1904 Kütüğüne yansıyan üç ana 'Selimoğlu' hanesi bulunuyor... Bunlardan biri Zenciselimler diye özellikle belirtilmiş olan ki bunda bir sıkıntı yok. Zaten 'Arapselimler' başlığında değerlendirildi bu hane... 1840-1850 Arasında Eğret'e geldiği düşünülen Arap Selim, doğal olarak 1830 kütüğünde görünmüyor. Haliyle, üç Selimoğlu sülalesinden biri kendiliğinden belirginleşmiş oldu.
Geriye kalan iki Selimoğlu grubunu birbirinden ayırmak o kadar kolay değil. Bunlar 1830 Kütüğünde 10. ve 78. haneyi işgal eden iki sülaledir. İlki 'Selimoğlu Hacı Ali' çocuklarıdır ve belki o yıllardaki en kalabalık hanedir; tam 11 kişi kayıtlı. (O yıllarda sadece erkek nüfus kaydediliyordu.) Tahmin edileceği üzere, bugün Selimler olarak bildiğimiz geniş sülaleye karşılık geliyor bu hane...
78. Sırada kayıtlı olan diğer hane ise 'Selimoğlu Selim' olarak yazılmış ve önceki kadar kalabalık değil; baba oğul iki kişiler. İlk başta birbirinden ayrı yazılan bu iki Selimoğlu hanesi, yetmiş yıl sonraki 1904 kütüğünde karman çorman oluyor. Aradan geçen üç dört kuşakta, başlangıçtaki iki hane, neredeyse on-onbeş haneye çıkmış... Ve hepsi de 'Selimoğlu' diye yazılmışlar... Hangi Selimoğlu hangisine mensup belli değil. İsimler ve tanıklıklardan yola çıkarak tasnif edilebiliyor; ama bu sefer de isimlendirmede karışıklık olacak... Bildiğimiz Selimler sülalesi zaten Eğretlilerce öyle anılıyor. Ötekine de aynen Selimler dersek karışıklık sürdürülmüş olacaktı... Onu öncekinden ayıracak bir lakap bulmam lazımdı. Baktım, 78. sırada tam olarak şu ifade var: 'Uzun boylu, sarı sakallı, yekçeşm Selim oğlu Selim'... Yekçeşm, tek gözlü demek oluyor; yani kör... Ayırıcı vasıf olarak bu yüzden Körselimler demeyi tercih ettim...
Körselimlerin macerasına bakalım...
1830'lu yılların Eğret nüfusunu gösteren kayıtta toplam 80 hane bulunuyor. Bu listenin 78. sırasına yazılmış olmak, o kişinin Eğret'e yeni geldiğine dair bir işaret kabul edilebilir. Hele kendinden sonraki iki sırada Hancı ile Sığırcı varsa bu kuvvetli bir işarettir...
1790 Doğumlu Körselim, Eğret'e geldiğinde evli olabilir yahut Eğret'te evlenmiştir, onları bilmiyoruz; ama karısının adı Ayşe imiş... 1830 ile 1840 arasında Mehmet, 1840'tan sonra da Ali adında iki oğlu dünyaya geldi. Bu arada kızları da varsa onları bilmiyoruz... Körselimlerin hikayesi bu iki oğlan üzerinden yürüyecek...
Körselimin Gara Mehmet/Gavaslar
Selim oğlu Mehmet'in 1837 yılında doğduğu yazılmış, bu tarih biraz daha geriye çekilebilir. Önce Hatice hanım ile evleniyor; ama onun kimliği hakkında bilgimiz yok. Ondan Ahmet ve Fatma adını verdiği bir oğluyla bir kızı dünyaya geldi. Sonra ikinci hanımı Gülsüm ile evleniyor; ondan da Selim ve Ömer doğuyor...
Yalnız ikinci eşi Gülsüm Hanımın kimliği az çok belli... Tomanların atası olan Gırhasanın kızıdır. Bir kardeşi Atike İdirizlerin İdris eşidir, yani Sarımehmet ile Gocaosmanın anaları... Diğer kardeşi Fatma, Sarıların Osman eşi; yani Capbağın anneannesi... Sözün kısası, Körselimoğlu Mehmet; İdirizlerin İdris ve Sarıların Osman ile bacanak...
Çocuklarının ayrıntılı incelemesine geçmeden önce belirtelim; 1865 tarihli bir mahkeme kaydında lakabı 'Selimoğlu Kara Mehmet' diye yazılmış. Karayağızlara hep aynı lakap takılıyor, Mehmet de en çok kullanılan isimlerden biri olunca; Eğret'te o yıllarda çok 'Kara Mehmet' var, ayırmak için buna 'Selimoğlu Garamemet' diyorlarmış... Ayrıyeten, Afyon'da vefat eden bir kaç kişinin terekesinde borçlu olarak görülüyor. Afyon ile bu kadar içli dışlı olması, akıllara Afyon kökenli olabileceklerini getirmiyor değil...
Garamehmetin Hatice Hanımdan bir oğlu vardı. 1876 Yılında doğan bu oğlunun adını Ahmet koymuş. Yalnız Ahmet'ten önce 1872 yılında Fatma adında bir kızı olduğu, bu kızın Çatalların Mustafa'ya vardığı, ileride Hacızekeriyenin anası olacağını da unutmayalım...
Unutulmaması gereken bir önemli husus da Bu Ahmet ve Fatma kardeşlerin Gavasoğlu ve Gavasgızı diye bilindiğidir... Belki kardeşleri de öyle anılıyordu; ama onlar yirminci yüzyıla ulaşmadığı için bundan haberimiz yok. Bundan Körselimlerin Garamehmet kolunun Gavaslar diye bilindiği çıkarılabilir...
Gavasoğlu Ahmet, Mahmut kızı Kezban ile evlendi. Kezban Hanımın babası Arapların derinlerdeki yol ayrımından; anası ise Arapoğlu Sarı Mustafa kızıdır... Gambırarifin anası olup, kocası İbrahim ölünce Selimoğlu Ahmet'e geldi... 1894'te Emine, 1898'de Veli ve 1912'de Hatice adlarında üç çocuğu olduğu kaydedilmiş. Büyük kızı Emine, Gambırarifin ilk eşidir. Peki bu nasıl oluyor? Şöyle oluyor: Ahmet, Gambırarifin babası öldüğü sıralarda bir oğlu ve bir kızıyla dul kalmıştı ve merhume eşinin adı da Kezban idi. Gambırarifin hanımı Emine ilk eşindendi. Belki de oğlu Arif'e, kızlığı Emine'yi alan Kezban Hanımın ta kendisiydi... Emine'nin durumu böyle, fakat abisi Veli hakkında bilgi bulamadım... Gelelim Hatice'ye... İkinci Kezban'dan olma, yani Gambırarif ile Dilsizin karınkardeşi Hatice, ileride Coruksüleymanın eşi olacaktır...
Gavasoğlu Ahmet'in evi Çolömerlerin evlerin yanındaymış, yani Selimlerin yurtta... Bu durum, iki Selimlerin akrabalığına bir işaret kabul edilebilir. Belki de Afyon kökenli Körselimoğlu Eğret'te Selimlerden bir hanımla evlendi... Daha önemli husus şu, yüzyıl başlarında Gavas Ahmet ölünce onun evini Arapların Çönehalil satın almış. Eviyle birlikte lakabı da böylece Araplara geçmiş hem Çönehalile hem de onun oğlu İbrahim'e Gavas demişler...
Gülsüm Hanımdan iki oğlu Selim ve Ömer'e gelince... Selim'in evlilik kaydı bulunmuyor; 1891 doğumlu olduğu gözönüne alınırsa, Cihan Harbi şehitlerinden olma ihtimali var. Onun ölümüyle, Körselimler sülalesinde Selim adı sona eriyor. Bundan sonra bu isme rastlanmayacak.... Ömer ise 1895 yılında doğmuş. Onun hakkında da bilgi yok; ama 1927 tarihli bir mahkeme kaydında 'Himmetoğullarından Hasan kerimesi Ayşe' bunu dava etmiş. Tekirgızıların Gambırömerin halası olan Ayşe Hanımın Ömer'i neden dava ettiği, davanın nasıl sonuçlandığı anlaşılamıyor. Belki evliydiler, belki de başka bir Ömer'den söz ediliyor...
Körselimoğlu Ali
Körselimin küçük oğlu Ali 1830 kayıtlarında görünmüyor, bundan 1840 sonrası doğduğunu anlamalıyız... İlk evliliğini Asiye ile yaptı ki bu hanımın kimlerden olduğu tespit edilemedi. Ahmet ve Kezban adlarında bir oğluyla bir kızı oldu...
Ali, ikinci kez Hasan kızı Hatice ile evlendi. Ondan olan dört çocuğu; Refiye, Mustafa, Fatma ve Nasuh'tur... Önce eşi Asiye Hanım vefat etti, ardından Körselimin Ali... Çocukları analarına göre iki haneye ayrıldı. Hatice Hanım dört çocuğuyla bir ev, Asiye Hanımdan iki kardeş de başka bir ev oldular...
Hatice Hanım çocukları... Büyük kızı Refiye, Garaguzuların Mehmet eşi; küçük kızı Fatma, Gugukların Kelhasan eşi oldu. Küçük oğlu Nasuh'un akıbeti bilinmiyor; büyük oğlu ise Gılindir Mısdıfadır, O ayrıca ele alınacak...
Önce Asiye Hanımın çocuklarına yakından bakalım...
İki kardeşin ikisinin de doğum tarihi aynı yılı gösteriyor; 1874 yılında doğmuşlar. Kezban Gocamatların Hüseyin'e varmış; ileride Gocamat (Ahmet Tektaş)ın anası olacak...
Ahmet'e gelince... 1874 Yılında doğdu. Kayıtlara geçmiş üç evliliği ve dört çocuğu var. İlk evliliğini Veyislerin Osman kızı Hanife ile yaptı. Bu Osman, Böbüdedenin kardeşidir; oğlu olmadı, üç kızından biri Sağırlarda, biri önce Alıklımahmut sonra Hacıalide ve üçüncüsü de sözünü ettiğimiz Hanife'dir... Yani Ahmet, Sağırların Hasan Dede ve Hacali ile bacanaktır... Hanife Hanımın babası Veyislerdendi... Peki anası?... Ondan da söz etmeliyiz çünkü kocası, kızı öldüğü halde Hafize Hanım hala yaşıyordu ve damadı Ahmet'in yanında duruyordu... Hafize Hanım, Hadımoğlu ile Şeherlioğlunun kardeşi olur. Onların da Veyislerle bağlantısı malum... İşte bu ilk eşi Hanife Hanımdan Ayşe ve Ali Osman adlarında iki çocuğu oldu. (Anlatılanlara göre bir kızı daha varmış, Karacahmet'e gelin gitmiş.)... Hanife Hanımın vefatıyla ilk evliliği noktalandı...
İkinci evliliğini Daldallardan Hüseyin kızı Gülsüm ile yaptı. Gülsüm Hanım, Sarasan, Delişükrü, Bacıdede ve Burukhüseyinin halaları olur. Gülsüm Hanımın diğer kızkardeşi Ayşe de Sağırların Ahmet'e vardı, İbramhoca (İbrahim Sancak)ın anasıdır... Yani ikinci evliliği yoluyla Körselimlerin Ahmet ile Sağırların Ahmet bacanak oldular... Gülsüm Hanımdan da Seydi Ahmet adında bir oğlu oldu; lakin analı oğullu arka arkaya vefat ettiler...
Son olarak Olucaklı Ümmü ile evlendi. Ümmü Hanım, Ballıların Musa kızıdır; eşi harpte kalınca, oğlu Ahmet yanında tay olduğu halde Eğret'e geldi. (Taygelen Ahmet, Çorcalıların Ali kızı Satı ile evlendi; Olucaklı Ali Osman, Musa Hoca ve Nazmi Aydın'ın babasıdır.) Üçüncü eşi Ümmü Hanımdan da bir oğlu bir kızı oldu, adlarını Seydi Ahmet ve Sabire koydular...
Bütün bunlar yaşanırken Cihan Harbi patladı. Körselimlerin Ahmet Çanakkale'deydi. Şehit olduğu kayıtlara şu şekilde işlenmiş: 'Eğret 1874 doğumlu Ali oğlu Ahmet; 5. Kolordu, 45. Alay, 2. Tabur, 7. Bölük Piyade Eri iken, 11 Kasım 1915 günü Maçka Hastanesinde şehit oldu...' Geride kalan çocuklarına bakalım...
Büyük kızı Ayşe 1892 yılında doğdu. Sağırların Ramazan'a vardı. Çunku lakaplı Hamza Sancak'ın annesidir... Üç oğlanın ortancası Seydi Ahmet, zaten çocukken ölmüştü... Küçük kızı Sabire ise Ümmü Hanımdandır. Belki kendisinin de hiç görmediği bu kızı 1915 yılında doğdu. Büyümesi ve sonrası tamamen Ümmü Hanımın gözetimindedir. Dolaksızın İsmail'e gelin edilmiş; kocası öldükten sonra, kendisi gibi dul Kemiğin Abdullah'a varmış ve orada 1951 yılında vefat etmiş...
Gocagulizin askerliği tam da Cihan Harbi yıllarına denk geliyor. Babası Çanakkale'de şehit olurken O, Kafkas cephesinde çarpışmış. Ruslara esir düşmüş, kamplarda değil; ama Rus köylülerinin yanında bekar gibi çalıştırılmış. Galiba Bolşevik Devrimindeki karışıklıktan yararlanıp kaçmış. Cihan Harbinden sağ çıkabilen nadir Eğretli gazilerden biridir...
Olucaklı Ayşe Hanım ile evlenmesinde analığı Ümmü Hanımın etkisi olabilir. Hatta belki de Ayşe, Ümmü Hanımın akrabasıdır... Ayşe Hanım 1952'de öldü... Dört kızı ve bir oğlu oldu; Hanife, Fadime, Hafize, Kezban ve Ahmet... İsimlere dikkat, her birinin Gocagulizin geçmişinde bir hatırası var... Bu kızlardan Hanife, Bödü Mehmet Sağlam eşi; Fadime, Gocayörük Mevlüt Honça eşi; Hafize, Gambırömer Ömer Haykır eşi; Kezban, Daldalların Halit Honça eşi oldu...
Gocagulizin tek oğlu Ahmet Mardakların Geneli Mehmet kızı Zehra ile evlendi. Askerden gelmişti, bir oğlu oldu bir kızı oldu. 1958 Sonlarında Ayşe adını verdiği kızı öldü. Bir kaç ay sonra ise Ahmet kendisi genç yaşta vefat etti. Dul kalan eşi Zehra, kucağında taze çocuğuyla yine Mardakların Şükrü Saki'ye vardı. Bir süre sonra o çocuk da öldü... Bundan tam on yıl sonra 1969 yılı başında Gocaguliz Ali Osman Uysal da vefat etti...
Akgayadaki iki kuyudan birine 'Gulizinguyu' diyorlardı, hangi Gulizden bahsettiklerini bilemedim. Büyük ihtimal Gocagulizin hayratıydı ki şimdi yerine torunu İncegadir (Kadir Haykır) bir çeşme yaptırdı...
Ümmünün Seydi, Gugukların Kelhasan kızı Havili ile evlendi. Bu isim Havva'nın değiştirilmiş hali olsa gerek... Hatırlanacağı üzere Seydi'nin Fatma Halası bu Kelhasana varmıştı. Havili ile Seydi hala-dayı çocukları mı bilinmiyor; çünkü Kelhasan sonradan Gavalcıların Fatma ile de evlendi... Bu evlilik sebebiyle Ümmünün Seydi, Manda Ahmet ve Galgancıların Halil ile bacanak oldular...
Havili Hanımdan Seydi'nin üç oğlu ve bir kızı oldu. İsimleri Ahmet, Mustafa, Asım ve Gülsüm'dür... 1965 Yılında eşi vefat edince, Canalinin kızı Refiye ile evlendi. Refiye Hanım da Mihrioğlu Mehmet'ten dul kalmıştı... Bir hatırlatma; Seydi'nin Mustafa Emmisi (Gılindir) de Refiye Hanımın halasıyla evlenmişti... Bu ikinci eşinden de yine Mustafa adında bir oğlu oldu.
Ümmünün Seydi uzun süre bakkallık yaptı, bu yüzden ikinci bir lakapla 'Bakkal Seydi' olarak da tanınırdı. Evinin ucundaki L planlı dükkanı ilginç olaylara sahne oldu. Dükkanın bir ucuna gidildiğinde tezgahın karşısındaki dar alan kör nokta olarak kaldığı için, ufak tefek şeyleri araklamaya fırsat doğardı. Yeter ki Bakkalseydiyi dükkanın dip tarafına gönder, mesela orada bulunduğunu bildiğin bir şey iste. O gelene kadar dükkan senin... Dene götürdüğümüzde çok yapardık bunu; çünkü ambar işte o en uzak yerdeydi, ölçtüğü deneyi dökmek için oraya gitmesi gerekiyor... Sonradan anladık, Bakkalseydi her şeyin farkında. Güya biz uyanık geçinip bu ihtiyarı uyuttuğumuzu sanıyoruz. Adam resmen ceplerimizi doldurmamıza göz yumuyor. Böyle de yumuşak kalpli bir adamdı... Büyüdükçe, aklımız erdikçe yapmadık öyle şeyler. Zaten eviyle birlikte dükkanı da yeniledi. L Tipinden I tipine geçildiği için ıvır zıvır yürütme işi imkansız hale geldi... Bakkalcılıkta yeni şeyler deneme konusunda mahirdi. İlk yerli ve milli dondurmayı, Dondurmacı Halil'den yıllar önce Bakkal Seydi yapmıştı mesela. Maraş dondurması gibi olmasa da ürünü soğuk ve tatlıydı... Mesleğinin daha eski yıllarında bir Kurban Bayramı öncesinde balık getirmiş. Satılmamış haliyle. 'Ben sizin için getirdiydim' diye Veresiye Defterindeki bütün kişilere birer ikişer kilo borç yazdığı bir fıkra gibi anlatılırdı... Bir dönem Mahalle Muhtarlığı yapmıştı. O günlere ait 'Ümmünün Seydi ayaann!' diye başlayan bir deyişleme vardı, ardını hatırlayamadım...
Bakkalseydi yahut Ümmününseydi 1991 yılında vefat etti. Son eşi Refiye Hanım ise otuz yıl sonra, 2021'de öldü...
Bakkal Seydi'nin tek kızı Gülsüm'ün ayağında biraz aksaklık olduğu için 'Topal Güssün' derlermiş. Patlakların Hasan Patlar'a varmış...
Büyük oğlu Ahmet 1941 yılında doğdu. Hocalığa yöneldiği için 'Seydinin Ahmet Hoca' diye bilinir. Uzun yıllar Diyanet'te çalıştı. Çalıştığı dönemde kitapçık boyutunda olan ilmihal çalışmasını emekli olduktan sonra boyutunu genişletip koca kitap haline getirdi... Mardakların Ahmet kızı Emsal ile evlendi, Kelmısdıfanın İsmail Saki ile bacanak oldu. Hasan, Mehmet, Beytullah ve Seydi adlarında dört oğlu var. Hasan ile Mehmet Afyon'da, Beytullah ile Seydi İzmir'de yaşıyorlar. Ahmet Hoca ise yazlarını genelde Anıtkaya'da geçiriyor...
Ortanca oğlu Mustafa 1942 yılında doğdu. 'Habeş' lakabıyla anılırdı. Gambırarifin kızı Selime'ye nişanlıyken, 1965 yılında anasından birbuçuk ay sonra vefat etti...
Havili Hanımdan küçük oğlu Asım'ı abisinin nişanlısı Selime ile everdiler. Geçimsizlik oldu, ayrıldılar. Selime Sadıkbey'e kocaya vardı, Asım ise Anıtkaya'dan ayrılıp İzmir'e yerleşti. Orada bir hanımla evlendi ve orada 2022'de vefat etti...
Refiye Hanımdan tek çocuğu 1964 yılında doğdu. Merhum abisinin adı olan Mustafa ismini verdiler. Deliyakıbın Haliban ile kulağa hoş gelen bir makam tutturup Kur'an yolunda güzel bir ikili oluşturdular. O yıllarda okudukları Ezan ve Kur'an Gocacaminin kubbesinde hala çınlar gibi gibidir... Günler geçti, devran değişti, ikili dağıldı... 'Seydinin Mısdık', Hacallerin Mehmet Ali kızı Kezban ile evlendi. Bu dönemde baba mesleği bakkallığı sürdürdü. Dilek ve Erdi adlarında bir kızıyla bir oğlu oldu. Dilek, Kölgecinin Remzi oğlu Ahmet Kayır eşi oldu... Erdi, Anıtkaya dışında çalışıyor/oturuyor. Seydinin Mısdık ise halen Afyon'a yerleşik...
***
Körselimin Garamehmet çocukları Gavaslar, Soyadı uygulamasına yetişemedi... Ali'nin iki oğlundan Gılindir çocukları ÖZ soyismini benimsedi.... Ahmet'in büyük oğlu Gocagulizin soyadı ise UYSAL idi... Körselimin torunları içinde bugün için Öz ve Uysal soyadı kullanılmıyor... Küçük oğlu Ümmününseydi SELMAN/SELEN soyadını almış, çocukları da halen bunu kullanıyorlar...
Soy adı olarak kendisine Çolömerlere paralel Selman'ı seçerken Ümmününseydi rastgele davranmış olamaz. Bilindiği üzere Çolömerler, Selimler sülalesinin belkemiği gibidir... Gılindirin kızlarına Şampayanın 'Hala' diye hitap ettiği bilgisini de eklersek... Başa dönüp, Selimoğlu Hacı Ali ile Selimoğlu Kör Selim'in kardeş yahut emmi çocukları olduğunu tahmin etmek temelsiz sayılmaz...