28 Ocak 2023

Seymanlar


    Anadolu'da her yerin yiğidi farklı biçimlerde isimlendirilmiş. Elazığ'da gakgoş, Erzurum'da dadaş, Sivas'ta yiğido... Bunlar şehirlere has adlandırmalar, bir de bölgelere göre; zeybek, efe, seymen, uşak, kızan gibi mertlik-kahramanlık nitelemeleri var. 

    İç Anadolu'da seymen; Batı Karadeniz'de zeybek, Doğu Karadeniz'de uşak, Trakya'da kızan deniliyor. Her biri ayrı karakteristik özellikler gösteriyor, bunlar coğrafyaya bağlı olsa gerek. Giyim kuşamlarındaki farklılık da öyle... Fakat hepsinin ortak özellikleri; mertlik, cesaret, iyi yürekli olma, zulme başkaldırı, özgürlüğe düşkünlük vs....

    Malum olduğu üzere Afyon, coğrafi bölgeler içinde tam olarak tanımlanamamış bir konumda bulunuyor. İç Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerinin arasında yer alıyor; ama Ege'nin kovuğuna dahil edildiği için bu bölgeden sayılıyor. Oysa iklim olarak düşündüğünüzde her üç bölge ikliminden izler görebilirsiniz. Yine de Afyon'un iklimi Ege'den ziyade İç Anadolu'ya daha yakındır. Belki bu yüzden olsa gerek 'İç Ege' diyorlar; hem İç Anadolu, hem de Ege...

    Yiğitlere dönecek olursak... Atatürk'ün 27 Aralık 1919 günü Ankara'ya gelişini gösteren resimlerde seymenlerin onu karşılayışları vardır. Burada kıyafetleri hakkında bir fikir edinilebilir, efeler ve zeybeklerinkiyle karşılaştırılabilir. Çok az farklarla birbirine benzedikleri görülecektir. 

    Efelerin diyarı ile seymenlerinkinin kesiştiği nokta olarak Afyonkarahisar şehri düşünülebilir. Bu havalide hem efe hem seymen kültürünü birbiriyle harmanlayabilen önemli merkezlerden biri Anıtkaya olarak görülüyor. 

    Bir defa, 'Efe' kelimesi Anıtkaya'da öteden beri ve halen; övgü, yiğitlik ifadesi, bazen meydan okuma bazen rest çekme, bazen de tatlı tatlı bir olay anlatırken edat olarak günlük hayatta kullanılmaktadır. Türkmenlerden Ali ve Halil Efelere ve onların sülalesine lakap olmuştur. Kısaca Ege'nin efe kültürü Eğret'e uzak olmamış.

    Seymen kültürüne gelince... Bu, son asır düğünlerinde yer bulan bir gelenek olarak kendini göstermiş. Son günlerini böyle geçirdiğine göre, öncesinde önemli bir mazisi olması gerekir. Malesef o kadar derine gidemiyoruz...

    Düğünler, eğlence ve kutlamaya dönük bir faaliyet olması yanında; yarışma ve müsabakalar yoluyla rekabetin kızıştığı, delikanlıların kendilerini gösterme fırsatı bulduğu ve hepsinden önemlisi güç ve kuvvet gösterisine döndüğü bir er meydanı hüviyetine bürünürdü. Bu havaya bürünmesinde seymenlerin rolü inkar edilemez.

    Eğret, kendine has söyleyişle seymeni 'seyman' yapmış; adeta onu Ankara'nın elinden alıp kendi şartlarına uyarlayarak damgasını vurmuş. Artık o Ankara'nın seymeni değil, Eğret'in seymanıdır... Bu söyleyişi Eğret'ten başka bir yerde kulaklar işitmez... Dolayısıyla anlatacağımız seymanlık müessesesi Eğret'e aittir.

    İşin özü şu: Seyman, bir düğünün sancaktarıdır. Düğün boyunca (üç gün) sancağı taşıma şerefi ona aittir. Peşindeki arkadaş grubuyla üç gün boyunca her türlü hürmeti hak eder. Bu yüzden başta düğün sahibi ve sonra diğer düğüncüler tarafından onlara hizmette kusur edilmez. Yemeklerin en yağlısı onların hakkıdır... Düğün alayının önünde yürüme, güveyi ve sağdıca kılavuzluk etme, oyunların açılışını yapma vs. vazifeleri arasındadır. 

    Tabi seymanın en büyük görevi, düğün organizasyonundaki asayişi sağlamak. Yalnız dengeli bir güvenlik olacak bu, bir yandan da düğün eğlencesi ihmal edilmeyecek... Elbette bunu tek başına yapacak değil... Her ne kadar seyman bir kişi ise de kalabalık bir arkadaş grubunun olması tercih edilir. Yeteri kadar adamın yoksa seymanlığı hakkıyla yapamazsın, adın zavallıya çıkar...

    Riskli yanları olsa da kendini göstermek isteyen her delikanlının gönlünde seyman olmak yatar... Yatar ama; ona ulaşabilmek o kadar da kolay değildir. Bir işin taliplisi çoksa, rekabet ortaya çıkar, işler kızışır. Hem bilek gücün olacak, hem de paran olacak... 

    Fiziki olarak güçlü olacaksın, başkalarına meydan okuyacak, gerekirse kavgayı göze alacaksın. Yani cesaret de lazım, belki onun da ötesinde gözükaralık... Seymanlık yarışında çok kavgalar, yaralamalar olmuş...

    Seymanlığın alameti sancak taşımak... Gocacami'de muhafaza edilen ve tarihi/manevi kıymeti olan sancağı almak için de bir rekabet lazım. Kırkpınar Ağası seçer gibi açık artırmaya giriliyor. O zaman bir caminin sürekli ihtiyacı olan iki şey var: Gazyağı ve kefen... Ölüm durdurulamadığı, kandiller de söndürülemediğine göre bu ikisine ihtiyaç hiç bitmiyor. Seymanlık açık artırması bunlar üzerinden yapılıyor. Şu kadar teneke gazyağı, bu kadar top kefen... Açık artırmayı kazanan sancak taşıma hakkının sahibi oluyor, yani seymanlığın... Falanca düğünün seymanı filancaymış... Forsa bak...

    Apdıramanların Körhalil altı yedi evlilik yapmış ya... Dediklerine göre ilk evliliğinin düğününde seymanlık geleneğinde ciddi bir değişiklik yaşanmış. Tarihte ilk ve tek olarak seyman üç kişilik bir kadrodan oluşmuş...

    Körhalil ile Körhoca zaten hala-dayı çocukları, gelin de Körhocanın kardeşi olunca iş biraz Veyislerin düğünü gibi oluyor. Doğal olarak Delimamın Ali, kendini peşin peşin Seyman ilan etme vaziyetinde... Fakat düğün kimin olursa olsun, seymanlık rekabet ister... Gobakların Hilmi/Halil havadeğişimine gelmiş askerden. (Hilmi, Körkemal ve Garabacağın emmisi oluyor.)... Abileri 'Belki bir daha bu fırsatı bulamaz, Hilmi olsun' diyorlar... İş biraz da mahalle kavgasına kayar gibi oluyor, seyman o mahalleden olacak, yok bu mahalleden olacak... Delimamın Ali'nin ardında on onbeş kişilik bir manga var, pabuç bırakır mı... Ovalıların Odanın önünde böğrekliyi çıkarıp yere saplıyor... Efelik yaparak, 'sancağı alacağı duman ederim' demeye getiriyor. Biraz da ağzını bozuyor galiba... Gobaklar tarafı bu meydan okumaya gülerek karşılık veriyor ve 'Sen yalnızsın biz ise üç kişiyiz, aklını başına al' diye uyarıyorlar... Tabi Ali olanlardan habersiz, dönüp ardına bakıyor ki kimse kalmamış. Güvendiği arkadaşlarından biri bile yok... Böylece Gobakların üç kardeş ihaleyi kazanıp seyman oluyorlar ve Körhalilin düğün boyunca sancağı aralarına alıp üç kişi taşıyorlar...

    Seyman olmak için güç kuvvet lazım dedik ya... Sadece rakipleri alt etmek için değil, gerçekten sancağı kaldırıp taşımaya iyi pazu gerekiyor. Kütüklüğüyle beraber o sancağın ciddi bir ağırlığı var. Kumaşı kalın dokuma, ebadı büyük ve sırma işlemeli... Şimdiki bayrak kumaşı gibi düşünmeyin. Direği de sağlam ağaçtan yontulmuş; belki ardıç, belki bir çamın özü... 1970'li yıllarda hacı uğurlama, karşılama törenlerinde çıkarırlardı, görmüştüm. Yani herkesin harcı değil sancak taşımak... 

    Bu yüzden seymanlığa; kalıplı, iriyarı, kabadayı kimseler talip oluyor. Son dönemde en sık seyman olan kişi Omarcıkların Feyzullahın Dilsiz (Osman) imiş. Gösterişli, fizikli biriymiş; bıyıkları çekip kaytana çevirince tam seyman olur, sancağı teslim alırmış... Aynı şekilde Kilci de çok seyman dururmuş...

    Tabi Körhalilin düğünden itibaren, artık sadece sancaktara değil bütün gruba seyman deniliyor. Düğünlerde seymanlar yine en gözde kişiler olmayı sürdürüyorlar. Zamanla eline silahı, kılıcı, böğrekliyi alanlar, bazen 20-30 kişilik seymanlar grubunu oluşturdular. 

    Seymanların içinde son dönemlere kadar yine de bir hiyerarşi vardı. Bir defa sancaktarlık yine bir ayrıcalıktı, ancak artırmayı kazanan sancağı taşıyabilirdi; o gelenek bozulmadı. Seymanların içinde 'Bıçakçı' adını verdikleri bir görevli geliştirildi. Elinde sürekli kocaman bir bıçakla dolaşırdı. Görevi, seymanları düğün sahibi veya düğüncüler nezdinde temsil etmekti. Seymanlara yemek temin etmek, onların ne zaman nerede bulunacaklarını ayarlamak ve oynanacak vakitte oyuncu seymanları hazır etmek gibi başka görevleri de vardı... 

    Gelin yabandan gelecekse seymanların yükü biraz daha artardı. Çünkü işin içine bir de Eğret'in şanı giriyordu. Orada iyi oyun çıkarılmalı, sancak daha diğrek tutulmalı, naralar daha yüksek atılmalıdır... Elbette ona göre tedbirler alınıyordu... Bana anlatıldığına göre başka yerlerde bizdeki seymanlar yokmuş. Varsa da ancak Eğret seymanlarının taklidi gibi dururlarmış. Bu yüzden başka bir köye giden Eğret seymanları, oralılara hep parmak ısırtıp dönerlermiş...

    Her şeye rağmen seymanlar arasında da istenmeyen olaylar yaşanırmış. Bir zamanlar düğün asayişini sağlama görevini yüklenen bu kimseler, bazen asayişi bozan durumuna da düşmüşler. Mesela Doğvellerin Veysel'in düğünde Çatalçeşme'de seymanlardan ikisi kavga etmiş, birbirlerini darb etmişler. Bereket, birden parlayan bu sevimsiz olayı diğer seymanlar anında bastırmış; düğünün neşesine gölge düşmesine meydan vermemişler...

    Akıllarda kalan en hareketli düğünün Hakkıların Kahveci Süleyman'ın düğünü olduğu söyleniyor. Bunun sebebi de yine seymanlarmış... Dediklerine göre, düğünün seymanları (ki çoğu güveyinin arkadaşlarıdır) askerden izinli gelen askerlermiş. Hepsi de eğitimli olduklarından askeri gösteriler yapmışlar. Çolakların Mehmet Ali, süvari olduğu için atıyla katılmış mesela... Kimi Bahriyeli, kimi Havacı; bazısı Komando, bazısı Jandarma; hepsi rengarenk üniforma  ve silahlarıyla gösteriler yapmışlar. Şarapçı, Çavuş olarak bu yarı askeri seymanlara komuta etmiş... Hasılı kelam dillere destan bir düğün olmuş...
     ...
     Ben seymanlar devrini bilmiyorum, bunları dinlediklerimden derledim. Herhalde 1950'ler sonunda bu gelenek sona ermiş. Seyman durma, sancak açma tamamen bitmiş gibi... Düğün evlerine direkte bayrak asma adeti, sancak camiye hapsolduktan sonra başlamış olmalı. 

    Şimdi koca koca albayrakları sallandırıyoruz ya binalardan... Bir de Anıtkayalı gençlerin oluşturduğu efeler ekibi var... Bugünün düğünündeki bu iki unsur, seyman ve sancağın yadigarı gibi duruyor...

    NOT; Resmi internetten buldum; altında 'EĞRET (Anıtkaya) Köyünün DELİ HASANI' ibaresi vardı. Sonradan öğrendik ki Naymelerin Hasan Kırbaç imiş...



26 Ocak 2023

Emetiler, Arabeciler

    
    Omarcıkoğlu Mehmet 1867'de öldüğünde iki kızı ve dört oğlu ona varis olarak görünüyordu. Hüseyin ve Emine daha önce vefat eden ilk hanımı Havva'dan, diğerleri Kezban Hanımdan idi. Omarcıklar sülalesini günümüze taşıyan bu dört oğludur.

    Büyük oğlu Hüseyin'in üç oğlu Ali'den Gıralilere; Mehmet'ten, Arap-Altındiş-Delicafer-Güdüğizzetlere; Abdullah'tan, Gocahüseyin-Gocaismail-Feyzullah-Bödülere varılıyor...

    Omarcıkoğlu Mehmet'in en küçük oğlu Hasan ise Sağırmahmut ile Azizin Apilhocanın dedeleridir... Ortanca oğulları Ömer ile Mustafa'ya geldik.



    OMRACIKOĞLU ÖMER

    Omarcıkoğlu Mehmet'in yaş bakımından ikinci oğlu Ömer oluyor, 1845 yılında doğdu. Ali kızı Ümmü Hanım ile evlendi. Eşinin Cingenalilerin kızı olması sebebiyle Omarcıkoğlu Ömer; Emiralioğlu Mehmet (Yeşilömerin babası) ve Danaların Hüseyin ile bacanak oldular...

    Ümmü Hanım ile Omarcıkların Ömer'in evliliğinde dikkat çeken bir husus, aralarındaki ciddi yaş farkıdır. 1870 Doğumlu olan Ümmü ile aralarında 25 yıl var...  Büyük ihtimal daha önce başka bir hanımla evlendi, çocukları olmadı veya öldü... Yalnız buna dair bir kayıt yok, sadece tahmin...

    Emetiler

    Bir başka önemli husus da Ümmü Hanımın adıyla ilgilidir. Bu ismin gelişimi Ummetullah>Emetullah şeklindedir. Halk arasında kısaltılmış hali olarak Ümmü veye Emeti kullanılır... Resmi kayıtlara Ümmü olarak yansısa da insanlar Onu hep Emeti olarak bildiler ve öyle çağırdılar. Önceleri çocukları 'Emetinin Hasan', 'Emetinin Mehmet' diye çağırılıyordu. Sonradan Onun adı, sülalesinin adına dönüştü ve çocuklarına 'Emetiler' denildi.

    Omarcıkların Ömer'in eski kütükte ölüm kaydı yok. Yenisinde de görünmüyor ve dahası Bacıdedenin 1941'de tutmaya başladığı defterde de rastlamadık. Bütün bunlar onun 1920-25 aralığında vefat ettiğine işarettir. Eşi Emeti Nine ise 1942'de vefat etmiş...

    Emeti ile Ömer'in; Hasan, Ümmühan, Mehmet ve Fatma adlarında dört çocuğu oldu. Büyükleri Hasan'a 'Emetinin Hasan' diyorlardı. 1889 doğumluydu. Hakkında evlilik kaydı yok, günümüze kadar gelmiş bir bilgi de derlenemedi. Çanakkale Şehitleri listesinde, köyü belirlenemeyen Afyonlu Ömer oğlu Hasan'ın bilgileri, onunkilerle örtüşüyor. Buna göre; Birinci Kolordu, Birinci Alay, Üçüncü Tabur, Dokuzuncu Bölük Piyade Eri iken; 7 Mart 1915 günü Akbaş Nakliyat Hastanesinde şehit olduğu anlaşılıyor... 1890 Yılında doğduğu anlaşılan büyük kızı Ümmühan, Bolvadinli Çakallardan Kelbekir eşi oldu. Samancının eşi Kezban ile Yenimısdığın anasıdır...  En küçük çocukları, 1908 doğumlu Fatma ile ilgili bilgi edinemedim...

    Gelelim, küçük oğlu Mehmet'e... 1902 yılında doğdu. Güdüklerin Hüseyin kızı Emine ile evlendi... Emine Hanım Güdükmehmet ve Yeşilhafızın kardeşi olur... Aslında bunlar üç kız kardeştiler; Emine'nin ablası Manavların Körmısdıfa eşi, küçüğü de Pambıkların Hüseyin eşidir. Bu yüzden Omarcıkların Mehmet bu kişilerle de bacanak oldu... Bu arada Sülalenin lakabı iyiden iyiye 'Emetiler' olarak yerleşmiş olacak ki Güdükler tarafında Emine Hanıma 'Emetinin Tülü Hala' diyorlar.

    Emetinin Mehmet ile Tülü Halanın Fatma ve Ümmühan adını verdikleri iki kızları oldu. Ümmühan'ı doğururken Emine Hanım vefat etti. Yıl 1930... Bundan sonra Mehmet, Olucaklı Satı Hanım ile evlendi. Ayşe ve Hasan isimlerini verdiği bir kızıyla bir oğlu oldu... Bundan sonra kendisi de 1951 yılında vefat etti... Şimdi çocuklarına gelelim... 

    Büyük kızı Fatma (Fadik), Danaların Şapgöbek eşi oldu; Şapgöbek Ali Osman Duran ile Fadik Hanımın nineleri kardeş olduğu unutulmasın... Ortanca Ümmühan, Şoförhalibram eşi oldu. Onların da dedeleri kardeş... Küçük kızı Ayşe ise Arapselimlerin Tırakaya vardı... (Emetinin Mehmetin ikinci eşi Satı'nın yanında Şerife adında bir kız tay gelmişti. Onu da Anıtkaya dışından biriyle everdiler, İstanbul'a yerleşti.)

    Emetinin Dik Hasan
    Tek oğlu 1940 (bir rivayete göre 1937) yılında doğdu, şehit abisi Hasan'ın adını verdi. Tıpkı amcasında olduğu gibi Ona da Emetinin Hasan diyorlardı; yalnız bir farkla... İki isim arasına 'Dik' sıfatını ekleyip tam olarak  'Emetinin Dik Hasan' derlerdi. Çünkü Hasan'ın biraz inatçı bir yapısı vardı. Bir zaman sonra Emeti unutulsa da Dikhasan lakabı vefatına kadar yakasını bırakmadı...

    Dikhasan Dönelerin Mehmet kızı Gülsüm ile evlendi. Gülsüm Hanım, Ganinin Hasanın ablasıdır... Dört oğlu ve bir kızı oldu. Yaş sırasına göre isimleri; Adem, Ekrem, Hüsniye, Mehmet ve Bilal'dir. 

    Deligüssün diye lakaplanan Gülsüm Hanım 1995 yılında elli yaşındayken vefat etti. Ondan sonra Dikhasan on yıl kadar dul yaşadı ve 2006 yılında vefat etti... Çocuklarına bakalım...

    Hüsniye Osmanköy'e gelin gitti... Adem, Mıliklar/İğdeli'den Nursevin ile evlendi;  Hadımoğlunun da torunu Nursevin, Hasan ve Gülsüm adlarında iki çocuğu olduktan sonra 2007'de vefat etti... Ekrem, Güdükahmetin Emin kızı Nazmiye ile evlendi. Kevser, Gülsüm ve Ömer adlarında üç çocuğu var... Mehmet, önce Ganininhasan dayısının kızı Fadime ile evlendi. Seydi Ahmet adını koyduğu bir oğlu olduktan sonra eşi 2008'de vefat etti. İkinci olarak Körhalilin Mehmet kızı Ömrüye ile evlendi; Yusuf ve Şevval adlarında bir oğluyla bir kızı daha oldu... En küçükleri Bilal, Ablaklı Hatun ile evlendi. Hasan, Furkan ve Gülsüm olmak üzere üç çocuğu var... 

    Dikhasanın oğulları dört kardeş de Anıtkaya'da oturuyorlar...


    OMARCIKOĞLU MUSTAFA

    Omarcıkoğlu Mehmet'in üçüncü oğlu Mustafa 1847 yılında doğdu. Tatamatlı Havva ile evlendi. Havva Hanım, çevresi tarafından 'Havşan Nine' olarak tanınıyor. Hatta bir ara onun çocuklarına bu lakapla, 'Havşanlar' diyorlarmış...

    Üç oğlan bir kız, dört çocuklarının olduğu biliniyor.  Yaş sırasına göre isimleri;  Ahmet, Mehmet Ali, Hasan ve Kezban'dır. Kızı Kezban,  Arapların Patırmahmutun  ilk eşi oldu; orada Sultan adında bir kızı oldu, çocuk bir yaşında öldü. Ardından Kezban da 1927'de vefat etti...

    Üç oğlunun durumunu inceleyeceğiz. Kızı Kezban'dan beş yıl sonra, 1932 yılında Omarcıkoğlu Mustafa da vefat etti. Havşan Nine ise kocasından oniki yıl sonra, 1944'te vefat etti...

    1. Gabasakal Ahmet

    Büyük oğlu Ahmet (kayıtlarda Mehmet olarak yazılmış), 1884 yılında doğdu. Amcaların Süleyman kızı Satı ile evlendi. Satı Hanım, Godalyusuf ile Kelmehmetin ablalarıdır. Satı Hanımın bir de küçük kız kardeşi vardı, adı Azime; Musluların Ali ile evlenince Ahmet ile Gavurali bacanak oldular... 

    Satı Hanıma lakap olarak 'Kör Satı' diyorlardı... Omarcıkoğlu Ahmet'in 1908 yılında Dudu adını verdikleri bir kızı oldu. Sonra Cihan harbine katıldı, Kafkas cephesinde bulundu. Birliğinin merkezi Muş idi, orada bir hanımla evlendi ve Kezban adını verdiği bir kızı oldu. Savaş bitip ordu dağıtılınca, eşi ve kızını orada bırakıp Eğret'e döndü... 

    Köyüne döndükten sonra Körsatının üstüne bir daha evlendi; gerekçe çocuğu olmaması... Dediklerine göre bu dönemde tam beş kadını nikahına alıp çıkarmış... En son Tatamatlı Ümmühan Hanımı aldı, adını Halil İbrahim koyacağı bir oğlu olduktan sonra Onu da çıkardı... Bu yıllarda ilk eşi Körsatı hep yanındaydı. Bu yüzden Satı Hanım, çok muhtereme  bir kadın diye anlatılır. Yalnız, kızı Dudu'nun akıbeti bilinmiyor, tanıyan da yok. Büyük ihtimal küçük yaşta vefat etti... 

    Halil İbrahim'in anası Ümmühan'ın yanında Arife isimli bir kız tay gelmişti. Anasını çıkarınca Arife Eğret'te kalmış; onu vakti gelince Tatamat'a gelin etmişler. Bu yoğun Tatamat ilgisi, hiç şüphesiz Tatamatlı Havşan Nine dolayısıyladır. Ümmühan Hanım ile Omracıkoğlu Ahmet o bağlantı sebebiyle belki de akraba idiler...

    Omarcıkoğlu Ahmet, yanaklarının iki yanında genişleyen ve boynuna doğru uzayan gür sakallarıyla dikkat çekti ve 'Gabasakal' lakabı takıldı. Bu lakaplama Cihan Harbinden önceki dönemde mi, yoksa Eğret'e döndükten sonra mı oldu, orası bilinmiyor... 

    Gabasakal, anasından daha önce, 1943 yılında vefat etti. Tatamat'a geri giden hanımı Ümmühan ise 1946'da orada vefat etti. Sadık hanımı Amcaların Körsatı da 1949 yılında vefat etti. Kala kala oğlu Halil İbrahim kaldı...

    Şoför Halil İbrahim
    Oğlu Halil İbrahim 1929 yılında doğdu, Emetilerin Ümmühan ile evlendi. Uzun süre Eğret-Afyon arasında dolmuşçuluk yaptı. Belki de bu hatta motorlu dolmuşçu olan ilk kişidir. Uzun yıllar bu konuda tekeldi, kendisine rakipler çıktıktan bir müddet sonra bu işi bırakmıştı. Çalıştığı dönemde Halil İbrahim'in lakabı 'Şoförhalibram' oldu. Şoförhalibramın yol maceralarına dair hikayeler Anıtkaya'da hala anlatılır... 

    Şoförhalibramın üç kız ve iki oğlu oldu. Yaş sırasına göre isimleri; Kezban, Ahmet, Ümmühan, Muhittin ve Seviye'dir... Kezban doğduğunda dedesi Gabasakalın Muş'ta bıraktığı kızının ismi olarak bu ismi koymuşlar. Ümmühan'ı ise anasının adı olarak Şoförhalibram koymuş... Kızlarından Kezban Kütahya'ya, Ümmühan Altıntaş'a, Seviye de Bursa'ya gelin oldular...

    Büyük oğlu Ahmet, 1950 yılında doğdu. Erken dönemde Bursa'ya yerleşti, orada evlendi. Ahmet, Mert ve Damla adında üç çocuğu orada doğdu ve Şoförhalibramın Ahmet, 2017'de orada vefat etti. Çocukları Bursa'da yerleşikler...

    Küçük oğlu Mehmet Muhittin, Tuna Hüseyin kızı Ayşe ile evlendi, Tenikecinin Mehmet Öztürk ile bacanak oldular; ardından O da Bursa'ya yerleşti. Mustafa ve Özge isimlerinde iki çocuğu var ve halen Bursa'da yaşıyorlar...

    Şöförün karısı Ümmühan Hanım 1975'te vefat etti. Ondan sonra Şerife adında ikinci hanımını aldı. Kendisi de 2000 yılında öldü. İkinci eşi Şerife Hanım Şoförhalibramdan bir kaç yıl sonra, 2004'te vefat etti... 

    2. Arabeci Mehmet Ali

    Omarcıkoğlu Mustafa'nın ortanca oğlu Mehmet Ali, 1886 yılında doğdu. Osmanköylü Ali kızı Ayşe ile evlendi. Cihan Harbinde hangi cephede savaştığı bilinmiyor; ama çok çetin bir süreçten çenesi dağılmış olarak çıktı. Bu yüzden kendisine 'Çenesiz' derlerdi... Fakat bundan daha fazla tutan lakap 'Arabacı' oldu. Savaştaki görevi araba sürmek olduğundan askerdeki ünvanı Ona ve sülalesine lakap oldu. Bundan sonra çocuklarına 'Arabeciler' denilecek...

    Arabeci ile Ayşe Hanımın üçü oğlan dördü kız, yedi çocukları oldu. İsimleri; Emine, Ümmühan, Hasan, Ali, Kezban, Rahime ve Mustafa'dır. Bunların hangisi hangi dönemde doğduğu bilinmiyor. Yalnız sekizinci bir ek olarak, 1929'da Bekir Sıtkı adını verdikleri bir oğlu doğmuş; ama altı yaşında ölmüş... Arabeci 1966 yılında, eşi Ayşe hanım ise 1984'te vefat ettiler...

    Kızlara bakalım; Emine, Gadımusal (Kadımürsel) Köyüne gelin oldu, sonra Kütahya'ya yerleştiler... Ümmühan, Omarcıkların Feyzullah eşi oldu... Kezban, Mardakların Mustafa Saki'ye vardı... En küçükleri Rahime de Garapaçaların Balimehmet eşi oldu...

    Arabecinin büyük oğlu Hasan 1923'te doğdu, Çolömerlerin Osman kızı Nazike ile evlendi. Nazike Hanım, Selimhoca, Seyrekbasan, Cingenömer ve Veysel Selman'ın kardeşidir... Erken dönemde İzmir'e yerleştiler. Üç oğlan ve bir kız olmak üzere dört çocukları oldu; Sıtkı, Sefa, Sami ve Selma... Selma, Çatalların Kırtümmetin Hidayet Soylu eşidir... Oğlanlar Anıtkaya dışından hanımlarla evlendiler ve İzmir'de yerleşikler... Nazik Hanım 2006, Arabecinin Hasan ise 2009 yılında vefat etti...

    Ortanca oğlu Ali, Güçcük Terlemez Süleyman kızı Atike ile evlendi, İzmir'e yerleşti. üç kız ve iki oğlu oldu; Nedim, Mehmet Ali, Nermin, Nevin, Neriman... Bunlar halen İzmir'de yaşıyorlar. Babaları Arabecinin Ali 2021, anneleri Terlemezin Güçcüğün kızı Atike Hanım ise 2023'te vefat ettiler...

    Arabecinin küçük oğlu 1935'te doğdu. Babasının adını verdiği Mustafa'ya 'Kelmısdık' diyorlar. Tatamatlı Emine ile evlendi ve abileri gibi İzmir'e yerleşti. Mehmet Ali, Melek ve Nesrin adlarında üç çocuğu var, onlar İzmir'de oturuyorlar. Eşi Emine Hanım 2001, Kelmısdık kendisi de 2023 yılında vefat ettiler...

    3. Hasan Sağlam

    Omarcıkoğlu Mustafa'nın en küçük oğlu Hasan 1892 yılında doğdu. Evlilik, askerlik, çocuk, ölüm vb. hakkında hiç bir kayıt yok. Arabeciler, Emetiler, Omarcıklar taraflarından onun hakkında bir bilgi de edinemedim... 1920 Yılına kadar hayatta olan, sonrasında ise ölüm kaydı bulunmayan biri hakkında kimse bir şey bilmiyor... Yalnız Bacıdede ölüm defterinde, 3 Ocak 1950 Pazartesi günü öldüğü belirtilen kişiyi 'Omarcıkların Hasan' diye belirtmiş. Omarcıklardan biriyle eşleştiremediğim Hasan, Omarcıkoğlu Mustafa'nın küçük oğlu olmalıdır...

        ***

    Omarcıkoğlu Ömer'in çocuklarına Emetiler dediler. Emetinin Dikhasan, Omarcıkların ortak soyismi olan SAĞLAM'ı kullanırken bunu önce SAK, sonra da KAYA olarak değiştirdi... Omarcıkoğlu Mustafa'nın çocuklar Gabasakal ve Arabeci, SAĞLAM'da devam ediyorlar... Yalnız bunların içinde şu anda Anıtkaya'da yaşayanlar sadece Dikhasanın çocuklar...

 

23 Ocak 2023

İdirizler-Sarı Mehmet


    İdrisoğlu Mustafa'nın dört oğlundan en büyüğü Şerife Hanımdandı... 1839 Yılında doğduğu tahmin edilen bu en büyük çocuğuna İdris adını verdi. Amcasından sonra, sülalede kayıtlara geçen ikinci İdris oluyor. 

    İdirizlerin İdris, Hasan kızı Atike ile evlendi. Atike Hanım tam olarak kimlerden olduğu bilinmiyor; ama Atike, Fatma ve Gülsüm olmak üzere üç kardeşler. Fatma Hanım 'Sarılar' denilen ve nesli günümüze ulaşmayan sülalede Osman eşi. Onu tarif etmeye çalışayım; Esmenin Osman'ı biliriz. Onun anası Esma'nın, ilk eşinden kaynanasıdır... Başka bir yoldan tarif edersek; Turabilerin Salih ile Capbak nineleri (anneanneleri)dir... Ya da şuradan gidelim; Halimeninmehmetin anası olan Halime'nin ninesi/babaannesidir... Küçük kardeş Gülsüm ise Körselimlerin Garamehmet eşi oluyor... Hasılı kelam; Atike, Fatma ve Gülsüm üç kardeşin en büyüğü İdirizlerin İdris eşidir...


    İdris vefat ettikten sonra 1889 yılında miras paylaşımı mahkeme kanalıyla yapılıyor; çünkü verese arasında yaşı küçük olanlar var.  Onlara anneleri Atike Hanım vasi tayin ediliyor. Dört kız, iki oğlandan Raziye, Fatma ve Mehmet yetişkin; Osman, Ayşe ve Nazike ise yaşları küçük olduğu belirtilmiş. Sonradan anlaşılıyor ki altı çocuğun doğum tarihleri tam olarak şöyledir: Raziye 1869; Fatma 1871; Mehmet 1873; Osman 1875; Ayşe 1879; Nazike 1889... 

    Kırk yaşında ölen İdris'in fakir birisi olduğu anlaşılıyor. Altı çocuğuna bıraktığı ıvır zıvırı bir kenara bırakırsak; bir çift öküz, üç baş kuzulu koyun ve bir araba... Hepsi bu...

    Büyük kızı Raziye (bazı kayıtlarda Ratibe) Hassönlerin Hüseyin'e, o öldükten sonra da kardeşi İbrahim'e vardı. Raziye/Ratibe Hanım; Çerçimehmetin kaynanası, Çakıribanın ise ninesi (anneannesi)dir...

    İkinci kızı Fatma ise Eminlerin Ömer eşi oldu. Kısaca söylemek gerekirse, Çakalhüseyin ile Kelsüleymanın nineleridir...

    Üçüncü kızı Ayşe, Terlemezlerin Yusuf'a vardı. Bir süre sonra Terlemez Hoca (Ali Osman Terlemez)in anası olacaktır...

    En küçük kızı Nazike ise Ayanoğlular/Hacahmetlerden Gabaoğlan lakaplı Mehmet'in eşi oldu. İleride Delibıdık (İbrahim Soylu)nun ninesi (anneannesi) olacaktır...

    SARI MEHMET

    Kız kardeşlerinden sonra İdris oğlu Mehmet'e gelebiliriz. 1873 Yılında doğdu. 'Sarı Mehmet' lakabı takılmasının sebebi elbette saç ve ten rengidir. Oysa adını aldığı büyük dedesi İdrisoğlu Mehmet, kara sakallıydı... İdirizler sararmaya başlıyor...

    Sarı Mehmet, Resil kızı Kezban ile evlendi. Kezban Hanım, Hassönler/Gasapların kızıdır.  Ratibe ablası da Resil'in kardeşleri Hüseyin ve İbrahim'e varmıştı. İdirizlerle Hassönler arasında önceden kurulmuş böyle bir bağ var. Belki zorlama olacak; ama uzakta kurulmuş bir irtibattan da söz edilebilir... Gulizosmanın adını aldığı Hassönlerin Osman, bir suçtan dolayı Sevdiğin Köyüne sürgün edilmişti... Bu arada kadim İdirizlerin bir kolunun da aynı köyde, Sevdiğin'de bulunduğunu unutmayalım...

    Kezban Hanımdan Sarımehmetin üç kız ve iki oğlu oldu: Sultan, Mustafa, Dudu, Tevfik ve Habibe... Kezban Hanım ile evliyken nikahına Hacapdıramanlardan Mehmet kızı Esma'yı da aldı. Esma Hanımın ayrıca beş tane daha kızkardeşi olduğundan Sarımehmetin bacanağı da çoktu. Yumrukların Musa, Arzıların Musa, Arzıların Mustafa, Cavaların Ahmet... 

    Bu ikinci hanımından da bir kız üç oğlan, dört çocuk daha oldu. Onların isimleri; Ali Osman, Ömer, Kezban ve Şükrü'dür... Bu çocuklardan sonra Sarımehmet 1947 yılında vefat etti. İkinci eşi Esma Hanım ise, 1978 yılında vefat ettiğinde 76 yaşındaydı...

    Toplam dört kızının durumuna bakalım... Sultan, Daldallar Hasan eşi; Dudu, Terlemezlerin Memişahmet eşi; Kezban, Cavaların Mustafa eşi oldular. Habibe hakkında bilgi edinilemedi... Yalnız burada Memişahmet ile Dudu'nun hala-dayı; Cavaların Mustafa ile Ölükezbanın teyze çocukları olduğu unutulmamalıdır...

    Sıra geldi Sarımehmetin beş oğlu üzerinden İdirizleri incelemeye...

    1. Dede Mısdık

    Kendi dedesinin adını verdiği büyük oğlu Mustafa 1903 yılında doğdu. Belki yüz yapısından dolayı sonra sonra Mustafa'ya 'Dede Mısdık' dediler... Gasapların Ömer, yani dayısının kızı Rabia ile evlendi. Bu evlilikle Dedemısdık; Güdüklerin Yeşilhafız, Patlakların Ömer ve Eyüplerin Eyüp ile bacanak oldular...

    Dedemısdığın bir oğluyla üç kızı oldu. Yaş sırasına göre isimleri; Atike, İdris, Raike ve Nuran'dır... (Aslında 1831 doğumlu Kazım adında bir oğlu daha vardı, 17 yaşında delikanlıyken vefat etti.)

    Büyük kızı Atike, Seydilerin Gıllıoğlu Kazım eşi; ortanca Raike, Tekelilerin Palaibram eşi; küçük kızı Nuran da Yahyalardan Garahüseyin eşi oldu. 

    Tek oğlu 1926 doğumlu İdris, 'Kel İdiriz' olarak bilinirdi. Keçininali kızı Fatma ile evlendi, yani Gulaksızın kardeşiyle... Kelidirizin babası Dedemısdık ile, Eminlerin kızı olan Fatma'nın anası hala-dayı çocukları... Kelidirizin bacanakları; Gobakların Körkemal, Kinislerin Çitilimehmet ve Tatıresilin Mısdıktır...

    Kelidirizin dört oğlan üç kız olmak üzere yedi çocuğu oldu. Yaşlarına göre şöyle sıralanırlar; Ayşe, Kazım, Mehmet, Elveda, Rabia, Necati ve Mustafa... Büyük kızı Ayşe, Garaömerin Adem Kök; ortanca Elveda, Bidakgenin Aziz Eser (dede ve nine kardeş); küçük kızı Rabia ise Kelidirizin emmisi oğlu Ömür İdis eşi oldu...

    Oğlanlara gelince... Kazım, Haydarın kızı Cemile ile evlendi. Necati ve Mustafa adlarında iki oğluyla Fatma adında bir kızı oldu. Fatma, Eyiceli bir beyle evlendi... İkinci oğlu Mehmet, 1956 yılında doğdu. Sarımehmet diye bilindi, Tatıresilin Mustafa kızı (teyzesi kızı) Hamide ile evlendi. İdris/Gökhan adında bir oğulları Kemiklerin Nursi kızı Nurgül ile evlidir. Sarımehmet 2007 yılında vefat etti... Üçüncü oğlu Necati 1986 yılında, henüz evlenmeden genç yaşta vefat etti... En küçükleri Mustafa ise Arzıların Ali İhsan kızı Şerife ile evlendi; gelin olmuş bir kızı var...

    Kelidiriz 2004 yılında, eşi Fatma Hanım ise 2006 yılında vefat ettiler... Öte yandan Sarımehmetin büyük oğlu Dedemısdık 1975 yılında, karısı Daldalların kızı Rabia Hanım ise 1978 yılında ölmüşlerdi...

    2. Gambır Tevfik

    Sarı Mehmet'in ilk hanımından ikinci oğlu Tevfik, 1911 yılında doğdu. Bu ad verilmesine mutlaka bir sebep vardır; lakin Eğret'te bu isim daha önce duyulmamış... Yaşı ilerledikten sonra kendisine 'Gambır Tevfik' denilecek ama çocukları 'Tevfikler' diye anılacak, yani adı sülalesinin adı olarak kalacaktır. 

    Mollahmetlerin Ahmet kızı Kezban ile evlendi. Kezban Hanım, Müdüroğlu (Mehmet Ali Eşiyok)un kardeşidir. Ayrıca işgalci Yunanlarca öldürülen Halilçavuşun da kardeşi olur. Aslında Tevfik, Kezban Hanımla evlenmeden daha önce İdirizlerle Müdüroğlular arasında bir akrabalık bağı kurulmuştu... Hatırlanacağı üzere, Tevfik'in Ratibe Halası Hassönlere verilmişti. İşte Ratibe Hanımın kızı Kezban, Müdüroğluların Halilçavuş eşidir... Tevfik'in evliliğinde, daha önce kurulmuş bu bağın etkisi var mı bilinmez; lakin eşi Kezban Hanımın iki ablası sebebiyle Gambırtevfik, Şaşdımoğlu Mustafa (Ömeronbaşı babası) ve Çolömerlerin Halilçavuş (Şampaya babası) ile bacanak oldular...

    Geniş akrabalıklara yol açan bu evliliğin iki tarafından ilk vefat eden Kezban Hanım oldu. Onun 1981'deki ölümünden dört yıl sonra, 1985'te Tevfik İdis de vefat etti...

    Gambırtevfiğin dördü kız dördü oğlan, sekiz çocuğu oldu. İsimleri; Mevlüt, Halil İbrahim, Hasibe, Müker, Ahmet, Mehmet, Sultan ve Elveda'dır... Hasibe'nin 1936'da üç yaşındayken ölen ablasının adını aldığını da ekleyelim... Hasibe, Ömeronbaşı eşi (teyze çocukları); Müker, Şampayaların Ahmet eşi (teyze çocukları); Sultan, Gocagulakların Halil eşi; Elveda, Yeşilömerlerin Veysel Fidan eşi oldular...

    Büyük oğlu Mevlüt, 1933 yılında doğdu. Çolömerlerin Halilçavuş kızı İsmihan ile evlendi. İsmihan Hanım ile Mevlüt, teyze çocukları oluyorlar. Bir kızı ve üç oğulları oldu; Sultan, Muhittin, Metin ve Tuncay... 1952 Doğumlu tek kızı Sultan, henüz gelin olmadan vefat etti... 

    Mevlüt'ün büyük oğlu Muhittin, Paşagızılar Egehasan kızı Şerife ile evlendi. Gızmehmet oğlu Veli Öztürk ve Delimısdık oğlu Adem Erdem bacanak oldular... Pınar ve Aysun adında iki kızı oldu; sonra Şerife Hanım 2006'da vefat edince Karacahmetli Türkan Hanımla evlendi. Ondan olan bir kızına da merhume ilk eşinin adı olan Şerife ismini verdi. İkinci hanımının 2021'deki vefatı sonrası Sinanpaşalı Ayşegül Hanım ile evlendi... Büyük kızı Pınar, Musluların Halil Efe; küçük kızı Aysun Gulizlerin Mahmut oğlu Osman Koç eşidir... 

    Ortanca oğlu Metin, 1964 yılında doğdu. Kedivelilerden İbrahim Ildız kızı Ayşe ile evlendi. Bacanakları kalabalık; Araphüseyinin Mevlüt Eser, Mihrioğlu Ahmet Eşit, Çetenin Muhittin Patlar, Tırılın Aziz Tırık ve Gecegondunun Mehmet Omak... Selime, Mevlüt ve Çınar adlarında iki kızı ve bir oğlu oldu. Selime Anıtkaya dışından bir beyle evlendi. Beyköylü bir hanımla evlenen Mevlüt'in de iki kızı ve bir oğlu var. Metin, son dönem Anıtkaya Köy Muhtarıdır... 

    Küçük oğlu, 1969 doğumlu Tuncay da Karacahmet'ten evlendi. Burcu ve Kübra adlarında iki kızı var ve Afyon'da oturuyorlar...

    Gambırtevfiğin büyük oğlu Mevlüt ile eşi İsmihan Hanım, 2008-2009 yıllarında arka arkaya vefat ettiler...

    Gambırtevfiğin ikinci oğlu Halil İbrahim erken dönemde (60'lı yıllarda) Kütahya'ya yerleşti. Orada evlendi ve Yaşar adını verdiği bir oğlu oldu. Hanımının vefatından sonra yine Anıtkaya dışından ikinci hanımıyla evlendi. İki kızı ve iki oğlan, dört çocuk da son hanımından oldu. Tevfiklerin Halil İbrahim Kütahya'da 2012 yılında vefat etti, çocukları halen orada yerleşik....

    Ahmet ise Samancının kızı Ümmühan ile evlendi ve Kemiklerin Cafar ile bacanak oldular. 1969 Yılında bir oğlu dünyaya gelmişti, adını Hikmet koydular; ne yazık ki Hikmet 1981'de öldü... O ölmeden önce doğan kızlarının adını Kezban koydular. Kezban, Gavasıntopal oğlu Abdullah Sargın eşidir. Ümmühan Hanım 2012'de vefat etti, Tevfiklerin Ahmet halen Anıtkaya'da yaşıyor...

    En küçük oğlu Mehmet, Halil İbrahim abisi gibi erken dönemde Anıtkaya'dan ayrıldı. Onun yönü İzmir oldu. Arapların Hilmi kızı Halime ile evlendi; altı oğlu ve bir kızı oldu. Halen İzmir'de yaşıyor...

    3. Sarı Ali Osman

    Sarımehmetin ikinci eşi Esma Hanımdan büyük oğlu Ali Osman 1925 yılında doğdu. Cihan Harbinde şehit olan tek dayısının adını alan bu çocuk 'Sarı Alosman' diye lakaplandı. Yahyalardan Garamehmet kızı Hafize ile evlendi. Hafize Hanım, Dedemısdık kızı Nuran ile evlenen Garahüseyinin kardeşidir...

    Saralosman, kalıplı ve güleryüzlü bir adamdı. Son dönemlerinde gözlerinden de bir rahatsızlığı vardı. 1994 Yılının bir ikindi vakti Gocacamide namaz sırasında vefat etti. Eşi Hafize Hanım ise 2011'de öldü...

    İki kızı ve iki oğlu oldu Saralosmanın; Havva, Mehmet, Orhan ve Nazike... (1953 Yılında doğup yedi yaşında vefat eden Fadime adında; 1964'te doğup tazeyken ölen Esma ve Halime adlarındaki ikizlerle beraber üç kızı daha vardı.) Büyük kızı Havva, Gasaphüseyin eşidir. Gasaphüseyinin anası da İdirizlerden Gocaosmanın kızı oluyor. Ayrıca babası Çakıribanın Hassönler/İdirizler bağlantısından söz edilmişti... Küçük kızı Nazike de yine İdirizlerden Pepehasanın Mustafa eşi oldu...

    Büyük oğlu Mehmet 1950 yılında doğdu. Yahyalardan Gocamat kızı Emine ile evlendi. Emine Hanım, Gocayahya ve Hidayet Diril'in kardeşidir. Ayrıca Emine Hanım ile evlenince Mehmet; Bolvadinli Çakallardan Bekir Haykır, Garahüseyin dayısının oğlu Mehmet Diril ve Hacızekeriyelerin Zekeriya Çelebi ile bacanak oldu... İki oğlu ile bir kızı olan Mehmet Afyon'da yaşıyor...

    Sarı Ali Osman'ın küçük oğlu Orhan 1960 yılında doğdu. Karacahmet'ten Birsen Hanımla evlendi; Hafize, Esma ve Aslı adlarında üç kızı var. Hafize, Çerçilerin Mehmet oğlu İbrahim Kopan; Esma da Dayıların Hasan oğlu Mehmet Yola eşidir...  Orhan halen Anıtkaya'da yaşıyor...

    4. Gıdak Ömer

    İdirizlerin Sarımehmetin ikinci eşi Esma Hanımdan 1927'de doğan ortanca oğlunun adı Ömer... Lakabı 'Gıdak' idi... Kedimehmetin Ahmetçavuş kızı Sultan ile evlendi ve Hacızekeriyelerin Mustafa Çelebi, Böbülerin Gocasan (Hasan kabadayı), Tırılın Seydi Ahmet Tırık ile bacanak oldular...

    Binanın yapılışında da bulunduğu Anıtkaya Ortaokul'unda hademe olarak çalıştı. Kimsenin bir şeyiyle uğraşmaz, işine bakardı. Bu anlamda çalışkan kişiliğiyle öne çıktı. Sadece okulda değil, onun dışında da çalışkan ve becerikliydi. Yaptığı annatlar, başkalarınkine göre kusursuz görünürdü... Eşi Sultan Hanım 2007 yılında, kendisi ise 2014'te vefat ettiler...

    Gıdakömerin iki kızı ve iki oğlu oldu. İsimleri Hatice, Halil, Sema ve Mehmet'tir... Büyük kızı Hatice, Çavuşmehmet eşi; küçük kızı Sema da Galgancıların Halil oğlu Mehmet eşidir.

    Büyük oğlu Halil, yine İdirizlerden Kekeç kızı Azime ile evlendi. İzmir'e yerleşti, Ahmet ve Gökçe adlarında bir kızıyla bir oğlu oldu. Gökçe, Adanalı bir beyle evlendi. Ahmet ise Yeşilömerlerin İsmail kızı Canan ile evlendi; üç kızı var... Gıdağın Halil ve çocukları İzmir'de yerleşikler...

    Küçük oğlu 1956 yılında doğdu. Sarımehmetin adı olan Mehmet ismini verdiği oğlu, 'Gıdağın Mehmet' olarak bilinir... Bezekinin Ali kızı Şerife ile evlendi. Ana babasının isimleri olan Ömer ve Sultan adlarını verdiği iki çocuğu var. Kızı Sultan, Berberahmetin oğlu Salih Kabadayı eşidir... Ömer ise, Dıkmanın Şef  kızı Feride ile evlendi. Feride'nin anası da Böbülerden... Üç kızı olan Ömer ve annesi Anıtkaya'da yaşıyorlar... Babası Gıdağın Mehmet, 2023'te vefat etti...

    5. Yalama Şükrü

    Sarımehmetin en küçük oğlu Şükrü 1933 yılında doğdu... Hiç geçmeyen ve sıcak yaz günlerinde azan bir dudak rahatsızlığı olduğu için 'Yalama Şükrü' derlerdi. Bir dönem konuşma hususunda tutukluk yaşadığından ötürü 'Pepe Şükrü' diyen de olurdu. 

    İdirizlerin Delimehmet kızı Sultan ile evlendi... Ömür ve Mehmet Ali adında iki oğlu oldu. 1964 yılında Ömür ve 1968'de Mehmet doğmuştu... 

    1988 Yılında karı koca traktörle kıra gidiyorlar, andan aşarken Sultan Hanım düşüp vefat ediyor... Bundan sonra Pepeşükrü tekrar evlendiyse de... Bir kere ritim bozuluyor... 2005 Yılında kendisi de vefat etti...

    Ömür, Dedemısdık emmisinin Kelidirizin kızı Rabia ile evlendi. Şükrü ve Ferah adında iki oğlu var. Şükrü, Çakırların Adem kızı Arzu ile evlendi; onun da iki kızı var ve Anıtkaya'da yaşıyorlar...

    Yalamaşükrünün küçük oğlu Mehmet ise Yörükmehmet kızı Kerime ile evlenmişti. İki kızı ve bir oğlu var. Kendisi 2000'de vefat ettiğinde oğlu ana karnındaydı, onun ismini vererek adını Mehmet koydular...

    Anıtkayalı bütün Mehmet İdis'ler, İdirizlerin İdris oğlu Sarı Mehmet'in torunudur; çünkü dipteki İdris Dedenin iki oğlu Sarımehmet ile Gocaosman, İDİS soy ismini almış.


19 Ocak 2023

İdirizler

 

    Anıtkaya'nın kalabalık sülalelerinden biri de İdirizler. İki asır önce çok da kalabalık değillermiş. 'İdrisoğlu Mehmet' adında bir hane reisi var o kadar... 'İdris oğlu' ifadesinden Mehmet'in baba adını mı anlamalıyız, yoksa o bir sülalenin adı mıdır, pek belli değil... Hangisi geçerli olursa olsun, bu adla yalnız bir hane bulunuyor...

    İdirizler arasında, onların kökeniyle ilgili anlatılagelen hikayeye göre Eğret'e sonradan geldiler. Tam olarak belirlenemeyen bir dönemde üç kardeşten birisi Sevdiğin, biri Şuhut Karacaören ve üçüncüsü de Eğret'e yerleşti. Nereden geldikleri, yurtlarından neden ayrıldıkları ve oradaki durumları filan bilinmiyor. Anlatılanlar bu kadar... Karacaören ve Sevdiğin'de hala İdirizler sülalesinin varlığı, hatta Sevdiğin'de İdirizlerin Oda bulunması bu olaya delil olarak gösteriliyor. Anlatılanlarla yazılı belgeler bazen bir yerde örtüşür; İdrisoğlu Mehmet'in, üç kardeşten Eğret'e gelen zat olduğunu düşünmemize bir engel yok...


    1831 Yılında tutulan kayıtların amacı vergi mükelleflerini belirlemek olduğundan kadınlar ve kız çocuklarına yer verilmemiş. Bu yüzden İdrisoğlu Mehmet'in hanımı hakkında bilgimiz yok. Kendisi 1785 doğumlu, orta boylu kara sakallı biri olarak tarif edilmiş. 

    1814 Doğumlu Mustafa, 1817 doğumlu İdris ve 1829 yılında doğmuş Mehmet adlarında üç oğlu var. Mehmet çok küçük, İdris ile abisi arasında sadece üç yaş var; lakin bu iki küçük oğlu hakkında bilgi bulunmuyor. Acaba genç yaşta yitip gittiler mi?

    Bir oğluna İdris adını vermiş olması, baştaki 'İdrisoğlu' ifadesinin onun baba adıyla ilgili olduğunu düşündürüyor. Kendi adını oğluna vermeyeceğine göre; Mehmet, eşinin baba adı olabilir... Büyük oğlu Mustafa ise, orta boylu bıyıkları yeni terlemeye başlayan bir delikanlıymış o sırada. Redif askeri olarak da kaydı yapılmış durumda... 

    Kalabalık İdirizler sülalesinin atası, işte bu büyük oğul Mustafa'dır... Belki askerliği başlamadan önce evlenmişti, çünkü kızı Ümmühan'ın doğum tarihi 1840... Onun büyüğü olduğu düşünülen İdris'in doğum tarihi bilinmiyor, ama ona yakın bir yılda doğmuştur...

    İdrisoğlu Mustafa'nın ilk eşi Şerife Hanımın kimlerden olduğu meçhul. İkincisi Sultan'ı da bilmiyoruz. Yaş sırasına göre çocuklarının isimleri; İdris, Ümmühan, Emine, Mehmet Ali, İbrahim ve Ömer... Bunlardan İdris, Ümmühan ve Emine Şerife Hanımdan; Mehmet Ali, İbrahim ve Ömer ise Sultan Hanımdan... İki ayrı anadan olan Emine ile Mehmet Ali'nin doğum tarihleri aynı (1850) olduğuna göre; aynı anda iki eşiyle evliydi. Yani, biri öldükten sonra diğeriyle evlenmiş değil...

    Büyük kızı Ümmühan, Kinislerin Hasan eşidir; ileride Kumpirhasanın ninesi olacaktır. Ayrıca Kumpirhasanın babası ve emmisinin 'İdrisoğlu' diye anılmasına bir sebep de Ümmühan Hanım olmalıdır... Küçük kızı Emine ise Çalıkların Hüseyin eşi oldu. Omarcıkların Ahmetçavuşun ilk eşi vardı, Hafize... İşte Emine ile Hafize gelin-görümcedir... Ayrıca Emine Hanım; Gödemehmetin eşi Emine'nin ninesidir... 

    İdirizler sülalesini, İdrisoğlu Mustafa'nın oğulları üzerinden inceleyeceğiz. Ön bilgi olarak söylemek gerekirse; büyük oğlu İdris, Sarımehmet ile Gocaosmanın babasıdır... Mehmet Ali, Afyon'a taşınıp nüfusunu da oraya aldırmış, 20. yüzyıl başlarında tekrar Eğret'e dönmüş... İbrahim; Deligızlar, Hamsinci, Hörküleler, Kesgin tarafıdır... Ve son olarak da Ömer, Sarıömerin dedesidir...



Hadımoğlu Şeherlioğlu


    1820'li yılların sonlarına doğru Eğret'e dört kardeş geldi. Afyon'dan geldikleri için bunlara 'Şeherliler' diyorlardı; çünkü Afyon hala daha Anıtkaya'da 'Şeher' diye bilinir. Afyon'da bunların sülalesi 'Bekiroğlular' imiş, yahut babalarının adı Bekir... Bu yüzden olsa gerek 1831 tarihli kayıtlarda 'Bekiroğlu' diye yazılmışlar.

    Dört kardeşin yaş sırasına göre isimleri; Bekir, Ali, Hadım Ali ve Mustafa'dır. Kayıtlara göre Bekir 1806, Ali ve Hadım Ali  1811, Mustafa ise 1813 doğumlu... Mustafa dışındakiler hep orta boylu, en küçükleri olmasına rağmen Mustafa uzun boyluymuş.

    Kayıttan bir kaç yıl sonra Ali'nin 'Etyemez Karyesine' gittiği not edilmiş. Şimdiki adı Yeşilbayır olan Kütahya Merkeze bağlı bu köyde de çok durmadığı, oradan da Murathanlar'a geldiği anlaşılıyor. En azından çocuklarından birinin Murathanlar macerası kesin gibi... Ali'nin Eğret'te neden durmadığı, hangi sebepten Eğret'e geldiğiyle ilgilidir. Bu dört kardeş keyfinden veya macera olsun diye yola çıkmış olamazlar. İhtimal, kimsesiz kaldılar ve bir düzen kurma umuduyla Eğret'in yolunu tuttular. Aynı umutla Ali, yolculuğuna devam etti...

    Eğret'te kalan üç kardeşin büyüğü Şeherli Bekir, Şemşilerin atası; en küçükleri Şeherli Mustafa ise Kedimehmetin babası, Gadıngızların Ahmetçavuşun dedesidir. Konumuz Şeherli Hadım Ali...

    Şeherli Ali ile Hadım Ali'nin ikiz olduğu düşünülebilir. Hem kardeş hem de aynı yaştaysalar başka türlü düşünülemez zaten. Ali Eğret'ten ayrıldıktan sonra Hadım Ali, ortanca Şeherli kardeş olmuştu. Eğret'e geldiğinde bu iki ismiyle anıldığına, deftere de aynen böyle kaydedildiğine göre; 'Hadım' bir sıfat değil onun ön adıydı. 'Hizmet eden' manasına gelen bu  ismi eklediler ve ikiz kardeşiyle karıştırılmasın diye ona Hadım Ali dediler. Eğret'te ise Şeherli Hadım Ali.... İkizi gittikten sonra çoluk çocuğa karıştı; adı sülalesinin adı haline geldi. Fakat Şeherli lakabı da büsbütün unutulmadı; torunlarının bir koluna 'Hadımoğlular', diğer koluna da 'Şeherlioğlular' denildi. İşte burada o iki kolun macerasını göreceğiz...


    Şeherli Hadım Ali ne zaman kiminle evlendiği bilinmiyor. Torunlarının kaydedildiği 20. yüzyıl kayıtlarından Mehmet adında bir oğlunun olduğunu anlıyoruz. Yine o kayıtlara göre Hadım Ali oğlu Mehmet, Havva Hanımla evlenmiş. Yazım sırasında Mehmet ve eşi Havva Hanım hayatta olmadıkları için haklarında daha fazla bilgi yok.  Dolayısıyla Havva Hanımın kimlerden olduğu da bilinmiyor.

    Bir kız ve iki oğlundan haberimiz var. İsimleri; Hafize, İbrahim ve Ali... En büyükleri Hafize 1845 yılında doğmuş. Bu bilgiden, babası Mehmet'in de 1830'larda doğduğu çıkarılabilir... Hafize Hanım Veyisoğlu Osman ile yani Böbü Dedenin abisiyle evlendi, Hanife adında bir kızı var. O Hanife Körselimlerin Ahmet'e varıyor ve orada Ali Osman ile Ayşe'nin anası oluyor. Kim bunlar?... Ayşe, Sağırların Ramazan eşi, Hamza Sancak'ın annesidir... Ali Osman ise Gocaguliz Ali Osman Uysal... Şu durumda Hafize Hanım, Gocaguliz ile Çunkunun anasının nineleri oluyor... Ümmünün Seydi'nin evin konumundaki sır burada açığa çıkıyor; zira babasının kaynanası Hafize Hanım ile Hadımoğlular, Şeherlioğlular kardeşti... Ayrıca Gocagulizin evin konumundan da anadedesinin Veyisler/Daldallardan olduğu sonucuna varabiliriz... Hatta Osman ismi bu dedesi Veyisoğlu Osman'dan hatıra olduğu bile düşünülebilir...

    Bütün bunlardan sonra Hadım Ali oğlu Mehmet'in Veyislerden evlendiğini düşünebiliriz. Çünkü Havva Hanımın bu sülaleden olduğunu düşündürecek bir hayli işaret var...

    Hadımoğlular

    Yirminci yüzyıl başlarına gelindiğinde Şeherlilerin Hadım Ali çocuklarına artık Hadımoğlular deniliyordu. Mehmet'in iki oğlundan büyüğü de 'Hadımoğlu İbrahim' diye kaydedilmiş. 1850 Yılında doğan İbrahim'in iki eşi var; 1855 doğumlu Fatma ve 1878 doğumlu Şerife... Aralarında yirmi yıldan fazla yaş farkı bulunan iki hanım...

    Fatma Hanımın hikayesi ilginçtir. Veyisler/Daldallardan Mehmet kızı olan Fatma Hanım, Halil adında biriyle evlenmiş ve Neslihan adını verdiği bir kızı olmuş. Neslihan kendi anasının adıdır... Eşi Halil'in vefatından sonra Hadımoğluna geliyor. Bunun zorunlu bir evlilik olduğu anlaşılıyor ki zaten Hadımoğlu İbrahim'in ondan çocuğu yok. Yalnız bu evlilik sayesinde, Dönelerin atası Çorcalı Yusuf ve Coruk Süleyman ile bacanak oluyorlar... Fatma Hanımın kızı Neslihan, Hadımoğluların evden mi çıktı bilinmez; ama Kinislerin Ali'ye vardı, ileride Dınalinin ninesi olacaktır...

    Hadımoğlunun diğer hanımı İbrahim kızı Şerife, Gocamat (Ahmet Tektaş)ın halasıdır. Şerife Hanımla evlenmesi neticesinde de Selimler/Yonuzların Yunus ile bacanak oldular...

    Hadımoğlu İbrahim'in Cihan Harbi sıralarında vefat ettiği anlaşılıyor. Çocuğu olmayan eşi Fatma Hanım, kendisinden beş altı yıl sonra vefat etmiş. Çocuklarının anası Şerife Hanım ise uzun yıllar daha yaşamış ve 1953'te vefat etmiş...

    Şerife Hanım anaları olmak üzere Hadımoğlu İbrahim'in iki kız ve iki oğlu oldu; İbrahim, Arife, Mehmet ve Fatma... Babasının adını verdiği küçük oğlu Mehmet 1909 yılında doğmuştu, küçük yaşta vefat etti. Kızı Arife 1908 yılında doğmuş, Sıntırların Gavcar İbrahim (Kötühüseyin babası)na vardı. Çocuksuz olarak 1937'de vefat etti... En küçükleri Fatma ise Takgasların Kelömerin eşi; Cılımısdık ve Zelonun analarıdır... 1904 Doğumlu büyük oğluna kendi adını verdiği sanılmasın; eşi Şerife Hanımın baba adı da İbrahim'di...

    Hadımoğlu İbrahim oğlu İbrahim, Yonuzlardan Yunus kızı Fadime Hanım ile evlendi; yani teyzesinin kızıyla... Mevlüt adında bir oğluyla, Arife adında bir kızı oldu. 1943 Yılında doğan Arife'ye bu ismi vermesinin sebebi kendi kız kardeşinin hatırası olabilir. Arife'yi önce Olucaklı birine verdi, onun ölümünden sonra Mılıklar/İğdeli Köyünden bir Yörüğe vardı; çocuğu olmadı, 2018'de vefat etti...

    Hadımoğlunun Mevlüt 1940 yılında doğdu. Olucaklı Hatice ile evlendi. Hatice Hanım aslında bir Eğretli... Garapaçaların Eyüpçetinin Halaza lakaplı oğlu Halil, Olucak'a gitmişti. İşte Hatice Hanım onun kızı ve Eyüpçetinin torunudur... Elveda, Adem, İbrahim, Sibel ve Halil olmak üzere üç oğlu ve iki kızları oldu...

    Bu arada, 1975'te Hadımoğlu İbrahim vefat etti... Fadime Hanım daha yaşadı, Kaderin ona hazırladığı görevleri vardı, onların ifasından sonra 1998'de vefat edecektir...

    Hatice Hanım çalışkanlığıyla öne çıkan bir kadındı. Çocukları için çırpınır durur, hiç boş durmazdı. 1982 Yılında ev sıvama/badana amacıyla ak toprak getirmek için gittiği Akgayadaki Topraklıkta göçük altında kalarak vefat etti. Eşi Hadımoğlunun Mevlüt ise, kendisinden çok seneler sonra 2009'da öldü...

    Analarının ölümüyle öksüz kalan beş kardeşin bakımı Fadime Ninelerine kaldı... Büyük kız Elveda, Buruşakların Kırtümettin Mehmet Omak eşidir.  Küçük kız Sibel ise İzmir'de teyzeoğluyla evlendi.

    Oğlanlara gelince... Adem, Sağırların Süleyman kızı Nuriye ile evlendi. (Nuriye, anası itibariyle Veyislerden) Uğur ve Hatice adında iki çocukları var. Uğur, Arabınmıddinin İbrahim kızıyla evlendi. Hepsi İzmir'de yaşıyorlar... İbrahim, Olucak'tan evlendi. Mevlüt adını koyduğu bir oğlu vardı, 2000 yılında genç yaşta vefat etti... En küçük kardeş Halil de İzmir'e yerleşti. Olucak'tan evlendi ve halen İzmir'de yaşıyor...

    Şeherlioğlular

    Şeherli Hadım Ali'nin Mehmet'in küçük oğlu 1852 yılında doğdu. Dedesi Hadımalinin adı olan Ali ismini koydular. Dedesi ve kardeşlerinin temel lakabı olan 'Şeherli' tabiri, torun Ali'ye yapıştı kaldı. Bundan sonra onun çocuklarına Şeherlioğlular denilecek.

    Şeherlioğlu Ali, Ali kızı Fadime ile evlendi. Fadime'nin babası Ali öldükten sonra, annesi Ayşe Hanım Coruk Süleyman'a varmıştı. Yani Fadime Hanım, Coruğun kızlığıdır... Ahmet, Hüseyin ve Hasan adlarında üç oğulları oldu. Sonra Şeherlioğlunun ile eşi Fadime Hanımın 1920-1925 arasındaki dönemde vefat ettiği düşünülüyor; tam olarak ölüm yılı tespit edilemedi. Eşi Fadime hanım ise daha yaşamış, hatta oğlunun da öldüğünü görmüş ve 1945 yılında vefat etmiş...

    Çocuklarına bakalım... Hasan, en küçükleriydi, 1902 yılında doğdu. Evlilik kaydı bulunmuyor ve hakkında bir bilgi edinilemedi. En büyükleri Ahmet 1885 yılında doğdu. Onun da evlilik kaydı bulunmuyor. Yaşı itibariyle Cihan Harbinde kalan şehitlerden biri olduğu düşünülüyor...

    Ortanca oğlu Hüseyin ise 1889 yılında doğdu. Şeherlioğluları günümüze bağlayan Hüseyin, İbrahim kızı Asiye ile evlendi. Asiye Hanım, Gambırarif ile Dilsizmahmutun kardeşidir... Asiye'nin Fatma Ablasının eşi olan Gademali ile Hüseyin de böylece bacanak oldu... İki oğlu ve iki kızı dünyaya geldi. Bunların yaş sırasına göre isimleri; Mehmet, Zehra, Ali ve Gülsüm'dür...

    Şeherlioğlu Hüseyin de Cihan Harbine katılmış. Çanakkale cephesinde vuruştuğu söyleniyor. Savaştan döndükten sonra uzun süre yaşamış, kızı Ümmügülsüm bu dönemde doğmuş ve 1943 yılında vefat etmiş... Büyük kızı Zehra, Haliloğluların Şükrü Kanat'a vardı... Küçüğü Ümmügülsüm ise, Kelahmetlerin Arzıman Azbay eşi oldu... (Kelahmetin karısı öldükten sonra Asiye Hanım ona varıyor. Kızının kayınpederi ile evlenmesindeki asıl etkenin, kimsesiz kalmaması ve kızının gözünün önünde durmasını istemesidir... Zaten 1970 yılında vefat ettiğinde Kırdar soyadını taşıyordu...)

    Şeherlioğlunun büyük oğlu Mehmet önce Gademellerin Zeliha (Zele) ile, yani teyzesinin kızıyla evlendi. Böylece Sıntırların KelhasanKedivelilerin Çolakhüseyin ve Corukların Köriban ile bacanak oldular... Zele Hanım çocuksuz olarak 1946'da vefat etti... Sonra Patlaklardan  Sağır Ömer kızı Hafize ile evlendi. Hafize Hanım, Celep ve Badıvanın kardeşleridir. Ayrıca Şeherlioğlu bu ikinci evliliği dolayısıyla Delinorilerden Hasan Karagöz ile bacanak oldu... 

    Hafize Hanım ile Şeherlioğlu Mehmet'in biri kız beş çocukları oldu. Yaşlarına göre isimleri; Ahmet, Hüseyin, Hasan, Zele ve Adem'dir... 2003 ve 2004 yıllarında karı koca arka arkaya vefat ettiler...  Tek kızları Zele, Corukların Yakup Oran eş oldu...

    Oğlanlara gelince... En büyük Ahmet, 1948 yılında doğdu. Patlakların İsmail kızı Kerime ile evlendi. Böylece Hakkıların Kahveci Süleyman ve Urganlının Mehmet Emin ile bacanak oldular... Erken dönemde İzmir'e yerleşen Ahmet'in Dilek ve Mehmet adında bir kızıyla bir oğlu dünyaya geldi. Dilek, Bilallerin Demircimısdık oğlu Şaban Kaynar eşidir. Şaban'ın anası itibariyle Veyislerden olduğunu söylemeliyiz... Mehmet ise Urganlının Mehmet Emin kızı, yani teyzesinin kızı Zehra ile evlendi. İki kızı var, babası Şeherlioğlu Ahmet 2005'te vefat etti; ama annesi ve çocuklarıyla İzmir'de yaşıyorlar...

    1950 Yılında doğan ikinci oğlu Hüseyin, Kelahmetlerin Arzıman kızı Şerife, yani halasının kızıyla evlendi. Hüseyin de erken dönemde Afyon'a yerleşti. Fadime, Meryem ve Asiye adlarında üç kızı, Anıtkaya dışından beylerle evlendiler. 

    Üçüncü oğlu Hasan 1955 doğumlu. Gebecelerli Kezban Hanımla evlendi. Hafize, Mehmet ve Esma adlarında üç çocuğu oldu. Hafize, büyük halanın oğlu Abdullah Azbay eşidir. Mehmet ise Anıtkaya dışından bir hanımla evlendi. Hasan ve çocukları da erken dönemde yerleştikleri Afyon'da yaşıyorlar...

    En küçük oğlu Adem de erken dönemde Afyon'a yerleşti. Kayadibi köyünden Fatma Hanım ile evlendi. Çocukları olmadı; babasıyla anasının adını verecekleri bir kız ve bir erkek çocuğu evlat edindiler. Şeherlioğlu Adem 2022'de vefat etti, ailesi Afyon'da yerleşik...

    Şeherlioğlu Hüseyin'in 1924 doğumlu küçük oğlu Ali, belli ki dipdede Hadım Ali'nin adını taşıyor. Garabacaklar Gocahasan kızı Feride ile evlendi. Feride Hanım, Gocaguş ile Heykelcemalın kardeşleridir. Ayrıca Kedivelilerden İbrahim Ildız ile de bacanak oldular... Lakin çocukları olmadı. Bacanağı İbrahim Ildız (ve baldızı Uzun İsmihan) oğlu Tahsin'i evlat edindiler. Dayısı Gocaguş (Mevlüt Öztürk) kızı Emine ile evlenen Tahsin'in üç çocuğunda Şeherlioğlu ve karısının adları da yaşatılıyor: Ali, Feride ve Yasin... Bununla beraber Şeherlioğlu Ali 1996'da, eşi Feride Hanım ise 2019 yılında vefat etmişlerdi...

    Bu inceleme esnasında çok sık yapılan Veyisler vurgusu şunun içindi: 1820'lerde Eğret'e gelen Şeherli Hadım Ali, Veyislerin kızıyla evlendi ve çocukları bu ilk yerleştiği evden hiç ayrılmadı. İki erkek torunundan İbrahim'e Hadımoğlu, Ali'ye Şeherlioğlu denildi. 1934 Soyadı uygulamasında Hadımoğlular ALORTA, Şeherlioğlular ise KIRDAR soyismini aldılar. Bugüne gelindiğinde, iki kol mensuplarından da Anıtkaya'da yaşayan bulunmuyor.




17 Ocak 2023

Coruklar

     
    1806 Yılında doğduğu belirtilen Mehmet Ali'nin fiziksel özellikleri 'uzun boylu kara sakallı' olarak kaydedilmiş. Ayşe Hanım ile evli olduğunu daha sonra düzenlenen belgelerden öğreniyoruz; çünkü 1831 tarihli kayıtlarda bu bilgiler verilmiyor. Bir de Mehmet Ali'nin, sülale adı 'Mansuroğlu' diye kaydedilmiş. 

    Henüz Coruklar esamisi okunmuyor, ona daha vakit var... Yaşı belirtilmemiş; ancak Süleyman adında bir oğlu var. Yalnız O da küçük yaşta vefat ediyor. Böyle böyle 1840 yılına geliyoruz...


    1840 Yılında Ayşe Hanım ile Mehmet Ali'nin bir oğulları daha olunca, adını yine Süleyman koyuyorlar... Süleyman'ın bünyesi zayıf, bir türlü düzelmiyor; bu yüzden daha çocukluğunda 'Coruk' lakabı takılıyor.  Bu lakap, ileride sülalenin adı olacaktır...

    Coruk Süleyman'ın babası Mansuroğlu Mehmet Ali'nin o dönemdeki sosyal konumunu yansıtması açısından kayıtlara geçmiş şu olay önemlidir: Yıl 1846... Hacımahmutların Mehmet Dedesi vefat etmiş. Onun hanımı Fatma Nine de kendisine miras kalan kırk koyununu iki oğlundan iki torunu olan Mehmet ve Mustafa'ya bağışlıyor. Torunlarının yaşı küçük olduğu için de bunun resmi kayıt altına alınmasını istediğinden bu mahkeme kaydı düzenleniyor. İki şahit gösteriliyor ki bunlar Selimoğlu İbrahim Ağa ile Mansuroğlu Mehmet Ali'dir... Keçilerin atası olarak İbrahim Ağa çocuklarıyla, Mansuroğlunun çocukları olan Corukların alakasını göreceğiz... Burada kendisine 20 koyun bağışlanan Mehmet, 20. yüzyıldaki Hafız Mehmet'in dedesidir... Mahkeme şahitleri genelde akrabalık bağı, en azından komşu hukuku bulunan kimselerden seçiliyordu. Hacımahmutların eski evleri ile Corukların evlerinin yakınlığı göz önünde bulundurulsun...

    Coruk Süleyman, Veyisler/Daldallardan Mehmet kızı Ayşe ile evlendi. Böylece Çorcalıoğlu Yusuf ve Hadımoğlu İbrahim ile bacanak oldular. Yusuf, Dönelerin atasıdır; Hadımoğlu zaten belli... Yalnız Ayşe Hanım, öncesinde Ali adında birinin karısıydı, kocası ölünce kızı Fadime yanında tay olduğu halde Coruğa gelmişti. Kızı Fadime de Hadımoğlu İbrahim'in küçük kardeşi Ali'ye vardı. Ali, Şeherlioğluların atasıdır... Şunu da belirtelim, Veyislerin Mehmet'in erkek evladı olmadığından üç bacanak otomatikman onun varisiydiler... 

    Bir oğulları ve bir kızları oldu, adları İbrahim ve Emine... Kızı Emine 1882 yılında dünyaya geldi. Selimlerden Guldurarif eşi oldu. Orada Keçilerinali, Kahyamehmet ve Turabilerin Şemsi Ninesinin anaları olacaktır... 

    Coruğun tek oğlu İbrahim'e gelince... 1877 Yılında doğdu... Haliloğlulardan Ahmet kızı Fadime ile evlendi. Haliloğluların da Veyislerle bir bağı var... Bu evlilik sonucu önce Gıdilerin Mehmet, sonra Tenikecinin babası İsmail ile bacanak oldular... Fadime Hanım 1961 yılında vefat etti...

    Fadime Hanım ile Corukların İbrahim'in de iki oğlu oldu. 1907'de Mehmet ve 1923'te Süleyman doğdu. Günümüze kadar uzanan Coruklara bu iki oğlan üzerinden bakacağız... 

    Yalnız biraz duralım... Mansuroğlu Mehmet Ali zamanında coruk yok... İkinci oğlu Süleyman ile corukluk başlıyor. Sonra İbrahim, daha sonra Mehmet ve Süleyman... Bu Süleyman-İbrahim-Süleyman dönemleri hep coruklar... Üç kuşağın bir yerlerinde, Eğret Halk diline yerleşen bir deyim var; 'Coruğun köpek gibi'... Çok gezen, bir orada bir burada bulunan, olmadık yerlere giden kimseler böyle tanımlanıyor. Hala kullanılmakta olan bu deyime kaynaklık eden köpek, tam olarak hangi dönemdeydi bilinmiyor. Fakat o kadar sündük bir hayvanmış ki, sık sık Hacımahmutların eve girer tekneden ekmek filan alır gidermiş. Bazen böyle komşunun evinde, bir başka vakit köyün bir ucunda görünebilirmiş... Hangi Coruğundu, hala bilinmiyor...

    Coruğun Mehmet

    Coruğun büyük torunu Mehmet, 1907 yılında doğmuştu. Hatice Hanım ile evlendi. Eşi Hatice Hanımın Arzılardan olduğu söylendi. Bu söylemin sebebi, Arzıların da Selimlere dahil olmasıdır. Aslında Hatice Hanım, Körselimler/Gavasların Ahmet kızı olup, Gambırarif ve Dilsizmahmutun da karınkardeşidir. Gavasların son temsilcisi olup 'Gavasgızı' olarak bilinen Hacızekeriyanın annesi Fatma Hanımın da yeğeni olur... 

    1928 Yılında bir oğulları oldu, adını İbrahim koydular... Sonra Corukların Mehmet genç yaşta vefat etti. Yıl 1930, İbrahim iki yaşındaydı...

    Süleyman Emmisinin büyüttüğü İbrahim, 'Köriban' diye bilinecektir. Ne zaman ve nasıl olduysa, gözünün biri yoktu; lakabın sebebi budur.

    Köriban, Gademellerin kızı Rahime ile evlendi ve böylece Sıntırların Kelhasan (İnanır), Şeherlioğlu Mehmet (Kırdar) ve Çolaküseyin (Ildız) ile bacanak oldular. Ayrıca Rahime Hanım, Gatgalanın da kardeşi olur... Daha önemlisi, Rahime Hanımın anasıyla Köribanın anası karınkardeş. Yani teyze çocuğu oluyorlar...

    Köribanın Şaban, Mehmet Ali ve Fatı olmak üzere bir kız ve iki oğlu dünyaya geldi. Tek kızı Fatı, Keçilerinali oğlu Şerif lakaplı Mevlüt Seçen eşi oldu. Burada Mevlüt'ün Emine Ninesi, Coruk Süleyman'ın kızı olduğu hatırlanmalıdır... 

    Büyük oğlu Şaban, 1948 yılında doğdu. Olucaklı Mükerreme (Müker) ile evlendi. Erken dönemde İzmir'e yerleşti. Emekli olana kadar İzmir TRT'de çalıştı... Orada Ömür ve Taner adında iki oğlu dünyaya geldi. Anıtkaya dışından evlenen bu oğulları ve torunlarıyla Şaban halen İzmir'e yerleşik.

    Küçük oğlu Mehmet Ali, ismi dolayısıyla bize dipteki Mansuroğlu Mehmet Ali'yi hatırlatıyor. Veyisler/Hacariflerden Çolakarif  kızı Havva ile evlendi. Böylece anası tarafından akrabası olan Banguşun Mevlüt oğlu Ahmet Çatak ile de bacanak oldular... Mehmet Ali de erken dönemde İzmir'e göçtü. Hastanede çalıştığı dönemde kendisine 'Müdür' lakabı takıldı, hala onunla anılıyor. Dilek ve Rahime adında iki kızı oldu, İzmir'de yaşıyorlar...

    Köriban, eşi Rahime Hanımın evine yerleşmiş, mahallesindeki birkaç nesil çocuğun 'İban Dede'si olmuştur. O mahallede İban Dedenin; resim defterini saksıda çiçek resimleriyle doldurmadığı, en azından defterine kenar süsü yapmadığı, bilemedin kapısının önündeki ağaçtan dut yedirmediği çocuk yoktur, desem mübalağa olmaz... Karısı Rahime Hanımın 2010'da vefatından sonra biraz düşkünleşti; zaten çok durmadı, 2013 yılında kendisi de göçtü gitti...

    Coruk Süleyman

    İbrahim'in küçük oğlu, dedesi Coruk Süleyman'ın adını almış. 1923 Yılında doğduğu yazılmış... Burada bir yanlışlık yapılmış olabilir; çünkü bu hesaba göre Süleyman 10 yaşındayken baba oluyor... Sanırım doğum yılı deftere 1913 yerine 1923 olarak yazıldı...

    Adıyla birlikte dedesinin lakabına da varismiş gibi, yaşadığı dönemde 'Coruk' olarak bilindi. Mehmet Abisi vefat edince, onun eşi Hatice'yi Süleyman'a verdiler. Artık yeğeni İbrahim yani Köribana de babalık yapacaktı...

    Sekiz yılda dört oğulları dünyaya geldi: 1936'da Mehmet, 1937'de Halil, 1941'de Cavit ve 1944'te Ahmet doğdu... Hatice Hanım beş oğlan anası olarak 1944'te vefat etti. 

    Coruk Süleyman tekrar evlendi. Bayramaliler/Demirli köyünden Selime Hanım ikinci eşiydi. (Bayramaliler'de Selime Hanımın sülalesine, aynı buradaki gibi Coruklar denilmesi çok ilginç.) 'Yörük Selimesi' diye anılan Selime Hanımdan da 1946'da Yakup ve 1952'de İsmail adında iki oğlu daha oldu. Yirmi yıl sonra Coruk, 1973'te vefat etti. Yörük Selimesi ise bir yirmi yıl kadar daha yaşadı ve 1994'te öldü... Altı oğlu üzerinden Coruklara gelirsek...

    Büyük oğlu Mehmet, 1936 yılında doğdu. Omarcıkların Nuri kızı Müzef ile evlendi. Fadime, Emine ve Hatice isimlerini verdiği üç kızı oldu. Bunlardan Fadime, Garadellerin Ahmet'in Erol Kızılyel; Emine, Erol'un kardeşi Şener Kızılyel; Hatice ise Uykucunun Ahmet'in Zeynel Şen eşidir... Muzaffere Hanım 2002 yılında vefat etti. Eşi Corukların Mehmet ise 2019'da öldü...

    İkinci oğlu Halil, 1937 yılında dünyaya geldi. Sebebini bilmiyoruz; ama 'Gakgidi' olarak bilindi... Gakgidi Garapaçaların Süleyman kızı Sultan ile evlendi. Sultan Hanım, Ninesi (anneannesi) kanalıyla bir uçtan Yörükler ve Veyislere bağlanır... İki oğlu ve ve iki kızları oldu; Süleyman, Nuray, Gülay ve Ahmet... Nuray, Keçilerin Kazım'ın Arif Seçen eşi oldu. Arif, anası itibariyle Hacımahmutlar ve Haliloğlulara bağlanır... Gülay ise Mandanın Tombak oğlu Ahmet Öztürk eşidir... Ahmet de Hacımahmutlardan... Hep aynı döngü içinde bulunduğumuz anlaşılsın diye sülale isimlerini özellikle vurguluyorum... Gakgidinin büyük oğlu, 1961 doğumlu Süleyman, Yağcımahmut kızı Nazik ile evlendi. Nazik Hanım da annesi kanalıyla Araplar ve Veyislere dayanır. Halil, Sultan ve Deniz adlarında iki oğlu ve bir kızı var; Anıtkaya'da yaşıyor... Küçük oğlu Ahmet ise 1980 yılında doğdu. Olucaklı Fatma ile evlendi; Bedirhan ve Yağızhan adlarında iki oğlu var. Ahmet Afyon'a yerleşik... Gakgidi 2009 yılında vefat etti. Eşi Sultan Hanım ise 2023'te hayata veda etti...

    Coruğun diğer oğlu Cavit 1941 doğumlu... Sıntırırmızan kızı Gülsüm ile evlendi. Erken dönemde Afyon'a yerleşti. İlkay, Hatice ve Melek adlarında üç kızı oldu. Melek bekar, büyükler Anıtkaya dışından beylerle evlendiler. Cavit, Coruğun oğlanların en son vefat edenidir; 2022'de öldü...

    İlk eşi Hatice Hanımdan en küçük oğlu Ahmet, 1944 yılında doğdu. Gıdilerin Ahmet kızı Müzef ile evlendi. İzmir'e göçtüler, Hatice ve Gamze adlarında iki kızları oldu. Tam olarak yerleşmemişlerdi; ama İzmir'e yerleşme planları yapıyorlardı. Ailesi Anıtkaya'da bulunduğu sırada, 1977 yılında vefat etti. Altı kardeşin içinde Coruğun Ahmet ölümü ilk tadandır... Büyük kızı Hatice, Esmenin Osman'ın Ahmet Sevinç eşidir. Gamze ise Afyonlu Sadi Demiryol ile evlendi... Muzaffere Hanım halen Afyon'da yaşıyor...

    Coruğun Yörük Selime'den büyük oğlu Yakup 1946 yılında dünyaya geldi. Şeherlioğlu Mehmet kızı Zele ile evlendi. (Şeherlioğlu Mehmet'in Fadime Ninesi ile, Yakup'un İbrahim Dedesi karınkardeşler...) Erken dönemde Afyon'a yerleşti. İki oğlu bir kızının isimleri Süleyman, Selime ve Ahmet'tir... Selime, Samsunlu bir bey ile evlendi... Süleyman, Anıtkaya dışından Sevgi Hanım ile evlendi, iki oğluyla Afyon'da yaşıyor... Küçük oğlu Ahmet de Afyonlu Filiz Hanımla evlendi, iki kızı bir oğluyla Afyon'da yerleşikler... Yakup Oran 2017'de öldü...

    En küçük oğlu İsmail 1952 yılında doğdu. Aşşağılıların Kelahmet kızı Nazik ile evlendikten sonra Afyon'a yerleşti. Fatma, Selime ve Halime olmak üzere üç kızı doğdu... Üç kızı da nineleri ve büyük ninenin adını almaları dikkat çekicidir. Bunlardan Fatma, Elazığlı Özer Sakarya ile evlendi; İlayda ve Ediz adlarında iki çocuğu var ve Elazığ’da oturuyorlar. Ortanca Selime, Adanalı Kadir İnanduğçar ile evlendi; Mehmet ve İsmail adında iki oğlu var, Adana’da yerleşikler. Küçükleri Halime de Afyonlu Serkan Dil ile evli, Ege ve Doruk adlarında iki çocuğu var… Babaları İsmail Oran, 2008'de vefat etti. Eşi Nazik Hanım Afyon'da yaşamayı sürdürüyor, kızlar ise aileleriyle her yıl Afyon ve Anıtkaya ziyaretini ihmal etmiyorlarmış…

    Coruk Süleyman ve yeğeni Köriban, 1934 Soyadı uygulamasında BORAN soy ismini aldılar. Hatta bundan dolayı Köriban ve Gakgidiye zaman zaman 'Boran' derlerdi. Sonradan bu soyadı ORAN olarak düzeltildi...