Bir de Şehribanoğlu meselesi var. 1850 yılında ölen Şehribanoğlu Ahmet'in baba adı Hasan olarak kaydedilmiş. O yılların Eğret'inde bir tane Hasan oğlu Ahmet var, o da Kırhasanların Ahmet... İşin ilginci şu; O Ahmet'in torununun torunlarından birinin adı Şehriban... Eğret/Anıtkaya'da bu isme başka bir kişide rastlanmadı... Bu Farsça isim eskiden de çok kullanılmazmış. Eldeki mahkeme kayıtlarında yalnız bir defa geçiyor. İranlı Kulu Bey'in kızı Şehriban, kocası Sefer oğlu Hasan'dan ayrılmak istediğini beyan etmiş, 17. asır sonlarında... Eğer Şehribanoğlu Ahmet hadisesinde atıf yapılan Şehriban Hanım bu ise, ancak Gırhasanların Ahmet'in ninesi olabilir... Sülale ismi çoğalıyor; Garahasanlar, Gırhasanlar, Şerbanlar...
Dönelim Ahmet'e... 1790 Yılında doğdu... Kendisi ve eşi hakkında başka bilgi yok. Kız çocukları zaten kaydedilmemiş, 1823 doğumlu Hasan adında bir oğlu var. 1830'ların sonunda Mehmet adında bir oğlu daha oluyor. İşte Gırhasanları yirminci yüzyıla ulaştıracak olan iki kardeş Hasan ile Mehmet'tir.
(1870'lerde Eğret'e gelerek Gırhasanlara bekar duran Kürtosmanın, Şehribanoğlu Ahmet'in kızıyla evlenip, bekar durduğu aileye aynı zamanda içgüveyisi de olduğuna yönelik bir görüş var. Bu görüş nazara alınırsa, Hasan ile Mehmet'in Fatma adında bir de kızkardeşleri olduğu düşünülmelidir. Oğlanları incelemeye başlamadan önce bu bilgiyi de kaydedelim.)
HASAN
1823 Yılında doğan Hasan'a da 'Gırhasan' dedikleri bildirildi. Ondan daha önce babasının lakabının bu olduğunu görmüştük... Havva Hanım ile evliymiş; ama kimlerden olduğu bilinmiyor. Çünkü nüfus kütüğü tutulduğu sırada çoktan vefat ettikleri için hakkında kayıtlı bilgi yok. Sadece Ahmet ile Fatma'nın ana adı Havva olduğunu biliyoruz...
Belgelerden çıkarılabilen çocukları sadece Ahmet ile Fatma. Şurası unutulmamalı, kız çocukları ancak 1904'e sağ ulaşabilmişlerse varlıklarından haberdar olabiliyoruz. Fatma hakkında net konuşmamızın sebebi bu. Fakat anlatılanlardan yola çıkarak gidilebilen yerde Turabilerle de yakın bir bağ olduğu görülüyor. Bu bağ, belgelerde görünmeyen kızlar sayesinde kurulmuş olmalıdır. İşte o kızlardan birinin Ahmet'in ablası (Fatma/Fadime/Fatı) olduğu düşünülüyor. 1849 Doğumlu Hasan kızı Fadime ile evlenen Külcüoğlu/Sarıoğlu Osman, Turabilerin atası kabul edilebilir. Ona tekrar döneceğiz...
1873 Yılında doğduğu belirtilen Fatma, Gavalcıoğlu Halil eşi oldu. Gavalcılarla kurulan bu ilk bağ günümüze kadar gelecektir; ama Gavalcıların Turabilerle yakınlığı da unutulmasın... Şimdi iki Fadime/Fatma'nın kardeşi olan Ahmet'e bakabiliriz.
Ahmet, 1869 yılında doğdu. Külcüler/Sarıların Osman kızı Ayşe ile evlendi... Kafa karışıklığını giderelim; Osman, kayınbiraderine önceki hanımından olan kızını verdi, çünkü Fadime Hanımdan önce Ayşe adlı bir hanımı vardı. Ölünce kızına da anasının adını vermişler...
Burada Külcüler/Sarılar sülalesi üzerinde biraz durmalıyız. Sarıların Osman'ın İki hanımından beş çocuğu vardı: Ayşe, Fatma, Mehmet, Osman, Zekeriya... Ayşe malum, Ahmet'e vardı... Fatma, Külcüoğlu Hüseyin'e vardı; Salih Külte ile Capbak Osman Külte'nin anaları olacaktır, hatta Capbağın adı Sarıların Osman'a dayanır.... Mehmet'in Halime adında bir kızı oldu; O da Halimeninmehmetin anasıdır... Osman ve Zekeriya Cihan Harbinde şehit olduklarında çocukları yoktu... Kısaca Sarıların Osman'ın oğullarının günümüze ulaşan nesli bulunmuyor; ancak Gırhasanların akrabalık bağını ortaya koyabilmek için onlardan bahsetmek gerekti...
Toman Ahmet
1869 Yılında doğan Ahmet, Sarıların Osman kızı Ayşe ile evlenmişti. Çocuklarına geçmeden önce lakabından bahsedelim. Kendisine 'Toman' dedikleri için ailesi de 'Tomanlar' diye anılacak ve şimdiye kadar onlar için söylenen 'Garahasanlar, Gırhasanlar, Şehribanlar' gibi yakıştırmalar tamamen unutulacaktır.
Aslında Fars/Acem/İran ismi olan 'Toman', Türk dünyasında pek kullanılmıyor. Onun karşılığı gibi duran Teoman'a bile çok az rastlanır. Peki Gırhasanların Ahmet'e neden bu lakabı taktılar?.. İhtimal, Eğret'e gelen bir Acem yahut Azeri tüccarın adıydı; ilginç bulundu ve Ahmet'e eğlenmek için 'Toman' demeye başladılar. Timitiri lakabının doğuşuna benzer bir hikaye Tomanlarda da yaşandı yani...
Yalnız ta dipteki Şehriban Ninenin Acem kızı olduğunu; o taraflardan gelen Türkmenoğlu/Kürtosmana sahip çıkıldığını, Toman hikayesiyle birleştirince ortaya bir Azeri aile profili çıkıyor gibi... Çünkü Eğretliler Farsı Azeriyi ne bilsin, hepsine Acem der geçer. Doğu kökenlilere de -Türkmen de olsa, Azeri de olsa- toptan Kürt der...
Tomanın üç oğluyla iki kızı oldu. Büyükten küçüğe isimleri; Hasan, Hüseyin, İbrahim, Hatice ve Zehra'dır... Büyük kızı 1907 doğumlu Hatice, gelinlik çağa gelmeden hastalanıp vefat etmiş. En küçükleri Zehra ise 1915 yılında doğmuş. O da gelin olmadan, 1938'de vefat etmiş...
Oğlanların büyüğü Hasan 1897'de doğmuş, Onun hakkında kimsenin bir şey bildiği yok; yalnız Çanakkale Şehitleri listesinde köyü belirlenemeyen Afyonlu şehitler arasında 'Tuğlulardan Ahmet oğlu Hasan'ın 15 Mart 1915 günü Arıburnu Muharebesinde' şehit olduğu belirtiliyor. Bu kayıttaki Ahmet oğlu Hasan Tomanın Hasan ise sülalenin bir başka lakabı daha tescillendi demektir. Halk arasında 'Tığlılar' diye bilinen lakabın aslında 'Tuğlular' olduğu ve resmi kayıtlara böyle geçirildiği kesinleşir...
Ortanca Hüseyin 1901 yılında doğmuş. İlim tahsil etmiş, galiba Hafız imiş. 1922 Yılındaki bir miras davasında (Yunan gittikten sonra olmalı) 21 yaşında olmasına rağmen şahitliğine başvurulmuş. Bu da Onun muteber bir kişi olduğunu gösterir. Gıdilerden Ali kızı Ayşe ile evlenmiş. Öyleyse Yonuzların Halil ile bacanak oluyor... Murathanlar'a hoca durmuş ve genç yaşta orada vefat etmiş. Nazardan öldüğü şeklinde yorumlanıyor. Yalnız resmi kayıtlar incelendiğinde çocuk kaydı bulunmadığı, kendisinden önce eşi Ayşe Hanımın vefat ettiği, ondan sonra 1932'de Tomanın Hüseyin'in öldüğü anlaşılıyor...
Tomanın İbramın dördü oğlan biri kız, beş çocuğu oldu. İsimleri; Ahmet, Ayşe, Mevlüt, Hüseyin ve Adem'dir. Tek kızı Ayşe, Göçmensüleymanın Veysel Sancak eşi oldu... Aşağıda mecerasını vereceğimiz oğlanların ana babası Tomanın İbram ve eşi Sultan Hanım, 1987 yılında altı yedi ay arayla vefat ettiler...
Büyük oğlu Ahmet 1938 yılında doğdu. Gavalcıların Hüseyin kızı Selime ile evlendi. Selime Hanım ile Ahmet'in babaları hala-dayı çocuğu oluyorlar. Ayrıca Selime'nin anası Havva, Turabilerden Capbağın kardeşidir; daha ayrıntıya girmiyorum, akrabalık hesap edilsin... Bu evlilikle Ahmet; Capbağın Mustafa Külte, Turabilerin Külcü oğlu Yusuf Külte, Cavaların Mehmet Er, Bulduğun Mehmet Saçak, Mandanın Tombak Saadettin Öztürk, Şaytanhasanın Ahmet Can ve kardeşi Hüseyin Köz ile bacanak oldular... Ahmet, erken dönemde Afyon'a yerleşti. Sunay, İbrahim, Hüseyin, Mehmet ve Zafer adlarında beş çocuğu oldu. Tek kızı Sunay, Cavaların Mehmet oğlu Ahmet Er eşi oldu; babaları bacanaktır... Büyük oğlu İbrahim, Emirdağlı bir hanımla evlendi, iki oğlu ve bir kızı var... Ortanca oğlu Hüseyin'in eşi Dandırlı. Onların da bir kızı ve bir oğlu var... Mehmet erken dönemde İzmir'e yerleştiği için Anıtkaya'da pek bilinmez... Küçük oğlu Zafer ise Turabilerden Salih Külte torunuyla, yani yine yakın akrabasıyla evlendi; iki kızı ve bir oğlu var... Tomanın Ahmet kendisi 2006'da vefat etti; ama eşi, çocukları ve torunları Afyon'da yaşıyorlar...
Ortanca oğlu Mevlüt 1944 yılında doğdu. Erken dönemde İzmir'e yerleşti, orada Olucaklı Zekiye Hanımla evlendi. Kadir, İbrahim ve Sultan adında üç çocuğu oldu. Büyük oğlu Kadir nişanlıyken vefat etti. İbrahim, Diyarbakırlı bir hanımla evlendi; bir kızı var. Sultan ise Mardaklardan Mehmet Ali Saki eşidir. Tomanların Mevlüt de 2001'de vefat etti, çocukları İzmir'de yaşıyorlar...
Diğer oğlu Hüseyin, 1949 yılında doğdu. Gavalcıların Hüseyin kızı Sare ile evlendi. Ahmet Abisinin de aralarında bulunduğu yedi bacanağı var... Hüseyin de Anıtkaya'dan erken ayrılıp İzmir'e yerleşti. İbrahim, Aysun ve Yasin adlarında üç çocuğu oldu. Kızı Aysun, Olucaklı bir bey ile evlendi. Büyük oğlu İbrahim, Aksaraylı eşiyle Manisa'da yaşıyor; iki oğluyla iki kızı var. Küçük oğlu Yasin ise Urfalı Asiye Hanım ile evlenmiş... Halen çocuklarıyla İzmir'de oturan Hüseyin, Anıtkaya ile bağını koparmamış; yazları bir müddet köyünde kalıyor...
Toman Ahmet'in eşi Ayşe Hanım, Cihan Harbi yıllarında vefat etmiş. İkinci olarak Dolaksızların Salih kızı Neslihan ile evlenmiş. Neslihan Hanım da yine harpte kalan Kocalioğlu Halil'den dul kalmıştı ve yanında Kezban adında bir kızı vardı. Tabi Neslihan Hanımdan çocuğu olmadı, zaten evlilikten maksat onların açıkta kalmamasıydı... O halde Toman Ahmet 1929 yılında vefat etti... Neslihan Hanım daha sonra Aliciklerin Kelçakıra vardıysa da kızı ve kendisi Tomanın nüfusuna kayıtlıydı. Öylece Neslihan Hanım 1936 yılında vefat etti... Kızına 'Bobu/Gıygı Kezban' derlerdi; engelliydi, 1966'da Kezban Köz soyadıyla vefat etti...
MEHMET
Gırhasanların Mehmet 1839'dan sonra doğduğu tahmin ediliyor. Veli kızı Ümmühan ile evlenmiş; fakat Ümmühan Hanımın kimlerden olduğuna dair bir ipucu yok. 1831 Kütüğünde Gırhasanlara komşu hane reisi bir 'Kör Veli' var, onun kızı olma ihtimali yüksek...
Mehmet ile Ümmühan Hanımın tespit edilebilen üç çocuğu oluyor; bunlar Halil, Ahmet ve Hatice... Sonra Gırhasanların Mehmet ölüyor, tabi ne zaman öldüğü bilinmiyor. 1876'dan sonra olduğu kesin, çünkü en küçük çocuğu bu tarihte doğmuş... Hatice'nin 34 yaşına kadar evlilik kaydı bulunmuyor; Halil Abisinin yanında yaşıyor. Sonrası kayıtlı değil... Yalnız Çatalların İsmail'in ikinci eşi 'Mehmet/Ümmühan kızı Hatice' tanımlamasına Eğret kütüğünde ondan başka uyan bulunmuyor. Yani Gırhasanların Hatice; Topçu ile Potuğun anaları, 'Devenine' lakaplı Hatice Hanımdır... 1949'da vefat etti...
Gırhasanoğlu Ahmet
Mehmet'in küçük oğludur, 1876 yılında doğmuş. Altıntaşlı Şerife Hanım ile evlendiğinin notu düşülmüş. Çocukları yok. Onlara dair başka hiç bir bilgi bulamadım; akıbetleri meçhul...
Gırhasanoğlu Halil
Gırhasanların Mehmet'in büyük oğlu Halil, 1869 yılında doğdu. Yirminci yüzyılda sülalenin adı Tomanlar olarak değişti; ama Gırhasanlar Halil ile devam edecektir... Halil, Hasan kızı Hatice ile evlendi. Hatice Hanımın kimlerden olduğunu da çıkaramadık... 1928 yılında Halil, 1932 yılında da eşi Hatice hanım vefat ediyorlar... Çocuklarına bakalım...
Bir kızı ve üç oğlu oldu. Doğum tarihine göre sıralamaları şöyle; Ayşe, Ali, Mehmet, Veli... En büyükleri ve tek kız Ayşe, 1892 yılında doğmuş. Kürtosman hatırlanacaktır, Onun hayatta kalan ek oğlu Musa'ya vardı. Demircisalek ile Kelyusufun analarıdır...
Ali hakkında söyleyebileceğimiz hiç bir şey yok; bilmiyoruz çünkü... Ortanca Mehmet'e geçelim...
Batık sonra kiminle evlendiyse, bunu çıkaramadık. Halil ve Hatice adında iki çocuğu olduğunu biliyoruz. Anası ile babasının adını verdiği çocuklarından Hatice 1932'de, Halil de 1937'de doğmuş... Hatice, 1941 yılında dokuz yaşındayken vefat ediyor... Batıkmehmet kendisi ise 1946'da vefat etmiş... Yalnız, başka biri midir tam anlayamadım, 1941'de bekar öldüğünü söylediğimiz Hatice'nin bir kızı Demircisalek oğlu Mehmet Yakışır eşi olduğunu öğrendim...
Oğlu Halil'e gelince... Anıtkayalılar Onu 'Kelhalil' diye tanır... 1937 Yılında doğmuş, daha çocukken, bir hastalıktan olsa gerek, saçları dökülmüş. Sırf bu yüzden okuldan kaydını silmişler. Lakabı kendiliğinden gelmiş yani...
Pambıkların Ahmet kızı Emine ile evlenmiş. Emine Hanımın anası, Pambıkların Ahmet'in ikinci hanımı olup aslen Beşkarışılıdır ve 'Deliayşa' diye bilinirdi... Burada Kelhalilin eşi hakkında çok durmamızın sebebi, onun Pambıklardan olmasıdır. Tomanlarla Kürtosman irtibatı malum; en son Kelhalilin halası Kürtosmanın Musa'ya varmıştı. Benzer bir yakınlık Pambıklarla Kürtosman arasında var. Zira Kürtosmanın Hanımı, Pambıkların Osman Dedenin kardeşi...
Bir oğluyla bir kızları oldu; oğlunun adı Mehmet, kızının adı ise Havva, yani ana babasının adları... Sonra Emine Hanım, Kelhalili ve Anıtkaya'yı terkedip anasının köyüne, Beşkarış'a gitmiş. Orada Altıntaşlı Ali adında biriyle evlenip İzmir'e yerleşmişler... Çocukluğu Anıtkaya'da geçen Kelhalilin oğlu Mehmet'e arkadaşları dedesinin lakabıyla hitap eder, 'Batık' derlermiş. Afyon'a yerleşen Mehmet'in vefat ettiği söyleniyor.
Çocukluğumuzun Davulcu Kelhalili, Onun tek başına yaşadığı son yıllarıdır. Sırtındaki hafif kamburluğu, çaldığı davulu taşımaktan kaynaklı sanırdım. Düdükçü Irmızan ile ikili oluşturup düğünlerde davul zurna çalarlardı. Debirdek mebirdek çıkınca onlara rağbet kalmadı. Ramazanlarda sahur davulculuğu yaptı, neşeli zamanlarında döne döne çalar coşardı. Eşeğiyle dağdan odun getirirken araba çarpması sonucu 1984 yılında vefat etti. Tek sermayesi davulu, Düdüdkçü arkadaşına miras kaldı...
1927 Yılında bir oğulları olmuş, adını Ali koymuşlar. Bu, üç kardeşin en büyüklerinin adıydı... Anlaşılan oğluna abisinin adını koymuş. Bu ayrıntıdan Gırhasanların Ali'nin Cihan Harbinde şehit olduğu sonucuna varılabilir...
Sonra ölümler başlıyor... Küçük ailede ilk ölen Ayşe Hanım oluyor; yıl 1938 ve oğlu Ali 11 yaşında... Beş altı yıl sonra Ali de vefat ediyor... Tek başına kalan Gırhasanların Veli, kütüğe 1954'te ödü diye işlenmiş... Ancak bütün bunlar Eğret'te mi yaşandı, belirsiz... Belki de bu aile başka bir memlekete taşınmıştı...
***
Gırhasanların Hasan kolundan gelenler Tomanlar oldu ve KÖZ soyadını aldılar. Mehmet kolundan gelenler de benzer bir soyadını 'GÖZ'ü benimsediler...