Anıtkaya ile Olucak arasında, Olucak'a daha yakın; ama Anıtkaya arazisinde Mandıra diye bilinen bir mevki var. Eskiden burada bir mandıra varmış, temel kalıntıları filan da hala belirgin. Tahrir defterlerinde sözü edilen çiftliklerden birisinin kalıntısı da olabilir. Süt işleme tesisi vardı demek ki. Eğret'te hayvancılığın yaygınlığı, ağılların fazlalığı, Mandıra denilen bu mevkinin ağıl bölgesine yakınlığı, göçer Yörüklerin son zamanlara kadar bu bölgelerde yayladıkları gibi çoğu gerçek düşünüldüğünde burada gerçekten bir mandıranın bulunduğu çıkarılabilir. Aksi halde neden bu isim verilsin ki!
Hayvancılık, özellikle de koyunculuğun revaçta olduğu Eğret'te süt ve onu işleme konusunda nasıl bir yol izlendi bilmiyoruz. Yalnız mandıra kalıntısı dikkate alınırsa geçmişinin eski olduğu söylenebilir. Daha yeni zamanlardaki sütçüler gözönünde bulundurulduğunda bir başka gerçekle yüzleşiyoruz. Eğretli sütü işleme işiyle pek uğraşmıyor. Üretici olarak kalıp işin kalan kısmına pek girmemiş.
Misal, resim 1 Kasım 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi 4. sayfasından bir kupür. Mahkeme icra dairesinin ilan, hem ilan hem ihbarname gibi birşey. Olayı özetlersek: Bandırmalı Hafız Mehmet Efendi diye biri Eğret'te peynircilik yapıyor. Kendi çapında bir mandıra yani. Afyon'dan Keskinzade Avni ve oğlu Akif Efendilere 250 lira borçlanıyor. Adamlar mahkemeye başvurunca peynirci bulunamadığı için mandıraya gelip bir takım malzemeye el koyuyorlar. Bu ilanla deniyor ki, eğer ortaya çıkmazsan bu malzemeleri borcuna karşılık haczedeceğiz.
Anlaşılacağı üzere Kurtuluş Savaşı hemen sonrasında bile bir mandırayı idare edecek kadar koyunculuk yapılıyor. Bunu işleten ise Eğretli değil, Bandırmalı birisi. Afyonlulara borç taktığına göre ihtimal köylülere süt parasını da ödememiştir.
Bandırmalıdan sonra Mardakların Hüseyin Hoca bir müddet mandıracılık yapmış. Tam olarak mandıranın yerini, Hafızın evinin olduğu yerler diye tarif ediyorlar. Oraya evle yapılmadan önce, smanlık gibi bir şey yapılmış. İşte o binada mandıracılık yapmış Hüseyin Hoca. Belki Bandırmalı Hafızın mandırası da orasıydı... Hüseyin Hoca'nın Eğret'te ilk defa kaşar üreten kişi olduğu da söyleniyor.
Arada başka sütçüler de olmuştur mutlaka; benim hatırladığım en eski sütçü Hatiplerin evde, değirmenin altında, Malbazarına bakan aralıkta bulunuyordu. Burası sair vakitlerde sakin bir geniş alan iken akşama doğru sağımcıların ağıllardan dönüşe geçmesiyle birden bir kıpırtı, bir canlılık başlar, derken bu canlılık yerini telaşa bırakır, yatsıya doğru halkın ayağı çekilince sütçü kendi gürültüsüyle başbaşa kalırdı. Sadece cumartesi günleri ise malbazarında hayvanların görücüye çıktığı bir özel mekan olur, yalnız bu öğleye kadardır ve sonrasında eski sükunetine kavuşurdu. Buradaki işletmeci sütçüyü tanımıyordum, yabancı birisiydi. Aklımda kalan, buranın geniş kapısından dışarıya hücum eden iğrenç kokuydu. Aynı koku Arabın Ali (Tetik)in üzerine sinmiş olarak okulda yine karşıma çıkardı. Nereliyse bu sütçü, Ali onunla komşuydu ve mandırada çalışıp harçlığını alıyordu.
Evlere şebeke suyu verilmesinden sonra atıl kalan Çay (çamaşırhane) bir süre sonra elden geçirilerek mandıraya dönüştürüldü. Çok uzun bir süre de Eskişehirli bir sütçü (Eşref) burada süt işledi. Hemşerisi olan peynir ustasıyla birlikte bütün köylüyü tanıyacak kadar uzun sürdü bu işçilik. Anıtkayalı olmuşlardı. Süt tedarikçilerini de tanıyorlardı. Kimin süte ne oranda su kattığını da biliyorlardı, kimin sürüsünü nerede güttüğünü de. Bunların döneminde inek sütü de işlenmeye başlandı. Zira artık koyun sürüleri azalmaya başlamış, Anıtkayalı evinde büyükbaş besler olmuştu. 2000'lere doğru bu sütçü de sütçülüğü bıraktı, çay yıkıldı.
Köydeki son mandıra eski Karakol binasındaydı. Yine yabancı birsi Anıtkaya'nın sütünü alıyor, burada sadece kaşar peyniri yapıyordu. "Anıtkaya Kaşarı" diye markalandırdığı ürününü de yine kendisi pazarlıyordu. Artık koyun sütü kalmamış, yalnız inek sütü işleniyordu. Bu arada başka yerlerdeki büyük firmalar adına köyden süt alımları da yapılıyordu. 2010'lu yılların başında bu mandıra da kapandı.
Şimdi çok az kalmış koyunlardan süt alınmıyor. Süt üretimi artmış durumda; ama sadece inek sütü bu. Köyde mandıra da yok, Çolakların Mehmet (Kurt) aracılık ettiği bir firma adına süt toplayıp tankerle naklediyor. Gariptir, insanlar Mehmet'e "Sütçü" diyorlar şimdi.