Bir dönem Eğret'te adı geçen sülalelerden biri de Çalıklardı. Son erkek ferdi Cihan Harbinden dönemediği için bugün sülalenin adı unutulmuş durumda. Çalıkların Hüseyin oğlu Ahmet Resul, Karacahmetli Ümmühan Hanımla evlenmişti. Tek kızları Emine, harbin hemen başlarında doğmuş; Resil kızını gördü görmedi... Hangi cephede vuruştuğu, nerede şehit olduğu bilinmiyor...
***
Aynı dönemde benzer bir durumlar hemen her evde yaşanıyordu, Mesela Veyisoğlu Ömer'in beş oğlu var; biri önceden vefat etti, dördü Cihan Harbi şehidi. Onlardan geriye, sülaleyi devam ettirecek torun sadece Deliban (İbrahim Dadak) kalıyor...
Beş kardeşin büyüğü Veyisoğlu Hasan, Şeherlioğluların Şemsi ile evlenmişti. Şemşilere adını veren bu hanım ile Hasan'ın iki kızıyla bir oğlu oldu. Harbe giderken çocukları çok da küçük sayılmazdı, en küçükleri Ömer 7-8 yaşındaydı. Hasan da Eğret'e bir daha dönemedi. Tek oğlu Ömer bu karışıklıkta vefat etti. İki şehit yetimi Hatice ve Rabia, analarıyla başbaşa kaldılar...
***
Harp bitti; gelen geldi, kalan kaldı. Tam Eğretli yaralarını saracakken mütareke ve işgal yılları başladı. 1922'deki kurtuluştan sonra Eğret'te küçük de olsa bir askeri birlik bulundurulması fikrinin oluştuğu anlaşılıyor. Bunun için Cumhuriyetle birlikte karakol ihdas edilmiş. Galiba Eğret Karakolunun ilk Kumandanı Aydınlı Mehmet...
Bununla beraber Onun Eğret geçmişi Yunan işgalinin öncesine dayanıyor. Mütarekeden sonra memleketi Aydın'a her nedense gitmemiş; bir şekilde Eğret'e yerleşmiş ve dul Ümmühan ile evlenmiş. Ya da Ümmühan ile evlenip Eğret'e yerleşmiş.
Aydın Bozluova 1895 doğumlu Mehmet oğlu Mehmet, zaferden sonra kurulan Karakola Kumandan tayin edildi; ama daha işgalden önce Eğret'te ilk çocuğu doğmuştu. Belki İstiklal Savaşı sırasında gösterdiği yararlılıklara binaen ricası üzerine kumandanlık verilmiştir. Hazır memleketine de dönmek istemiyorken...
1921 Yılında ilk çocuğunun doğduğunu söylemiştik. Fakat Ümmühan Hanımın yanında tay küçük Emine'yi unutmayalım. Kardeşi doğduğunda 6-7 yaşındaydı; biraz daha büyüyünce onu Devrimbeşlerin Gödemehmet ile everiyorlar...
Kumandana neden 'Deli Mehmet' denildiği hususunda bir bilgi yoksa da bunun olumsuz bir anlamı olmadığı düşünülüyor. 1968 Yılında vefat ettiği için hala kendisini tanıyan çok kişi var. Onlardan Kumandan hakkında olumsuz bir şey duymadım... Onun deliliği; hesapsız hareket etmesi, gözükaralığı, deli cesaretine sahip olması, çılgınlığa varan canayakınlığı yahut aşırıya kaçan cömertliğiyle filan ilgili olmalıdır... Misal, canı çocuklara harçlık vermek istiyor diyelim. Bunu, karşısındakiler çocuk bile olsa, onur kırıcı biçimde yapmazmış. Doğrudan ellerine vermek yerine, çaktırmadan toprağa gömdüğü paraları çocukların bulmasını sağlarmış... Çocuklar ise, 'Kumandan bize para verdi' diye değil; para bulduk diye sevinirmiş... Belki de halkın gözünde Kumandan, böyle sevimli komplimanları sebebiyle 'Deli Mehmet' oldu....
Aydınlı Deli Mehmet Karakol Kumandanı iken, evlilikle Eğret'e yerleşmiş oluyor. Yahut yerleştikten ve kurtuluştan sonra Kumandan oluyor, her neyse... Karacahmetli Ümmühan Hanımdan Haydar ve Feriştah adlarında bir kızıyla bir oğlu oluyor. Çocuklarına verdiği bu isimler, Deli Mehmet'in Aydın'daki ailesiyle ilgili olabilir; ama kesinlikle ana babasının adları değil. Onda başka bir yeri olmalı bu isimlerin... Haydar'ın doğum tarihi 1921, Feriştah'ınki 1923...
Eşi Karacahmetli Ümmühan Hanım 1927 yılında ölmüş. Hemen o yıllarda ikinci defa evleniyor. Bu kez yine Cihan Harbi şehidi olan Veyisoğlu Hasan kızı Hatice'yi alıyor. Kardeşi Rabia ile birlikte babadan yetim kalan iki kız kardeş, sonradan anaları da ölünce öksüz oldular ama tamamen de kimsesiz sayılmazlardı, sonuçta Veyislerin kızıydılar. Ayrıca o dönem çocuk değillerdi, yetişkindiler... Rabia da Yetimlerden Hacının İbrama varmıştı, böylece Aydınlı Delimehmetin Eğret'te bir de bacanağı oldu...
Hatice Hanımdan da 1930 yılında bir oğlu dünyaya geldi, adını Ömer koydular. Oğluna bu ismi Hatice Hanımın isteğiyle verdikleri anlaşılıyor, zira genç yaşta ölen kardeşinin ve kendisini hiç görmediği dedesinin adıdır...
Oğlu Ömer doğduktan sonra Hatice Hanım çok yaşamadı. Bir kaç yıl sonra, 1933'te vefat ettiği kaydedilmiş...
Aydınlı Delimehmet üçüncü olarak bir başka Hatice ile evlenmiş. Gademlerin Mehmet kızı olan Hatice Hanım, Ayanoğlu Seydi Ahmet'ten dul kalmıştı; Tırılhasanın anasıdır... Tabi bu Hatice Hanımdan çocuğu yok... Aydınlı Delimehmet 1968'de vefat ettikten sonra nikahlı son eşi Hatice Hanım altı yıl daha yaşadı ve 1974'te vefat etti. Bu dönemde kendi evinde yani Tırıllarda yaşadığı söyleniyor. Zaten hayattayken kocası Aydınlı da orada yaşarmış. Adam Eğretli değil ki, elbette karısının evinde yaşayacak...
1934 Soyadı uygulamasında ACAR soy ismini almış. İrtibatı var mıydı bilinmez, bu soyadını Aydın'daki akrabalarıyla paralel olarak aldığı düşünülebilir...
Şimdi, Kumandanın iki hanımından olan üç çocuğunun hikayesine bakalım. Kızı Feriştah'ı, Arapselimlerin Düdükçü Ramazan Zenger'e verdiler... Feriştah'ın karınkardeşi Emine'yi hatırlayalım, Gödemehmete vermişlerdi... Devrimbeşlerin Gödemehmet, aslen Çorcalılardan, yani Ovalılardandır... Düdükçünün anası Şerife (Şedden Nine) ise Çorcalı Topal Ali'nin üvey kızı... Zorlama yorum olarak düşünülmezse, Feriştah Hanım ile Düdükçü arasında böyle bir bağ olduğunu belirtmek istedim...
Haydar Acar
Büyük oğlu Haydar'ın hiç lakaba ihtiyacı olmadı, çünkü Eğret'te ikinci bir Haydar daha olmadığı için adı söylense kendisi anlaşılıyordu. Tekelilerin Nuri kızı Sabire ile evlendi. Sabire, Palaibram (İbrahim Taşkın)ın ablasıdır. Ayrıca kızkardeşi Hatice Hacapdıramanların Lomcunun oğlu Kazım'a vardığı için Haydar onunla bacanak oldu...
Gara Sabire diye bilinen Sabire Hanım ile Haydar'ın üç kız üç oğlan, altı çocukları oldu. Yaş sırasına göre bunların isimleri; Melahat, Ümmühan, Muhsin, Cemile, Mehmet ve Mürsel'dir... Ümmühan ile Mehmet, Haydar'ın ana babasının adı oluyor. Muhsin ise askerde çok sevdiği bir Komutanının adıymış. Zaten köyde bu adı taşıyan iki kişiler, diğeri Kekecin Muhsin... Haydar ile Kekeç aynı birliktelermiş; yani iki Muhsin'in hikayesi aynı...
Kadınlar zaman zaman toplanıp bir yandan el işlerini görürken bir yandan da dedikodu, sohbet muhabbet ediyorlar. Yanlarından ayrılmayan çocuklar kendi halinde oynayacak yaşta değilse annelerinin avutmasına tabidir... Öyle günlerin birinde, gocagapının altındaki meclise Gara Sabire ile Gara Halime çocuklarıyla katılmışlar. Gara Halime, Mardakların Kelmısdıfanın hanımı. Kadınlar arasında oğlan-kız muhabbeti her zaman için geçerlidir; ama o dönemde daha bir fazlaymış, 50'li yıllardan bahsediyoruz... Garasabirenin kucağındaki Muhsin, Garahalimenin de oğlu var, lakin o sıradaki kız çocuğuymuş... Başlamışlar deyişleme yoluyla atışmaya... Muhsin'in anası;
"Oğlumsuñ, oğlansıñ;
Kız olsañ ağlarsıñ.
Şart olsuñ oğlansıñ,
Gel Muhsin'im em!"
deyince, Garahalimenin altta kalmaması lazım. O da aynı makamdan girip, bakın nasıl cevap veriyor:
"Ay gızım gızım, gız kişi;
Gızıma düñür gelen yüz kişi;
Gızımıñ bubasınıñ altına taksi çekmeyeniñ,
Daş yisiñ azı dişi."
Garasabire deyişlemeye oğlan manisi gibi girer, sonra onu emzirme manisine çevirirmiş. 'Gel em!' diye yaptığı eklemeyi memeye çağırma amaçlı söyler ve ardından emzirmeye başlarmış... Olayı nakleden kişi bunların böyle söyleşmesine 'atışma' değil; 'karşılıklı severlerdi' diyor. Saygı sevgi, hoşgörü nezaketi de elden bırakmıyorlar yani...
Oğlan deyince akla geldi; bunların küçükken ölen bir oğlu daha varmış, adı Mehmet Emin. 1947'de doğmuş ve üç yaşındayken vefat etmiş... Hayatta kalan altı çocuğun anası Gara Sabire 1979 yılında vefat etti. Kocası Delimehmetin Haydar ise, Onun ölümünden sonra daha yaşadı; 14 yıl sonra, 1993 yılında Haydar da vefat etti...
Çocuklarının durumuna gelince... Büyük kızı Melahat, Tekelilerin diğer kolundan Pangeci lakaplı Mustafa Temel eşi oldu... Ortanca kızı Ümmühan, Cavaların Mustafa oğlu Ramazan Er eşidir... Küçük kızı Cemile de, İdirzlerin Kelidiriz oğlu Kazım İdis'e vardı...
Büyük oğlu 1951 yılında doğdu. Yaşıtı diğer Muhsin'den ayırmak için söylenen 'Haydarın Muhsin' sözü ona lakap oldu... Erken dönemde İzmir'e yerleşti. Önce Arapların Hilmi kızıyla evlenip ayrıldılar. Daha sonra, Sarışükrünün kızı Fadime ile evlendi. Fadime Hanım öncesinde, Muhsin'in Emine Halasının oğlu Gödemehmetin Cemal eşiydi, Onun vefatı üzerine Muhsin'e vardı. İkinci evliliği dolayısıyla Kelsaleğin Şaban Azbay ve Dendenin Ömer Tüblek ile bacanak oldular... Ahmet, Saadet ve Serkan adlarında iki oğlu ve bir kızı var. Saadet Anıtkaya dışından bir beyle evlendi. Oğlanlar da yine Anıtkaya dışından hanımlarla evlendiler. Ahmet'in Acarkan, Serkan'ın Muhsin ve Rüzgar adlarında oğulları var; halen İzmir'de yaşıyorlar...
Haydarın ortanca oğlu Mehmet 1955 yılında doğdu. Dendenin kızı Nurten ile evlendi; Gasapların Körömer ile bacanak oldular. Mehmet de İzmir'e yerleşti; Saadettin ve Sabire olmak üzere bir kızıyla bir oğlu var. Sabire Anıtkaya dışından bir beyle evli... Mehmet ve çocukları da halen İzmir'deler...
Üçüncü oğlu ve çocuklarının en küçüğü Mürsel ise 1958'de doğdu. Çolömerlerin Cingenömer kızı Emine ile evlendi. Mürsel de Şavalın Dursun Özdemir ve Şimbilin Yusuf Öztürk ile bacanaktır. Erken dönemde İzmir'e yerleştiler, Aydın ve Ayhan adındaki oğulları orada evlendiler, halen İzmir'de oturuyorlar... Mürsel ise 2004'te vefat etti...
Öksüz Ömer
Aydınlı Delimehmetin küçük oğlu Ömer 1930 yılında doğmuştu. Annesi Hatice Hanım vefat ettiğinde çok küçüktü. O öksüz kaldığı günden sonra 'Ösüz Ömer' lakabı oldu, ölene kadar bu lakapla anıldı, yetmedi çocuklarının da sülale adı haline geldi.
Anası vefat ettikten sonra Ösüzömeri Rabia Teyzesi sahiplendi. Hacınınibram ile teyzesinin çocuğu yoktu, hem de teyze ana yarısıydı. Allah var, Hacınınibram da oğlu gibi benimsedi. Rabia Hanımın vefatından sonra Ösüzömeri kapıdışarı etmedi, gereken her şeyi yaptı. Evlenme çağına gelince dillere destan bir düğünle everdi. Hasılı kelam, Ösüzömere öksüzlüğünü mümkün olduğu kadar hissettirmemeye çalıştı.
Hacınınibramın Ösüzömere yaptığı düğün, Gocagulizin kızı Fadime'nin düğünüdür. Anası itibariyle Veyislere dayanan Guliz (Ali Osman Uysal) ile Ösüzömer bu yönden akraba oluyorlar... Fakat geçim olmadı, ayrıldılar. Fadime Hanım, Daldalların Gocayörük (Mevlüt Honça)ya vardı...
Ösüzömer ikinci olarak Takgasların Kelömer kızı Ayşe ile evlendi. Ayşe Hanım Cılımısdık ile Zelonun kardeşidir. Ayrıca diğer kardeşi yoluyla Takgasların Şükrü Öncül ile Ösüzömer bacanak oldular...
Ayşe Hanımla Ösüzömerin biri kız dördü oğlan, beş çocukları oldu. (Bu kadar da ölen var diyorlar, Ayşe Hanım on defa doğum yapmış.) Yaş sırasına göre hayatta kalan beş çocuğun isimleri; Halil İbrahim, Hasan, Hatice, Ali Osman ve Mehmet'tir. Ölenlere isim koyma fırsatları oldu mu, bilinmiyor; eğer onların adı vardıysa mutlaka ana babasının geçmişinde hatırası olan isimlermiştir. Bu beş çocuğun isimleri öyle çünkü... Halil İbrahim, Hacınınibramın adı; Hasan, Ösüzömerin dedesinin adı; Hatice, anasının adı; Mehmet, babasının adı; Ali Osman ise dedesinin kardeşi, çocuksuz şehit olan büyük emminin adıdır...
Tek kızı Hatice, Kösenin Mehmethoca oğlu Hüseyin Varlı eşidir. Veyislerden olması sebebiyle Hüseyin ile Hatice arasında akrabalık var...
Büyük oğlu Halil İbrahim, 1956 yılında doğdu. Olucaklı Nuran ile evlendi. Nuran Hanım, Yenimısdığın ikinci hanımı yanında tay gelmişti... Evlendikten sonra İzmir'e yerleştiler. Öncesinde ölenler oldu, hayatta kalan iki kızları Cemile ve Ayşe'dir... Ayşe, Anıtkaya dışına gelin oldu. Cemile ise Yörükmehmetin Abdülkerim Demir eşidir. Abdülkerim'in Satı Ninesi Veyislerden olması sebebiyle akrabadırlar... Halil İbrahim İzmir'de oturuyor...
Ösüzömerin ikinci oğlu Hasan 1961 doğumlu... Yörükmehmet kızı Fadime ile evlendi, aralarındaki akrabalık malum... Bir müddet sonra köyden ayrılıp Uşak taraflarında ticaretle uğraştılar. Anıtkaya'ya tekrar pazarcı olarak döndüler. O günden beri 'Manav Hasan' diye bilinir... Ömer ve Ayşe adlarında bir kızıyla bir oğlu oldu. Ayşe, Anıtkaya dışına gelin oldu, Ankara'da oturuyorlar. Ömer, Güdüğizzetineminin Abdullah kızı Reyhan ile evlendi. Dipte hem Takgaslar hem Veyisler yoluyla akrabalık bulunan Reyhan'la Ömer'in; Hasan, İrem, İlayda adlarında üç çocuğu var. Anıtkaya'da oturuyorlar...
Üçüncü oğlu Ali Osman, küçükken bir kaza geçiriyor. Beygir arabasının altında kalmış, üstünden teker geçmiş. Allah'tan bir şey olmamış, ama şınanın ucu kaşını açmış. Yara izi hala belliydi, bu yüzden oynarken 'gaşıgırık' derdik. Dönüp de 'Vay niye öyle diyorsunuz' diye tepki göstermezdi; hatta yüzünü bile ekşitmez, gülüp geçerdi... Düdükçünün, yani halasının kızı Ümmühan ile evlendikten sonra İzmir'e yerleşti. Rabia ve Ebru adında iki kızı var... Rabia adını Ösüzömer istemiş olmalıdır; teyzesinin adı... Ali Osman ve çocukları da halen İzmir'de yerleşikler...
Ösüzömerin, babası Aydınlı Delimehmetin adını verdiği en küçük oğlu Mehmet 1975 yılında doğdu. Gebecelerli Kezban ile evlendi, Gocamatların Hüseyin Tektaş ile bacanaktır. Ömer, Ahmet ve Ayşe Dudu adlarında üç çocuğu var. Anıtkaya'da kuaförlük yapan Ömer, İsçehisarlı Zehra ile evlendi, Gökhan adında bir oğlu var... Mehmet ve çocukları Anıtkaya'da yerleşikler...
Anası Veyislerin Hatice, babası Aydınlı Delimehmet olan Ösüzömer kendisi 2010; eşi Takgasların Kelömerin kızı Ayşe Hanım ise 2012 yılında vefat ettiler...
***
Jandarma Komutanı Aydınlı Delimehmet, Eğret'te evlendi buraya yerleşti. 1927'de ilk Hanımı vefat etti, sonra 1930'da ikincisi... Sonra 1968'de kendisi öldü... Üçüncü eşi Gademlerin Hatice Hanım 1974'te vefat ettiğinde Acar soyadını taşıyordu... Daha sonra üç çocuğu sırayla göçtüler... Torunlarının çoğu İzmir'de yaşıyor, azı Anıtkaya'da... Kendisi, çocukları ve torunlarının memleketi Aydın'la irtibatını hiç öğrenemedim; Sadece lakabından Aydınlı olduğunu biliyoruz, kayıtlardan da Bozluova doğumlu olduğunu... o kadar...