06 Mayıs 2023

Çolömerler

     
    Selimoğlu Hacı Ali çocukları, kalabalık Selimler sülalesinin temelini oluşturuyor. Hacı Ali 1841 tarihinde vefat ettiğinde yedi oğlan dört kız, toplam onbir çocuğu bulunuyordu. Sekiz erkek kardeşin (Mehmet vardı vefat etti, sekizden yediye düştüler) her biri 20. yüzyıldaki bir Selimeler koluna karşılık geliyor. O kolların belki de en yoğunu Selimoğlu Halil'in çocuklarıdır ki Çolömerler deniliyor...


    Selimlerin Hacı Ali'nin oğlu Halil, 1823 yılında doğdu diye kaydedilmiş. Babası vefat ettiğinde düzenlenen veraset belgesinde kendisinden 'yetişkin' diye söz ediliyor. Belki de o sırada evliydi, çünkü 18-19 yaşında oluyor ki o dönemde çocuklar daha erken yaşta bile evlendiriliyordu. 

    Selimoğlu Ali'nin mirası da oldukça yüklü görünüyor. sadece hayvan varlığına bir göz atalım: 1 kısrak, 1 kır tay, 2 sıpalı merkep, 1 çift orta camız, 2 çift kötü camız, 3 çift kara sığır öküzü, 1 camız ineği, 1 malak, 3 taze buzağılı koca inek, 2 düğe, 7 buzilici inek, 3 iki yaşında tosun, 172 koyun, 86 erkek şişek, 96 gancık keçi, 20 erkek çebiş, 55 oğlak, 95 toklu, 6 koç...   Kalabalık Selimlerin babadan kalan hayvan varlığından bir kesitti sadece. Selimoğlu Halil de bundan payına düşeni aldı. Miras paylaşımının mahkeme kanalıyla yapılması kafaları karıştırabilir. Bunun yasal sebebi, o sırada Osman'ın askerde bulunmasıdır. Verese arasında yaşı küçük olan veya orada bulunmayan birisi varsa böyle bir uygulamaya gidiliyordu.

    Halil, Emine Hanım ile evlenmiş; fakat kayıtlar tutulduğu sırada hayatta olmadığı için onun kimlerden olduğu anlaşılmıyor. 1869 Yılında bir oğulları oldu, adını Ömer koydular. Başka çocukları oldu mu orası da bilinmiyor. Ömer'in sağlığı da biraz bozukmuş galiba, çocukluğundan itibaren 'Çor Ömer' diyorlar. Hastacak anlamına gelen bu kelime bir ses değişimiyle 'Çolömer' olarak bugüne kadar geliyor. 

    Yerleşik kanaat böyle; yalnız sülale adının 'Çolömerler' olmasıyla ilgili gerçek ise bambaşka... Eğret arazisine iskan edilen Kafkas göçmeni Voçapşiye/Yenicelilerle zaman zaman kavgalar çıkıyordu. Bunların birsinde Selimlerin Ömer kolundan yaralandı. Aldığı bıçak darbesiyle kolu sakat kalınca buna 'Çolak Ömer' dediler. Halk ağzında zamanla 'Çolağömer'e dönüşen söz en sonunda 'Çolömer' olarak kalıplaştı ve onun çocuklarına 'Çolömerler' denildi...

    Emine Hanım öldü mü, yoksa o sağ iken ikinci hanımını mı aldı, pek belli değil; Selimoğlu Halil, Taşçıoğlu Mustafa kızı Ayşe ile evleniyor. Aslen Tekirdağlı olan bu ailenin yakınlarda Eğret'e geldiği düşünülüyor... Ayşe Hanımdan da 1880 yılında bir kızı oluyor. O kızın adını da Ayşe koyuyorlar... Bundan da anlaşılıyor ki Halil'in iki eşi de erken vefat etmiş...

    Ayşe'yi Himmetoğlu Osman'a verdiler. Lakabı annesine izafeten 'Tekir Gızı' olan Ayşe, zamanla Himmetoğlu Osman çocuklarına da Tekirgızılar denmesini sağlayacaktır.

    Halil'in ilk hanımından olan tek oğlu Ömer'e dönelim... 1869 yılında doğmuştu. Osman kızı İsmihan ile evlendi. İsmihan Hanımın babası Osman'ın kimlerden olduğunu çıkaramadık, annesi Şerife ise Terlemezlerin kızıdır... 

    Hikayeyi baştan anlatmak gerekirse; Terlemez Süleyman'ın tek kızı Şerife, Osman adında birine varıyor. Osman vefat edince, yanında kızı tay olduğu halde Taşçıoğlu Murat'a varıyor. Bu Murat, Çolömerin analığının kardeşidir, yani üvey dayısı olur. Tay giden kız ise İsmihan... İşin özü, Çolömer üvey dayısının üvey kızıyla evlenmiş oluyor... Belki de tahminlerimizde yanılıyoruzdur, bu sırada analığı 'Tekirgızı' hala sağdır ve evlilik onun etkisiyle gerçekleşmiştir... Ne olursa olsun şurası ıskalanmmalı, İsmihan Hanım bir ucundan Terlemezlerdendir... 

    Bir bilgiye göre de İsmihan Hanım Akörenliydi. Gerçi kütükte doğum yeri Eğret yazıyor, ama kayıt esnasında bu gibi yanlışlıklar yapılabiliyor. Bir de o yıllarda Akören'in Eğret Nahiyesine bağlı olduğu düşünülürse, Akören de Eğret kabul ediliyordu... Eğer bu bilgi doğruysa babasını açıklamak kolaylaşır. Buna göre Terlemez Süleyman'ın kızı Şerife, Akörenli Osman'a gelin gitti. Eşi ölünce, yanında kızı tay olduğu halde Eğret'e döndü ve Taşçıoğlu ile evlendi...

    Kızından nakledilen bir rivayette de İsmihan Hanımın dillere destan güzelliği var. Bu konuda kimsenin O'nunla boy ölçüşemeyeceğini söylerlermiş...

    İsmihan Hanımla Çolömerin dört kız üç oğlan, yedi çocukları oldu. Yaş sırasına göre isimleri; Ayşe, Halil, Emine, Havva, Süleyman, Şerife, Osman... Büyük kızı Ayşe 1890 yılında doğdu. Deligızların Arif ile evlendi. Aslında o vakte kadar İdirizlerin bu koluna Deligızlar demezlerdi, ne zaman ki Ayşe Arif'e vardı, ondan sonra Deligızlar dediler. Çünkü 'Deli Gız' Ayşe'nin lakabıydı... Ayşe Hanım, Hörküle ve Kesginin anasıdır...

    İkinci kızı Emine 1894 yılında doğdu. Eminlerin Mehmet Emin oğlu Hüseyin ile evlendi, çocukları filan yoktu, Hüseyin vefat etti. Sonra Patlakların Ahmet'e vardı; Çetemehmet ile Gaygısızhalilin anasıdır...

    Diğer kızı Havva 1895 doğumlu... 'Gabık Hava' diye bilinirdi. Araplardan Gavas İbrahim'e vardı. Gavasıntopal, Canavarcı ve Gavasınısmeyilin anasıdır...

    En küçük kızı Şerife 1910 yılında doğdu. Veyislerin Halil İbrahim (Doğveli) ile evlendi. Veysel, Mehmet ve Ömer Varlı'nın anaları olur...

    Oğlanları tek tek inceleyeceğiz; Anne Akörenli İsmihan 1937, baba Çolömer ise 1938 yılında peş peşe vefat ettiler...

     1. Halil Çavuş

    Çolömerin büyük oğlu 1890 yılında doğdu. Dedesi Selimoğlu Halil'in adını verdiler. Cihan Harbi Halil'in askerliği dönemine denk geldi, Çanakkale Cephesindeydi. Himmetoğlu Kelhasan (Gambırömerin babası) ile aynı birlikteydiler, hatta Hasan'ın Çavuşuydu. Bunu, Kelhasanın şehadeti hususunda yaptığı şahitlikten anlıyoruz: İkinci Kolordu, Altıncı Fırka, Onyedinci Alay, Birinci Tabur, İkinci Bölük, İkinci Takım, Onbirinci Manga... Mangalarına  varana kadar aynılar... Aynı birlikte Eğretli biri daha var; Mollahmetler/Müdüroğluların Halil Çavuş... Aynı takımdalar sadece mangaları ayrı...

    Askerliğindeki rütbesinden dolayı Halil bundan sonra 'Halilçavuş' diye anılacaktır. Asker arkadaşı diğer Halilçavuşun kardeşi Ayşe/Eşe ile evlendi. Müdüroğluların Ahmet kızı Ayşe Hanıma 'Mor Eşe' diyorlardı... Moreşe ile Halilçavuş, Çanakkale olayından önce de evlenmiş olabilirler, bunun hakkında bir bilgi yok... Yalnız Eşe Hanım ile evlenmekle, Şaşdımoğlu Mustafa (Ömeronbaşının babası) ve İdirizlerin Gambırtevfik ile bacanak oldular...

    Eşe Hanım ile Halilçavuşun iki oğlu ve üç kızı dünyaya geldi. Yaş sırasına göre bunların isimleri; Selime, İdris, Şerife, İsmihan ve Ahmet... Aslında iki oğlanın arasında üçüncüsü de doğmuş ama tazeyken ölmüş. 1936 Yılında doğan bu oğlanın adı çok ilginçtir; Veyis... Veyisler sülalesinde bile bu isme rastlanmazken Halilçavuşun Veyis...

    Halilçavuş 1974, Moreşe ise 1984 yılında vefat ettiler... Çocuklarının durumuna bakalım...

    Büyük kızı Selime, Kesginmahmut eşidir; hala dayı çocuğu oluyorlar... Ortanca Şerife ise Guycuların Garaburun eşi; Osman, Şevket ve Adem Mola'nın analarıdır... Küçük kızı İsmihan, Tevfiklerin Mevlüt İdis eşidir; teyze çocuğu oluyorlar... Halilçavuşun oğlanlara geçelim...

    Şampaya
    Halilçavuşun büyük oğlunun adı İdris, 1926'da doğdu... Bu isme sebep olarak İdirizler bağlantısı ilk akla gelen oluyor; ama böyle bir bağ görünmüyor. Akören'e satılmış olabilir. Zira oğlu olduğunda o ismi vereceğine dair adak gibi bir söz verme durumu oluyordu o vakitler. Akçaköy'e satılanlara Aziz, Kayıhan Veli, Akören'e adananlara ise İdris adını veriyorlardı... Ayrıca İsmihan Hanımın Akören bağlantısını da unutmayalım...

    Kendinden sonraki kuşaklar Onu adıyla tanımazdı zaten. Herhalde askerlikten kalma bir lakap olarak önceleri biri 'Şampanyacı' demiş. Eğretlinin kolayına geldiği şekliyle 'Şampaya' derdi herkes. Sonra bu lakap etraf köylere de öylece yayılmış... Fiziki ve sosyal çevresi çok geniş biriydi Şampaya. Bazıları bunu Onun cömertliğine bağlıyor. O da bir etkendir; ama tek başına değil tabi... Cambazlık da yapıyordu galiba, onun da etkisi olabilir. Yolumuz oralara her düştüğünde görürdük, haney odasının önünde yabancı beygir arabası eksik olmazdı...

    Şampaya önce Gavalcibram kızı Havva ile evlendi. 1955 yılında Güler adını verdikleri bir kızı oldu. Sonra Havva Hanım ile ayrıldılar... İkinci olarak Tatıresilin kızı Kezban ile evlendi. Böylece dört de bacanağı oldu; Terlemezlerin Pala İbram, Pepesanın İbram, Efekcinin Körsüleyman, Bilallerin Şımır... Kezban Hanımdan da Taciddin ve Mukadder adlarında bir oğluyla bir kızı oldu....

    Şampaya 2002, eşi Kezban Hanım 2017 yılında vefat ettiler. Çocuklarına bakacak olursak; ilk hanımından olan büyük kızı Güler, Eskişehir'e gelin oldu... Küçük kızı Mukadder ise Daldalların Hamdi oğlu Hasan'a vardı. Onun ölümünden sonra ise Faddiklerin Ali ile evlendi...

    Şampayanın tek oğluna gelince... Buruşakların Kırtümmetin kızı Hafize ile evlendi. Sibel, Halil ve İdris adlarında iki oğluyla bir kızı var. Sibel, Fethibey'e gelin gitti... Halil, Capbağın Ali'nin Süleyman kızı Hatun ile evlendi; Irmak ve Esma adlarında iki kızı var... Küçük oğlu İdris, Samsunlu Yasemin ile evlendi. Ege ve Büşra adlarında bir oğluyla bir kızı var... Tacittin çocukları ve torunlarıyla Anıtkaya'da oturuyor...

    Şampayaların Ahmet
    Halilçavuşun küçük oğlu 1941 yılında doğdu. Adının Ahmet konmasına sebep annesi Mor Eşe olduğu düşünülüyor. Çünkü O, Mollahmetlerin Ahmet kızıydı... Abisi Şampaya ile ilişkilendirilerek 'Şampayaların Ahmet' diye lakaplandı. 

    Şampayaların Ahmet, Belediye personeli iken son zamanlarında Sucusüleyman ve Elektrikçialessan ile birlikte TEK'e geçtiler ve oradan emekli oldular... 

    Ahmet Gambırtevfik kızı Mükerreme ile evlendi, yani teyzesinin kızıyla... Dört oğlu var; Halil, Erdoğan, Yalçın ve Burhanettin... Emekliliğinden yıllar sonra 2009'da vefat etti. Karısı Mükerreme/Müker Hanım ise 2018'de öldü...

    Büyük oğlu Halil, 1960 yılında doğdu. Yine Çolömerlerden Körsüleyman kızı İsmihan ile evlendi. Keçimehmetin Zabit, Çolakların Selahattin oğlu Mehmet Kurt, Tekirgızıların İsmail Haykır ve Sarasanın Ahmet'in Yaşar Dadak ile bacanak oldular... Ahmet ve Ergül adlarında bir oğluyla bir kızı dünyaya geldi. Ergül, Mandaların Almanmahmut oğlu Erol Öztürk eşidir. Ahmet ise Delibanın Hüseyin kızı Serpil ile evlendi; Tahtalınınmısdık oğlu Mehmet Ün ile bacanaklar...Halil, Gamze ve Yunus Emre adında iki oğluyla bir kızı var...

    İkinci oğlu Erdoğan 1964 yılında doğdu. Dandırlı Hatice ile evlendi ve beş kızı oldu; Eşe, Ebru, Yağmur, Mükerreme, Medine... Eşe, Bödünün Kerim oğlu Mehmet; Ebru ise İrfan Sağlam eşidir... Yağmur Bükürün Muammer'in Mehmet ali Ölçer eşidir...

    1969 Yılında doğan üçüncü oğlu Yalçın Guzuguzunun kızı Dilek ile evlendi. Anası Kesgin kızı olmasıyla Dilek ile Yalçın arasında bir akrabalık var... Merve, Gurbet, Müge ve Oğuzhan Ahmet adlarında üç kızıyla bir oğlu var. Merve Anıtkaya dışına gelin oldu...

    Şampayaların Ahmet'in en küçük oğlu Burhanettin 1974 yılında doğdu. 'Boruş' diye tanınmaktadır. Bekçialinin kızı Fatma ile evlendi; Sağırların Çunku Ahmet Sancak ile bacanaktır... Ahmet, Ali ve Sema adlarında iki oğluyla bir kızı var...

    2. Efekçi

    Çolömerin ortanca oğlu 1902 yılında doğdu. Bu çocuğun adını Süleyman koymalarında Terlemezler etkisi barizdir. Hatırlanacağı üzere İsmihan Hanımın ana-dedesine Terlemezoğlu Süleyman diyorlardı. (Terlemez Süleyman  aynı zamanda Terlemezhoca ile Memişahmetin de dedeleri oluyor.)

    Selimoğlu Süleyman'a 'Efekçi' lakabı takılmasına sebep olarak bildiğimiz efek otu gösteriliyor. Kaba bir ot çeşidi olan efeği koyunlar çok severmiş. Çok yer kaplayıp arabayı hemen doldurduğu için efekli yerleri biçermiş. Süleyman'ı hergün çoğu efekten oluşan otlarla dolu arabasıyla görenlere durumu izah etmiş: 'Hem araba doluyor, hem goyun yiyor...' Böylece adı Efekçi kalmış...

    Efekçi önce Garen/Kayıhanlı Fatma hanımla evlenmiş. Bu ilk hanımı 1950'de vefat edince ikinci olarak yine Garenli İsmihan Hanımla evleniyor. İki oğlu da Fatma Hanımdandır. Galiba İsmihan Hanımın vefatından sonra biriyle daha evleniyor. Büküroğlu Hüseyin kızı Şerife ile... Posdecimehmetalinin halası olan Şerife Hanım önce Tellilerin Gocasan eşiydi. Çocuğu olmuyor bahanesiyle Gocasan bunu çıkarınca Efekçiye gelmiş. Gerçi Şerife Hanımın burada da çocuğu olmamış; ama hiç olmazsa huzur içinde ölebileceği bir yuva bulmuş kendine ve burada 1982'de vefat etmiş. Oysa Efekçi kendisi 1976'da ölmüştü, kocasının ölümünden altı yıl sonra vefat etmiş oluyor...

    Efekçi ile Fatma Hanımın iki oğlu olduğunu söylemiştik; adları Ömer ile Süleyman... 1930'da doğan büyük oğluna kendi babası Çolömerin adını vermesi gayet doğal... Ömer'in askerden geldikten sonra evlendiği ve taze evliyken vefat ettiğine dair bir bilgi var; ama kütükte 15 yaşında öldüğü yazıyor...

    Kör Süleyman
    Küçük oğlu 1941 yılında doğdu. Babasının adını vermelerine özel bir sebep olduğunu düşünmüyorum, bazen böyle oluyor. Bir gözündeki arıza sebebiyle 'Kör Süleyman' dediler... Sonrasında hep bu lakabıyla tanındı...

     Körsüleyman Yeşilcamideki müezzinliğiyle aklımda kalmış. O zamanlar Anıtkaya'daki dört caminin fahri kadrolu müezzinleri vardı. Ezan okunacağı yahut kamet getirileceği vakitlerde gözler onları arardı. Mesela onlardan başka birinin okuduğu ezanı kulaklar yabancılardı. İşte Yeşilcaminin tanıdık bildik sesi de Körsüleymandı...

    Tatıresilin kızı Satı ile evlendi. Emmisinin oğlu Şampaya ile bacanak oldular, tabi Şampayanın bacanaklarıyla da... 1956-75 arasındaki yirmi yılda altı çocuğu oldu; Ömer, Fatma, İsmihan, Fikret, Şerife, Ümmühan... Beş kızının isimlerine bakıldığında anlamlandırılamayan sadece Fikret var; ama Onun da aile içinde mutlaka bir yeri vardır... Fatma, İsmihan, Şerife Efekcinin üç hanımının adı; Ümmühan ise Satı Hanımın anası adı... Fatma, Keçimehmetin Zabit; İsmihan Şamyalarınahmetin Halil; Fikret, Çolakların Selahattin'in Mehmet; Şerife, Tekirgızıların İsmail; Ümmühan, Sarasanın Ahmet'in Yaşar eşi oldular...

    Körsüleymanın oğlu Ömer 1956 yılında doğdu. Çocuklarının en büyüğü ve tek oğludur. Adı, hem gocadedesi Çolömeri hem de genç yaşta ölen Ömer emmisini hatırlatmalıdır... Gocagulağınahmet kızı Fadime ile evlendi. Fadime Hanım, anası kanalıyla Gavasın, yani Gabıkhavanın torunudur. Kısaca, dedeyle nine kardeş... Ayrıca bu evlilikle Körsüleymanın emmioğlusu Veysel Salman ve Osmanköylülerin Halis Özdemir ile bacanak oldular...

    Ömer ile Fadime Hanımın; Reyhan, Meryem, Satı ve Süleyman adlarında üç kızıyla bir oğlu oldu. Reyhan, Mardaklara gelin gitti; Meryem, Körüslerin Emin oğlu Yılmaz Kök eşidir; Satı ise Altındişlerin Meşhurahmet oğlu Hasan Sağlam'a vardı... Ömer'in tek oğlu Süleyman, Kilcinin Nail kızı Merve ile evlendi ve Dişçialinin oğlu Ahmet Saki ile bacanak oldular; bir kızı var...

    Körsüleyman 1996, eşi Satı Hanım da 2017 yılında vefat ettiler...

    3. Çolömerin Osman

    Çolömerin küçük oğlu, aynı zamanda yedi kardeşin de en küçüğüdür; 1911 yılında doğdu. Gerçi Selimler sülalesinin dibinde, Selimoğlu Halil'in kardeşi bir Osman vardı; lakin Çolömerin küçük oğluna Onun adını verdiğini düşünmüyorum. Daha yakınlarda bir Osman daha var ki O da İsmihan Hanımın babasıdır. En küçük oğluna babasının adını vermekle İsmihan Hanım, ileride doğacak bütün Osman Salman'larda babasının hatırasının yaşayacağını da düşünmüş olabilir...

    Çolömerin Osman, Hacapdıramanların Abdurrahman kızı Azime ile evlendi. Azime Hanım Cıldırın halası oluyor... Ayrıca Azime Hanımla evlenince Daldalların Kipilmahmut ile de bacanak oldular...

    Altı çocukları oldu; bunların dördü oğlan, ikisi kız. Yaş sırasına göre isimleri de Selim, Fadik, Mahmut, Nazik, Ömer ve Veysel... Çolömerin Osman 1960 yılında vefat etti. Eşi Azime Hanım ise kendinden uzun süre sonra, 1989 yılında vefat etti...

    Büyük kızı Fadik, Gavalcıların Goşumcu eşi; küçük kızı Nazik de Omarcıklardan Arabeci oğlu Kelhasan eşi oldu... Oğlanlara geliyoruz...

    Selim Hoca
    En büyük oğlu, adıyla dikkat çekse sezadır. Çünkü koskoca Selimler sülalesinde ondan başka bulabileceğiniz bir Selim daha yok. 1930 Yılında doğdu. Bir dönemden sonra 'Selim Hoca' diye lakaplandı ve ölene kadar bu lakabıyla anıldı. Son dönemde Afyon'a yerleşti ve 2014'te orada vefat etti...

    Selimhoca önce İdirizlerin Gocaosman kızı Atike ile evlendi. Keçilerin İbrahim (Keçimehmetin babası, o vakit ölmüştü) sonra Kölgeci; Terlemezhoca; Elciklerin Çakıriban ile bacanak oldular... Bir oğlu olduktan sonra Atike Hanımla ayrıldılar; O, teyzesinin oğlu Eselerin Hasan'a vardı. Selimhoca ise Guycuların İbram kızı Fatma ile evlendi. Fatma Hanım da o sırada Delibanın Hüseyin'den dul kalmıştı... Onunla çocukları olmadan ayrıldılar. Üçüncü olarak Çatalların Kırtümmet kızı Rabia ile evlendi. Bu seferki bacanakları Gademlerin Banguşun Köriban, kardeşi Cingenömer ve Tekelilerin Halil'dir...

    Selimhocanın diğer dört çocuğu son eşi Rabia Hanımdan... Biri oğlan üçü kız olan bu dört kardeşin isimleri; Sultan, Ahmet, Memnune ve Azime'dir... Büyük kızı Sultan, İresihocanın Mahmut Ayas'a vardı. Memnune ve Azime ise Anıtkaya dışına gelin oldular...

    Atike Hanımdan olan büyük oğlu Yusuf 1948 yılında doğdu. Ana babası ayrıldığında yaşı küçükmüş. Kendisine 'Fatma Anam' dediği babasının ikinci eşi bakmış. Onlar da ayrıldıktan sonra 'Zağar Ayşa' ninesinin üzerinde çok emeği olmuş... Yusuf erken dönemde İzmir'e yerleşti ve orada Konyalı Aliye Hanımla evlendi. Ayşe, Aylin, Aysun ve Derya adlarında dört kızı var. Aylin ve Aysun Anıtkaya dışından beylerle evlendiler. Aliye Hanım 2007'de vefat etti, Yusuf halen İzmir'de oturuyor...

    Selimhocanın Rabia Hanımdan olan küçük oğlu Ahmet 1963 yılında doğdu. Afyonlu Filiz Hanımla evlenerek yine Selimlerden Şarapçı oğlu Mehmet Ali ve Olcaklıalosmanın İbrahim Aydın ile bacanak oldular. Selim ve Esra adında bir oğluyla bir kızı var. Esra, Anıtkaya dışına gelin oldu; Selim Manisa/Gördesli Yeliz ile evlendi. Halen Afyon'da yerleşikler...

    Seyrek Basan
    Çolömerin Osman'ın 1933'te doğan ikinci oğlu Mahmut'a neden böyle bir lakap taktıkları hakkında hiç bir fikrim yok. Adımlarını uzun attığı için 'Seyrek Basan' demiş olabilirler... Terlemezlerin Memişahmet kızı Ayşe ile evlendi. Daha önce Terlemezler bağlantısını söylemiştik; İsmihan Ninenin anası ile Memişahmetin babası kardeş... Bu evlilikle Mahmut, Daldalların Hamdi Honça ile bacanak oldu...

    Seyrekbasan Mahmut ile Ayşe Hanımın altı tane oğlu oldu. Yaş sırasına göre isimleri; Remzi, Mehmet, Osman, Orhan, Ahmet ve Ömür/Ömer'dir...

    Büyük oğlu Remzi 1958 yılında doğdu. Kayadibi Köyünden Ümmühan Hanımla evlendi; Ayşe ve Aysel adında iki kızı var. Afyon'da yerleşik...

    İkinci oğlu Mehmet 1961'de doğdu. Tekelilerin Köressan kızı Gülfem ile evlendi ve sonra İzmir'e yerleşti. Leyla ve Mahmut adlarında bir kızıyla bir oğlu oldu. İkisi de Anıtkaya dışından evlendiler. Mahmut'un Ecrin ve Ceylin adlarında iki kızı var; İzmir'de yaşıyorlar....

    Diğer oğlu Osman ise 1963 yılında doğdu. Afyonlu Arife ile evlendi. Muhammet, Mahmut, Kübra ve Merve adlarında iki kızıyla iki oğlu vardı. Afyon'da yaşıyorken 2022 yılında vefat etti.

    Dördüncü oğlu Orhan 1964 yılında doğdu. İzmir'e yerleşip Terlemezlerin Muharrem Dayısının kızı Hülya ile evlendi. Yağmur ve Uğur adında bir oğluyla bir kızı vardı. Uzun zaman önce, 2001'de genç yaşta vefat etti...

    Ahmet ise 1966 yılında doğdu. Remzi Abisinin yanına Afyon'a yerleşti. O da Kayadibi Köyünden Zakire ile evlendi. Mahmut ve Mustafa adlarında iki oğlu var ve Afyon'da yaşıyorlar...

    1969 Yılında doğan en küçük oğluna Ömür adını koymuşlar, ama Ömer olarak da biliniyor; sonuçta aynı kapıya çıkar... Ömür, Samancıların Gamalının kızı Dilek ile evlendi. Hassönlerin Candırma Halil Omak ve Gavalcıların Erol Aracı ile bacanaklar... Ayşe adında bir kızı olan Ömür de İzmir'de yaşıyor...

    Seyrekbasan Mahmut 2003 yılında vefat etmişti; eşi Ayşe Hanım da kendisinden yirmi yıl sonra 2023'te öldü...

    Cingen Ömer
    Çolömerin Osman'ın üçüncü oğlu 1941 yılında doğdu. Dedesinin adı olan Ömer ismini verdiler. Zamanla kendisine 'Cingen Ömer' lakabı takıldı. Cingenliğini bilmiyorum, ama muhabbeti tatlı bir adamdı. Konuşurken ağzından çıkan kelimelerin hakkını vermek istercesine kendine has bir vurgu ve tonlama yoluna giderdi. Bir hattatın titizlikle vav çizmesi gibi... Sözlerine ara veren bir romancının virgülü gibi... Yahut neredeyse açlıktan ölecek birinin dığandan menemen sıyırması gibi tuhaf çağrışımlar yapardı bende onun sözleri... Sözlü halk kültürünü yazıya dökebilen bir yanının bulunduğunu da sonradan öğrendik... 

    Cingenömer, Kırtümmetin kızı Hafize ile evlendi. Son eşi itibariyle Selimhoca abisiyle bacanak oldular. Emine, Osman, Nerimen ve Gürcan adlarında bir oğluyla üç kızı oldu. 

    Büyük kızı Emine, Haydarın Mürsel Acar eşi oldu. Ortanca Nerimen, Şavalın Dursun Özdemir'e; küçük kızı Gürcan ise Şimbilin Yusuf Öztürk'e vardı...

    Cingenömerin tek oğlu Osman 1963 yılında doğdu. Afyonlu Sevgi ile evlenip Afyon'a yerleşti. Çiğdem, Hafize ve Azime adlarında üç kızı var ve halen Afyon'da yaşıyorlar... Cingenömer ise 2021 yılında vefat etti...

    Veysel Salman
    Osman'ın en küçük oğlu Veysel 1947 yılında doğdu. İnsana sürekli gülümsüyormuş hissi veren yüz hatları sebebiyle olsa gerek 'Şıkırdak Veysel' diye lakaplanmış. Gocagulağın Ahmet kızı Satı ile evlendi. Babasıyla Satı Hanımın Gabıkhava ninesinin kardeş olduğunu hatırlatırım...

    Satı Hanım ile Veysel'in bir oğluyla bir kızı oldu; adları Osman ve Azime... Azime, Gavasıntopalın Ahmet Sargın eşidir; yani Gabıkhavanın torununun...

    Oğlu Osman 1969 yılında doğdu. Gasaphüseyinin kızı Şerife ile evlendi ve Delibanın Hasan'ın Vedat Dadak ile bacanak oldular... Veysel ve Hüseyin olmak üzere iki babanın isimlerini verdiği iki oğlu var. Veysel, Afyon'dan evlendi, Hüseyin bekar... Anıtkaya'da oturuyorlar... 

    Çolömerin Osman'ın dört oğlundan sadece en küçüğü Veysel ve çocukları Anıtkaya'da oturuyor; büyükler, köyden ayrıldıkları gibi bu dünyadan da göçtüler...

    ***

    Selimlerin belki en kalabalık kolu olan Çolömerler, 1934 Soyadı uygulamasında SELMAN/SALMAN soy ismini almışlar...



03 Mayıs 2023

Daşcılar

    
    Eğret'in kayıp ailelerinden biri de Taşçılardır. Daha doğrusu son dönemde Eğret'e gelip de burada yiten aile demek daha isabetli olur...

    19. Yüzyılın son döneminde Eğret'e geldikleri anlaşılıyor. 1904 Kütüğüne 'Taşçıoğlu Murat' diye kaydedilen aile reisinin doğum tarihi 1851... Buraya geldiğinde aklı eriyordu diye düşünürsek 1870'li yıllardan bahsediyoruz demektir.

    Taşçıoğlu Murat'ın doğum yeri boş bırakılmış. Eğretliler onlara 'Tekirdağlılar' yahut 'Tekiroğlu/Tekirler' dediğine göre Tekirdağ'da doğmuş olmalıdır. Mustafa ve Havva olarak ana baba adı kaydedilmiş, tabi Eğret'e ana babalarının yanında mı geldikleri hususunda bilgi de bulunmuyor. Belki de aile olarak geldiler, asıl 'Taşçı' diye lakaplanan kişi baba Mustafa idi... Bunların hiç biri malumumuz değil; biz bilinenlere tutunarak devam edelim...

    Taşçıoğlu Murat'ın iki kız kardeşini tespit edebildik. Bunlardan biri Fatma'dır ki Murat'tan iki yaş daha büyük görünüyor. Apdıramanların Hacı Emrullah'a varmış. Yirminci yüzyılda yaşayan Hacı Emrullah Onay'ın dedesi olan olan bu ilk Hacı Emrullah'ın Fatma Hanımdan sonra Emiraliler kızı olan ikinci bir eşi daha vardı. Malesef iki hanımından da çocuğu olmadı, ama konumuz bu değil...

    Murat'ın diğer kardeşinin adı Ayşe idi, fakat kayıtlar tutulduğu sırada hayatta olmadığı için doğum tarihini bilemiyoruz. Ayşe de Selimlerin Halil'e vardı. Bu Halil, Selimlerin Hacı Ali'nin oğlu ve Çolömerin babasıdır. Gelgelelim Çolömerin anası Ayşe hanım değil; O, Halil'in diğer hanımından... Tek eşlilik esastı; ama o vakitler iki hanımı olanlara da çokça rastlanıyordu... Ayşe Hanımın 1880 yılında bir kızı oldu, onun adını da Ayşe koydular. Bundan şunu anlayabiliriz, çocuğunu doğurduktan kısa bir süre sonra Ayşe Hanım vefat etti. Böyle tazeyken öksüz kalan çocuklara genelde anasının adını veriyorlar... Çolömerin öksüz kardeşi küçük Ayşe büyüyünce Himmetoğlu Osman'a verdiler... Ayşe her ne kadar Selimoğlu Halil kızı ise de, anası itibariyle Tekirdağlıydı; bu yüzden 'Tekirgızı' diye çağırırlardı. Onun sayesinde Himmetoğlu Osman'ın çocuklarına da Tekirgızılar denilecek...

    Taşçıoğlu Murat

    İki kız kardeşinden sonra Murat'a gelebiliriz... Terlemez Süleyman kızı Şerife ile evlendi. Şerife Hanım Terlemezhoca ve Memişahmetin halası olur... Yalnız Şerife Hanım, Tekiroğlu Murat'a gelmeden önce Akören köyüne gelin olmuş, Osman adlı birine varmıştı. Onun ölümü üzerine, kızı İsmihan yanında tay olarak köyüne döndü ve Murat ile evlendi... Çolömeri hatırladınız mı. İşte bu taygelen İsmihan da Çolömerin eşi olacaktır... Dahası var; yıllar sonra Çolömer ve İsmihan Hanımın torunu Seyrekbasan Mahmut Salman, Memişahmetin kızını alacak... Yeniden Terlemezlere dönüş...

    Konudan uzaklaşmayalım... Taşçıoğlu Murat ile Şerife Hanımın, 1886 yılında Mehmet ve 1889'da Ahmet adında iki oğulları oldu... 

    Mehmet, Gıdilerin Hasan Hüseyin kızı Gülsüm ile evlendi. Gülsüm Hanım ile Taşçıoğlu Mehmet'in daha önceden şöyle bir bağlantısı olabilir; Gülsüm'ün Fadime Ninesi ile Hacıemrullahın hanımlarından Şerife kardeşler... Diğer hanımı Fatma da Mehmet'in halasıydı... 

    Bu evlilikten çocuk yok. Gülsüm hanım hakkında  bugüne ulaşan bir bilgi bulamadım;  Gıdiler tarafından da bir bilgi bulunmuyor, hatta Gülsüm Hanımı bilen de yok... İhtimal o ki 1920 ile 25 yılları arasında çocuksuz olarak vefat etti... Kocası Taşçıoğlu Mehmet'e döneceğiz... 

    Mehmet'in küçüğü Ahmet ise Yılıkların Süleyman kızı Halime ile evlendi ve böylece Velciklerin Mustafa (Tahtalının babası), Cingenali ve Hatiboğlu/Gobakların Hüseyin ile bacanak oldular... Gobakların Hüseyin de ölünce karısı Sıntırhüseyine vardı; ama Ahmet, Sıntırla da bacanak olduğunu göremeyecek... Ahmet harbe giderken daha çocukları yoktu... Çanakkale'de şehit olduğu kayıtlara şöyle geçti: '1889 Afyon doğumlu Murat oğlu Ahmet; İkinci Kolordu, Onyedinci Alay, Birinci Tabur Piyade Eri iken; 11 Nisan 1915 günü Kerevizdere'de şehit oldu.'

    Ahmet'in şehadetinden sonra eşi Halime Hanımın akıbeti de bilinmiyor... 

    Şimdi Ahmet'in abisi Mehmet'e geri dönelim; eşi Gıdilerin Gülsüm vefat etmişti... Aynı dönemde evin büyükleri Taşçıoğlu Murat ve eşi Şerife Hanım da vefat ettiler...

    Taşçıların tek ferdi olarak kalan Mehmet, ikinci olarak Bekiralinin kızı Şerife ile evlendi. Şerife Hanım bir kaç yıl sonra doğacak Buydeycigadirin ablasıdır; çünkü bu evlilik 1920'lerin başında yapıldı... 1924 Yılında bir kızları doğunca, ona Satı ismini verdiler... Bu minval üzere beş altı yıl geçtikten sonra Taşçıların Mehmet 1930 yılında vefat etti...

    Son Taşçı da vefat etmişti; ama geride bir kızını bırakmıştı... Dul Şerife Hanım ile kızı Satı bu aradaki yılları nasıl geçirdiler bilemeyiz; lakin Satı 1948'de 24 yaşındayken vefat ediyor... Anası Şerife Hanım da o günlerde dul kalmış Keçinin Ali'ye varıyor, fakat kısa sürüyor bu evlilik... 1950 Yılında vefat ediyor...

Başta 'Eğret'e gelip de burada yiten aile' derken, bu kastedilmişti. Tekiroğluların macerası kısa sürdü; ama adını Himmetoğlu Osman'ın çocuklarına Tekirgızılar biçiminde yadigar bırakarak tarih sahnesinden çekildiler. Bu arada resmiyetteki Taşçıoğlu sülale adı; Mehmet öldükten dört yıl sonra kızı ve dul karısına 'DAŞÇI' soyadı olarak tescil edildi... 




02 Mayıs 2023

Haliloğlular

     
    1904 Yılında düzenlenen Eğret kütüğünde, Karamehmetoğlu sülale adıyla kaydedilmiş olan Ahmet oğlu Mehmet'in, yaklaşık yetmiş yıl önceki 1831 kayıtlarındaki karşılığını bulamadım. Lakin 1904 kütüğündeki konumu bizim için ipucu olabilir. Gödenler ve Veyisoğlu Ramazan haneleri arasına 28. Hane olarak kaydedilmiş... Veyislerle bağlantılı bu iki yan sülale arasında bulunması, evlerinin konumu ve evlilik bağlantıları da gözönüne alınınca, Haliloğluların Veyislere çok yakın olduğunu söylemek yanlış olmaz. Onların hikayesine geçelim...

    Evvela şunu belirtmek lazım ki Eğret'te çok 'Kara Mehmet' var... Eğer adın en çok kullanılan erkek isimlerinden biri olan Mehmet ise ve hafif de kavruk esmer isen, lakabın hazır; 'Garamehmet'i yapıştırıyorlar... 19. Yüzyılda yaşamış sekiz tane Kara Mehmet saydım. Bununla beraber Yahyaların Garamehmet, Selimlerin Garamehmet, Hacımahmutların Garamehmet gibi bir sülalenin içinde ferdi olarak lakaplananlar da bu sayının içindedir...

    1904 Kayıtlarında dört hane var ki bunlar ten renginden dolayı 'Garamehmet' denilmiş aileye benzemiyorlar. Burada Garamehmet sözünün sülale adı olduğu çok açık. Sevindirici olan şu ki, 1831 kayıtlarında da Karamehmetoğlu diye belirtilmiş dört kardeş var. Her biri yetmiş yıl sonraki Garamehmet çocuklarıyla eşleştiği o kadar belli ki.. Dört Garamehmet hanesinin ikisi Alicikler (Naymeler ve Kelçakır)dır. Diğeri Garapaçalar, sonuncusu da Haliloğlular... İşte konumuz o dört haneden biri olan Karamehmetoğlu Ahmet, yani Haliloğlulardır...

    Bir vukuattan dolayı Afyon'dan ayrılıp Eğret'e gelen dört kardeşten birisi olan Karamehmetoğlu Halil, 1800 doğumluymuş. 'Uzun boylu, kumral sakallı' diye tarif edilmiş, yani esmerlikten dolayı 'kara' lakabı takılmış değil... En büyükleri Ali de öyle, sarı sakallıydı. Sonradan Alicik lakabı verilen büyük abi, Gademlere bekar durmuş, onların kızını almış ve onların yurduna yerleşmiş...

    Karamehmetoğlu Halil ise Veyislere bekar durduğu, onların bir kızıyla evlenip Veyislerin yurduna yerleştiği tahmin ediliyor. Tahmin olarak söylemek zorundayız; çünkü Halil hakkında yirminci yüzyıla gelmiş bir bilgi yok. Buna karısının adı da dahil... Yalnız bildiğimiz, 1830 yılında bir oğlu olmuş ve adını Ahmet koymuş. Lakin o çocuk çok küçükken vefat ettiği kaydedilmiş.  Sonra bir oğlu daha olduğunda yine Ahmet adını vermiş ve bu Ahmet hayatta kalmış... Bugünün Haliloğlularına bizi getirecek olan bu ikinci Ahmet'tir...

    Karamahmetoğlu Ahmet ve eşi Fatma Hanım hakkında adlarından başka bilgimiz yok. 1904 Kayıtları düzenlenirken hayatta değillerdi. Onların varlığını çocukları sayesinde anlıyoruz. Bu çocukların ikisi kız biri oğlan; büyükten küçüğe isimleri Mehmet, Fadime ve Havva...

    Büyük kızı 1881 doğumlu Fadime, ilk Coruksüleymanın oğlu İbrahim'e vardı. Namı yirminci yüzyıla yayılan Coruğun anası, Köribanın da ninesi olur... Aslında sadece bu evlilik bile iki sülalenin evleri neden sırt sırta olduğunu açıklamaya yeter; yine de bu konu üzerinde biraz durmak gerekiyor... Fadime'nin kaynanası Ayşe Hanım, Veyisler/Daldalların kızıdır; diğer kardeşleri sebebiyle Coruksüleyman, Hadımoğlu İbrahim ve Çorcalıoğlu Yusuf (Dönelerin atası) bacanak oldular... Fakat Ayşe Hanımın önceki eşinden yanında tay gelen Fadime'yi de Hadımoğlunun kardeşi Şeherlioğlu Ali'ye verdiler... Garamehmetoğlu Ahmet'in büyük kızı Fadime Corukoğlu İbrahim'e varmakla sağlanan bütün bu bağlantılar ileride lazım olacak... 

    Küçük kızı Havva ise 1885'te doğdu. Önce Gıdilerin Mehmet'e vardı. Çocukları yoktu, eşi 1912 yılında Mora'da şehit oldu. Aynı yıl bu durumu, yani dul kaldığını belgelemek için mahkemeye başvurdu. Şahitlerle eşinin vefat ettiğini belgelendirdikten sonra, o sırada kendisi gibi dul kalan Tenikecinin babası İsmail'e vardı... Bu ikinci evliliğine de mim koyalım... Haliloğluların evin ucunda ve Tenikecinin evin karşısında bir oda var. Eskiden Haliloğluların Oda derlermiş, son zamanlarında Töbder diye adlandırıldı. Sözünü ettiğimiz evlilikten sonra bu odaya 'Havaların Oda' demeye başlamışlar. Bu isim değişikliğine sebep olarak Garamehmetoğlu Ahmet'in küçük kızı Havva Hanım gösteriliyor...

    Hacı Garamehmet

    Oğlu Mehmet, iki kızın da abileridir; 1871 yılında doğdu. Mutlaka sülaleye adını veren Garamahmet diplerde bir yerde varmıştır. Bununla beraber torun Mehmet'e de 'Garamehmet' diyorlar. Hacca gidip geldikten sonra tam olarak lakabı 'Hacı Garamehmet' oluyor... Köyde Hacı Mehmet de, Garamehmet de çok olunca; ayırdetmek için böyle bir lakaplamaya gidiliyor... Torunları Onu 'Eğret'te Hacca giden ilk kişi' diye tarif ediyor, bunun abartılı bir tanımlama olduğu çok açık. Belki Gamehmetlerin ilk hacısıdır...

    Garamehmet, daha hacca gitmeden Hacımahmutlardan Mehmet kızı Hatice ile evlendi. Hatice Hanım Tenikeci ile Takguşun halasıdır... Ayrıca Hatice'nin bir de Zele adında ablası vardı, O da Süleyman Emmisinin oğlu Mehmet ile evlendiği için; Garamehmet, Yılıkların atası Mehmet ile bacanak da oldu...  Tamam Hatice'nin babası Hacımahmutlardan, ya anası? Anası Şerife Hanım da Veyislerin Ali kızı olup, Delimamın kardeşidir... Haliloğluları Hacımahmutlarla Veyislere rabteden bu kadın 1944 yılında vefat etti...

    Hatice Hanım ile Hacı Garamehmetin üç kızı ve üç oğlu dünyaya geldi. Kızlar büyük, üç oğlan ise küçükleridir. Yaşlarının sırasına onların isimleri; Fatma, Gülsüm, Azime, Halil, Ali Osman ve Şükrü...

    Kızlarının büyüğü Fatma 1897 yılında doğdu. Henüz gelin olma fırsatı bulamadan vefat etmiş. O öldüğünde, ortanca oğlan kardeş Ali Osman'ın daha doğmadığı anlaşılıyor... Ortanca kızı, 1899 doğumlu Gülsüm, Takgasların Hasan'a vardı. Berberhüseyin, Abdullah Öncül, Şükrü Öncül, Mehmet Öncül ve Posdeciırmızanının analarıdır; 1935 yılında vefat etti... Küçük kızı Azime ise 1902 yılında doğdu. Kütükte evlilik kaydı bulunmuyor; ama Garamehmetin hayattaki torunları, Sakalara giden bir halalarının olduğunu hayal meyal hatırlıyorlar. Sözünü ettikleri hala, Azime Hanım olabilir; yalnız net olmayan bu bilgiyi teyit edemedim... 

    Oğlanlar yaş sırasına göre ayrı ayrı incelenecekler; ancak en küçüklerinden başlayalım. 1916 Yılında doğan Şükrü, oniki yaşına geldiğinde 1928'de vefat etmiş...

    Hacı Garamehmet Oğlu Halil

    Şimdi gelelim Hacı Garamehmetin oğluna... Büyük oğlu Halil, 1904 yılında doğdu. İlk oğluna neden bu ismi verdiğinin cevabı yukarıda. Yüz yıl kadar önce Eğret'e gelen dedesi Garamehmetoğlu Halil'in adıdır...

    Cihan Harbi başladığında Halil daha 10 yaşında olduğu için, o dönemin feceatini yaşamadı. Gel gör ki biri bitse biri başlıyor, savaş kervanının sonu gelmiyordu. Delikanlılık çağında Halil'i, Kuvayı Milliyeye katılmış olarak görüyoruz. 1921 Yılında Yunan Eğret'e geldiğinde ise artık düzenli Türk Ordusunun bir neferiydi. Genelkurmay kayıtlarına göre birliği; 11. Fırka, 70. Alay, 2. Tabur, 7. Bölük olarak görünüyor. 25 Temmuz 1921 günü Çalışlar Harbinde şehit olduğu belirtiliyor. Fakat bir başka kayda göre, bu tarihten yaklaşık bir ay sonra, 30 Ağustos 1921 günü Sakarya Muharebesinde Beştepeler Mevkiinde şehit olmuş... (Genelkurmay kayıtlarına göre, Eğretli Mehmet oğlu Halil 1899 doğumlu görünüyor. Kütükteki tarih ne olursa olsun, şehit olduğunda 22 yaşında olması daha mantıklı...)

    Bir hususu tekrar vurgulayıp bu sayfayı kapatalım... Halil'in geride bıraktığı bir eş ve çocuğu yoktu, henüz evli değildi çünkü... Yani Garamehmetlere Halil'den dolayı 'Haliloğlular' denilmiş değil. Hatta şimdiki sülale mensupları dahi şehit Halil'den haberdar değiller... Daha önceden halk arasında böyle lakaplandıklarını, dipte bir Garamehmetoğlu Halil dede bulunduğunu söylemiştik...

    Haliloğluların Ali Osman

    Halil şehit olduğunda çoluğu çocuğu yoktu; ama dokuz on  ve beş altı yaşlarında iki kardeşi vardı. Yedi sekiz yıl sonra 1928'de en küçükleri Şükrü de ölünce Ali Osman tek kaldı... 

    Hayatta kalan tek oğlan çocuğu olan Ali Osman, 1911 yılında doğdu. Tenikecilerin İsmail kızı Kezban ile evlendi. Hatırlanacağı üzere Havva Halası sonradan kayınpederi İsmail'e varmıştı; ama Kezban Hanım, halasının kızı değil merhum Hesna Hanımın kızı, yani Tenikecinin kardeşidir...

    Haliloğluların bugüne ulaşmasını sağlayan Ali Osman ve Kezban Hanımın Şükrü, Fatma, Mehmet Ali ve Mevlüt adında bir kızıyla üç oğulları oldu... Uzun yıllar sonra Kezban Hanım 1970'te ve Ali Osman 1980 yılında vefat ettiler...

    Tek kızları Fatma 1933 yılında doğmuştu, beş yaşındayken vefat etti... Mehmet Ali de 1940'ta doğdu, lakin O daha az yaşadı ve 1943'te öldü... Hayatta kalan iki oğluna bakalım...

    Şükrü Kanat
    Büyük oğulları Şükrü 1931 yılında doğdu. Üç yıl önce vefat eden emmisinin adını vermişler... Şeherlioğlunun kızı Zehra ile evlendi ve Kelahmetlerin Arzıman Azbay ile bacanak oldular... Şeherlioğlular ile ilgili bağlantıya daha önce değinmiştik, burada bir husus daha var. Zehra Hanım annesi itibariyle Gambırariflere dayandığından, yine bir Hacımahmutlar-Veyisler-Haliloğlular üçgeni oluşmuş oldu...

    Şükrü ile Zehra Hanımın bir kızı ve iki oğlu oldu; Hatice, Ramazan ve Ali Osman... 1951 Yılında doğan tek kızları Hatice, Poyrazmehmet eşidir... 

    Büyük oğlu Ramazan, Posdeciırmızan kızı Gülsüm ile evlendi. Burada Ali Osman dede ile Gülsüm Ninenin kardeş olduğunu hatırlayalım... Ayrıca bu evlilikle Ramazan; Tenikecinin torunu İsmail Seçen ve İresilhocanın Mustafa Ayas ile bacanak oldular... Bir oğluyla bir kızları var. Kızı Kezban, Eskişehirli bir beyle evlenmiş ve orada oturuyorlar. Oğlu Şükrü de Anıtkaya dışından Esma ile evlenmiş, iki kızı var... Ramazan halen, kah Antalya'da kah Afyon'da ikamet ediyor...

    Küçük oğlu Ali Osman, Değirmenayvalılı Samiye ile evlendi. Erdoğan, Bilal ve Emre adlarında üç oğlu var; üçü de Anıtkaya dışından hanımlarla evliler. Erdoğan'ın bir oğlu bir kızı; Bilal'in bir kızı; Emre'nin bir oğlu var ve Afyon'da oturuyorlar...

    Haliloğluların Şükrü Kanat 1993 yılında vefat etti. Eşi Zehra Hanım ise 2006 yılında vefat etti...

    Mevlüt Kanat
    Ali Osman'ın küçük oğlu Mevlüt, 1942 yılında doğdu. Tekelilerin Danagafanın kızı Ayşe ile evlendi. Delibıdığın Mustafa Soylu, Kesginin Şuayip İdi ve Turabilerin Süleyman Külte ile bacanak oldular... 

    Erken dönemde İzmir'e yerleşen Mevlüt'ün Mehmet ve Müşerref adını verdikleri bir oğluyla bir kızı oldu.  Kızı Müşerref Anıtkaya dışından bir beyle evlendi.

    Tek oğlu Mehmet, ismini aldığı Garamehmetoğlu Hacı Garamehmetin yadigarı gibidir. Zira şu durumda sülaleye Haliloğlular desek, Halil yok; Garamehmetler desek, Mehmet yok... derken buna Mehmet adını vermişler... 

    Mehmet, Körhocanın Terzimevlüt kızı Ümmühan ile evlendi. Tekrardan Veyislere dönüş... Bu evlilikle Kelahmetlerin Ahmet Azbay, Hassönlerin Mehmet Koç ve Mardakların Halil oğlu Ahmet Saki ile bacanak oldular...  Önce Kezban Ninesinin adını verdiği bir kızı olduysa da tazeyken vefat etti. Sonra doğan kızına Tuğba ve oğluna da Mevlütcan adını verdiler. Onlarla birlikte İzmir'de yerleşikler...

    Bitirmeden önce Ali Osman Kanat'ın bilinmeyen bir evliliğini de zikretmek lazım... Hatırlanacağı üzere eşi Kezban Hanım 1970'te vefat etmişti... O sırada Ayşe adında bir kadınla kısa süren bir evliliği var. Karacahmetli olan bu kadına 'Uzun Ayşa' derlermiş. Ayvaz/Dellal Ahmet Uysal'ın yakını olduğu söyleniyor, annesi de olabilir... Önce Kirpitçilerin Körhalil eşiymiş, ayrılmışlar... Bu yaşlı hallerinde iki insanın evliliği yalnızlık korkusundan olsa gerektir. Zaten resmiyete de yansımayan bu evlilik, dediğimiz gibi kısa sürmüş; zira Karacahmetli Uzunayşa 1976'da vefat etmiş...

    ***

    Garamehmetlerden Haliloğlulara uzanan bu sülaleyi açıklamaya çalışırken, çok fazla yan yollara girdiğimin farkındayım. Zikrettiğim diğer sülale isimlerinin fazlalığı kafaları karıştırmasın. Baştan itibaren adı geçen Coruklar, Şeherlioğlular, Hadımoğlular, Hacımahmutlar, Veyisler, Delimamlar, Tenikeciler, Gambırarifler, Takgaslar vs... Hepsi aynı aralığın evleri... Evlerin komşu olması zaten akrabalığa işaret eder de... Burada komşular arasında yapılan evliliklerin akrabalıkları pekiştirdiği anlaşılıyor...



30 Nisan 2023

Hacımahmutoğlu Hüseyin

     
    Hacımahmutları bitirirken önemli gördüğüm iki hususu tartışmak ve sonrasında sülalede gözlemlediğim bir gediği doldurmak istiyorum.

    Bu yola çıkarken bir hikaye dinlemiştim, önce onu arzedeyim... Fi tarihinde Hacımahmutlardan biri, Veyislerden bir kızla evlenmiş. Ne damadın hangi Hacımahmutoğlu olduğu biliniyor, ne de gelinin hangi Veyisoğlu kızı olduğu... Kişiler ve zaman belirsiz, yer ve olay net... Bunların beş tane kızı olmuş... İnsanlar böyle bir durumu şimdi bile sorun ediyor, o zaman neler yaşandı kim bilir... Kızların anası fırında çayda sürekli küçümser bakışlara maruz kalır, kendi kendine dertlenir dururmuş. Amma bunun bir çaresi yok ki, sabretmekten başka elinden bir şey gelmezmiş... Elalemin ettiği neyse de, yakınlarının tekazesi daha çok koyar olmuş. Artık eltileri mi, yoksa sülalenin diğer kadınları mı... Hacımahmutlardan bazı kadınlar buna gelip 'Oğlan çocuğunuz yok, bütün mal mülkünüz bize kalacak.' diye damarına damarına basarlarmış... Kadın işin mal mülkünde değil, ama oğlu olmadığını yüzüne vurup durmaları canına tak etmiş... Varmış kocasına, 'Kimi istiyorsan söyle, sana onu alacağım' diye diretmiş.. Adam 'Git yanından' filan dese de kadın kararlı... Nihayetinde kocası kimi istediyse, gitmiş kendi elleriyle onunla evermiş... Adamın bu ikinci karısından da dört kızı daha olmuş... 

    Belirsizliklerle dolu bu hikayenin mutlaka gerçeğe bakan tarafları vardır. Olay ne zaman yaşandı bilmiyoruz, dokuz kızın adlarını ve akıbetini bilmiyoruz, ana babalarının adlarını bilmiyoruz; bildiklerimiz yukarıda...

    Hikayeden gerçeğe geçelim... 1831 Kayıtlarında iki Hacımahmutoğlu hanesi bulunuyordu. Bunların ilki Hacımahmutoğlu Mehmet hanesiydi ki, hane reisi Mehmet Ağa 70 yaşında bir piri faniydi. Öldüğünde ise 80 yaşını geçmişti. Terekeden anladığımız iki oğlu iki kızı vardı; Ali, Meryem, Mahmut, Ayşe... Mahmut'un çocukları günümüze Hafız Mehmet, Manda Ahmet, Ayı Mevlüt ve Garaçaylı olarak geldiklerini gördük... Büyük Ali'nin ise 1813 doğumlu Mehmet adında bir oğlu vardı. Yani dedesi öldüğünde 30 yaşındaydı, büyük ihtimal çoluk çocuk sahibiydi. Hatta Fatma Ninesi kendi payına düşen koyunların yarısını ona bağışlamıştı... Gariptir, 1843 yılı sonrasıyla ilgili Hacımahmutoğlu Ali ve oğlu Mehmet hakkında en ufak bir bilgi bulunmuyor... Ne dersiniz, Veyislerin kızıyla evlenen ve dokuz kızı olan hikaye kahramanı; Hacımahmutların Ali oğlu Mehmet olabilir mi?

    ***

    Tartışmak istediğim ikinci husus yine bir söylentiye dayanıyor. Hacımahmutlar mensubu bir kaç kişiden aynısıyla işittiğim bu söylentinin anafikri şu: Aslında Hacımahmutlar bu kadar kalabalık değildi. Manavlar, Çolağüseyinler, Sakızcılar, Yılıklar, Gambırarifler, Telliler vs. bunların Hacımahmutlarla alakası yok. O sırada Muhtar olan Hacımahmutlardan bir Dede, görevli memura 'Şurayı şöylece Hacımahmutlardan diye yazıver...' deyince memur da o aralıkta oturan herkesi Hacımahmutoğlu diye yazmış. Bundan dolayı Hacımahmutlar bu kadar kalabalık görünür...

    Bu söylentiyi doğru kabul edersek, bizim Hacımahmutlarla ilgili yazdığımız her şey boşa gitti demektir. İşin aslı öyle mi acaba... 

    Her söylenti, efsane, menkıbe tamamen uydurma olmadığı gibi büsbütün gerçek de değildir. Bunun da gerçeğe işaret eden yanları vardır, hiç itibar edilmemesi gereken tarafları olduğu gibi... Önemli olan doğru ile yanlışı birbirinden ayıklamak. Onu yapmaya çalışacağız...

    Evvela, böyle bir olay yaşandığı doğrudur. 1904 Yılında Eğret nüfus kütüğü düzenlendiği sırada Muhtar Hacımahmutoğlu Mehmet'tir. Hafızın Dedesi olan Muhtar, Söğütcük aralığına sıra gelince, olduğu gibi Hacımahmutlardan yazılmasını istemiş olabilir. Çünkü Muhtar görevliye kılavuzluk yapacak, ilgili hane reisini çağırıp hanedeki kişilerin düzgün ve doğru biçimde kaydedilmesini sağlayacak. Gerektiğinde kimin kimlerden olduğu hususunda    bilirkişi olacak... Bu yüzden kolaylık olsun diye bir bölgenin Hacımahmutoğlu olarak belirlenmesinden doğal ne olabilir ki... Şu kadar var ki, Onun 'Şurayı şöylece Hacımahmutlardan diye yazıver...' dediği hanelerin tamamı, gerçekten Hacımahmutlardandı. Bunun böyle olduğunu, şu an sülalenin en yaşlısı olan Deliali de doğruluyor. Sadece bazılarının 'bi göynek içerde, bi göynek dışarda' olduğunu söylüyor, yoksa hepsi de Hacımahmutlardanmış... Bir an için söylentinin doğru olduğunu, yani 1904 Muhtarının ifadesine binaen yanlışlıkla Hacımahmutoğlu diye yazıldıklarını düşünsek bile; aynı yanlışın otuz yıl sonra Hafız tarafından sürdürüldüğünü de kabul etmemiz gerekir. O zaman bu kadar bariz bir yanlışa elbette birileri itiraz etmesi gerekirdi. Böyle bir durum söz konusu olmadığına göre, yukarıda sayılan sülalelerin tamamı Hacımahmutlardandır...

    Hacımahmutlardan olmadığı düşünülen sülalelerin, 1831 Kayıtlarındaki ikinci Hacımahmutlar hanesi olan Hacımahmutoğlu Ahmet çocukları olduğu, her birini incelediğimiz bölümlerde ispatlandı. Şimdi bir adım daha ileri gidip, çok bilinmeyen başka bir Hacımahmutoğluna bakacağız.

    ***

    Hacımahmutoğlu Hüseyin

    Hatırlanacağı üzere 1846 yılında Fadime Nine, kırk koyununu iki torununa yirmişer tane bağışlamıştı. Bu iki torunundan biri Topal Ali'nin oğlu Mehmet, diğeri de Mahmut'un oğlu Mustafa idi... Mustafa'nın bir de Hüseyin adlı kardeşi olduğundan yola çıkarak, Fadime Ninenin torunları arasında ayrımcılık yapmış olabileceği de akıllara düşmüştü hatta... Oysa durum farklıydı; o sırada küçük torunu Hüseyin ölmüştü, bu yüzden tek kalan Mustafa'ya yirmi koyunu birden verdi... Bu olaydan beş yıl sonra Mehmet adını verecekleri bir torunu daha olacaktı; ama o zaman Fadime Nine hayatta değildi. İşte o Mehmet, 1904 yılının Muhtarı; Hafız, Manda, Ayımevlüt ve Garaçaylının dedeleridir... Peki Mustafa Abisine ne oldu? İşte bu da Onun hikayesi...

    Kestirimden gideceğiz, çünkü araları dolduracak yeterli bilgi bulunmuyor... Kendisi 1826 doğumlu olan Hacımahmutoğlu Mustafa, bir oğlu olduğunda küçükken ölen kardeşinin adı olan Hüseyin ismini verdi. O Hüseyin de aslen Hicaz'dan getirilen Arapselimin kızı Hanife ile evlendi. Anası Hacılar/Yetimlerden olan Hanife Hanım, Araparif (Arif Zenger), Arapşükrü (Şükrü Zenger) ve Arabırmızan (Ramazan Tetik)in halasıdır. 

    Hanife Hanım ile Hacımahmutoğlu Hüseyin'in dört çocuğu oldu. Yaş sırasına göre bunların isimleri, Kezban, Hasan Hüseyin, Fadime ve Azime'dir... Bu kayıtlar tutulmaya başlanmadan hemen önce çocukların babası Hüseyin vefat etmiş... Hanife Hanım dört çocuğuyla dul... 

    1899 Doğumlu Fadime, dokuz on yaşlarındayken vefat etti. Hasan Hüseyin ise, 1893 yılında doğmuş. Evlilik kaydı bulunmuyor, yaşı göz önüne alınırsa Cihan Harbinde kaldığı düşünülebilir... Geriye kaldı Kezban ile Azime...

    Kezban, kardeşlerin en büyüğü; 1888 yılında doğdu. Dedesi Arapselime izafeten 'Arapkızı' diye lakaplandı. Önce Himmetoğlu/Tekirgızıların Kelhasan ile evlendi. Eşi Çanakkale'de şehit olduğunda kendisi dul, oğulları Kadir ve Ömer yetim kaldı. Kadir zaten hastacaktı, hemen öldü. Ömer yaşadı, ileride Gambırömer diye bilinecektir. Sonra Bolvadinli Çakalbekire vardı. Bekir de Omarcıklardan Ümmühan Hanımdan dul kalmıştı ve üç öksüz de onda vardı: Emine, İlyen'e gelin gitti; Kezban, Samancı İsmail eşi oldu; Mustafa ise Yenimısdık... Neyse Arapkızından uzaklaşmayalım, Bolvadinli Kelbekirden Halil ve Ali Osman adında iki oğlu daha oldu. Ali Osman Haykır, 'Çulluların Köralosman' yahut 'Alosman Çavuş' diye bilinirdi... Son dönemlerinde 'Arap Nine' diye bilinen Kezban Hanım, Altındişinhasanın evin ardındaki evinde uzun yıllar tek başına yaşadı. 1970 Yılında vefat etti...

    1900 Yılında doğan küçük kızı Azime ise Şaşdımhalil ile evlendi. Ömer adında bir oğlu dünyaya geldikten sonra vefat etti. Oğlu ileride Uykucuömer olarak bilinecektir...

    Bu çocukların anası Arapselimin Hanife, Körselimlerden Gılindir Mustafa'ya vardı. Orada 1917 yılında kendi adını (Hanife)verecekleri bir kızı doğdu. Kendisi, kardeşi Arapselimin İbrahim'in evinde 1931'de vefat etti. Kızı Hanife ileride Musluların Çürükyusuf eşi olacak, Yusuf'un ölümünden sonra Arapşükrüye varacaktır. Muhittin Zenger'in anasıdır...

    Neticede, Hacımahmutoğlu Hüseyin'den bugüne kalan bir yadigar yok gibi görünüyor. Amma Gambırömer, Halil Haykır, Köralosman karınkardeşler ve Hacımahmutların Hüseyin torunudurlar... Uykucu da onlarla teyze çocuğu ve aynı şekilde Hacımahmutoğlu Hüseyin'in torunudur... 

    Hikayeleri, menkıbeleri ciddiye almalı mı, almamalı mı... O konu tartışılır; ama şu bir gerçek, Hacımahmutlar zannedildiğinden daha geniş bir sülale...



28 Nisan 2023

Garaçaylı


     Hacımahmutoğlu Mahmut'un en küçük oğludur, 1920 yılında doğdu. İsmini Kazım koydular. 'Garaçaylı' lakabıyla bütünleşti ve bu lakap ailesine sülale adı oldu. Böyle lakaplanmasına sebep olarak bir şeyler anlatılıyor; ama bunlar yorumdan öteye geçip bilgi seviyesine yükselmiyor.

    Garaçaylı Kazım 1940 yılında İşofun kızı Emine ile evlendi. Emine Hanım hafif esmerliği sebebiyle 'Gara Emine' diye çağrılırmış. Bunu dayanak yapıp, 'Garaçaylı' lakabının asıl adresi olarak Garaemineyi gösterenler de var. Yine de bu, lakabın gerekçesine bir açıklama olmuyor...

    Emine Hanım, Dombeyli ile Sağırisanın kardeşi oluyor. Annesi itibariyle Yörüğoğlulara dayanır, Aliefe ve Halilefe dayısı olur... Daha derine inersek, İşof ve hanımını ninelerinin kardeş olduğunu görüyoruz; Onlar da Eyüplere kadar gidiyor. Hacımahmutlar, Eyüpler, Yörüğoğlular irtibatı Hafız Mehmet konusunda yoğun olarak karşımıza çıkmıştı. Aynı yoğunluğu Garaçaylılarda da göreceğiz.

    Hacımahmutların Kazım, Emine Hanım ile evlenince; Çolakların Ömer Kurt, Selimlerden Keçimehmet ve Hassönlerden Gecegondu ile bacanak oldular... Dört oğlu ve iki kızı, toplam altı çocukları oldu: İbrahim (Şaban), Muhittin, Melahat, Asım, Mahmut, Şerife...

    1947 Yılında doğan büyük kızı Melahat, Ayımevlüt Emmisinin oğlu Ahmet Öztürk eşidir. Çocuklarının en küçüğü, 1955 doğumlu Şerife ise Uykucunun Ahmet Şen'e vardı... Hacımahmutlar, Amcalar, Şaşdımlar üçgeni ayrıca ele alınmaya değerdir; şimdilik Uykucunun anası Hacımahmutlardan olduğunu hatırlatmakla yetinelim...

    İlk çocukları İbrahim 1941 yılında doğdu. Bu ismi vermelerinin sebebi, Garaçaylının erken yaşta vefat eden İbrahim Sami abisi olduğu düşünülüyor. Yalnız bu resmiyetteki adıydı, Şavban Ayında doğduğu için çocuğa Şaban derlermiş. Bununla beraber İbrahim/Şaban çok yaşamıyor, iki ikibuçuk yaşında vefat ediyor.

    Muhittin Öztürk

    Garaçaylının ikinci oğlu 1945 yılında doğdu. Muhittin ismini koymalarının sebebi asker arkadaşının adı olmasıymış. Anıtkaya Ağzında 'Garaçaylının Mıddin' diye billinir... Halilefenin kızı Şengül ile evlendi. Halilefenin ninesiyle İşofun ninesi kardeş olduklarını hatırlayalım...

    Şengül Hanımla Garaçaylının Muhittin'in; Eren, Kazım ve Halil adlarında üç oğlu oldu... Onlara geçmeden evvel kızından bahsedelim. Kız çocukları güzellikleri bakımından Ay'a benzetilir. Bu yüzden, nasıl ki ilk erkek çocuğa 'İlker' adı veriliyorsa; ilk kız çocuğa da 'İlkay' derlermiş. Bunların da 1966 yılında bir kızları olunca 'İlkay' adını veriyorlar. Fakat İlkay bir süre sonra vefat ediyor... Artık bundan sonra kızları olmayacak...

     1968 Yılında doğan büyük oğlu Eren'i biz 'Yalçın' adıyla bilirdik. Okulda Eren olduğunu  öğrendikten sonra buna alışmamız epeyce vakit aldı. Yörüğoğluların Lütfi Tüplek Dayısının kızı Fadime ile evlendi. Çakırların Osman Erdem, Hassönlerin Candırmahalil oğlu Hasan Omak, Mardaklardan Ahmet Saki ve aslen Irafanlardan Bayramgazili Ergün ile bacanak oldular... Erken dönemde Afyon'a yerleşti, yalnız Anıtkaya'dan hiç kopmadı. Bir yandan esnaflık yaparken, diğer yandan sporla uğraşırdı. Daha köydeyken iyi futbol oynardı, bunu -amatör/profesyonel- Afyon'da da sürdürdü... Diğer yandan kronik böbrek problemiyle cebelleşiyordu. Kapalı ortam sağlığına iyi gelmediği için dükkanı kapattı. Baba mesleği şoförlüğe eğilip, hafif servis işleriyle meşgul oldu... Rahatsızlığı ağırlaşıyordu, babasından böbrek nakli yapıldı... Bu arada bünyesi alabildiğine hassaslaşmıştı... 2020 Yılında Covid fırtınası estiği günlerde bu dünyaya veda etti...

    Ortanca oğlu Kazım, Garaçaylı dedesinin adını almış; 1969 yılında doğdu. Yörüğoğlulardan Sait Tüplek Dayısının kızı Elveda ile evlendi. Dendenin Nebi oğlu Osman Tüblek ile bacanak oldular... Bir müddet Afyon'da minibüsle dolmuş/servisçilik yaptıysa da orayı pek sevmedi, Anıtkaya'da yaşıyor... Muhittin ve Onur adlarında iki oğlu var. Muhittin, Sağırlardan İbrahim Sancak kızı Ayşegül ile evli...

    1975 Yılında doğan küçük oğluna, Halilefe dedesinin adını vermişler. Afyonlu Şerife ile evlenen Halil'in Anıl adında bir oğlu var. Afyon'da minibüsüyle servisçilik yapıyor ve orada yerleşik...

    Garaçaylının Muhittin, uzun süre Anıtkaya-Afyon arasında yolcu taşımacılığı yaptı. İki minibüs alarak Belediye de bu sektöre girince, Afyon'da hat minibüsü olarak çalışmaya devam etti. Sonra bu işi oğlanlara bırakıp kendini emekli etti. Bir seçim döneminde Anıtkaya Belediye Başkanlığına aday oldu, sonra o işlerden de elini çekti. Halen Afyon'da yaşıyor...

    Kel Asım

    Garaçaylının ortanca oğlu Asım, 1949 yılında doğdu. İsminin hikayesi bilinmiyor, yalnız 'Kel Asım' diye lakaplandı...  Keçimehmetin kızı, yani teyzesinin kızı Şükran ile evlendi, öteki teyzesinin oğlu Beytullah Omak ile bacanak oldular... Koyunculuk ve sonra minibüsçülük yaptı. Anıtkaya'nın en son bireysel minibüsçüsüdür dense yeridir...

    İlkay, Erdoğan, Kazım ve Emine adlarında iki kızı ve iki oğlu oldu. Anası ile babasının adı çocuklarında.... Büyük kızı İlkay, öğretmen meslektaşı Ödemişli Yusuf ile evlendi. Küçük kızı Emine ise Kalpsizin oğlu Mehmet Ali Tok eşidir....

    Asım'ın büyük oğlu Erdoğan, 1971 yılında doğdu. Erken dönemde İzmir'e yerleşti, Olucaklı Dilek ile evlendi. Asım ve Şükran adlarında bir oğluyla bir kızı var ve halen İzmir'de yaşıyorlar... Küçük oğlu Kazım ise 1977 yılında doğdu. Yonuzların İsmail kızı Sibel ile evlendikten sonra İzmir'e yerleşti. Ecem Şükran ve Görkem adlarında bir oğluyla bir kızı var ve İzmir'de yerleşik...

    Kendini emekli ettikten sonra Kelasım, şoförlükten elini eteğini tamamıyle çekebilmiş değil. İki oğlunun yaşadığı İzmir istikametine doğru zaman zaman tura çıktığı oluyor...

    Garaçaylının Mahmut

    Garaçaylının küçük oğlu 1952 yılında doğdu. Dedesinin adı olan Mahmut ismini koydular. Okulu bitirdikten sonra Ortaokula Afyon Lisesinde devam etti. Fakat bitirmeden köye geri döndü. Şavalgadir kızı Azime ile evlendi... Demirdelenler ve Şavalgadir ile olan akrabalık malum... Dikkat edilirse evlilikler hep akrabalıklar gözetilerek yapılıyor ve böylece yakınlık pekiştiriliyor...

    Bu dönemde koyunculuktan ve ağıl hayatından kopamadı. Bizim çocukluğumuza denk gelen günlerin birinde duyduk ki Garaçaylının Mahmut domuz vurmuş. Domuz nasıl bir şeydir, görmek için Söğütcüğün yolunu tuttuk. Cesedi oraya sürüyüvermişler, otopsimizi yaptık, yine de pek bir şey anlamadıydık... Avcılığı da meşhurmuş yani... Sonra yeşil boyalı Ford minibüsüyle Anıtkaya-Afyon arasında dolmuşçuluk yaptı. En sonunda Belediyede işe başladı, emekli olana kadar şoförlüğe orada devam etti. Emekli olduktan sonra Azime Hanımla Anıtkaya'da yaşıyorlardı; Eşi 2021'de vefat edeli beri yalnız...

    Garaçaylının Mahmut'un üç kız iki oğlan, beş çocuğu oldu. Bunlar Emine, Ümran, Nuray, Kazım ve Tamer... Büyük kızı Emine, Şerafettinin Metin Azbay eşidir. Metin'in Hacer Ninesi Demirdelenlerden olmakla akrabalar... Ortanca Ümran, Poyrazmehmetin Adem Boy eşidir... En küçükleri Nuray ise Kazım'ın ekizi olup Şekeralilerin Mehmet Ali Tetik eşidir...

    Büyük oğlu Kazım 1977 yılında doğdu. Şerafettinin Süleyman kızı Sebile ile evlendi; Takgaslardan Aziz oğlu Hüseyin Öncül ile bacanak oldu... Hicran, Mahmut ve Süleyman Çağrı adlarında üç çocuğu var.  Mahmut ve Süleyman, babaların adı... Hicran'a gelince... Kazım, aslında anasının adı olan Azime ismini vermek istemiş; ama Azime Hanım kendi adının konulmasını  arzu etmemiş ve bizzat Hicran olmasını istemiş... Kazım şimdi ailesiyle Afyon'da oturuyor...

    Küçük oğlu Tamer ise 1980 yılında doğdu. Canalilerin Mehmet kızıyla evlendi; Emirhan adında bir oğlu olduktan sonra ayrıldılar. İkinci olarak Şuhutlu Sultan ile evlendi, Azime adını verdiği bir kızı var. Tamer de Afyon'da oturuyor...

    Çocuklarının macerası arzettiğimiz gibidir... Peki Garaçaylı ile eşi Gara Emine?... Kendisi 2002 yılında vefat etti. İşof kızı Gara Emine, O gittikten sonra daha yaşadı; bel vermiş olsa da evinin direği olmaya devam etti. Ne kadar yaşarsan yaşa... 2016 Yılında emr-i Hak vuku buldu...

    ***

    Biraz geriye, 180 yıl kadar öncesine dönelim... 1843 Yılında Hacımahmutoğlu Mehmet Ağa vefat ettiğinde hatırı sayılır bir hayvan varlığını çocuklarına miras bırakmıştı. Ondan hemen sonra eşi Fatma Hanım da payına düşen koyunlarını iki torununa bağışlamıştı. Eğret'te o yıllarda hemen her ailenin az çok koyunu olurdu; ama Hacımahmutların sürüleri dillere destanmış. Dediklerine göre sürü evden çıkarken bir ucu Söğütçüğe varır, yine de gocagapıdan boşalmaya devam edermiş. Ne kadar çok olduğunu hesap edin... 

    Bu koyun sürüsünde eksilme olmamış, hatta daha da çoğalmış. 20. Yüzyıla gelindiğinde Hacımahmutoğlu Mahmut'un mirası paylaşılırken o koyunlar ciddi bir kalem teşkil etmiş... Buna göre dört oğlan yüzer koyun; dört kıza yirmibeşerden toplam yüz koyun üleşilmiş. Yağ işliğine kırk, dükkana ise atmış koyun konulmuş... Bu hesaba göre beş altı yüz koyundan söz ediyoruz demektir ki en az iki sürü eder... 

    Manda Ahmet hariç diğer üç oğlan da uzun süre koyunculuğa devam ettiler. Hatta Ayımevlütlerle Hafızlarda galiba hala koyun var...



27 Nisan 2023

Ayı Mevlüt

    
     Hacımahmutların Mahmut'un dördüncü oğlu 1917 yılında doğdu. Özel bir hikayesi yok, Mevlit kandilinde doğanlara, o günün hatırası olarak Mevlüt adı veriliyordu. Bundan yola çıkarak Hacımahmutoğlu Mevlüt'ün doğum günü belirlenebilir.

    Zamanla kendisine 'Ayı Mevlüt' lakabı takılmasının sebebi iriliği ve çalışma hususundaki gözükaralığıdır. Yetmiş yaşının üzerindeyken, ayağında iç donu elinde yabaltıyla samana daldığına defalarca şahit olmuşluğum var. Eskiler iş delisiymiş, sanki Ayı Mevlüt bu konuda biraz daha fazlaydı. Kendisini çalışmaya öylesine kaptırmıştı ki sosyal hayatı sıfıra yakın gibiydi. En azından kardeşleri arasında öyle görünüyordu. Belki lakabının gerekçelerinden biri de bu durumudur...

    Yok, o zamanlar lakaplar sadece kişinin görüntüsü ve fiziki özellikleriyle takılıyor değildi. Günün popüler isimlerine benzetmeler de yapılıyordu. Televizyon olmadığı, gazetenin köye girmediği o yıllarda acaba Dünya liderlerinin görüntüsü hakkında bir fikirleri var mıydı, bilinmez; ama Ayımevlüte bir ara Çörçil lakabı takmışlar... 

    Ayımevlüt, Demirdelen Yahya kızı Sare ile evlendi. Sare Hanım, Şavalgadirin kardeşidir. Ayrı anadan Ümmühan Ablaları, Hacahmetlerin İbrahim'e yani Sarışükrünün abisine (daha sonra Şaşdımhalile) vardı. Onun dışında Ayımevlüt; Hacıların Çapıtçı Hafız, Tingildeklerin Osman ve Gödecinmısdığın Ahmet ile bacanak oldular...

    Burada daha önemli husus, Ayımevlüt ile Sare Hanımın hala dayı çocuğu olmalarıdır. Hatta bir kuşak öncesinde, Sare Hanımın dedesi ile Ayımevlütün ninesi de kardeşlerdi. Çocuklarının, torunlarının evliliklerinde bile bu akrabalık bağı gözetildiği için özellikle hatırlatmak gerekiyor...

    Hatırlanacağı üzere Mevlüt'ün, kendisinden dört yaş daha büyük bir ablası vardı ve Onun da adı Sare idi... Şimdi dayısının kızı ve eşi Sare olması, ayrıca bacanağı Çapıtçıhafız torunlarından biri (Yılıkların Uzunmehmet eşi) de aynı adı taşıması, bize bir şeyler anlatıyor sanki: Sare ismi, Demirdelenlenler/Amcalar kaynaklıdır...

    Hala Dayı çocuğu olan Sare ile Mevlüt, kişilikleri bakımından birbirini dengeler bir çift oldular. Ayımevlütün aksine Sare Hanım; insan ilişkilerinde çok başarılı, sıcakkanlı, güleryüzlü; müşfik, yardımsever, iyilik meleği gibi bir kadındı. Kırıcı olmayı bırak, ağzından sert tonda bir söz dahi çıkmazdı. Sürekli iyilik etmek için bahane arar gibi bir hali vardı. Yaptığı şeyin bilinmemesine çok dikkat eder, ya başkaları ondan haberdar olursa, tedirginliğini hep üzerinde taşırdı... Önce 1997'de Sare Hanım vefat etti, ondan bir yıl sonra 1998'de Ayımevlüt ötedünyaya göçtü...

    Sare Hanım ile Ayımevlütün üçü kız üçü oğlan, altı çocukları oldu. Yaşlarına göre bunların isimleri; Fadime, Ferah, Fahrettin, Cemil, Şerife ve Sait'tir... Bu isim çeşitliliğini yorumlamak çok zor. Hadi Fadime ile Şerife, Ayımevlütün ninesi ve anası adı diyelim; ya diğerleri?...

    Büyük kızı 1937 doğumlu Fadime, Gödeşlerin Halil'e; ortanca kızı Ferah Gobakların Garibana vardı... Küçük kızı Şerife ise Mantaroğlu Mehmet Azbay eşidir... Anası Şaşdımoğlu Halil kızı olmasından dolayı Mantaroğlunun ninesi ile Şerife'nin anası kardeştir...

    Üç oğlana geçiyoruz; en küçükten başlayalım... Sait, 1953 yılında doğdu... O yıllarda Afyon Hapishanesinde bulunan Said Nursi ile bir alakası olup olmadığı bilinmiyor; lakin Cumhuriyet döneminin her kademesinde çocuklara verilen bu isimde Onun etkisi çok... Sait, okula gidiyor. Hastalanıyor, 1965 yılının yaz tatilinde vefat ediyor. Bundan sonra Ayımevlütlerdeki Sait ve Saide isimlerinin kaynağı budur...

    Ayımevlüdün Ahmet

    Büyük oğlu Fahrettin 1947 yılında doğdu. Adını Fahrettin Altay Paşa'dan aldığı düşünülüyor... Büyük Taarruzda Süvari Kolordusu Komutanı olan Paşa, başka yerlerde hak ettiği ilgiyi görmese de Eğretlilerce sevilen biridir. Eğret'in kurtuluşunda Onun atlılarının payı zaten malum... Sonrasında Üyük bağrına bir şehitlik dikmesi ve vakit buldukça Eğret'e yolunu düşürmesi bu sevginin başlıca sebebi olabilir. Ayımevlütün büyük oğluna bu adı vermesinin sebebi olarak Paşa'yı düşünmek yanlış olmaz...

    Bununla beraber kimse Onu bu adıyla bilmez, herkes 'Ayımevlüdün Ahmet' olarak tanır. Nüfusta ne yazarsa yazsın, insanlar bildiğince duyduğunca hareket eder... Rivayete göre, Ferah Ablası sevip avuturken 'Ahmet' ismiyle seslenir, öyle uyuturmuş. Onun ağzıyla diğerleri de Ahmet demişler ve ondan sonra herkes bu ismiyle tanımış...

    Ahmet, Garaçaylı Emmisinin kızı Melahat ile evlendi ve Uykucunun Ahmet ile bacanak oldular... Satı, Sare ve Sait adlarında iki kızıyla bir oğlu oldu. Satı, Macuralinin Mevlüt Öncül; Sare, Körhocanın Azam'ın Muhittin Varlı eşidir... Oğlu Sait, Devecinin Cemil kızı Sema ile evlendi... 

    Ayımevlüdün Ahmet, onca meşakkatine rağmen küçüklüğünden beri alıştığı koyunculuğu temelli bırakabilmiş değil. Fırsatını buldukça ağıla kaçmanın yolunu arıyor...

    Ayımevlüdün Cemil

    Ortanca oğlu Cemil 1948 yılında doğdu. 'Ayımevlüdün Cemil' diye lakaplandı hala da öyle anılmaktadır... Hacemirlahın kızı Emine ile evlendi; Şekeralinin Veli ve Kelarzımanın Bahattin ile bacanak oldular... Kelarzımanın Ninesi, Ayımevlüdün halası olur; Hacemirlahın Hanımı, Kelarzımanın kardeşidir... Başka söze gerek var mı?...

    Ayımevlüdün Cemil ile Emine Hanımın da iki kızı ve bir oğlu dünyaya geldi. İsimleri Saide, Şerife ve Mevlüt'tür...

    Saide, Şaşdımoğlu Mevlüt'ün Yaşar Şen eşidir. Bu Şaşdımlarla Hacımahmutların önceden kurulmuş bir bağı var. Şöyle ki; Şaşdımhalilin ilk eşi Azime (Uykucunun anası) Hacımahmutlardan... Azime Hanım ölünce ikinci olarak Demirdelen Yahya kızı Ümmühan ile evlendi. Ümmühan Hanım da Saide'nin Sare ninesinin ablası... Haliyle, Yaşar'ın babası Mevlüt ve Saide'nin babası Cemil teyze çocuğu oluyorlar...

    Cemil'in küçük kızı Şerife, Deliyakıbın Halil İbrahim Kopan ile evlendi. Şerife ile Halil İbrahim'in akrabalığı o kadar girift değil, çok basit; Şerife'nin dedesi ile Halil İbrahim'in anası kardeş...

    Cemil'in tek oğlu Mevlüt, Siçanalinin kızı Ömür ile evlendi. Gazilerin Saadettin Yıldız ve Şavalındavılcı oğlu Ali Özdemir ile bacanak oldular. Emine, Cem, Leman ve Müberra  adlarında üç kızı ve bir oğlu var...