Ömer ile Havva Hanımın iki kızıyla iki oğlu oldu, o konuya geleceğiz. Yalnız 1860'a doğru Hacca gittiği ve sonra aza seçilerek Karahisar vilayet (yahut Eğret köy) yönetiminde bulunduğu için 'Ayan' diye lakaplandığı anlaşılıyor. Bundan sonra sülalesi de Ayanoğlu diye bilinecektir. Ölüm tarihini tam olarak bilemiyoruz; ama 1892 yılında hayatta olmadığı, elde bulunan tek belgeden anlaşılıyor.
(Yeri geldi, Havva Hanım ile ilgili bir bilgiyi buraya not etmekte fayda var. 1873-74'te kocası öldükten sonra Mustafa adında biriyle evlendiği, orada Fatma adında bir kızı doğduktan sonra bu yeni eşinin de vefat ettiği, bunun üzerine küçük kızı yanında tay olduğu halde oğullarının yanına döndüğü, Fatma'nın bu evden Arapselimoğlu Abdurrahman'a gelin edildiği, Araparif diye bilinen Arif Zenger'in bu Fatma'nın oğlu olduğu bilinmelidir. Bu durumda Kölgecinin babasıyla Araparifin anası karınkardeş oluyor.)
Aslında 20. yüzyıla kadarki bütün bilgilerimiz bu tek belgeye dayanıyor. O belge büyük oğulları Halil'in askerde vefatı üzerine düzenlenmiş, bir bakıma ölüm tescillendirme belgesidir. İleride ayrıntısına ineceğimiz bu belgeden öğrendiklerimizle hikayeyi geriden başlatalım...
Havva Hanımla Hacı Ömer Ağanın dört çocukları olduğunu söylemiştik. Yaşlarının sırasına göre bunların isimleri; Fatma, Halil, Hüseyin ve Emine'dir... Fatma 1855, Hüseyin 1864, Emine ise 1874 yılında doğduğu belgeli; ama Halil'in doğum tarihi ve buna göre, kardeşi Fatma ile hangisinin büyük olduğu hususunda emin değiliz.
Kızlardan büyük olan Fatma, Himmetoğlu Hasan'a vardı; Tekirgızıların ninesidir ve Selimlerle Tekirgızılar arasında ilk irtibata vesile olan da Fatma Hanımdır...
Ayanoğlu Halil
Ömer Ağanın büyük oğlu Halil'in doğum tarihi bilinmiyor, fakat aileye dair bildiklerimizin çoğunu da Ayanoğlu Halil'e borçluyuz...
Turaçoğlu Mustafa kızı Ayşe ile evlendi. Ayşe Hanım; Tingildeklerin atası Mehmet Ali ile ana-baba bir, Gödeşlerin atası Ahmet ile baba-bir kardeşler... İlginç bir bilgi daha; Ayşe Hanımın anasından sonra Turaçoğlunun aldığı ikinci hanımı (Gödecahmetin anası), Halil'in emmisi Ayanoğlu Mustafa'nın kızıdır... Ve üçünün adı da Ayşe... Yani Halil'in eşi Ayşe, Onun anası Ayşe, analığı da Ayşe...
Gerçi Ayanoğlunun hanımı hiç adıyla anılmıyor; herkes kendisini 'Turaç Hanım' diye tanıyor. Hadi şimdi aradan bir asırdan fazla geçtiği için torunlarının adını bilmemesi normaldir diyelim; ama o zaman da öyleymiş, Turaç diye bahsederlermiş Ondan... Bir görüşe göre, güzelliğinden dolayı Turaç demişler. Babasının Turaçoğlu olması, aslında Ayşe Hanımın lakabını açıklıyor...
Halil askere gittiğinde henüz çocukları yoktu, belki de yeni evliydiler. Alasonya'da vefat ettiğini asker arkadaşlarından öğreniyorlar. Ayşe Hanım bu durumu, yani dul kaldığını belgelemek maksadıyla 1893 yılında dava açıyor. Yukarıda sözü edilen dava budur. Halil'in varlığından, eşinden, çocukları bulunmadığından, kız ve erkek kardeşlerinden, babasının o sırada ölü annesinin sağ olduğundan hep bu davanın tutanağı sayesinde haberdar oluyoruz...
Ayanoğlu Hacı Hüseyin
Hacı Ömer Ağa'nın küçük oğlu Hüseyin, 1864 yılında doğmuş. Anlatılanlara göre, abisi öldüğünde Hüseyin nişanlıymış. Bu hesaba göre o sırada 24 yaşında oluyor... Babası dul gelinini Hüseyin'e almak istemiş; ama zaten nişanlı olan Hüseyin bunu kabul etmeyince Dervişe vermişler... Bu anlatıda, Ömer Ağa'nın o sırada hayatta olmaması dışında bir terslik yok. Herhalde dul gelinini küçük oğluyla evermeye çalışan Havva Hanımdır...
Hüseyin, nişanlısı Ümmühan ile evlendi. Kayıtlar tutulduğu sırada hayatta olmadığı için Ümmühan Hanımın kimlerden olduğu anlaşılmıyor. Bununla beraber annesinin, 1840'ta ölen Garamusaoğlu Ali'nin kızı Fatma Hanım olduğu düşünülüyor. Fatma Hanımın bir ablası Demircieyüpoğlu Ahmet'e, diğeri de Turaçoğlu Mustafa'ya varmıştı. Onlar Gocamatlar ve Gödeşlerin ninesi olurken, Fatma Hanımın kimle evlendiğini bilemiyoruz... İşte Hüseyin, o Fatma Hanımın kızı Ümmühan ile evlendi...
Hacca gittikten sonra 'Hacı Hüseyin' olan Ayanoğlu ile Ümmühan Hanımın biri kız, biri oğlan, iki çocukları oldu. Büyük olan kız 1891 yılında doğdu, adını Ayşe koydular. Erkek kardeşiyle araları uzun, Ömer 1902'de doğmuş...
Bir kaç yıl sonra Hacı Hüseyin'in eşi Ümmühan Hanım vefat etti. Ayşe, neredeyse gelinlik çağdaydı; ama Ömer çok küçüktü... İkinci olarak Hacıların Ali kızı Fatma ile evlendi. Fatma Hanım, Davılcıarif ile Dındındede/Kelalinin halaları olur... Ama çocuklara yeterli ilgiyi göstermediği için Fatma Hanım ile çabuk ayrıldılar...
Tam o vakitlerde eşi ve oğlu yeni vefat eden Turaç Hanım, istemediği halde sırf bu öksüzler için Hacı Hüseyin'le evlenmeyi kabul etti. Çünkü anaları Ümmühan ile teyze kızıydılar; bu öksüzler, ikinci kuşaktan da olsa yeğenleriydi... Bu evlilikten kısa bir süre sonra Hacı Hüseyin de vefat etti; Turaç, özellikle Ömer'in hem anası hem babası olacak...
Kendisine bakıp büyüten Turaç Hanım'ı annesi gibi sevmiş Ömer... O kadar hürmet etmiş ki, ana dememiş; lakin ana yarısı 'teyze' bilmiş. Saygıda hiç kusur etmemiş. Bu yüzden sonraki kuşaklar, Ömer'in anası Ümmühan Hanımla üvey anası Turaç Hanımı kardeş zannetmişler; Turaç Hanımın gerçekten Ömer'in teyzesi olduğunu düşünmüşler...
Halkın gözünde Turaç Hanım da Ayanoğlularla özdeşleşmiş. Üç eşi aynı sülaleden, son durumu da Ömer'i ana gibi bağrına basmak olunca, o sülaleye 'Turaçlar' demeye başlamışlar. Diller bu kelimeye dönmediği için 'Tureşler' sözü hala kullanımdadır...
Kölgeci Ömer
Hayatının hangi dönemine rastladığı tam olarak bilinmiyor; Ayanoğlu Hacı Hüseyin'in oğlu Ömer, büyüyünce 'Kölgeci' diye lakaplanıyor.
Kölgeci, Hacahmetlerin Osman kızı Azime ile evlendi. Ayanoğluların öteki kolundan olan Azime Hanım, Sarışükrünün ablasıdır... Yenice evlendiği Hacımahmutların İbrahim Sami'den dul kalmıştı...
Azime Hanımla Kölgecinin iki oğlu dünyaya geldi, 1923'te doğan büyüğün adını Hüseyin, 1928 doğumlu küçüğünkini ise İbrahim koydular. Dört yıl gibi uzun sayılacak askerliğini Ödemiş'te yapıyorken orada da evlendiği söyleniyor. Hatta bir de kızı olmuş. Teskereyi alınca karısı ve çocuğunu bırakıp Eğret'e dönmüş... Geride bıraktıklarının akıbeti bilinmiyor... Tabi Eğret'e döndükten bir müddet sonra, 1932'de eşi Azime Hanım vefat ediyor...
Kölgeci, ikinci olarak İdirizlerin Gocaosman kızı Fatma ile evlendi. Fatma Hanım da onun gibi dul... Selimler/Keçilerin İbrahim eşiydi, Ondan bir oğlu (Keçimehmet) ile dul kaldı... Fatma Hanım; Delimehmet, Pepehasan ve Kekeçhalilin de ablaları olur. Ayrıca kız kardeşleri dolayısıyla kocası Kölgeciömer; Terlemezhoca, Çakıriban ve önce Çolömerlerin Selimhoca, sonra Eselerin Hasan ile bacanak oldu...
Fatma Hanım ile Kölgecinin de 1938'de bir oğulları oldu. Bunun adını da Halil koydular... Fatma Hanım 1977 yılında vefat etti. Kölgeci ise hanımının ölümünden sonra on yıl daha yaşadı ve 1987 yılında kendisi de göçtü...
Azime Hanımın büyük oğlu Hüseyin, üç kardeşin içinde ilk vefat edendir. 1941 Yılında, delikanlılık çağındayken Dağdan guru getirmişler. Havaleli arabayı gocagapıdan sokarken merteğe takılıp düşmüş, beyin kanamasından vefat etmiş...
Tuna Hüseyin
Kölgeci, Azime Hanımdan olan büyük oğluna babası Hacı Hüseyin'in adı olarak Hüseyin ismini vermişti. İkinci oğullarının adının da Azime Hanım, yenilerde ölen kardeşinin hatırasına İbrahim olmasını istemiş. Böylece çocuğun adı İbrahim olarak kaydediliyor. Gelgelelim Eğretli Onu hep Hüseyin bildi. Sebebi bilinmez biçimde 'Tuna' lakabı takıldıktan sonra bile, sonuna Hüseyin'i ekleyip 'Tuna Hüseyin' dediler. Belki halk arasındaki bu aktarma abisi öldükten sonra yapılmıştır...
İşin tuhafı, ismi kendisine nakledilen merhum abisinin adında da bir tuhaflık var. Gerçekte adının, sülalenin kök ismi kabul edilen Ahmet olduğunu söylüyorlar. Resmen Hüseyin yazılmış olsa bile hem ailesi hem de çevresince Ahmet bilinmiş. Hatta Remzi Kayır'ın oğlunun adı da 1941'de ölen büyük emmisinin hatırasıymış...
Konuya dönecek olursak; Tuna, Gobakların Hasan kızı Rabia ile evlendi. Rabia Hanım Gocayusuf, Dervişibram ve Arif'in ablalarıdır. Rabia Hanımın kızkardeşleri dolayısıyla Tunahüseyin; Hamzaların Hamza, Eyüpçetinin Uncu Osman ve Devrimbeşlerin Ömerbaşçavuş ile bacanak oldular...
Azime ve Ayşe adını verdikleri iki kızları oldu. (İkisinin arasında, 1957 doğumlu Rasime olarak üçüncü bir kızları da olabilir, bu bilgiyi teyit edemedim.) Azime, Yılıkların Tenikecihüseyin oğlu Mehmet Öztürk; Ayşe, Şöförhalibramın Muhittin Sağlam eşidir...
Tuna Hüseyin bir dönem Anıtkaya Belediye Başkanlığı yaptı. Bundan sonraki günlerini, evinin altındaki dükkanda yırtımcılık/basmacılık yaparak geçirdi. Cumartesi günleri dükkanını olduğu gibi pazaryerine, yırtımcılar bölümüne taşırdı. Pazar dağılırken basma toplarını geri dükkana götürmek, beş altı çocukla beraber bize düşerdi. Karşılığında, çocuk için, iyi para verirdi... Tabi ömrünün sonlarına doğru bu işleri tamamen bıraktı... 1999 Yılında kendisi, 2002'de ise eşi Rabia/Raike Hanım vefat ettiler...
Kölgecinin Halil İbrahim
Kölgecinin Fatma Hanımdan olan küçük oğlu 1938 yılında doğdu. Tuna'da görülen isim karışıklığının benzeri bunda da var. Aslında çocuğun adını Halil koymuşlar, öyle de kaydettirmişler. Lakin halk onu hep Halil İbrahim diye bilmiş ve öyle çağırmış. Tuna'nın asıl ismi İbrahim olduğu halde Hüseyin diyorlar, Ona demedikleri İbrahim'i alıp Halil'in sonuna ekliyorlar; karşımıza 'Kölgecinin Haliban' çıkıyor... Ölene kadar böyle tanındı...
Halil İbrahim, Çakırmehmetin kızı Kezban ile evlendi ve böylece Kelsaleğin Kirli (Cemal Azbay), Gobakların Pafıldak Mahmut Kaçmaz ile bacanak oldular...
Kezban Hanımla Halil İbrahim'in ikisi kız ikisi oğlan, dört çocukları oldu; Remzi, Ömer, Ayşe ve Ümmühan... (Kızların adını Kölgeci belirlemiş; anası ile analığı Turaç Hanımı ayırmayıp, ikisinin adı torunlarında yaşasın istemiş.) Ümmühan, Çolağüseyinin Mahmut oğlu Hüseyin Ildız eşidir... Hüseyin'in babası ile Ümmühan'ın anası, hala dayı çocuğu oluyorlar...
Büyük oğlu Remzi 1958 yılında doğdu. Kirlinin kızı, yani teyzesinin kızı Elveda ile evlendi. Çakırların Muharrem Dayısının oğlu Mehmet Erdem ve Canavarcının Ömer Sargın ile bacanaklardır... Fatma, Servet, Aslıhan, Perihan ve Ahmet adlarında dört kız ve bir oğlu oldu. Fatma, Gasapların Ömer Eser; Servet, Çakırların Ecevit Erdem; Aslıhan, Sağıroğluların Süleyman Sancak; Perihan, Yörüğoğluların Halil Tüplek eşidir... Ahmet, Ümmününseydinin Mustafa kızı Dilek ile evlendi; Nazlıgül ve Muhammet Ali adlarında bir kızıyla bir oğlu var... Remzi Kayır, üç dönem Belediye Başkanlığı yaptı; Anıtkaya'nın son başkanıdır. Halen Anıtkaya'da oturuyor...
Halil İbrahim'in küçük oğlu, Kölgecinin adını verdikleri Ömer 1961 yılında doğdu. Ortaokulu bitirdikten sonra tahsil hayatı için Anıtkaya'dan ayrıldı. Tahsilinden sonra Yetimlerin Mevlüt kızı Hanife ile evlendi. Hatiplerin Yaşar Aykaç, Gobakların Ali Kopan, Tökürdeklerin Ahmet As ve Demirciziyanın Süleyman Azbay ile bacanak olurlar... Annesi Hamzalardan olması sebebiyle Süleyman ile, ana babası iki koldan Ayanoğlu olmasından dolayı Ahmet ile, anası Ayanoğlu olması yüzünden Yaşar ile zaten akrabadırlar... İsimleri Kezban, Gülcan, Samet, Banu ve Emir Saltık olmak üzere iki oğlu ve üç kızı var. Ankara'da oturuyorlar...
Ömer Kayır, imam olarak atandığı Ankara'da eğitimine devam etti. Hukuk okurken kendini idari/siyasi dünyanın içinde buldu. Başkentin bu atmosferinde, bir memurun çıkabileceği en yüksek mertebeye çıktı. Eğret/Anıtkaya hakkındaki bilimsel çalışmalar Onun sayesinde bu dönemde başladı. Emekliliğinden sonra Ankara'dan ayrılmadı. Türk Dünyasının kültür coğrafyası eksenli milli ve sosyal projelerle çalışmalarını sürdürüyor. Anıtkaya sülaleleri ile ilgili bu çalışmanın fikir babası ve destekçisi de kendileridir...
Halil İbrahim Kayır 2020 yılında vefat etti...
***
Kölgecinin ikinci hanımı, Gocaosmanın kızı Fatma Hanım 1977 yılında vefat etti. Kölgeci ise karısını tam on yıl arkadan takiben 1987'de öldü... 1934 Soyadı uygulamasında KIYIR soyismini almış, sonradan bu KAYIR olarak güncellenmiş, torunları halen bu soyadını kullanıyor...