zamanla il yönetimlerinde görevli kişilere de verilmeye başlandı. Halk arasında 'Miralem' biçiminde söylenen kelime Eğret ağzında 'Emiralan'a dönüştü...

    Hasılı, 1904 kayıtlarında Emiralanlar-Emiraliler-Emirhanlar birbirine girip arapsaçına dönmüş. Bu ana problemi ortaya koyduktan sonra Emiralanlara geçebiliriz... Bu başlık altında Garmenler, Hacıahmetler/Deliveliler/Aliyeler, Apdıramanlar/Kirpitçiler/Körhalil/Curak/Çiloğlan/Kelhasan/Yeniali, Hacıemirlahlar, Güdükler, Hacapdıramanlar incelenecektir...



24 Kasım 2023

Velcikler

 

    Osmanköylü Pandillerin Abdurrahman kızı Hasibe, Arapların Mehmet'e gelmişti. Hüseyin (Kalpsizin babası Gambırüseyin) ve Ömer (Çolakların Ömer Dede)nin anası olan Hasibe, eşinin vefatından sonra Yılıkların Mehmet'e varacaktır. İşte bu Hasibe Hanım aracılığıyla olsa gerek, küçük kardeşi Hüseyin de Eğret'e geldi ve Veliciklerin Mustafa'ya bekar durdu. Zamanla evin kızı Sultan ile Hüseyin aşık oldular. Bu durumda Velciklerin Mustafa yapması gerekeni yaptı; kızı Sultan ile Osmanköylü Hüseyin'i everdi.

    Hüseyin'in kayınbiraderi Mehmet'e 'Tahtalı' yakıştırması yapıldı; ama 'Velcikler' lakabı da bütün bütün unutulmadı. Yalnız lakabın adresi değişti, insanlar Velciklerin güveyisi olarak Osmanköylü Hüseyin'e öyle demeye başladılar. Artık Velcikler onlardı...

    1934 Soyadı Kanunu gereği, kendisine YAVUZ soy ismini seçen Velciklerin Hüseyin'in bu seçimde neyi gözettiği pek anlaşılamadı. Osmanköy ile bağlantısının varlığı bilinen Seydi Çavuş ve kardeşi Garacanın soyadı ile aynı olması, 'acaba akrabalık mı var' dedirtiyor; ama yokmuş.

    Velciklerin Hüseyin ile Sultan'ın bir kız bir oğlu oldu, adlarını Latife ve Abdurrahman koydular... Latife, Sakaların Sebahattin eşi oldu... Babasının adını verdiği oğlu Abdurrahman da dayısı Tahtalının kızı Gülfem ile evlendi... Bir süre sonra 'Velcikler' adı yeni adresinde de unutulmaya yüz tuttu. Halen Abdurrahman, 'Sucu Apdıraman' olarak biliniyor... 

    Sucu Apdıraman ile Gülfem Hanımın bir kız bir oğlu olunca, ana babasının isimlerini koydular. Kız Sultan, Tahtalının Mahmut oğlu Kazım eşi oldu. Oğlu Hüseyin, Manavların Gızmehmetin Ahmet kızı Sultan ile evlendi. Sultan, anası itibariyle Sıntırırmızanın torunu olur. Çiçek adında bir kızı olan Hüseyin, genç yaşta 1999'da vefat etti. Kızı Çiçek gelin olduktan sonra, annesi Sultan Yahyaların Aşçı Vehbi'ye vardı...

    Velciklerin Mustafa kızı Sultan Hanım 1948 yılında vefat etti. Eşi Karacahmetli Hüseyin Yavuz ise 1991 yılında öldü... Anası, babası ve oğlu vefat eden Sucu Abdurrahman Yavuz, halen eşi Gülfem Hanımla birlikte Anıtkaya'da oturuyor...



Guguklar

 

    Velicik oğlu Ahmet'in ikinci eşi Iraz/Iraziye/Raziye'den bir kız, bir oğlu daha oldu. 1876'da doğan kızın adı Nazife/Nazike'dir. Onu Ümmetlerin Çakalhasan'a verdiler...

     Oğlunun adını Hasan koydular. 1895 doğumlu olan Hasan, önce Körselimlerden Ali kızı Fatma ile evlendi. Bu ilk Fatma Hanım, Gılindirin kardeşidir... Bu eşinden çocuk yok... Vefat etti veya ayrıldılar, bilinmiyor; ikinci hanımını aldı. Onun adı da Fatı/Fatma/Fadime, Gavalcıların Halil kızı; lakin ninesi yine Selimlere dayanıyor...

    Hasan ile Fatı'nın bir oğlan ve üç kızları oldu. Büyük kızı Havili, Ümmünün Seydinin ilk eşidir. Seydi'nin de Körselimlerden olduğunu unutmayalım. Ortanca kızı Kezban, Manda Ahmetin ikinci eşi; küçük kızı Iraz da Galgancıların Halil eşidir...

    Velciklerin Hasan'ın tek oğlunun adı Ramazan... Mardaklardan Hüseyin kızı Atike ile evlendi ve böylece Aşşağılıların Kelahmet ile bacanak oldular... Amcaoğlusu Mehmet'e nasıl Tahtalı demişlerse, yaklaşık aynı dönemlerde Ramazan'a da Velcikler demeyi bırakıp 'Guguklar' demeye başlamışlar. Tahtalının hiç olmazsa bir hikayesi vardı, Ramazan tarafına neden Guguklar dendiğini öğrenemedim...

    Bu arada babasına da 'Kelhasan' yahut 'Hacıhasan' derlermiş. Bu lakapların gerekçesi malum... Önce Kelhasanın eşi Fadime Hanım vefat etti, yıl 1969... Üç yıl sonra 1972'de kendisi de öldü... Bu arada oldukça ihtiyar olan Kelhasana gelininin çok iyi baktığını söylüyorlar...

    Gugukların Ramazan'ın Takanın eski kahvedeki yeri, sağ taraftaki ilk masa idi. Orada genellikle Esnanın Veli ile otururlar, bıdı bıdı konuşur durlardı. Uzaktan ne konuştukları pek duyulmazdı; ama manzara hiç değişmezdi. Ya belli belirsiz bir bıdırtı duyulur ya da Irmızanağa başını dirsekleri arasına gömmüş vaziyette kestirirdi. Böyle zamanlarda Esnanın Veli de sessizce bekler, çıt çıkarmazdı. Ben şahit olmadım; ama başkasından duydum, onlardaki bu pozisyon değişikliğinin bir sebebi varmış. Buna göre, Esnanın Veli hep aynı tonlamayla konuşurken uykusu gelen Irmızanağa, sağ elini dikey sol elini yatay tutup birleştirerek 'Veli, mola!' der, uyku moduna geçermiş. Bu komuta alışık olan Veli, arkadaşı uykusunu alana kadar sesini çıkarmaz, öylece beklermiş. 10-15 dakika kestiren Ramazan Ağa uyanınca, iki parmağıyla işaret edip kahveciye 'Ahmet, iki çay!' ve arkadaşına dönüp 'Veli, başla!' dermiş. Veli de hiç bir şey olmamış gibi, kaldığı yerden devam edermiş. (Esnanın Veli de Selimlerden)...

    Gugukların Ramazan ile Atike Hanım evliliğinden altı oğlan bir kız çocukları oldu. Çocuklarının en küçüğü olan kızlarına Ramazan kendi anasının adı olan Fatı/Fatma ismini koydu. Fatı, Afyon'a gelin oldu...

    Dedesinin adını münasip gördükleri büyük oğlu Hasan, 18 yaşındayken 1970'te vefat etti... İkinci oğlunun adı Halil... Aşşağılıların Osman kızı Vildan ile evlenen Halil, Sıntırların Kelhasan torunu Mevlüt ile bacanak olacak... İki kız bir oğlu oldu. Büyük kızı Dilek Olucak'a gelin oldu; küçük kızı Atike ise Cavaların Tahir oğlu Mustafa eşidir.  Oğlu Hasan da Anıtkaya dışından evlendi...

    Zamanla Halil'in ismi neredeyse unutuldu, çünkü 'Sünnü' lakabı takılmıştı, herkesçe öyle tanındı. Bir kaç dönem Gorma başkanlığı yaptı. Her yıl Anıtkayalıların başağrısı haline gelen biçer peşinde koşma hususunu, kendisinden beklenmeyecek bir disiplinle çözdü. Onun dönemi biçerlerle ilgili en az karışıklığın yaşandığı dönemdi. Sünnü, sigaraya bağlı sağlık sorunlarıyla baş edemeyip 2012 yılında vefat etti...

    Halil'den sonra Gugukların Ramazan'ın kısa aralıklarla üç oğlu daha oldu. İlkine Seydi Ahmet adını koydular, yaşamadı. Ondan sonrakine yine aynı ismi verdiler, o da öldü. Sonra bir daha oğulları oldu, yine Seydi Ahmet dediler; üçüncüsü yaşadı. Paşaların Ali kızı Elveda ile everdiler, İzmir'e taşındı. Bir kız bir de oğulları oldu. Kızları Satı, Anıtkaya dışına gelin oldu; oğulları Fatih, 2015'te genç yaşta vefat etti. Halen İzmir'de yerleşikler...

    Gugukların Ramazan'ın en küçük oğlunun adı da Mehmet... İzmir'e taşınmadan, daha köyde iken 'Fehmi' lakabı takılmış; bunun sebebi hakkında ilginç bir olay anlatıldı: O yıllarda bir kavgada gözleri kaşları yanınca Berbermehmet buna 'Kör Tuğrul' yakıştırması yapıyor. O yıllarda BJK'li meşhur bir basketçi yahut futbolcu var, adı Ertuğrul. Köyde ona 'Körtuğrul' diyorlar. Hazır Mehmet'in de gözleri yanmışken Berbermehmet, 'Körtuğrul gibi olmuşun' diyor. Sonra bir film karakterinden dolayı lakabı 'Körtuğruldan' 'Kör Fehmi'ye dönüyor. Zamanla baştaki kör sıfatı atılıyor, zaten bu arada Mehmet'in gözleri de iyileşmiş. Lakabı böylece 'Fehmi' olarak yerleşmiş...   FehmiMacurali kızı Ünzile ile evlendikten sonra İzmir'e yerleşti. Dedesi ile babasının isimleri olan Hasan ve Ramazan adını koyduğu iki oğlu var. Hasan, Garmenlerin Ahmet torunu Mine ile; Ramazan ise Zonguldaklı Gülşen ile evlendi. İzmir'e yerleşikler...

    Gugukların Ramazan'ın eşi, Mardakların Kızı Atike Hanım 2002 yılında vefat etti. Kocası ise Ramazan Ün ise beş yıl sonra 2007'de öldü,...

    Tahtalılarda Sıntırları ve Guguklarda Selimleri özellikle bilerek vurguladım. Aradaki bağlantılar bana çok dikkat çekici geldi, herkesin dikkatini çeksin istedim.

    Velicik oğlu Ahmet'in iki oğlundan Hasan koluna Guguklar denildi, Mustafa koluna ise Tatdalı... Velcikler adı unutuldu; ama soyadı uygulamasında ayrılık gayrılık olmayıp iki kol da ÜN soy ismini aldı. Günümüzde Anıtkaya'da oturan sadece Tadtalının Mısdık ailesi kaldı...


Haytalar


    Demirdelenlerin ana gövdesinden çıkan ikinci büyük dala geçiyoruz. Dipteki Demirci Dellanoğlu Yusuf'un küçük oğlu Ali'deyiz. 

    Ali, Yusuf ile Fatma Hanım'ın 1825'te doğan oğullarıdır. Selimlerden Havva Hanım ile evlendi. Havva Hanım, Samancı ile Bulduğun halalarıdır... İki çocukları var, Osman ve Neslihan...  

    Neslihan, Berber Ali Usta ile evleniyor. Ali Usta Emirdağ'dan yola çıkıp Afyon'da bir müddet duraklamış ve sonra geçici olarak Eğret'te çalışmaya karar vermiş genç bir berberdir. İşinde başarılı olup ahlaken de beğenilince köyün büyükleri Eğret'te kalmaya teşvik etmişler. Berberlik dışında ekip biçmesi için tarla vermişler, ev yapıp yerleşmesi için yer göstermişler ve hepsinden önemlisi, o evi doldurması için Neslihan ile başgöz etmişler... Kısaca Neslihan Hanım, Berberlerin Ali-Emin Öztürk'ün analarının ninesi oluyor...

    Demirdelen Ali de muhterem bir adamdı diye anlatılıyor. Kızını Ali Usta'ya verdiğine göre, aynı zamanda o vaktin Eğret ileri gelenlerinden biriydi anlaşılan... Hasta ziyaretine çok önem verirmiş. Uzak demez yakın demez, çevre köylerdeki hastaları bile ihmal etmezmiş; o kadar da hatırlı yani... Kağnısına yaz günüyse üzümlerini yükler, kış günüyse ona göre hediyeleri doldurur; o köy senin bu köy benim dolaşırmış... Hatta oğlu onun bu tavırlarından rahatsız olur, rahatsızlığını da açıkça söylermiş...

    Osman'dan devam edelim. 1855'te doğdu. Apdıramanların Molla Mustafa kızı Hanife Hanım ile evlendi. Dediklerine göre Molla Mustafa'nın onbir kızı varmış. Tespit edilebilen diğerleri: Hacemirlah ninesi, Cavaların ninesi, Manavın Körlan ve Gızmehmetin anası, Çakırosmanın ninesidir. Bu 11 kızın tek erkek kardeşi olan Hüseyin, hem amcaoğulları hem de abileridir; Güdükhüseyin olarak bilinir... İşte Demirdelen Osman bu adı geçenlerle bacanak oldu..


Osman ile Hanife yeni evli iken, bir gün sokakta garip kılıklı bir ihtiyar Osman'dan bir tavuk istedi....
İstediği herhangi bir tavuk değil, gurk yatmakta olan kara tavuktu.
Daha gocagapıdan girmeden o tavuğu istemesi de bir garipti...
Öyle bir tavuk olduğunu nereden biliyor ve neden özellikle onu istiyordu ki?
Avluya girince, 'Aha şunu' diye özellikle onu işaret etti.
İstemeye istemeye Osman tavuğu tutup tuhaf kılıklı adama verdi...
İstediği tavuğu bir eline alan tuhaf kılıklı adam, diğer elinin avucuna bakarak söylenmeye başladı. 
'Sizin tam yedi kızınız olacak, bu yedi kızdan sonra da bir oğlunuz dünyaya gelecek...'
Bu olayı Hanife Nine yıllar sonra torunlarına anlatmış ve demiş ki 'O adamın Hızır olduğunu o anda anladım, eline sarılıp öpecektim; amma büyüklerimden utandım öpemedim.'
Molla Mustafanın küçük kızı olarak Hanife Hanım da medrese eğitimi almış, kalp gözü açık 'Hoca' diye nitelenen bir Hanımefendiymiş. O suretle 'İhtiyarı' tanıyabilmiş...
Adamın dediği çıkmış; yedi kızları olmuş, ardından bir oğulları dünyaya gelmiş.

    Osman ile Hanife Hanımın, bildiğimiz dört kızı ile bir oğlu var. Diğer üç kız küçükken ölmüş olmalılar, o zamanlar çocuk ölümleri çok fazla... Kayıtların tutulduğu 1904 yılında hayatta olmadıkları için onları bilemiyoruz. Hayatta kalanların büyükten küçüğe isimleri; Halime, Fatma, Ayşe, Zehra ve Mahmut'tur...

    Bildiğimiz kızların büyüğü Halime 1886'da doğdu. Hamzaların atası Hamza'nın Hüseyin adında bir abisi vardı, ona verdiler. Çocuğu olmadı, o vaziyetteyken Cihan Harbi yıllarında eşi vefat etti. Bunun üzerine kendisi gibi dul olan Arapların Hüseyin'e vardı. Orada Hilmi Tok'un anası olacaktır. 1947 Yılında vefat etti...

    İkinci kızı Fatma 1890 yılında doğdu. Mardakların Hasan'a vardı. Bu Hasan Hatçamehmetin babasıdır... 1913 Yılında İbrahim adında bir oğulları oldu; ama o küçükken analı oğullu Fatma Hanım ile birlikte vefat ettiler...

    Ayşe, 1894'te doğdu. Faddiklerin İbrahim ile evlendi. Güçcükhalil ve Güçcükahmet kardeşlerin anasıdır. 1942'de öldü...

    Küçük kızı Zehra ise 1901 yılında doğdu, Hakkıların Kadir'e vardı. 1931 Yılında bir çocukları oldu, ama çocuğu yaşına girmeden Zehra Hanım vefat etti. O çocuk, Hakkıların Hakkı Yırgal'dır...

    Yedi kızdan sonraki tek oğula geçeceğiz; ama biraz Demirdelen Osman'da bahsedelim. 'Kes' diye lakaplanmış. Ters bir adammış, çabuk öfkelenir ve öfkelendiği zamanda 'kes!' lafını çok kullanırmış. Lakabının sebebi bu gösteriliyor. Bir de ocakta çok kes yakar, öyle zamanlarda ev ine dönermiş; bu da bir ayrıntı... Babası ne kadar halim selim ve hatırlıysa, oğlu Kes Osman da o kadar ters ve sert tabiatlıymış... Fiziki olarak da enine boyuna iri yapılıymış...

    Demirdelen Kes Osman 1934'te, karısı Hanife Hanım ise 1938'de vefat ettiler...

    Hayta Mahmut
    Demirdelen Osman'ın en küçük çocuğu Mahmut, 1908'de doğdu. En küçük ve tek erkek olunca az biraz şımarık yetişti. Bunun üzerine ona 'Hayta' lakabını yakıştırdılar. Doğrusu o da bu lakabın hakkını vermiş, küçükken etmediğini bırakmamış... 

     Hayta Mahmut, Daldallardan Ömerçavuş kızı Hatice ile evlendi. Hatice Hanım; Hasan, Sağırhüseyin ve Kipilmahmutun kardeşleridir; anaları ayrı tabi... Hatice'nin anası Hacılardan, onlarınki ise Gedikoğlu/Hassönlerden... Yine ayrı anadan Rabia ablaları vardı, o da İdirizlerin Mustafa'ya vardı, Sarıömerin anasıdır... Bu yüzden İdirizlerin Mustafa ile Hayta bacanak olurlar...

    Hatice Hanım ile evliliğinden iki kız iki oğlan, dört çocukları oldu; Fatma, Emine, Ali ve Osman... Bu isimlerin her birinin tarihteki karşılıkları açıktır. Yalnız ölenler de var... 1933 Yılında bir kızları daha olmuş; adı Zehra. Hatırlanacağı üzere Haytanın Zehra ablası 1931'de ölmüştü. Acısı tazeyken doğan bu kızına onun adını vermiş; lakin Zehra üç yaşında ölüyor... 1938'de doğan kızına bu sefer anasının adını veriyor; ama Hanife de dört yaşındayken ölmüş...1942'de doğup altı aylıkken ölen Osman var... 1945 Yılında doğup yine üç yaşına bastığında ölen ikinci bir Osman daha...

    Hayatta kalanlara bakacağız. Kızları Fatma, Apdıramanlardan İresil Hoca (Resul Ayas) eşi; Emine de Takgaslardan Posdeci Irmızan (Ramazan Öncül) eşi oldu... 

    Büyük oğlu Ali, Omarcıklardan Feyzullah kızı Hatice ile evlendi. Körhocanın Mevlüt Varlı, Terlemezin Şaban Hoca ve Dendenin Şahin Tüblek ile bacanak oldular... Erken dönemde Afyon'a yerleşti. Ali ve Gülşen adlarında bir oğluyla bir kızı oldu. Gülşen, Boyalılı Selahattin'e vardı... Ali ise Ahmetpaşalı Nimet Hanımla evlendi. Mevlüt ve Hatice adlarında bir kızıyla bir oğlu var. Hatice Ahmetpaşa'ya gelin oldu; Mevlüt ise Kozluca'dan evlendi, üç kızı var... Eşi Hatice Hanım 2006 yılında vefat etti. Haytanın Ali ise halen çocukları, torunları ve torununun çocuklarıyla Afyon'da yaşıyor...

    İsminde ısrarcı olduğu küçük oğlu Osman ölmemiş, yaşamış... O da erken dönemde Afyon'a yerleşti, Garen/Kayıhanlı Emine Hanımla evlendi. Hanife, Mahmut ve Hatice adlarında iki kızıyla bir oğlu oldu. Yine rastgele verilmemiş isimler... Hanife, Afyonlu Süleyman ile; Hatice ise Tekirdağlı Mehmet ile evlendiler... Mahmut da Afyonlu Sevinç Hanım ile evlendi. Emine, Elif ve Esra adlarında üç kızı var... Haytanın Osman halen oğlu ve torunlarıyla beraber Afyon'da yerleşikler...

    Hayta Mahmut yalnız çocukluğunda hayta değilmiş. Hayatının geri kalan kısmında da muzip, matrak bazen vurdumduymaz bir hali varmış... Boş durmaz, kendince bir şeyler yapar dururmuş. Eli de mahirmiş, mesela nalın oyar satarmış... Onca sıkıntıya rağmen İtibarından da taviz vermez, odaya geleni kahve içirmeden yollamazmış. Tabi dolavda misafirin sosyal durumuna göre ikram edilecek bir sürü kahve kutusu diziliymiş. Duruma göre bazısına  hakiki Yemen kahvesi yapar, bazısına da nohut tozundan kaynattığını dayarmış... İhtiyarlık zamanlarını hatırlıyorum, odanın eyvan/balkonunda otururdu. 1978 Yılında vefat etti, ardından 1980'de de Hatice Hanım öldü... 

    Demirci Dellanoğlu, Demirdelenoğlu, Gemi Delenler, Demirciler, Amcalar, Şavallar, Haytalar vs. vs. Ne derseniz deyin, sülale kendine yakışır bir soyadı alarak lakaplarıyla bütünleşmiş: ÖZDEMİR...



23 Kasım 2023

Şavalgadir


    1883'te ölen Demirdellenoğlu Mehmet'in küçük oğlu İbrahim'e geldik. İbrahim de abisi Yusuf gibi bir Atike Hanım ile evli. Hatiboğlu/Gobak Hasan kızı Atike Hanım ile yaptığı bu evlilik sonucu Demirdelen İbrahim, Eminlerin Mehmet Emin ve Hacımahmutların Telli Halil ile bacanak oldu... 

    İbrahim-Atike evliliğinden bir kız bir oğlan, iki çocukları oldu. Büyüğü 1881 doğumlu Şerife, Hacımahmutlardan Mehmet oğlu Mahmut'a verildi. Buraya dikkat, Şerife ile Mahmut yine hala-dayı çocukları. Bu sefer anlatımı şöyle kolaylaştıralım: Demirdelen İbrahim'in kızı Şerife ileride; Ayı Mevlüt, Hafız Mehmet, Manda Ahmet ve Garaçaylı Kazım'ın anası olacaktır... 

    Şerife'nin küçüğü Yahya... 1884'te doğdu. 'Sarısatı' diye lakaplanan Satı Hanım ile evlendi. Satı Hanım, babası Eyüp vasıtasıyla Afyon'a dayanır. Daha doğrusu, dedesi Karamehmetoğlu İbiş, Afyon'dan Eğret'e gelip yerleşmiş. Onun oğlu Eyüp'ün de iki kızı olmuş; birisi Çatalların Molla Mehmet'e varan Kezban'dır ki İbiş Tür'ün anasıdır, ikincisi de Sarı Satı oluyor... Yani bu evlilikle Demirdelen Yahya; İbişlerin atası Molla Mehmet ile bacanak oldular... 

    Sarısatı ile Yahya'nın dört kızları oldu; Ümmühan, Hatice, Hacer ve Sare...  Yirminci yüzyıl başlarında doğan iki kızdan sonra, 1910'da Hacer doğmuştu... Cihan Harbi bittikten sonra da Sare doğdu. Bu sıralarda Garmenlerin Ali kızı Şerife ile bir evlilik daha yaptı. Bu arada Satı Hanım da hayattaydı, yani Şerife ikinci hanımı oluyordu... Bu evlilikte dördüncü çocuğunun da kız olmasının payı olabilir...

    İkinci eşi Şerife Hanım, aslında Hacapdıramanların Ali Osman eşiydi. Kocası harpten dönemeyince çocuksuz olarak dul kalmıştı. Yahya ile evlendiğinde vaziyet böyle... Tabi bu evlilikle Yahya'nın yeni bacanakları da oldu; Arapların İsmail, Apdıramanların Ali ve Körüslerin Ali... Lakin üçü de harpte kalmıştı...

    Neticede Şerife Hanımdan da biri erkek üç çocuğu oldu. Bunların isimleri; Kadir, Hanife ve Atike'dir... 

    Bundan sonra Şerife Hanım1938 yılında vefat etti. Genç yaşta öldüğü söylenebilir, zira daha kırkına gelmemişti... 1956 Yılına geldiğimizde ise Demirdelenoğlu Yahya vefat etti. İlk eşi Sarısatı, hepsinden sonraya kaldı; 1961 yılında öldü... Onlardan geriye kalan yedi çocuğun macerası...

    İlk eşi Sarı Satı'dan olan kızı Ümmühan'ı Garametlerin İbrahim'e verdi. Sarışükrünün abisi olan İbrahim, 1927'de  öldükten sonra Şaşdımhalile varan Ümmühan; Hüseyin, Mevlüt ve Ziyaddin Şen'in analarıdır... Ümmühan'ın küçüğü Hatice'nin akıbeti hakkında malumat yok, gelin olmadan ölmüş olabilir... Hacer, Hacılardan Çapıtçı Hafız eşi oldu; Şerafettin Azbay'ın anasıdır... En küçükleri Sare, Hacımahmutlardan  Ayımevlüt Öztürk eşi oldu...

    Garmenlerin kızı Şerife Hanımdan çocuklarına gelince; Hanife, Tingildeklerden Osman Kasal eşi; ve küçük kızı Atike de Gödecinmısdık oğlu Ahmet Seviş eşi oldular. (Bu arada Sare ile Mevlüt'ün hala dayı çocuğu; Atike ile kaynanası Nazik Seviş'in teyze çocuğu olduklarını belirtmek lazım. Ayrıca Hanife Hanım da ninesi (anneannesi)nin adını almış.)
    

    Şaval Kadir
    Yahya'nın tek oğlu ise Kadir... Baştan sona gördük, Demirdelenlerde bu isim ilk. 'Kadir' muayyen bir zamanda doğanlara verilen bir isim olarak biliniyor. Ramazan Ayının Kadir gecesine isabet eden doğumlarda Kadir veya Kadriye ismi tercih ediliyor. Anlaşılan o ki Demirdelen Yahya, oğluna bu ismi vermeyi kafasına koymuş. Ramazanda beklerken, çocuk birkaç günlük gecikmeyle Şevvalde doğmuş. Öyle olunca çocuğa 'Şaval Kadiri' demişler, bu yakıştırma çocuğa lakap olarak yapışıp kalmış. Sonra ismini de söylemeyip yalnız 'Şaval' denildiğinde O anlaşılırdı...

    Şaval Kadir'in doğum tarihi 1931. Hatırlanacağı üzere annesi Şerife Hanım 1938'de ölmüştü. Demek ki o zaman Şavalın aklı eriyormuş... Onun için 'Yahya'nın tek oğlu' dedik, ama 1934'te Şerife Hanım bir oğlan daha doğurmuş. Osman adını verdikleri bu çocuk bir yaşındayken vefat ediyor. Annelerinin ölümü bu olaydan üç yıl sonraya rastlar...

    Annesi öldükten sonra, evin hanımı Sarısatı bunlara bakmış. Çok muhterem bir kadın olarak anlatılan Satı Hanım, kendi oğlu gibi özen gösterirmiş Şavala... Evlenene kadar giyim kuşam, düzen tertip yönüyle emsallerinden ayrılırmış. Tam analık yapmış yani...

    Bayramgazili Nazik Hanım ile evlendi. Nazik Hanım'ın önceki nesillerde Bayramgazi'ye gelin giden Demirdelenlerin torunu olduğu söyleniyor. 

    Dört çocukları oldu: Yahya, Azime, Süleyman ve Dursun... Tek kızları Azime, Hacımahmutlardan Garaçaylı Kazım oğlu Mahmut (Öztürk) eşi oldu. Yahya dedesi ile Mahmut'un Şerife ninesinin kardeş olduğu unutulmamalı. Azime Hanım 2021'de vefat etti...

    Şavalın büyük oğlu Yahya, 1949 yılında doğdu. Annesi Nazik Hanım'ın köyü Bayramgazi'den Münevvere ile evlendi. Halil İbrahim, Gülseren, Sultan ve Nazik adlarında bir oğluyla üç kızı dünyaya geldi. Büyük kızı Gülseren İnaz'a gelin gitti.... Ortanca Sultan ise Gazilerin Hidayet'in Hasan Yıldız eşi idi. Onun vefatından sonra Afyonlu bir beyle evlendi. Küçük kızı Nazik ise Kelapdıllanın Ahmet oğlu Abdullah Sancak eşidir, Kütahya'da oturuyorlar... Oğlu H.İbrahim Kantinlerin Ahmet kızı Serpil'i aldı. Hacellerin Ahmet'in Mustafa Dadak ve Turabilerin Salih'in Hüseyin Külte ile bacanak oldular... Burada belirtilmesi gereken husus, Serpil ile H.İbrahim arasındaki akrabalık bağıdır... Serpil'in anası, Şavalın büyük ablası Hacer'in torunudur. Onların da Yasemin, Münevvere ve Yahya adlarında üç çocuğu var. Yasemin Denizli'de evlendi. Halil İbrahim'in oğlu, üçüncü kuşak Demirdelen Yahya oluyor... 

    Ortanca Süleyman, Hacımahmutlardan Manda Ahmet oğlu, (Berberlerin Emin Öztürk) kızı Ümmühan ile evlendi. Mandanın anası Amcalardan olduğunu hatırlayalım. Ayrıca Berberlerin Emin'in anası tarafından gidersek; Eğret'e ilk gelen Berber Ali Usta Amcaların kızı Neslihan ile evlenmişti... Davılcı lakabı takılan Süleyman ile Ümmühan'ın üç oğulları var; Ali, Gökhan ve Kadir... Ali, Sıçanalinin kızı Fadime ile; Gökhan, Gecegondunun Mehmet kızı Vahide ile evlendiler. Şaval dedesinin adını alan en küçükleri Kadir ise Salarlı Nimet ile evlendi...

    Dursun da Çolağömerlerin Cingenömer kızı Neriman'ı aldı; Şimbilin Yusuf ile bacanak oldular... Yücel ve Burcu olmak üzere bir kızıyla bir oğlu var. Yücel Afyonlu Kübra ile evlendi...

    Şavalgadir 2007 yılında öldü. Karısı Nazik Hanımın eli kırık çıkık işlerinde pek mahirdi. İncitmeden, acıtmadan; çocuksa ağlatmadan gerekeni yapardı. Son zamanlarında o işlere pek bakmadı. Kocasından sonra çok beklemedi, 2013 yılında O da vefat etti...




22 Kasım 2023

Amcalar


    Demirdelenoğlu Mehmet büyük oğluna Yusuf adını verdi. Hatırlanacağı üzere babasının adıdır... Yusuf, Berberoğlu Ömer kızı Atike ile evlendi. Atike Hanım Takgasların Murat'ın kardeşidir. Ablaları Abide de Alemdaroğlu Halil eşiydi. O da Garadelinin anası; Urganlı eşi Zehra ve Osmanköylü Garahmet eşi Abide'nin nineleridir... Dolayısıyla Demirdelen Yusuf ile Alemdaroğlu Halil bacanak oldular...

    Eşi Atike Hanım1854 doğumlu olduğuna göre Yusuf da ona yakın yaşlarda olmalı. Yalnız 1883'te babasının ölümünden kısa bir süre sonra Yusuf da vefat etti. Geride Ayşe, Süleyman ve Mehmet adında iki oğlan bir kız kalmıştı. Bir de Atike Hanımın karnında doğmamış çocuk...  

    1877'de doğan Ayşe, Muslulardan Emirdağlı İbrahim eşidir. Ana karnındaki çocuk hakkında bir kayda rastlanamadı. 1879 yılında doğan Mehmet'in evlilik kaydı yok. Onun Çanakkale muharebelerinde şehit olduğu tahmin ediliyor. Çünkü köyü belirlenemeyen Afyonlu şehitler listesinde '1878 Doğumlu Yusuf oğlu Mehmet, 3. Kolordu, 7. Fırka, 20. Alay, 7. Tabur, 9. Bölük Piyade Eri iken; Damakçılık Bayırında, 27 Mayıs 1915 günü şehit oldu.' ibaresi görülüyor...

    Süleyman'la devam edeceğiz. Yusuf-Atike çiftinin en büyük çocuğu olan Süleyman 1870'te doğdu. Çatalların Hüseyin kızı Şerife ile evlendi. Şerife Hanım, Potuk Mevlüt Gülen'in halasıdır...  

    Beş çocukları oldu; Satı, Mustafa, Yusuf, Azime ve Mehmet... 1892 Doğumlu Satı, Omarcıklardan Mehmet ile evlendi; Şoför Halibram (Halil İbrahim Sağlam)ın anası olacaktır. Küçük kızı Azime, 1908 yılında doğdu ve Musluların Ali (Gavurali) ile evlendi. (Ali ile Azime, hala dayı çocuklarıdır.) 1904'te doğan Mustafa hakkında malumat yok... Cihan Harbine yakın ölmüş olmalıdır...  Beş çocuğun ana babaları Şerife Hanım ve Demirdelen Süleyman da 1930 öncesi vefat ettiler... Geride kalan iki oğlunu görelim...


    Godal Yusuf
    1905 Yılında doğduğu kaydedilen Yusuf, dedesinin adını almış. Sonraları ona 'Godal' demeye başladılar. Afyon mahreçli Delinorilerden Fadime ile evlendi. Böylece Tingildeklerin İncemehmet ve Hacıariflerin Kelahmet ile bacanak oldular. Ayrıca Fadime Hanım Gulaksız Mehmet Argunşah'ın da kardeşidir... 

    Godalın oğlu yok, dört kızı var. 1925 Yılında doğan ilk kızına anası Şerife'nin adını vermişler; ama yaşını doldurmadan çocukcağız ölmüş... Ninesinin adını verdiği Atike de 1937'de doğmuştu; O da gelin olmadan, 1954 yılında ölüyor... Hayatta kalan iki kızından biri Dudu, Delibıdık (İbrahim Soylu); diğeri Şerife ise Yörükmevlüdü (Mevlüt Demir) eşi oldular... 

    Godalyusufun eşi Fadime Hanım 1967 yılında vefat etti. Godal ise on yıl kadar sonra, 1976'da öldü...


    Kel Mehmet
    Süleyman'ın küçük oğlu Mehmet'e sonradan sonraya 'Kel Mehmet' dediler. 1916 Yılında doğdu... Olcaklı Ahmet kızı Hakime ile evlendi. Hakime Hanım Olcaklı Musahocanın ablasıdır. Dönelerin Hasan ve Cücelerin Aziz ile bacanak oldular... 

    Biri kız dört çocukları oldu; Şerife, Süleyman, Mustafa ve Ahmet... Mustafa, belki de hiç görmediği abisinin; Süleyman, babasının; Ahmet, kayınpederinin; Şerife de anasının adıdır... Tek kızı Şerife Hassönlerin Hüseyin oğlu İbrahim Koç ile evlendi...

    Büyük oğlu Süleyman'ı Tingildeklerin Osman kızı Lütfiye ile evlendirdi. Lütfiye de el değil, emmioğlusu Yahya'nın torunudur. Lütfiye Hanım 2023 yılında vefat etti...

    Ortanca oğlu Mustafa, Dönelerden Hasan kızı Ayşe ile evlendi. Ayşe ile Mustafa da teyze çocuğu oluyorlar... 

    Kelmehmetin küçük oğlu  Ahmet ise Anıtkaya dışından Kezban ile evlendi... Bu üç oğlu ve çocuklarının tamamı Afyon'da oturuyorlar..

    Eşi Hakime Hanım erken denilebilecek bir vakitte, 1961'de vefat etti. Kelmehmet kırk yıldan fazla dul yaşadı, 2003 yılında vefat ettiğinde 87 yaşındaydı...

    Demirdelen Yusuf torunlarına Amcalar deniliyordu. Godalyusuf ile Kelmehmet Amcalardan oluyorlar. Şimdi onların çocuklarından Anıtkaya'da oturan ÖZDEMİR soyadlı  fert bulunmuyor...