Keklikler' diyorlarmış. Bazen başına bir sıfat ekleyerek 'Delikeklikler' diye de bahsediyorlar. Unutulmaya yüz tutmuş bir lakap. Tabi aile mensupları hem Anıtkaya'dan hem bu dünyadan göçüp gittikçe bu durum kaçınılmaz oluyor. Fakat asıl lakapları Alemdaroğludur... Hatırlanacağı üzere Bayramoğlu Sipahi Ali'nin 1820 doğumlu bir kardeşi vardı. Hüseyin adındaki bu kardeş işte Kekliklerin Hüseyin'dir; asıl lakabı Alemdaroğlu Hüseyin olduğu hatırda tutulsun...
ALEMDAROĞLU MEHMET
Mehmet'i Kezban ile evlendirdiler. 'Mihrioğlu' İbrahim'in ablası olan Kezban'a aynı mantıkla 'Mihrikızı' denilebilir... Ana babası öldükten sonra Mehmet Keklikler ailesinin reisiydi. 1889 ve 1891 yıllarında iki kızları, Satı ve Emine doğdu. 1906'da Satı, Aşağı Dandır'a gelin giderken dayısı Mihrioğlu İbrahim de buna şahitlik ediyordu. Emine İse Yumrukların Halil İbrahim ile evlendi; ancak Cumhuriyetten sonra eşi Eğret'i terk ettiğinde O köyde kaldı... İki oğlu Ahmet ve Abdülkadir kızların küçüğü. Onlar 1894 ve 1902 yıllarında dünyaya geldiler...
Ahmet hakkında bilgimiz yok, Abdülkadir'in hayat macerasını biraz olsun biliyoruz. Gocamatların Halil kızı Şerife ile evlendi. Tam olarak bir tarif gerekirse; Şerife Hanım Gocamat (Ahmet Tektaş)ın emmisi kızıdır... Şerife Hanımın dedesi Koca Ahmet oğlu İbrahim, önce Tekeliler/Bilallerin kızı Dudu ile evlenmişti. Mihrioğluların İbrahim de Tekelilerin Habibe ile evlendi, yani iki İbrahim kuşak farkıyla da olsa bacanaktır... Hatırlanacağı üzere Abdülkadir'in anası Kezban da Mihri Hanımın kızıydı... Yani Abdülkadir ile Şerife Hanımın kan bağı değilse de bir akrabalığı söz konusu...
Mehmet ile Halil adını verdikleri iki oğulları olduğunu biliyoruz. Yani karı koca iki oğullarına babalarının adını vermişler. Küçük oğlan Halil'den başlayalım, 1928 yılında doğdu. Fakat Halil çok yaşamadı, iki yaşına geldiğinde vefat etti. Abisine bakalım...
Gındi
O yıllarda yahut büyüdüğünde Gındi lakabı takılacak olan Mehmet, Kalecikli Hacının kızı Mavı (Fadime) ile evlendi; Omarcıkların Delicafer ve Esnanın Veli ile bacanak oldular. Esnanın Veli ile anasının diğer Alemdarlar/Kantinler kolundan olmasından dolayı akraba idiler...
Gındinin Şerife, Müşerref, Satı, Nazik, Semiha, Seydi Ahmet ve Kadir olmak üzere yedi çocuğu oldu; büyük kızı Şerife küçük yaştayken vefat etti. Onun küçüğünü de resmiyette Şerife olarak kaydettirdiler. Müşef/Şerife Yumrukların Ahmet'e vardı. Satı, annesinin akrabalarından K.Kalecikli bir bey ile evlendi. Nazik, Kekliklerin Haroahmet oğlu Musa Tül eşi; Semiha da Delicaferin, yani teyzesinin oğlu Mahmut Sağlam eşi oldular.
Büyük oğlu Seydi Ahmet 1960 yılında doğdu. Kütahya’ya yerleşti ve Tavşanlılı Kadriye Hanımla evlendi. Esra ve Kübra adlarında iki kızı var. Esra, Kütahyalı bir beyle evli, Kübra bekar… Seydi Ahmet ve ailesi halen Kütahya’da oturuyorlar.
Küçük oğlu Kadir, Arapların Koreli kızı Kezban ile evlendi. Mehmet, Merve ve Melike adlarında iki kızıyla bir oğlu oldu. En küçükleri Melike bekar, onun ablası Merve ise Kütahyalı bir beye vardı. Hepsinin büyüğü Mehmet de Kütahyalı bir hanımla evlendi, Kadir Kaan adında bir oğlu var. Kadir de ailesiyle birlikte Kütahya’ya yerleşik.
Görüleceği üzere Alemdaroğlu Abdülkadir ve oğlu Mehmet’in adları çocukları ve torunlarında yaşatılıyor… Gındi, 1990 yılında 67 yaşında vefat etti... Eşi Mavı Hanım ise 2010'da öldü... Gındi vefatından önce çocuklarına bir sırdan bahsetmiş. Buna göre babası Alemdaroğlu Abdülkadir, askerliği sırasında İzmir taraflarında bir hanımla evlenmiş ve ondan bir oğlu olmuş. Bunu ölmeden önce babasından öğrenen Gındi, kendisi bulamadığı kardeşini çocuklarına bulmaları için vasiyet etmiş. Galiba kızı Nazik Tül Urla’da amcasını bulmuş, ama sıcak bir bağ kurulamamış…
TELLAL DAYI/ALEMDAROĞLU HÜSEYİN
Kekliklerin Hüseyin'in küçük oğlu Hüseyin, Garadelinin halası İsmihan ile evlendi. Bu, tam bir akraba evliliğiydi. Çünkü Garadelinin babası ve amcası da Alemdaroğludur.
Köy yerindeki duyurular onun vasıtasıyla yapıldığı için Hüseyin'e 'Dellal' lakabı takılmış. Tellal Hüseyin ile İsmihan'ın 1903'te doğan ilk oğlu İbrahim küçük yaşta öldü. İkincisi Ahmet ise 1910'da dünyaya geldi. Burada dikkat çeken husus, iki çocuğun ikisine de İsmihan'ın kardeşlerinin adının verilmiş olmasıdır. Tabi ki de öyle olacak, zira Hüseyin ile İsmihan dipten emmi çocukları...
Kadere bak ki ikinci çocukları Ahmet de çok yaşamadı... Tellal, Cumhuriyet'ten sonra Karacahmet'e gittiği bir gün, aslen Hacıbeylili bir şehit çocuğunu üvey baba elinden alıp evlat edindi. Eğret'e evlatlık olarak getirilen bu çocuğun adı Ali idi, ama şehit babasını telmihen de Ayvaz deniliyordu. Tellal ona, ölen oğlunun adıyla Ahmet diye seslendi. İleride Ayvaz/Tellal Ahmet Uysal olarak bilinecek... Asıl Tellal Hüseyin ise 1944 yılında vefat etti... Onun çoğunlukla 'Tellal Dayı' diye bilinme gerekçesine doğru geliyoruz...
Alemdaroğlu Hüseyin'in kızı Fatma hatırlanacaktır... Onu önce Türkmenoğlu Ali'ye verdiler. Ali 1888'de şehit olduğunda yeni doğan oğlunu henüz görememişti. Onun yadigarı bu çocuğa babasının adı Ali ismini verdiler... Dul kalan Fatma kucağında Ali'si ile baba evine döndü. Kardeşleri sahiplendi onları. Yeğenleri Ali'yi kendi çocukları gibi büyüttüler. Yalnız Ali'ye 'Türkmenoğlu Ali' değil, 'Alemdaroğlu Ali' denildi. Bu arada annesi Fatma Himmet adlı bir kocaya varmıştı. Ondan da kızı Kezban doğdu. Sonradan 'Ümmetler' denilecek olan bu ailenin oğlu Hasan (Çakal Hasan) ile Kezban baba bir kardeş. Tabi Himmet de ölünce Fatma Hanım yine kardeşlerine döndü. Bu kez yanında kızı vardı... Kekliklerin Mehmet ve Hüseyin, yeğenleri Ali'yi benimsedikleri gibi onun kardeşi Kezban'ı da bağırlarına bastılar. Vakti geldiğinde Eğret dışına gelin ettikleri kaydedilmiş. İki farklı babadan iki çocuğun anası Fatma Hanım 1930 yılında vefat etti...
Yeğen Ali'den uzaklaşmayalım, Türkmenoğlu Ali'den, ya da Alemdaroğlu Ali'den... Küçük dayısına elalem 'Tellal' derken, Ali 'Tellal Dayı' diyordu. Böylece Alemdaroğlu Hüseyin'in lakabı yeğeninin ağzından bu şekilde kalıplaştı...
KEL ALİ
Derler ki Eğret'ten Birinci Dünya Savaşına 200'den fazla katılım oldu, Eğret'e geri dönen ise çok az kişiydi. İşte bunlardan biri Ali'dir. Uzun savaş yıllarının en çetinini Çanakkale'de gördü. Şarapnel kaburgasını parçaladı, yüzlerce kez ölümden döndü; ama sağ salim köyüne varabildi. Bir belgede bu durumundan şöyle bahsediliyor: "...Eğret Köyünden Türkmenoğlu Ali bin Ali bin Ali; 6. Fırka, 17. Alay, 1. Tabur, 3. Bölük, 1. Takım, 4. Manga eri iken malulen Çanakkale'den köyüne döndü..."
Belgede geçen 'malulen' ifadesini açıklayan olayı Torunundan naklen anlatayım; Sedyeyle sargı yerine getirdiklerinde kolu kopmak üzereymiş. Vücudunun diğer bölgelerindeki yaralar hariç... Tabi cephede anestezi filan hak getire, Ali her şeyi görüyor... Alman hemşire o kolu kesmeleri gerektiğini söylemiş. Buna şiddetle karşı çıkmış; 'Kesme dursun, tek elinen uçkurumu bile bağlayamam' demiş. Böylelikle kurtardığı kolu sebebiyle köyüne dönünce 'Çolak Ali' lakabı kazanacak... Yine torununa göre sırtı kesekli tarla gibiymiş, her tarafı yanmış; bu yüzden 'Yanık Ali' diyenler de var...
Başka bir duyuma göre Arapların Mehmet (Gambırhüseyinin babası) ile görüştükten bir kaç dakika sonra Mehmet'in bulunduğu yer bombalanmış. Şehadetinden önce Mehmet'i son gören kişi de Kekliklerin Ali olmuş...
Harpte yaşadığı bütün bu olaylar sebebiyle Onun için 'tam bir gâzi' diyorlar. İlerleyen yıllarda köyde büyük saygı duyuluyor kendisine. O kadar ki 'Kel Ali'nin önünden geçenin dinine zarardır.' diyorlardı. Son zamanlarındaki durumundan dolayı adı 'Kel Ali'ye çıkmıştı.
Şimdi Anadududan olan üç çocuğuna dönelim. Kızı Fatma'nın akıbeti bilinmiyor...
Hacı İresil
Büyük oğlu Resul, Hacıiresil diye bilinirdi. Ganioğlu Hüseyin kızı Fadime ile evlendi... Hacıresilin Üç kız bir oğlu oldu. Büyük kızı 'Çinigız' Rabia'yı Garmenlerin Ahmet Geçer'e, Fatma'yı Akbaşların Mustafa Karakaya'ya ve küçüğü Sabire'yi de Tingildeklerin Şaban Kasal'a verdi.
Oğlu Hüseyin 1934 yılında doğdu. Bu isim verilmesinin sebebi, dedesi Ganioğlu Hüseyin olduğu düşünülüyor... Pırit Eşgiya diye bilindi. Sağıroğlu Mehmet kızı Şerife ile evlendi ve böylece Noritokaların Abdullah, Sağırmahmutun Halil, Tekelilerin Bekçirofi ile bacanak oldular. Onun da Adem adında bir oğlu ve Yüksel ile Aysel adlarında iki kızı oldu. Yüksel, Kemiklerin Süleyman Öter eşi; Aysel de Noritokaların Sucu Nuri Toka eşidir... Adem, Garaselimin kızı Refiye ile evlendi, 2017'de vefat etti... Piriteşgiya 1986 yılında öldü, eşi Şerife Hanım ise çok yıllar sonra, 2020'de vefat etti...
Ganigızı Fadime Hanım 1963 yılında vefat edince, Canalilerin kızı Satı ile ikinci defa evlendi. Dananın Mehmet'ten 1952'de dul kalan Satı Hanımla çocukları yok, zaten bunun için değil yalnızlıktan kurtulmak için evlenmişlerdi. Hacı İresil bu ikinci evliliğinden sonra bir süre daha yaşadı ve 1985 yılında öldü... Satı Hanım oğullarının yanına dönüp orada 2003 yılında vefat etti...
Kel Irmızan
Türkmenoğlu Ali'nin küçük oğlu Ramazan... 'Gazcıgızı' Ayşe ile evlendi. Babası Abdullah çok kaz güttüğü için Gazcı lakabı takılmış; Hacıemirlah Emrullah Onay'ın kardeşidir. Öncesinde Danaların İsmail eşi (Keliban ve Dalmış anneleri) idi...
Ramazan-Ayşe evliliğinden üç kızları oldu. Fadime'yi Samancılardan Gamalı Ahmet Saçak'a, Esma'yı Çilmahmut'un İzzet Omak'a ve Muzaffere'yi Patlakların Celep İhsan Patlar'a verdiler. Ramazan, biyolojik olarak babasına çektiğinden 'Kelırmızan' diye bilindi...
Gazcıgızı Ayşe Hanım 1975 yılında vefat etti. Kelırmızan dul olarak uzun süre daha yaşadı ve 1996'da O da vefat etti...
Kelali harpten döndükten sonra Dandırlı bir hanımla da evlenmişti. Ondan da bir kızı vardı, çocuğun adı bilinmiyor. Kadın, Kelalinin ağılda gizlice başka bir kadınla evlendiğini öğrenince kızını bırakıp kocasını terk etti. Bu kızcağızın küçükken vefat ettiği söyleniyor...
Haro Ahmet
Kel Ali son olarak İlyenli (Demirli) Feride ile evlendi. Bu evliliğinden de iki çocukları dünyaya geldi. Seyit Ahmet ve Feride... Feride, Kokulunun hanımıdır, onun çocukları; Aynur, Ahmet, Adem, Satı ve Ali...
Bilenler oğluna 'Seydamet' dediler; fakat halk çoğunlukla onu sadece Ahmet olarak çağırdı. 1929 Doğumlu bu oğlunun 'Macurun Ahmet', 'Kel Alinin Ahmet', 'Haro' diye lakapları da oldu. Göde Mehmet Aydın kızı Dudu ile evlendi. Çocukları; Musa, Metin, Ali, Zekiye, Zeynep, Feride'dir. Feride'yi Büzüğalinin Avukat oğlu Halil İbrahim'e verdiler. Musa da yine Kekliklerden büyük dayının oğlu Gındi kızı Nazik ile evlendi. Macurun Ahmet 2007 yılında, eşi Dudu hanım ise 2019'da vefat ettiler...
(Bir rivayete göre Ahmet ile Feride'nin anaları farklıdır, Kelali İlyenli iki hanımla evlenmiştir. Feride Hanım'dan Feride; Zekiye/Zeynep Hanımdan ise Ahmet doğmuş. Bununla beraber Feride'nin kayıtlarında ana adı Satı yazıyor. Ahmet/Hatice'den 1901 doğumlu Satı Hanım 1978'de vefat etmiş. Bu, Kelalinin son hanımı olmalıdır..)
Bir başka husus da İlyenli eşi Feride Hanımın anasıyla ilgilidir. Kelalinin son hanımından kaynanası Şerife de kızıyla birlikte Eğret'e gelmişti. Kızı Feride 1933 yılında vefat ettikten dört sene sonra, Şerife Hanım da 1937'de vefat etti...
Kel Ali'nin ağılda yaptığı üçüncü evlilikten bir kızı daha var: Kezban... Bigalı Sabri Kocausta'nın eşi olan bu kızı Bigalılar başlığı altında ayrıca ele alınacak...
Kelalinin bunca maceralı dünya yolculuğu 1957 yılında son durağa ulaştı...
Biliyorum, isimlere boğduk ama; eskiler bu isimlerle yaşatılıyor, tarih geleceğe ancak bu şekilde aktarılıyor. Bu kadar isim arasında sürekli tekrar edenlerin dikkatle üzerinde durulması gerekiyor.
***
Alemdaroğlu Mehmet'in torunu Gındi lakaplı Mehmet ile Alemdaroğlu Hüseyin yani Tellal Dayı, KIZILYEL soyadını aldılar.
Halk arasında Keklikler diye bilinen, aslen Türkmenoğlu olan ve ana tarafından Alemdaroğlulara bulaşan Ali ve çocukları, soyadı kanunu ile önce 'Kızılyel' soyismini aldılar. Alemdaroğlu ana kanalının aynısı yani... Sonradan bu 'Tül'e çevrildi. Siz bu isimlerin sonuna 'TÜL' soyadını eklerseniz yazı daha anlamlı olur...